GÜNDEM ANALİZİ & DEĞERLENDİRME & RÖPORTAJ (TÜRKÇE & İNGİLİZCE)

Röportaj İsmail Hakkı Pekin ile Eren Talha Altun Tarafından 12.12.2019 Tarihinde Yapılmıştır.

Röportaj İsmail Hakkı Pekin ile Eren Talha Altun Tarafından 12.12.2019 Tarihinde Yapılmıştır.








İSMAİL HAKKI PEKİN KİMDİR ?

1951 yılında Bursa’nın İznik ilçesinde doğdu. 1972 yılında Kara Harp Okulundan, 1973 yılında Piyade Okulundan mezun oldu. 1973-1982 yılları arasında; Hava İndirme Tugayı, 7 nci Hudut Taburu, Dağ Komando Okulu ve Eğitim Merkezi    Komutanlığında görev yaptı. 1974 yılında Hava İndirme Tugayı 1 nci Paraşüt Taburundan takım komutanı olarak Kıbrıs    Barış Harekatına katıldı. 1984 yılında Kara Harp Akademisinden mezun oldu. 1984-1987 yılları arasında; 61 nci Piyade Tümeninde Harekat Eğitim Şube Müdürlüğü yaptı. 1987 yılında Silahlı Kuvvetler Akademisinden mezun oldu. 1987-1991 yılları arasında Kara Kuvvetleri Eğitim Komutanlığında, 1991-1994 yılları arasında Brüksel TMR Başkanlığında Kara Plan Subayı, 1994-1995 yılları arasında 1 nci Mekanize Piyade Tugayı Kurmay Başkanlığı, 1995-1997 yılları arasında 5 nci Hudut Alay Komutanlığı, 1997-1998 yılları arasında Kara Kuvvetleri Genel Plan Prensipler Savunma Araştırma Şube Müdürlüğü görevlerini yaptı.30 Ağustos 1998’de Tuğgeneralliğe terfi etti. 1998–2000 yılları arasında Kara Kuvvetleri Plan Harekat ve Teşkilat Daire Başkanlığı, 2000–2002 yılları arasında 66 ncı Zırhlı Tugay Komutanlığı görevlerini yaptı. 30 Ağustos 2002’de Tümgeneralliğe terfi etti. 2002-2005 yılları arasında Kara Kuvvetleri Personel Başkanlığı, 2005-2006 yılları arasında 4 ncü Kolordu Komutan Yardımcılığı ve 1 nci Mekanize Piyade Tümen Komutanlığı görevlerini yaptı. 30 Ağustos 2006’da Korgeneralliğe terfi etti. 2006-2007 yılları arasında 8 nci Kolordu Komutanlığı görevini yaptı. Ağustos 2007’de GenelKurmay İstihbarat Başkanlığı görevine atandı. Kıbrıs Bronz Liyakat madalyası sahibidir.







Günümüzde ABD PKK İlişkileri Hakkında Düşünceleriniz Nelerdir ?



Yani şöyle söyleyeyim , tabi ABD PKK içleri konusuna baktığımızda şunu görüyoruz ; Her ne kadar ABD taktiksel olarak PKK’yı PYD’yi destekliyorum , desede aslında bu işin taktiksel olmadığını uzun vadeli bir destek olduğunu ve sonuçta bölgede İran , araplar ve Türkiye arasına bir bağımsız Kürdistan sokmayı hedeflediğini ve bunun için çalıştığını biliyoruz. Şu anda Türkiye’yi sadece DEAŞ var diye DEAŞ ile ilgili çatışmalar için ordaymış gibi bu taktiksel bir durumdur diye bence ikna etmeye çalışıyor. Ama taktiksel bir durum değil. O bölgede Suriye’de başta olmak üzere bir federekürt bölgesi veyahutta bir bağımsız devletçik kurulacak ve sonuçta yani uzun vadeli bir planlama o planlamanın altında kurulmak istenen 4 parçalı Kürdistanın bir bölümü Güneydoğu’da olacak yine Doğuda da bunlarla birlikte Ermenistan Batıya doğru doğu Anadolu bölgesi olmak üzere , böyle planları var. Bu planların ben bu plan dolayısıyla PKK’yı PYD’yi ve bundan sonra hangi isim adı altında kurulursa kurulsun o bölgedeki bu tür örgütleri destekleyecektir diye değerlendiriyorum. PYD DEAŞ konusuyla ortaya çıkan bir fırsat zaten böyle bir altyapı vardı. O altyapıyı istihbarat örgütleri daha fazla geliştirmek suretiyle DEAŞ korkusunu yaratmak suretiyle kendilerine bir manevra alanı seçtiler diye değerlendiriyorum. Yani bir daha söylersem ABD İle PKK’nın ilişkisi taktiksel değil stratejik bir ilişkidir.







Türk İstihbaratı ve Ordusu Günümüzde Hangi Konumdadır ? Sizce Yapılan Çalışmalar Yeterli Midir ?

İstihbarat örgütü özellikle Milli İstihbarat Teşkilatı 15 Temmuz 2016’dan sonra biraz daha toparlandı. Daha dikkatli davranmaya başladı. Ama yeterli olduğunu sanmıyorum. Bu konuda Özel Eğitime ihtiyacımız var. Yarın Anayurt Gazetesinde yayınlanacak bir yazı yazdım orada. İstihbarat ile ilgili. İsrail İstihbaratının , İsrail Askeri İstihbaratının nasıl hazırlık yaptığını. Bizde askeri istihbarat zayıf , maalesef. Yani GES komutanlığından alınmasından sonra iyice zayıfladı. Halbuki , o bölgede bir savaş var ve bundan sonra savaş  gibi kavramlar tarafa atılacak yani tarihin çöplüğüne atılacak ve önümüze şey çıkıyor yani uzun bir mücadele dönemi ve 3. Dünya savaşı böyle devam edecek. Dolayısıyla hibrit savaşta hem askeri istihbaratda çok önem gerekiyor hem bunların özel yetiştirilmeleri gerekiyor. Yani bu konuda mesela Kudüs’deki İbranice Üniversitesinde yani bu istihbarat liderine alınacaklar 3 yıllık bir kolej eğitiminden geçiyorlar. Ondan Sonra bunlar çok değişik konularda yani şey gibi islam örgütlerinin başına musallat olan bir takım örgütler gibi işte FETO gibi örgütleri tasarlama , bunları yaratma bunları kullanma gibi birçok konularda eğitiyorlar. Beyin gücünün geliştirilmesi dahil olmak üzere. Yani şimdi böyle bir , biz maalesef geçmişe yönelik bir harekat şey içerisindeyiz. Geleceğe yönelik hazırlıklarımız yok. Geçmişte aldığımız dersler var. O derslerle işte istihbaratımızı yapılandırdık. Silahlı kuvvetlerimizi insanlı insansız hava araçlarına aldık. İşte sinyal toplama şeyleri var. Ama bunlar yeterli değil. İnsan istihbaratı da dahil olmak üzere bunlar yeterli değil. Daha konbine daha dikkatli bir eğitim yapmak durumundayız ve yeniden yapılandırılmalıyız. Hem askeri istihbaratı hemde Milli İstihbarat Teşkilatını. Milli İstihbarat Teşkilatı ‘da mutlaka Türk istihbaratı ikiye ayrılmalı. Dış istihbarat , iç istihbarat olmak üzere , İstihbarata karşı koyma yada counter intelligence dediğimiz , casusluğa karşı koyma gibi faaliyetleri içeren bölümleri içeren istihbarat çok önemli. Türkiye önce kendi içindekileri , kendi içinin , Çünkü eğer bunu yapmazsak , yani sırf buna kafa yoran bir beyin bir bölüm , karargah lazım. Bunu yapmazsak o zaman bu hiblid savaş dediğimiz savaşlar , psikolojik harpdan , elektronik harbe , beyin yıkamaya kadar , algı yönetimi gibi çok sayıda faaliyetler dönüyor. Bu faaliyetler , bu konuda vatandaşlarımızı koruyamayız. Dış istihbaratta da çok daha etki alanımızın ilgi anlatımı dışına ilgi alanımızın dışına çıkmamız lazım. Etki alanımız bizim ulaşabildiğimiz bize hemen anında etkisi olabilecek bir yerler , Kafkaslar , Hazar Havzası, Doğu Akdeniz , Orta Doğu ilgi sahamız ise çok daha uzakta Hint Okyanusu , Afganistan , Pakistan , Türk Dünyası falan böyle çok daha geniş bölge bu. Buralarda istihbarat olabilecek ve bu istihbaratı , aldığımız bilgileri , analiz edebilecek , işleyebilecek duruma gelmemiz gerekli.Bunu yapmazsak olmaz yani şimdi insanlar , özellikle askeri istihbaratta uzayı çok iyi kullanıyorlar. Uzayda uyduları , hem askeri casus uydularını , hem diğer uyduları , bunların aldığı bilgileri işletmesini bunların yer istasyonlarını kullanmak işletmek , ve buradan gelen bilgileri çözümlemek dahil olmak üzere birçok branşı var bu işin yani bu konuda ben zayıf olduğumuzu değerlendiriyorum.




Bu Konuya İstinaden GES  Komutanlığının MİT’e Devredilmesinden Sonra , O Zamandan Bu Yana Ne Tür Değişiklikler Oldu ? Yani Olumlu Tarafları Oldu Mu ? Bu Değişikliklerin.

Yani olumlu tarafı şöyle olabilir. Milli İstihbarat Teşkilatına bağlandığı zaman , MİT bir bütünlük arz ediyor orada. Aslında şimdi ne kalıyor askeri istihbarat olarak geriye kalan şudur. Bizim şeylerden ateşelerden yurtdışından gelecek bilgiler var. Yurtdışından görev yapanlardan gelecek bilgiler var. NASA’dan gelen istihbarat var , birde MİT ‘den gelen bilgiler var.Bunların analizi yapılıyor. Yani bu kadar. Başka Bir şey yok . Yani birlik yok mesela İsrail’deki gibi 9900 nolu birlik var mesela istihbarat ile ilgili , uyduları falan kontrol eden , askeri istihbarat ile ilgili. Amerika’da mesela Almanya’da  birliklerinin istihbaratını yapan 66. istihbarat tugayı var. Böyle şeyler ayrı Bir şey yok bir bütünleşti. Ama bu bence yanlış kriptoloji ayrı Bir şey gerektiriyor.Dolayısıyla kriptoloji artı sinyal istihbaratı , elektronik istihbarat bilgi istihbaratı , dinleme telekominikasyon istihbaratı olarak ayrılıyor ama birde bununla birlikte elektronik harp var. Elektronik harp ile ilgili parametreleri topluyor. Radar parametrelerini topluyor . Uçakların parametrelerini topluyor. Bütün bunlara baktığımızda aslında Milli İstihbarat Teşkilatının , insan istihbaratı ile ilgilenmesi lazım. O da ikiye ayrılmış şekilde birisi iç ,diğeri dış istihbarat olmak üzere.Amerika’daki center intelligence  (merkezi istihbarat) gibi onunla ilgilenmesi lazım. İç istihbarat ayrı olacak. Askeri istihbarat ayrı olacak, bence doğrudan Milli Savunma Bakanlığına bağlanabilir diğer ülkelerde olduğu gibi. Bir başka konu da bu kriptoloji konusu dinleme , sinyal istihbaratı konusunda da ayrı bir NSA gibi National Security Agency , sinyal istihbaratı , siber istihbarat ile birlikte yönetilen bir birim kurulması gerekli. Şimdi bu birimler olmadan istihbaratın bütünlüğünden bahsedemeyiz. Bir kişinin her türlü istihbaratda , yani istihbaratda her türlü bilgi geliyor bilgiyi işlemek çok önemli. Ama istihbarat ünitelerini yönlendirmek de önemli. Başlangıçta yönlendiriyorsun. Benim bu bilgilere ihtiyacım var diye.O istihbarat ünitelere ona göre çalışır. Ona göre yönlenmektedir. Daha sonrasında gelen bilgileri toparlayıp , analiz edip ona göre dağıtıyorlar. Şimdi böyle Bir şey yok Türkiye’de . Almanya bunu şöyle yaptı ; Alman istihbaratı BND Almanya istihbaratı ile askeri istihbaratı birleştirdi. İkisi birlikte yönetiliyor ama o BND içerisinde , BND’nin başkan yardımcılarından bir tanesi TÜMGENERALDİR. Yeteri kadar da orada birçok asker çalışmaktadır. Bir başka konu dinleme istihbaratı ayrı orada. Ayrı bir dinleme istihbaratı var. Dinleme istihbaratı silahlı kuvvetlerinin elinde. Amerikalıların da var bölgede ama uydu istihbaratı var o da silahlı kuvvetlerinin elinde , GenelKurmay Başkanlığı yönetiyor. Hatta Almanların beş uydusu var. Beş uydu da Fransızların var.Dünya’yı bölmüşler 5 uyduya Alman başka bir yere bakıyor , Fransız uyduları başka yere bakıyor.Sonra Gelen bilgileri tek merkezde toplayıp birbirlerine değiş tokuş yapıyorlar. Uydu istihbaratı , coğrafı istihbaratı , görüntü istihbaratını mutlaka Türk Silahlı Kuvvetlerinde olması gerekiyor. Çünkü görüntü istihbaratında da öyledir. NSA ‘in görevi aslında kripto çözmektir. Kriptolamaktır. Dünya kadar adam çalışır. GES komutanlığı aslında NSA’in küçük bir minyatürüdür. Amerikalılar kurmuştu zaten. Şimdi bunlar halen devam ediyor mu etmiyor mu kriptoloji konusunda , yani bunlar önemli. Dolayısıyla ben iyi mi oldu kötü mü oldu , Sayın Hakan Fidan sistemleri birleştirmek istiyordu. Yani güç kaybı olmasın ya da güç kaybolmasın diye , o maksatla böyle Bir şey yapıldı. Bu tabi aynı zamanda Türk Silahlı Kuvvetlerindeki önemli bir gücü aldı. Belki bunun altında şeyde yatabilir. Silahlı Kuvvetler istihbarat elde ediyor. Bunu içeride kullanmasınlar, farklı maksatlar ile de olabilir. Onlar hepsinin bir bütünü. Ama yazık oldu yani askeri istihbarata .GES’İN ÖNEMİ : Türkiye’ye baktığımızda MİT hem iç hem de dış istihbarattan sorumludur. Aynı zamanda sinyal istihbaratından da sorumludur. Nedir sinyal istihbaratı? Haberleşmeden, elektronik istihbarata, radarların izlenmesine kadar çok değişik alanları kapsayan bir istihbarattır. Özellikle de hedef olarak belirtilen ülkelerin hem haberleşmelerini hem de radarları, uçakları ve gemilerinin, hava savunma sistemlerinin, füzelerinin radarları dahil her türlü elektronik vasıtası hakkında bilgi sahibi olmayı, bu vasıtaların belirlenmiş sayıdaki parametrelerini tespiti, depolamayı, güncelllemeyi ve zamanı gelince de kullanmayı sağlayan sinyal istihbaratı silahlı kuvvetler için, tabii ülke güvenliği için büyük önem arzetmektedir. Türkiye’de Gnkur. İstihbarat Başkanlığına bağlı olarak görev yapan ve sinyal istihbaratından sorumlu Genelkurmay Elektronik Sistemler Komutanlığı (GES) bir oldu bitti ile MİT’e bağlanmıştır. Amacın stratejik istihbarat üreten GES gibi kritik kuruluşların MİT bünyesine alınarak bütünlük sağlamak olduğu belirtilmekle beraber ülkede bir istihbarat tekeli yaratmak olduğu anlaşılmaktadır. GES Komutanlığı sahip olduğu vasıtalarla ülke savunmasına çok önemli katkı sağlayan bir kurumdu ve umarım aynı etkinliği MİT bünyesine geçtikten sonra da gösteriyordur. Tabii silahlı kuvvetlerle doğrudan temas ve bilgi sağlama imkânı kaldırılmamışsa. Gnkur. İstihbarat Başkanlığında kalan sadece analiz bölümü ve haber kaynağı olarak da Askeri Ataşeler. Geriye kalan bilgiler ve istihbarat MİT tarafından verilecek. Peki MİT içerisinde görevli asker sayısı TSK’nin ihtiyaç duyduğu analizleri karşılamaya yeterli mi? Sanmıyorum. MİT içerisindeki asker sayısı yok denecek kadar azdır. Maalesef bizde sivilleşme dendiği zaman, siyasi otoritenin kontrolü değil de askersizleştirme anlaşıldığından, MİT de aynı anlayış hâkim olmuş ve askeri istihbarat ne idüğü belirsiz bir duruma sokulmuştur. Açıkcası ülkenin savunması, yapılan düzenlemeler ve bir takım kuruntular sonrasında, askeri istihbaratın yetersizliğe itilmesiyle büyük bir yara almıştır.



NATO İle Bağlarımız Şuanda Ne Durumda ?

Şu anda NATO ile ilgili bütün bağlarımız devam ediyor. Bir sorunumuz yok. Sorunumuz çok da , sorunumuz yok. Aslında NATO zaman içerisinde 5. Maddeyi herkese bağlıyordu yine bağlıyor ama soğuk savaş bittikten sonra artık yavaş yavaş. İnsan ülkelerin öz savunmaları ile ilgili sorunlar ortadan kalkmaya başladı. Milli menfaatler girdi. Milli menfaatler teşkillendi. Çünkü soğuk savaş döneminde ortada büyük bir tehdit varken , herkes o tehditi karşılamak birleşmişti. Milli menfaatlerin bir kısmı biryere atılmıştı. Şimdi soğuk savaştan sonra herkes kendi menfaatleri doğrultusunda hareket etmeye başladı. O zaman da NATO İçerisinde tabi bir de çok farklı oluşumlar olmaya başladı. Birine göre uygun olan Bir şey başka birine göre uygun değil. O zaman da NATO içerisinde işte bu ETO koalisyonları dediğimiz koalisyonlar kurulmaya başladı. Hatta bunda bazen bölgesel şeylerde katılmak suretiyle bunu yaptılar. Ama NATO şuan için gerekli bir teşkilat. Neden gerekli ? Çünkü 1970 yılında en azından bir sınavdan geçmiş. Devam etmiş çok büyük bir ülkeyi topluyor 29 Ülkeyi topluyor , yakında 30 olacak Makedonya’da giriyor onunla beraber 30 olacak ve ülkeleri kontrol ediyor. Dolayısyla bu ülkeleri bir araya getirmek , yeni baştan böyle Bir şey yapmak çok zor. Hele ki Avrupa’da böyle bir güç bir araya getirmek çok zor. Onun için Amerika NATO vasıtasıyla hem Avrupa birliğini hemde Avrupa’yı kontrol ediyor. Fransa’nın kırgınlığı da oradan zaten. Oradan kaynaklanıyor. Dolayısıyla Türkiye NATO ilişkilerine baktığımız zaman Türkiye’nin NATO’da olması uygun bir olay en azından   devam ettiği sürece. Çünkü Batı’da başka birşeyimiz yok. Batı içerisinde başka bir teşkilat içerisinde değiliz. Dolayısıyla , evet tehlikenin bir kısmı NATO üyesi ülkelerden geliyor bize. Onlar destekliyor PKK’yı PYD’yi falan ama sonuçta çıksak bile NATO İçerisinde olmasak yine aynısı olacak. Bu sefer daha kötü olacak. Şuanda NATO içerisindeyiz. Daha sonra olaylara müdehale etme imkanımız var. Bazı olayları bloklama olayımız var. Ya da işte değiştirme imkanımız var. Yüz yüze görüşme imkanımız var. Şimdi böyle birşeyi , Birde Tek müslüman ülkeyiz orada. Böyle birşeyi bir tarafa atmak , yani yıllardır Türkiye’nin yıllar önce istediği birşeyi kenara atmak uygun bir olay değil. Süreç NATO ile kapsamlı şekilde devam ediyor. NATO’ya bizden istediği kuvvetleri NATO’ya tasnif ediyoruz. İşte Afganistan’dan Somali’ye kadar birlik görevlendiriyoruz. Akdeniz’de daimi deniz gücünü değerlendiriyoruz. Başka yerlerde yeni ihtiyaç olduğu zaman , yani bütün bunlara yönelik NATO ile ilişkilerimiz devam ediyor. Türkiye NATO ile ilişkilerini kesmeli mi , bana göre kesmemeli. Devam etmeli ama tehdidin nereden geldiğini bilmeli. Hiçkimse hiçkimsenin dostu değil. O açıdan bu konuda daha dikkat etmekde yarar olduğunu değerlendiriyorum. Şu var biz NATO’dan çok şey öğrendik. Bende çalıştım. NATO ‘da standardizasyon konusu vardı. Birlikte çalışılabilecek. Bunlar ile ilgili çok önemli şeyler öğrendik. Kuvvet yapısı komuta yapısı , strateji nasıl belirlenir , bu konuda , ama asıl soru bizim NASA’daki sorunumuz. Bizim subaylarımızın kafalarında ABD ve NATO’yu çok büyütmeleri ve bildiği konulardan çok kafalarında onların öğrettiği şeylerin olması. Yani bu emperyalizmin bir çeşiti aslında olması bir bunu beceremedik. Yani bir türlü NATO’da oluyoruz, ama NATO’da olduğumuz zaman milli olamadık işte bu NATO subayı milli subay şeyi buradan kaynaklanıyor. NATO’da olmak , NATO’yu çok iyi bilmek , NATO subayı olmak marifet değil asıl sorun milli olmak. NATO’da bile görev yaparken milli düşünceleri kafanda tutmak. Bütün hareketlerini ona göre yapmak , ona göre tedbir almak. Ona göre oradaki hak ve menfaatlerini korumak önemli olan bu. Bizim yapamadığımız konu budur





Barış Pınarı Harekatında Operasyona Devam Edilir Mi ? Bölgedeki Son Durum Nedir ?

Şu anda sanmıyorum. Bakın şöyle Bir şey var. Biliyorsun zaten resulayn ile tel abyad tarafını. Sayın Savunma Bakanı 145 KM diyor. 30 KM derinliğinde bir alan. Orayı temizliyorlar orada bir istediğiniz teşkilatı kuruyoruz. Gerekenleri yapıyoruz. Zaten orası Arapların bulunduğu bir bölge onun doğusunda ve batısında ki yerlerde de Rusya’nın sözlerine güvenmek durumundayız. Öyle söyleyelim. Hatta dün ki haberlerde Türkiye’nin ÖSO Suriye Milli Ordusunun 100 KM civarı kuzeye doğru ayrıldığı konusu gündemdeydi. Medet yolunun kontrolünü Rusya ve Suriyelilere bıraktı. Asıl sorun orada şu , şimdi o bölgede güneyde Aynisa var ve tel abyad’ın altına doğru aynisa oranın altına doğru tel tamer bölgesi var . Oralar kritik oralarda terörist olduğu zaman çok rahatlıkla bizim içerideki güçlerimize ateş ederler. Taciz ederler. Onun için Suriye Milli Ordusu ÖSO oraları almak için zaman zaman taaruzda bulunuyordu. Ama sonra herhalde vazgeçtiler. O bölgeyi tamamen ruslara ve suriyelilere terk etmişler. Ben şu aşamada yeni bir harekat yapılacağını sanmıyorum. İleride olur mu , şartlara bağlı , bundan sonrası Rusya’ya bağlı. Rusya ile ilişkilere bağlı. Amerika ile ilişkilere bağlı. Amerikalılar zaten Orta Fırat’da ve Suriye’nin doğusunda oralara yerleştiler. PYD ile birlikte. Bunlar Irak’a yönelik faaliyetler. Yakında o bölgede de o sınırda gelişmeler oluyor. Orada İran’lılar ile ilgili KUDÜS Tugayları falan da var. Orada neler çıkar , bakmak lazım. Beklemek gerekiyor. Ama şu anda , şu aşamada ben bir operasyon görmüyorum.

Bir süre Vatan Partisi Genel Başkan Yardımcısı Olarak Görev Yapmıştınız. Ayrılma Sebebiniz Nedir ? İleri Süreçte de Siyasete Tekrar Katılmayı Düşünüyor Musunuz  ?


Ayrılma sebebim bazı konularda anlaşmazlık , ama Cumhuriyet’in temel ilkeleri vs bunlar ile ilgili değil. Belki bazı konularda fikir ayrılıklarımız vardı. Ondan kaynaklanan bir durum. Temel konularda , temel konular değil öyle söyleyeyim. Gazete ile televizyon ile ilgili konulardı bir kısmı , işletmeyle ilgili konulardı. Benim siyaset ile ilgim şu , Sayın Öztürk Yılmaz yeni bir oluşum yapmaya çalışıyor. Eski Ardahan Milletvekili. Bağımsız Cumhuriyet Halk Partisinden ihraç edilmişti. Onun ile beraber , hepimiz buradayız diye bir platform ile birlikte dolaşıyoruz. Altyapı hazırlıyoruz. Bu altyapı eğer uygun olursa 2020 yılının 3. veya 4. ayında Partileşmek istiyoruz. Amaç merkezi bir parti olacak. Türkiye’de bu parti içerisinde her türlü görüşte insan olabilir. Ama bizim kırmızı çizgimiz , Teröre bulaşmamış , yolsuzluğa bulaşmamış , Türkiye’nin Cumhuriyet’in temel felsefesini içine alan , Türkiye’nin toprak bütünlüğünü kabul eden görüşü olan herkesi alıyoruz. Kırmızı çizgimiz bunlar. Merkezi bir parti kurmak istiyoruz.

Ege Adaları Konusunda Ne Söylersiniz ?

Adalar çok basit konular . Türkiye’nin asıl yapması gereken konu  , Doğu Akdeniz ‘de ki haklarını korumak , onunla ilgili , onun üzerine yoğunlaştılar , yani baktığımız zaman ,  Türkiye’nin  Akdeniz’e açılacak bir federekürt devletinin kurulmasını engellemek. Doğu Akdenizde’ki asıl ulaşması gereken konu şuydu ,  Mavi Vatan dediğimiz. Adalar konusu zaman zaman Yunanlılar ile yapılan görüşmelerde konuşuluyor. Türkiye için çok büyük bir sorun değil .  Şunun için sorun  değil , Yani Türkiye orayı adalardaki o iskambil 24 saatte halleder.  Asıl sorun Türkiye’nin gasp  edilmek istenilen  Doğu Akdeniz’deki haklarının ele geçirmesidir. Onu ele aldıktan sonra diğerleri zaten sorun değil .