Abdurrahman DİLİPAK : BU DEPREM BİR MİLLİ GÜVENLİK SORUNU MU !?
Kimine göre, bu deprem HAARP teknolojisi ile oluşturulan bir saldırı sonucu gerçekleşti. Devam edecek ve sırada KUDÜS, GAP, İstanbul ve İzmir var.
Bu HAARP dedikleri şey, kimine göre komplo olsa da, aslında böyle bir şey var. Aslın tartışılan konu bunun bir deprem oluşturacak bir etki gücüne sahip olup olmadığı.
İngilizce adı The High-frequency Active Auroral Research Program (HAARP) Bu proje ile ilgili akademik bilgilere https://haarp.gi.alaska.edu adresinden ulaşılabilir. İyonesfer tabakası ile ilgili çalışmalar için High-frequency Active Auroral Research Program Research Station adında ABD’de Gakona, Alaska‘da bir merkez var ve bu merkezde 1993 yılından beri çalışmalar sürdürülüyor. İlk fikir 1990’da ortaya atılmış. 2013’den itibaren de testler yapılmaya başlanmış. 1000 Km uzaklığa kadar etkili deneyler yapılıyor. Bu projeye Amerikan hava ve deniz kuvvetleri destek veriyor. Ayrıca bu Üniversitelerin değişik bölümlerinden de destek alınıyor: University of Alaska Fairbanks, Stanford University, Penn State University (ARL), Boston College, UCLA University of California, Los Angeles, Clemson University, Dartmouth College, Cornell University, Johns Hopkins University, University of Maryland, College Park, University of Massachusetts Amherst, MIT Massachusetts Institute of Technology, Polytechnic Institute of New York University, Virginia Tech and the University of Tulsa.. Bu projede Madde’nin 4. Hali olarak Plazma, Frekanslar ile meteorlardan gelen atom altı parçacıklar gibi konularda deneyler yapılıyor. Kısaca HAARP olarak tanımlanan Yüksek Frekanslı Aktif Auroral Araştırma Programı’na ayrıca ABD Savunma Bakanlığı ve Pentagon tarafından desteklenen “Savunma İleri Araştırma Projeleri Ajansı” tarafından ortaklaşa finanse edilen bir iyonosferik araştırma programı olarak başlatılan projenin ürettiği ilk modül BAE Advanced Technologies tarafından tasarlanmış ve üretilmiş olan bu modül Türkiye dahil bir çok ülke sahillerinde test edildi. Ziyaret ettiği ülkelerde de çeşitli tartışmalara konu oldu.
Bu deprem Jeopolitik, Jeostratejik, Teopolitik bir konudur ve 1980’lerden beri bölge bu açıdan uluslararası sistemin yakın takibi altındadır. GAP projesi tartışılmaya başladığı günden itibaren hep tartışma konusu olmuştur.
Herkes bu süreçte dikkatli olmalı. İktidar ve muhalefet kanallarının Trolleri öfkelerine teslim olmuş durumdalar. Böyle bir ortamda her şey olabilir. Yabancı istihbarat örgütleri, nasıl hırsızlar, yardım örgütü kılığı giyiyorlarsa, bir takım örgüt temsilcileri, provakatörler, istihbarat elemanı da gazeteci kılığı ile her şey yapabilirler. Terör de çıkartırlar, sabotaj da yaparlar.
Şimdi, siber saldırılara hazırlıklı olalım. RF ve Lazer saldırılarına da. Biyolojik saldırılara da. BioHackerler de, gıda, ilaç üzerinden fesat çıkartabilirler.
Birileri de siyasi hesaplar uğruna toplumu provoke etmesin. Asker-polis, insani yardım örgütünden kimsenin ulaşmadığı yerler de olmuştur, vardır, bunların ihtiyaçtan fazla olduğu yerler de vardır. Ateş düştüğü yeri yakar. Medya acılı ve panik içindeki insanların öfkeli mesajları ya da politik propoda peşindeki trollerin mesajlarını öne çıkartarak kutuplaşmaya fırsat vermemeli. Dengeli bir yayın izlenemez mi? Politikacılar ve Medya tetikçileri insanların acıları üzerinden rant devşirmeye kalkmaları, en az mezar soyguncuları, deprem vurguncuları, o inşaattan malzeme çalan müteahhit, denetim yapmayan ve yanlış işlere alet olan bürokrat kadar aşağılık birdir.
Bugünü bekleyen birileri bu durumu kendileri için fırsata dönüştürebilir. Bugünün acılarına odaklanırken, bu güne gelirken yapılan yanlışları unutmayalım. Bu gün yaşanan acılar insanları meşgul ederken, bunu fırsat bilenlerden gafil olmayalım. Bu işlerin peşinden yarın yaşanması muhtemel yeni sorunlar için tedbir almazsak, bu durumdan gereken dersi çıkartmazsak, olanlardan ibret almazsak bu durum tekerrür eder.
Bu sonuçlarla payı olan hırsız müteahhitleri, hayırsever gibi gösterecek PR çalışmaları, bundan sonrası aynı yanlışların tekrarlanmasını kolaylaştırmaktan başka bir işe yaramaz. mRNA’cılar yarın yardım gönderdi diye, düne dair cinayetlerin, kirli ilişkilerin hesabının üstünün örtülmesi gibi bir durum konusunda dikkatli olmamız gerek. Şeytan bizi Allah’la, iyilik yapar gibi gözükerek aldatmasın! Ağuyu altın tas içre sunma gayretindeki çevrelerin münafıkça planları konusunda dikkatli olalım. Bu oltayı yutarsak, sonra bize, geçmişte olduğu gibi “oltayı yutan balık yem istemez” derler.
Hile katılmış hayır, hayır değildir. Onun bereketi olmaz!.
Bu deprem içeride ve dışarıda bir Milli güvenlik sorunu olma potansiyeli taşımaktadır. RF saldırılarına dikkat. HAARP ile tetiklenmesi muhtemel risklere dikkat. GAP’a, Kudüs’e, İstanbul’a, İzmir’e dikkat. GlobalReset çetesine Habat’a dikkat! Bu cephelerin hepsinde, bir anda ya da sırası ile meydana gelecek felaketler ciddi bir güvenlik sorunu haline gelebilir. Gıdaya dikkat, İlaca dikkat, İklim komplosuna dikkat.. NATO’ya dikkat. Ege’ye dikkat, Kıbrıs’a, Doğu Akdeniz’e, Karadeniz’e dikkat! Mevzuattan, stoklara, yeni stratejik ve taktik planlamaya, istihbarata, sivil savunmaya kadar her alanda yeni bir anlayışa geçmek zorundayız. Mevzuatın da, siyasetin de, bürokrasinin de, STK’ların da, eğitim kurumlarının da, islahı gerekiyor. Camilerin bu anlamda kriz ve afet dönemlerindeki İK ve mekanlarının etkin kullanımı ile ilgili gözden geçirilmesi ve yeniden yapılandırılması gerekiyor. AFAD ile birlikte İnsani yardım örgütleri ve Kızılay’ın da tabi.
Eğer adalete yeniden itibar kazandırmazsanız, yaptıklarınızın hiçbir faydası olmaz. Adalet olmadan barış olmaz. Barış gibi gözüken şey teslimiyet olur. Zulüm ile abad olunmaz. Zulüm, adaletin yokluğudur. Adalet mülkün temelidir ve Allah zalimlere, cahillere yardım etmez! Allah’ın yardım etmediği hiçbir işte hayır da bereket de yoktur. Bin yılın meydan okumasına hazır olun! Selam ve dua ile.