MOĞOLİSTAN DOSYASI /// Putin’in Moğolistan Hamlesi : Uluslararası Dayatmalara Karşı Stratejik Bir Ziyaret

Putin’in Moğolistan Hamlesi : Uluslararası Dayatmalara Karşı Stratejik Bir Ziyaret

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Moğolistan’a yapacağı resmi ziyaret, uluslararası hukuk açısından farklı bir nitelik taşıyor.

Ağustos 30, 2024

***

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Moğolistan’a yapacağı resmi ziyaret, sadece bir diplomatik temasın ötesine geçen, küresel güç dengelerini yeniden şekillendiren bir hamle olarak değerlendirilmelidir. Batı’nın sürekli artan baskılarına rağmen Putin’in Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) tarafından hakkında çıkarılan yakalama kararını önemsemeksizin bu ziyareti gerçekleştirme kararı, Rusya’nın egemenliğini ve dünya siyasetine meydan okuyan duruşunu bir kez daha ortaya koyuyor.

UCM’nin, özellikle Batılı devletlerin çıkarları doğrultusunda siyasi bir araç olarak kullanıldığı uzun süredir tartışılıyor. Sudan Devlet Başkanı Ömer el Beşir örneğinde olduğu gibi, bu tür kararların çoğunlukla belirli ülkeler ve liderler üzerinde baskı oluşturmak amacıyla alındığı, ancak güçlü ve bağımsız devletlerin bu kararlar karşısında boyun eğmediği açıkça ortada. Rusya, Batı’nın kendi çıkarlarını koruma amaçlı bu hamlelerine karşı duruşunu sürdürmekte kararlı. Moğolistan ise, hem Roma Statüsü’ne taraf bir ülke olarak uluslararası yükümlülüklerini, hem de Rusya ile arasındaki stratejik ortaklığı dengelemek zorunda kalacak.

Uluslararası hukuk, özellikle UCM gibi kurumlar, bağımsız devletlerin iç işlerine müdahale etmeye yönelik birer araç olarak görülmeye başlandı. Moğolistan’ın Putin’i tutuklama yükümlülüğü, elbette uluslararası hukukun bir parçası olarak teoride var olabilir. Ancak, pratikte bunun bir anlam ifade etmediği geçmiş olaylarda defalarca kanıtlandı. Güney Afrika’nın 2015’te el Beşir’i tutuklamayı reddetmesi, uluslararası hukuk adı altında dayatılan bu tür kararların aslında ne kadar esnek ve siyasi olduğunu gösteriyor.

Putin’in bu ziyaretini, Rusya’nın Batı’nın dayatmalarına karşı ulusal egemenliğini savunma mücadelesinin bir parçası olarak değerlendirmek gerekir. Moğolistan gibi ülkeler, Batı’nın baskılarına rağmen kendi çıkarlarını göz önünde bulundurarak hareket etmek zorundalar. Rusya, Moğolistan’ın en önemli ticaret ve enerji ortaklarından biri. Böylesi stratejik bir ilişkide, Moğolistan’ın UCM kararlarını uygulamayı tercih etmesi, kendi ekonomik ve siyasi çıkarlarını tehlikeye atmak anlamına gelir.

Bu ziyaret, uluslararası hukukun ne kadar taraflı olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. UCM, gerçek anlamda bağımsız bir kurum olsaydı, bu tür kararlar sadece belirli ülkeler için değil, küresel anlamda adalet sağlamak için alınırdı. Ancak burada söz konusu olan adalet değil, Batı’nın jeopolitik çıkarlarıdır. Putin, Moğolistan’a yapacağı bu ziyaretle hem Rusya’nın uluslararası arenada hâlâ güçlü bir aktör olduğunu gösterecek hem de UCM gibi kurumların baskısına boyun eğmeyeceğini tüm dünyaya ilan edecek.

Rusya, Ukrayna savaşı sürecinde Batı’nın uyguladığı izolasyon politikalarına karşı direnç göstermekte ve çok kutuplu bir dünya düzeninin savunuculuğunu yapmaktadır. Putin’in Moğolistan ziyareti, bu çok kutupluluğun bir sembolüdür. Eğer Batı ve UCM, gerçekten evrensel adalet peşindeyse, öncelikle bu mahkemenin bağımsızlığını ve tarafsızlığını sağlamalıdır. Aksi takdirde, UCM’nin aldığı bu tür kararlar, siyasi baskı aracı olmaktan öteye geçemeyecektir.

Sonuç olarak, Vladimir Putin’in Moğolistan ziyareti, Rusya’nın ulusal egemenliğini savunma ve Batı’nın müdahaleci politikalarına karşı durma iradesini bir kez daha vurguluyor. Bu ziyaret, hem Moğolistan’ın diplomatik becerisini hem de uluslararası hukuk sisteminin siyasi gerçeklerle nasıl çarpıştığını gösterecek. Rusya’nın dünya siyasetinde oynadığı bu önemli rol, Batı’nın tüm engellemelerine rağmen devam edecek ve Putin’in bu ziyareti, uluslararası arenada çok kutuplu bir dünyanın gücünü simgeleyecek.