BİYOGRAFİ & KİM KİMDİR ? NE NEDİR ?

BİYOGRAFİ DOSYASI : SERVİSİN EFSANE VE YİĞİT SİLAHŞÖRÜ MUSTAFA HİRAM ABAS'I TANIYALIM

ÖZEL BÜRO NOTU : HİRAM AĞABEY SEN BİZİM ÜSTADIMIZDIN.
VATANSEVERLİĞİNLE, SİLAHŞÖRLÜĞÜNLE VE SAĞLAM KİŞİLİĞİNLE BİZE HEP ÖRNEK OLDUN.
RAHAT UYU. KABRİN NUR, TOPRAĞIN BOL OLSUN. İNTİKAMIN ALINDI.

Mustafa Hiram Abas
kimdir ???

80’lerde
MİT’in sivilleştirilmesi operasyonunda anahtar isim olan ve çalışmalarını
özverili şekilde yürüten Hiram Abas’ın hayat hikayesidir.

Bir suikasta kurban giden hayatın
öyküsü bu. İstifasından 2 yıl sonra bir sabah işe giderken çapraz ateşin içinde
can verdi Hiram Abas. Ayrıcalıklı çocukluğunun bedelini bu şekilde ödeyecekti
belki de.

Aldığı eğitimlerin üstüne
yaşadığı hayat, iki
istifa ve ardından gelen kanlı ölüm…

Belki de tüm bunlar isminin
ağırlığıydı…

Çocukluğu

Hiram, 1932’de İstanbul’da Fatma
Roksan Hanım ve Hilmi Bey’in oğlu olarak dünyaya geldiğinde ona Mustafa Hiram
Abas adını verdiler. İran işgalindeki Güney Azerbaycan’dan kaçan bir aileydi
onlar.  Ona bu ismi veren dedesi “Mübarek Galip Eldem” idi.
Galip Bey, Hiram’ın anne tarafından dedesiydi ve aynı zamanda “Osman
Hamdi Bey”
in de yeğeni idi.

İsmi Hiram konmuştu; çünkü bu
isim Yahudi efsanelerinin ünlü ismi “Hiram Usta”dan
geliyordu. Yapılan araştırmalardan edinilen bilgiye göre aileden gelen bir
masonluk vardı.

Hiram, cevval bir çocuktu, pek
yerinde durmazdı. Genç delikanlı zamanları geldiğinde akan bu deli kanı boks
yaparak dizginlemeye çalışacak, hatta bu sporda başarılı olacak; ufak da olsa
şampiyonluklar kazanacaktı.




































Hiram, ağır bir isimdi aslında.
Belki bundan sebep Hiram’da adının ağırlığıyla yaşayacak, güç gerektiren işlere
düşecekti. Çünkü bu ad, tek başına bir efsanenin adıydı.

Hiram efsanesi

Hiram efsanesi, masonluğun
kuruluşunu temsil ediyordu. Efsaneye göre, Kral Davud, Kudüs’te Allah’ın evini
inşa etmek istiyordu. Bunun için ülkenin dört bir yanından evin yapımında
çalıştırmak için 40 bin işçi topladı. İşçilere de “Mason” ismini
verdi. Bu “Duvarcı” manasına
geliyordu.

Davud her şeyi başlattı, ancak
devam ettiremedi. Henüz inşaat devam ederken hayatını kaybetti. Onun yerine de
Süleyman geçti. Haliyle her gelen kendince değişiklikler yapacaktı. Süleyman da
bu evin adını değiştirdi ve “Süleyman’ın Mabedi” yaptı.

Bu evin inşaatında çalışan
ustalardan birinin adı “Adon Hiram Adif” idi.
Hiram bir Yahudi’ydi ve dul bir kadının oğluydu. Bilgili ve görgülü biriydi
Hiram; çalışkandı. Kendi mahiyetindeki işçilerini çırak, kalfa ve usta diye üçe
ayırmıştı. Bilgilerini bölüm bölüm her kesime gerektiği kadarını anlatıyordu.
Gerektiği kadardı; çünkü, çıraklar, kalfa ve ustaların, kalfalar da ustaların
bildiği sırlara erişmek için bir basamak üste çıkmak zorundaydı. Elbette
alacakları ücretler de buna göre değişiyordu.

İnşaat tamamlandığında usta
olmayı bekleyen 3 kalfa yeterli başarıyı gösteremediklerinden ustalık
mertebesine de erişemedi. Bunun üzerine 3 kalfa ustalığın sırrını Hiram
Usta’dan zorla öğrenmeye kalktılar. Hiram Usta’da bilgisine ve ustalığına ihanet
etmek istemeyince onu öldürdüler.

Cesedini dağa gömüp mezarının
üzerine akasya dalları diktiler ve bundan sonra da bu efsanede yer alan
isimler, işaretler, kelimeler birer sembol kabul edildi; masonluk sembolü.












Efsaneye göre, Süleyman Mabedi de
buna bağlı olarak Hiram efsanesi de masonluğun temellerinden ikisi demekti…

Eğitim hayatı

Hiram, her zaman ayrıcalıklı ve
özel bir çocuk oldu. Orta öğretimini “Saint – Joseph Lisesi”nde
tamamladı. Bu okulda misyonerler tarafından çok sıkı bir disiplinle eğitimverildiği
bilinirdi. Bu sebepten yabancı okullarda okuyanların lügatında burası “Papaz
Mektebi”
ydi.

Hiram, üniversite eğitimi için
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilgiler Fakültesi’ni tercih etti. Hemen ardından
müfettişlik görevine başladı ve bu görevini İstanbul’da 18 Mayıs 1967’ye kadar
sürdürdü.  Ancak askere gitmeliydi. Yedek subay olarak vatani görevini
tamamlayan Hiram, sonra da MİT’e girdi; Batum, Atina ve Beyrut’ta görev yaptı.

Eğitim ile dolu bir çalışma hayatı
başlamıştı. Bir süre İstanbul ve Ankara’da sürdürdü görevini. Ardından da
CIA’in çeşitli okullarında eğitim aldı. Bu eğitim, 4 yıl sürdü.

İş hayatı

Hiram, eğitimini tamamladıktan
sonra 12 Mart 1971’de İstanbul’da görevi başındaydı.

Hiram, 1978’de Namık Kemal Ersun
cuntasının tasfiyesiyle ilişkili olarak kendi isteğiyle emekliye ayrıldı.
Dönemin TİSK Genel Başkanı Halit Narin’in yanında çalışmaya başladı.

Ülke 12 Eylül döenmini yaşadı.
Hiram, 1983’te ikinci kez MİT’e döndü. Tekrar bir süreç başladı, Hiram yine
görevinin başındaydı. Ağustos 1986’da Hayri Ündül MİTMüsteşarlığı’na
getirildi. Hiram da MİT Müsteşar Yardımcısı görevindeydi.

1986’da Hiram, dönemin Başbakanı
Turgut Özal’ın MİT’in sivilleşmesi operasyonunda sembol isim olmuştu. Hiram,
çalışmalarını oldukça disiplinli ilerletiyordu. Örneğin, Suriye’nin PKK’yı
barındırması üzerine Müslüman Kardeşler Teşkilatı yöneticilerini Türkiye’ye
getirtti. Ama en önemli çalışmaları Dev – Sol örgütü üzerineydi. Zaten ömrünün
sonu da buradan gelecekti.

Teşkilat bir güç savaşı içine
düşmüştü ve Hiram bu savaşı kaybetmişti. 1988’de yayınlanan MİT raporunda
sorunlu isim olarak gösterilmişti. Hiram Abas, raporu kaleme alan Mehmet Eymür
ile pasif göreve alınmak istendi. Bu olay üzerine Hiram, ikinci kez
emekliliğini istedi.

Hiram Abas öldürüldü

Hiram, ikinci kez istifa etmiş ve
MİT ile olan bağlantısını kesmişti. Amerikan silah firmalarının Türkiye
temsilciliğini yapan bir şirkette çalışıyordu.

26 Eylül 1990 sabahı yine işe
gitmek için evden çıktı; ancak gidemedi. Evinin yakınlarında belediye işçisi
görünümündeki kişilerin açtığı çapraz ateşin içine düştü. Hiram, kendisine
düzenlenen bu suikastta olay yerinde yaşamını yitirdi.


























Bu korkunç cinayeti, Hiram’ın bir
zamanlar üzerinde çalışmalar yürüttüğü Dev – Sol örgütü üstlendi. Bu cinayetin
dosyası faili meçhul davaların arasına karıştı…

Ölümünden sonra

Böylesine şaibeli bir ölümün
ardından elbette birçok iddia öne sürüldü ve popüler kültürdeki yerini de aldı;
devlet içinde önemli isimlerden biriydi nihayetinde.

Ergenekon Davası iddianamelerinde
yer verildi. Ardından gazetelere verilen röportajlardaki iddialara göre, Hiram
Abas’ın katili, 3 Mart 1995’te infaz edilip betona gömüldüğü iddia edilen, MİT
Ajanı “Tarık Ümit” idi. 

Ayrıca 1999’da Soner Yalçın ve Doğan Yurdakul tarafından, Hiram Abas’a
özellikle yer verilen bir kitap yazıldı. “Bay Pipo” adını
verdikleri bu kitap bir araştırma kitabıydı.

Popüler kültürdeki yerini de “Kurtlar
Vadisi”
 adlı dizide buldu; daha doğrusu bu bir
iddiaydı. Dizideki “Aslan Akbey” karakterinin
Hiram Abas’ı temsil ettiği düşünülüyordu. Ayrıca dizide yine Tarık Ümit’i
canlandırdığı düşünülen “Pala”karakteri de
dizide tıpkı Hiram Abas’ın kurban gittiği suikast gibi öldürülmüştü.

MİT mensubu olan kişilerin çok
şey bildiği düşünülür, belki de gerçekten çok şey de bilir ve işte bir hayat
her şekilde son bulur.

Damla Karakuş












Hiram Abas Suikasti Belgesel – Biyografi


Hiram
Abas Kimdir – Hakkında Her şey – MİT Derin Sırları