H. AYHAN TİNİN : İnadına tiyatro, inadına sanat !!!
06/10/2024
Sanat da var / Tiyatro
E-POSTA : insanatinart@gmail.com
***
Merhaba!
Haziranda okurlarla vedalaştığımızda, “Sonbaharda görüşürüz” demiştik. Yeniden merhaba…
Dionysos’un direncini ve inatçılığını bu satırları okuyanlar bilir.
İki kez doğmuş, başına türlü bela gelse de hayatta kalmıştır.
Tiyatronun ve tiyatro sanatçılarının hatta belki de aydın ve sanatçı yazgısının binlerce yıl öncesinden iz düşümü sanki…
(Aman! Sanatçıyla ünlüyü karıştırmayalım da…)
Gelenekseldir. Ekim ayıyla birlikte tiyatro dünyası da hareketlenir.
Yeni sezon oyunları açıklanır. Repertuar tiyatroları sezonun ilk yarısında neler oynayacaklarını duyurur. Ödeneksiz ve görece genç sahneler için hayat biraz daha zordur. Türlü mali zorluklarla yılbaşına doğru ilk oyunlarını sahneleyeceklerini açıklarlar. Provalar, afiş çekimleri, son anda ‘diziye giden’ oyuncular için değişen kadrolar…
Fakat bu yıl başka!
Bu sezon başka diyorum size!
Daha sezon başında yok’a düşen oyun biletleri…
Yeni açılan onlarca tiyatro, genç oyuncular, olgun oyuncular, yeni yazarlar, genç yönetmenler…
Birbirimize el verme, yürek açma zamanı!
Levent Üzümcü’nün yönetiminde bu sezonunu heyecanla beklediğimiz İzmir Şehir Tiyatrosu…
Charles Dickens’a bir atıf yaparsak, “Belki en zor zamanlardı en kolay zamanlardı, en ağladığımız günlerden geçiyorduk en içten kahkahalarla gülüştüğümüz günlerdi…” diye açıklamak mümkün yaşadığımız günleri.
Yıldız Kenter yıllar önce bir gün, Kraliçe Lear oyunundan hemen sonra “Neden olduğunu anlamamız lazım, anlayamıyorsak bir bit yeniği vardır” demişti.
Anlayamıyoruz!
“Yaşamımı tiyatroya adadım hem sevdiğim bir işte çalışmak hem de bu sanat dalının toplumun yüreğinde çiçekler açtıracağına inandığım için… Bu inanç o kadar derindeki, yarın kıyamet kopacağını bilsem bugün bir tiyatro daha açarım. Çünkü tiyatronun yeryüzünde bin bir derde deva olduğunu, bütün kötülüklerin insanın insandan uzaklaşmasından; birbirlerinin sıcaklığından uzaklaşmasından doğduğuna inandım.”
Hocaların hocası Ertuğrul Muhsin Benden Sonra Tufan Olmasın kitabında söylüyordu bu sözleri… Yalnız orada mı, her yerde!
Bu yıl, bu sezon başka diyorum size!
Kayıplarıyla da yeni umutlarıyla da…
Sözgelimi Genco Erkal’ı kaybettik.
Bu yıl kaybettiğimiz nice değer gibi…
Ama yalnız onu değil Dostlar Tiyatrosu geleneğini ve kültürünü de kaybettik.
Arkalarından ağıt yaktık, gözyaşı döktük, alkışlarla uğurladık. ‘Bir dönemin sonu’ dedik yazık ki!
Adıyla, tiyatrosuyla bütünleşmiş; özgün bir tiyatro anlayışının, bir ekolün adı haline gelmiş duayen tiyatro sanatçılarımız sözüm size olsun!
Sizden sonra o geleneği sürdürecek, isminizi yalnızca anma günlerinde değil her akşam perde açılırken hatırlatacak genç insanlar yetiştirin, el verin, öğretin, mirasınızı emanet edin…
Perdeler açıldıkça umut var.
Üçüncü zil çaldıkça yeni bir hayat…
İkinci Dünya Savaşı biter bitmez, yıkılmış Almanya tiyatro ve opera binalarını onarıyor ya da yenilerini yapıyordu. Sanatı hor görmekle, savaş arasında çok güçlü bir bağ olduğunu acıyla görmüş, kanla yaşamışlardı çünkü.
O halde inadına sanat!
İnadına insan sevgisi!
İnadına hayat!
İnadına tiyatro!
Üçüncü zil çaldı. Her hafta buluşmak üzere…