BAŞKAN AMA DELİ
Yazını başlığını okuyanlar, kim bu deli başkan diye soracaklar?
Başkanlar arasında o kadar çok deli var ki hangisi acaba diye sormak en doğal
hakkınız.
Deli var, Zırdeli var, Zırzırdeli var, zincirlik deli var, var oğlu var.
Kendi insanını yiyen, Uganda Kasabı İdi Amin gibi Yamyam Başkan bile gördü bu
dünya…
Bugün bu delilerin içinden ABD Başkanı Trump’ı
ve son tivitini inceleyeceğiz.
Dr. Mustafa Altıoklar’ın teşhis ettiklerine de sıra gelecek! Acele yok!
Trump, “Kürtlere saldırılırsa, Türkiye’yi
ekonomik olarak mahvedeceğiz” diyerek bir ülkeye yapılabilecek en büyük
hakareti yaptı. Trump’ın dediğinin halk dilinde açılımı şudur;
“Ben öyle bir deliyim, öylesine kötü ruhlu biriyim ki ne Birleşmiş Milletler
kararlarını ne Devletler Hukukunu ne İnsan Hakları Beyannamesini ne adaleti ne
NATO’da müttefik olduğumuzu ne de ülkenizdeki ABD üslerin varlığını düşünmem.
Aklıma geleni anında uygular, her türlü ekonomik tuzağı kurar, her türlü hileyi
yapar, sizin malınızın-paranızın-mülkünüzün üstüne çökerim…”
Böyle düşünen birine konacak tek teşhisin “Bu
kişi Akıl Hastası” olduğudur.
BOP projesi Eşbaşkanından başka, ABD Başkanının bu ağır hakaretini yutacak ve
hiçbir şey olmamış gibi davranacak kimse yoktur.
Sebebi de ABD ile Eşbaşkanlık anlaşmasının hala sürmesi ve kendisinin ABD’nin
bölgemizdeki planları ile ilgili uyum içinde olmasıdır.
Önce ABD ile ilgili bazı gerçekleri
paylaşalım;
-Mozart 1783 yılında Viyana’da Türk Marşını bestelediği zaman, ABD henüz
kurulma aşamasında idi!
Bu günden 700 yıl geriye
giderseniz, tarihte RUS bulamazsınız!
Bu günden 1200 yıl geriye giderseniz, tarihte İNGİLTERE’Yİ bulamazsınız!
Bu günden, 1700 yıl geriye giderseniz FRANSA’YI bulamazsınız!
Bu günden 2000 yıl geriye giderseniz ALMANYA’YI bulamazsınız!
Fakat insanlık tarihinde ne kadar geriye giderseniz gidin her yerde TÜRK’Ü
bulursunuz.
-ABD’nin 31 Ocak 1896 (122 yıl önce) tarihli
54. Kongre zabıtlarında şunlar yazar; “ABD’nin belirleyeceği bir temsilci ile
her Hıristiyan ülkeden bir temsilcinin Osmanlı İmparatorluğu adındaki kabul
edilemez ve inatla devam eden devletin, şeytani hareketlerinin bir düzene
sokulması şarttır. Osmanlı sınırları çizilip Türkiye Birleşik Devletleri adıyla
eyaletler kurulmalıdır.
-Türkiye’nin tapusu olan LOZAN Antlaşmasını
parlamentosunda onaylamayan tek devlet ABD’dir…
ABD, bölgede kurmak istediği Ermeni ve Kürt Devletleri
planından hiç vazgeçmedi.
Özal’ın büyük yanlışı ile 1991 yılında ABD’ye Irak 36 paralel sınırında görev
yapacak “Çekiç Güce” Bakanlar Kurulu kararıyla izin verildi.
ABD, bu bölgede PKK Terör örgütünü silah-teçhizat-tıbbi malzeme olarak
destekledi ve Kürt Devletinin temelini attı. Barzani denen eşkıya başkanlığında
Irak’ın kuzeyinde Kürt Devletinin birinci parçası kurulmuş oldu.
Özal’ın oğlunun Barzani’nin müteahhidi olmasındaki neden budur.
Özal’ın yaptığı ihanete varan hatayı şimdi de
Erdoğan yapmak üzere!
Erdoğan, 20 millik güvenli bölge teklifinin kendisinden geldiğini açıkça
söylemektedir.
Güvenli Bölge oluşturulursa, bunun hemen yanında Suriye toprakları içinde Kürt
Devletinin ikinci parçası rahatlıkla kurulacaktır.
AKP önderliğinin, bu ABD oyununda bilerek figüranlık görevini üstlenmesi,
ileride vatanımızın bölünmesine yol açacaktır. Bu hatadan acilen dönülmelidir.
Peki, AKP önderliği bunu yapabilecek midir?
Yapacak gücü ve niyeti olsaydı, Trump’un bu ağır hakaretinden sonra “Çok iyi
bir görüşme oldu” diye konuşmaz, Türkiye’deki ABD üstlerini anında kapatırdı…
Fakat bunu yapabilmek için, devlet
adamlarımızın paçalarını ABD’nin istihbarat örgütlerine kaptırmamaları gerekir!
Kimlerin önüne, hangi banka hesapları, hangi para hareketleri konur, kimlere
uşak muamelesi yapılır bunları önümüzdeki dönemde tek-tek göreceğiz…
Yapılması gereken şudur;
T.C Devletini, ABD ve Rusya’nın oyuncağı haline getiren “Suriye Politikası”
derhal değiştirilmeli ve Suriye Devleti ile işbirliğine gidilmelidir.
Ülkede ki ABD üsleri belli bir plan dahilinde kapatılmalıdır.
Rusya ile ilişkiler yeniden belirlenmeli ve iki taraf için sağlıklı bir hale
getirilmelidir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tabii ki dünyaya
açık olacak, her devlet ile münasebetlerinde “karşılıklı yarar” ilkesine göre
hareket edecek ve hür dünyanın onurlu bir üyesi olmaya devam edecektir.
Ama onurlu Türk Devlet Adamlarıyla ve “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” prensibiyle…
Ne Mutlu Türküm Diyene…
Yazıyı Sayın Zahide Uçar’ın şiirinden aldığım
iki dörtlükle tamamlayalım;
Tilkiler
kümese bekçi / Kurtlar sürüye çoban,
Ciğer kediye emanet / Sülün Osman ise oldu kasadar!
Çakallar imam oldu / Tavşanlar
kadı,
Lut kavminden dinci / Altın buzağıya tapansa oldu Kral…
Sağlık ve başarı dileklerimle 16 Ocak 2019
Rifat Serdaroğlu