Altay Tokat : Ülkemize gelen sığınmacı ve mülteciler beka sorunu oluşturmaya başladı !!!
E-POSTA : altok1940@gmail.com
***
Günümüzde çoğunluğu Suriyeli olmak üzere Afganistan dan gelen sığınmacı ve mültecilerin sayısı kesin olarak bilinmemekle beraber tahminen yedi milyondur. Değişik yerlerden yapılan farklı açıklamalar bile sorunun sadece siyasal yönden veya parti politikaları kapsamında ele alındığını gelecek kuşaklara ve ulusal güvenliğimize yönelik olumsuz etkileri üzerinde pek fazla durulmadığını göstermektedir.
Ülkesinde işkence gören veya işkence korku yaşayan, ülkesine güvenini yitiren , savaş ve benzeri ağır ve çekilemez şartlar nedeniyle ülkesini terk edenlere sığınmacı ya’da mülteci denir. Sığınmacılar sığındığı ülke tarafından başvuruları kabul edildiğinde mülteci sıfatını kazanırlar.
Bu karmaşık ve karışık konuyu düzenlemek amacıyla İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Cenevre Mülteci Sözleşmesi vs dokümanlar bulunuyor.Ama yetersiz kalıyorlar. Bu eksikliğin Birleşmiş Milletler Cemiyetinin ve Güvenlik Konseyinin yapılanmasındaki ve işleyişindeki sorunlardan kaynaklandığını söyleyebiliriz.
Sığınmacı, mülteci, göç, uyuşturucu mafyası Devletlere tehdit ve tehlike oluşturan ve büyümeye devam eden uluslararası sorunlardır ve Türkiye Dünya sıralamasında başı çekmektedir. Ayrıca eksik veya yanlış politikalarımız yüzünden mülteci ve Sığınmacılar bekamıza yönelik tehdit oluşturmaya başlamıştır.
Bazı askeri kaynaklar; uluslararası tehdit ve tehlike boyutu olan bu sorunlarla mücadeleyi Alçak Yoğunluklu Savaş olarak tanımlamaktadırlar. Biz ne yapıyoruz? Mülteci sıfatından öte sınırlarımızı kapatmıyoruz ve bol keseden vatandaşlık vererek bazı yerlerde demografik dengeyi aleyhimize bozuyoruz, serbest dolaşıma izin vererek toplumsal suçların artmasına imkan sağlanıyor. Bu nedenlerden dolayı Hatay en hassas ve kritik bölge olmaktadır.
Bize gelen sığınmacıların çokluğunun yanında niteliksizlikleri ve Türkiye sathına dağılmış olmaları sorunun çözümünü çıkmaza sokmaktadır. Büyük şehirlerde getto yapılanması görülmektedir. Gettolarda kirli ve karanlık işler döner.
Ekonomimizin kötüye gitmesi; PKK terörü ile yapılan mücadeledeki eksikliklerin yanında mülteciler ve sığınmacılar yüzünden kaosa sürüklenmektedir. Emniyet, asayiş bozulmakta ayrıca terörist olaylar genişlemektedir..
Başta PKK olmak üzere terör örgütlerinin terörist bulma kaynağı zenginleşmiştir. Bu bakımdan PKK’nın mutlu olduğunu tahmin ediyorum.
Hatay da önümüzdeki yıllarda nüfusun çoğu Suriyeli diyerek Birleşmiş Milletlere plebisit yapılsın diye bir talep olasılığını dikkate almalıyız diye düşünüyorum. Buna karşı önlem almalıyız ve hazırlık yapmalıyız.
Hatay Hristiyanların kutsal şehirlerinden biridir.Çünkü,İsa’nın haverilerinin kilise yaptırdığı Roma,Kudüs,İskenderiye ve Hataydır. İlk yapılan kilise Hatay’da olduğundan,hristiyanlar açısından daha önemlidir ve hassasiyet taşır.Bu bakımdan Hatay’ın Vatikan benzeri bir şehir devleti yapılması hakkında hristiyan aleminin projeleri olması muhtemeldir. Mevcut şartlardan faydalanarak bu projeyi gerçekleştirme çabalarına karşı dikkatli ve kararlı olmalıyız.
1989 DA IRAK’TAN GELEN SIĞINMACILARDAN DERS ALMADIK
1989 da Irak Hükümeti, Kuzey Irak’ta yaşayan Kürt ve Peşmergeleri hedef alan topyekün ve geniş kapsamlı bir operasyon başlattı. Hatta kimyasal silah kullandı.Ben o sırada Hakkari Dağ ve Komando Tugay Komutanı idim.
Kürtler canlarını kurtarmak için Türkiye ve İran a sığındılar. Başlangıçta sınırı kapatın ve girişi engelleyin emri verilmişti. Bunun üzerine sınır boyunca girişe uygun yerlere birlikler sevk ettik ve girişi kapattık. Ama birkaç saat sonra sınırda büyük kalabalıklar oluştu. Durumu rapor ettik ve radyodan giriş izni açıklandı. Bunun üzerine, Peşmergelerin silahlarını aldık ve girişler başladı.Akşama doğru sınır boyunca 10-15 bin kişiden oluşan topluluklar halinde kamplar oluşturduk. Takriben bir milyondan fazla sığınmacı girmişti.Ertesi gün Genelkurmay Başkanı geldi ve sınır boyunca bilgi aldı ve incelemelerde bulundu.Mütakiben Ankara’ya döndü.
Daha sonra Ankara’dan ilgili iki Bakan , Jandarma Genel Komutanı, Diyarbakır’dan Olağanüstü Hal Bölge Valisi, Jandarma Asayiş Komutanı Hakkari ye geldiler.Tugay Komutanı odasında Hakkari Valisi ve benimde katıldığım toplantı yaptık.Toplantı sabaha kadar sürmüştü. Sığınmacıların toplu tutulmasına , sınır boyunca uygun bölgelerde altyapısı tamam olan çadır kentler kurulmasına ve sığınmacıların buralara yerleştirilmesine, Kızılayın da aşevleri açılmasını öngören kapsamlı bir rapor hazırladık. Heyet Ankara’ya döndü.Rapor uygun bulunarak hemen ilgili birim ve kurumlara emir verildi ve sığınmacılar kurulan çadır kentlerde iskan edildi. Bu sırada bir kısım sığınmacıyı İran a yolladık. Sığınmacıların köy ve kasabalara dağılmalarına izin verilmedi. Kontrolümüz altında kaldılar. Ortalık sakinleşince aylar sonra Kuzey Irak a gönderildiler.Böylece büyük bir sıkıntı yaşanmadı.
1989 daki Sığınmacı olayını örnek almalıydık.Ama ders çıkarmadık.Yanlış politikalar uyguladığımız için Suriyeli ve Afganistanlı Mülteciler Türkiye’nin her yerine dağıldılar, kontrolümüzden çıktılar .
Bunun bedelini ağır şekilde ödemeye devam ediyoruz.
BARZANİ’Yİ SADDAM’DAN KURTARDIK!
1989 sığınmacılar olayı sırasında bir gece Kuzey Irak Kürt lideri Barzani yanındaki 25-30 kişilik bir grupla Şemdinli- Derecik de Samanlı sınır karakolunun karşısına gelerek el yazısı ile yazılmış küçük bir pusula vermişti. Karakolun hemen önünde Hacıbey Çayı sınırı teşkil eder
Bu pusulada; Türkiye bizi mülteci olarak kabul ederse sığınmak istiyoruz.Bir miktar mermi ve bir çuval un gönderiniz yazılı idi.
Durumu aynı gece Ankara ya bildirdim . Ankara dan Mülteci isteğinin kabul edilmediği, diğer isteklerin bana bırakıldığı talimatı geldi. Bunun üzerine isteklerini karşıladık ve güvenliklerini aldık ve Hacıbey Çayını takip ederek İran’a geçmelerini sağladık. Bu esnada Saddamın birliklerinin yoğun top sesleri geliyordu.
SONUÇ OLARAK
Sığınmacı ve Mültecilerin sınır boylarında kurulacak geçici çadır kentlerde toplanmasını, güvenlikleri sağlanarak ülkelerine gönderileceklerin açıklanması, vatandaş yapılanların vatandaşlıktan çıkarılarak mülteci statüsünün verilmesini, AB ve
BM den maddi ve siyasi destek istenmesini, Suriye Hükümetinin Suriye’ye döneceklere vaad ettiği ev, işyeri ve bin dolar yardımın artırılması ve inandırıcı olmasına yönelik çalışma yapılmasını, Afganlıların gönderilmesi için Taliban yönetimi ile temasa geçilerek iade edilmelerini gerekli ve kaçınılmaz buluyorum. Hatay’ında hassasiyetini önemsiyorum. Aksi takdirde; PKK-PYD Bölücü Terör ile sığınmacı ve mülteci sorunlarının bizi içimizden kemirmeye devam edeceğini, tehdit ve tehlikenin beka sorununa dönüşerek felakete yol açacağına dair ciddi kaygılar taşıdığımı belirtmek istiyorum.
Bu vesile ile Dünya ve Avrupa şampiyonu olarak İstiklal Marşımızı Dünyaya dinleten, Şanlı Bayrağımızın göklere çekilmesini sağlayan Filenın Sultanlarını ve bu inanılmaz başarıya etkili oyunuyla katkı sağlayan Ebrar Karakurt u gericilere inat gönülden kutluyorum ve Onlarla gurur duyuyorum.
***
HATAY BENİM ŞAHSİ MESELEMDİR.
M.KEMAL ATATÜRK
***
E. Kor. Altay Tokat