Reina Sanığından ‘Telefonu Neden Makatına Sakladın’
Sorusuna Cevap : İstihbarat Çalmasın Diye
Reina
katliamı davasında DEAŞ kadısı suçlamasıyla yargılanan sanık, telefonunu
makatına neden sakladığı sorusuna, ‘İstihbarat telefonumu çalmasın diye’
cevabını verdi.
Ortaköy‘deki eğlence
merkezine yılbaşı gecesi düzenlenen ve 39 kişinin hayatını kaybettiği terör
saldırısına ilişkin davada, DEAŞ terör örgütünde kadı olduğu ve saldırıyı
gerçekleştiren Masharipov’a eylem talimatını getirdiği iddia edilen “Ebu
Cihad” kod adlı tutuklu sanık Yasser Mohammed Salem Radown
savunma yaptı.
“TELEFONU MAKATIMA SAKLAMA HAKKIM VAR”
İddianamedeki anüsünde
telefonla yakalandığına ilişkin iddiaya cevap veren Radown, “Eve çok
sayıda silahlı polisle baskın yapıldığında arama iznini sordum. Göstermediler.
Arama iznini göstermedikleri için ben de telefonumu saklama hakkımı kendimde
bulurum. Bu benim hakkım. İstihbarat, yabancıların telefonunu çalıyordu, ben de
çalınmaması için sakladım” dedi.
“DEAŞ’LI DEĞİLİM, KADI DEĞİLİM”
İstanbul 27.
Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri‘de
görülen davada savunma yapan DEAŞ’ın “kadı”sı olduğu belirtilen
“Ebu Cihad” kod adlı tutuklu sanık Yasser Mohammed Salem Radown,
kadı olmadığını iddia etti. Radown, “Ben kadı değilim, kadılık yapmadım.
Kıyamet gününde ilk hesaba çekilecekler, ülkeyi yöneten kişiler ve kadılardır.
Ben kadı olmak istemiyorum. DEAŞ’lı değilim” ifadesinde bulundu.
“SAVAŞ BÖLGELERİNDE MEDİKAL MALZEME SATMAK İÇİN GELDİM”
Asıl mesleğinin
medikal malzemeleri satmak olduğunu anlatan Radown, savaş bölgelerinde ortopedi
malzemelerine ihtiyaç duyulduğu için, Suriye sınırına
gitmek için Türkiye‘ye
geldiğini söyledi. Radown, “Bu nedenle Gaziantep, Hatayve Şanlıurfa‘yı kendime
çalışma alanı olarak seçtim. Orada çok iş vardı, Gaziantep‘teki
hastaneleri, doktorları ziyaret ettim, bunların delilleri var” iddiasında
bulundu.
“GAZİANTEP’TE TUTUKLANDIM”
Gaziantep‘te yabancı
olduğu için polisin kendisini gözaltına aldığını ve 4 ay cezaevinde kaldıktan
sonra beraat ettiğini anlatan Radown, ardından Yabancılar Şube Müdürlüğüne
götürüldüğünü söyledi.
“BANA VERİLEN TELEFONDA RUSÇA YAZILAR VARDI”
Kırklareli‘de yabancılar
şubede kaldıktan sonra Tekirdağ‘a
götürülüp buradan salıverildiğini anlatan Radown, “Buradan çıktıktan sonra
bana bir telefon verdiler, ‘bu telefon senin’ deyip çantama koydular. Benim
telefonuma benzediği için aldım. Sonra açtığımda Rusça yazılar gördüm. ve şifre
istiyordu. Benim telefonumun olmadığını anladım” diye konuştu.
POLİSLER ARAMA İZNİ GÖSTERMEDİĞİ İÇİN TELEFONUNU MAKATINDA
SAKLAMIŞ
Mahkeme başkanının
iddianamede göz atına alındığı sırada makatında telefon gizlediği suçlamasının
olduğunu hatırlatması üzerine sanık Radown, “Eve çok sayıda silahlı
polisle baskın yapıldığında arama iznini sordum. Göstermediler. Arama iznini
vermezse ben de telefonumu saklama hakkımı kendimde bulurum. Bu benim hakkım.
İstihbarat, yabancıların telefonunu çalıyordu, ben de çalınmaması için
sakladım” şeklinde konuştu.
“EBU CİHAD KOD ADIM DEĞİL OĞLUMUN ADI…”
Hakkında “Ebu
Cihad” kod adını kullandığı suçlamasına da cevap veren Radown, oğlunun
isminin Cihad olduğunu belirterek, “Ebu Cihad”ın da kod adı olmayıp
Cihad’ın babası anlamına geldiğini iddia etti. Üzerinden ele geçirilen defterde
terör örgütü DEAŞ üyelerinin isimleri ve telefon numaralarının bulunduğu
iddialarına ilişkin ise Radown, “Defter bana ait ama, iddianamede yazan
isimler defterde yoktur” dedi.
“MASHARİPOV’A EYLEM TALİMATINI BEN VERMEDİM”
Radown, ele geçirilen
telefonunda saldırıyı gerçekleştiren Masharipov’a eylem talimatını vermesini
içeren ses kaydının bulunduğunun sorulması üzerine, “O ses ile benim
sesimi karşılaştırın, bana ait olmadığı anlaşılacaktır. Masharipov’u
tanımıyorum” dedi.