Gökhan Bozkurt : Türkiye’ye kimler girebilir ???
E-POSTA : info@gokhanbozkurt.com
***
Türkiye’ye kimler girebilir?
***
Ruanda meselesinden sonra Dışişleri Bakanlığı’mızın resmî internet sitesine girdim ve Türkiye’nin yabancı ülke vatandaşlarına uyguladığı vize rejimini inceledim.
Görünen o ki Dünya üzerinde en kolay girilebilen ülkelerden biri Türkiye. Birçok ülkeden vize istemiyoruz. Hatta bazı ülkelerden pasaport bile istemiyoruz. Vize istediğimiz durumlarda ise genellikle E-Visa uygulamasıyla girişlere izin veriyoruz. E-vize resmî sitesinde ”Türkiye vizenizi 3 dakika içinde alabilirsiniz” diye tanıtımlar var. Evet, 3 dakika… Türkiye’ye giriş izni sadece 3 dakika… Resmî sitedeki bilgiye göre bu şekilde 100’den fazla ülkeye anında e-vize veriyormuşuz. Peki, nedir bu e-vize? Dış İşleri Bakanlığı’nın sayfasında yazan resmî bilgiye göre e-vize prosedürü oldukça basit ve kolay. Türkiye’ye gelmek isteyen kişi e-vize internet sitesine bilgilerini giriyor ve vize ücretini kredi kartıyla online ödüyor. Sonrasında satın alınan e-Vizeler kişinin e-posta adresine gönderiliyor ve kişi uçağa atlayıp ”yasal” bir şekilde ülkeye girebiliyor. Bazı özel durumlarda Avrupa’dan vize almış olma şartı da koymuşuz. Muhtemelen ”Kaçak kalacak olsaydı Avrupa’ya giderdi” mantığıyla yapılmış bir önlem. Kulağa mantıklı gelse de bağımsız bir ülkenin kendi sınırları içine girecek kişileri Avrupa’dan alınan vizelere tabi tutması ilginç… Kaldı ki Avrupa o vizeleri verirken parmak izi bile alıyor. Bizde internet sitesi üzerinden basit bir form doldurması yeterli.
Bu şekilde Güney Amerika, Afrika ve Asya’dan vizesiz veya online e-vizeyle kabul ettiğimiz 100’den fazla ülke var. Hepsini tek tek sayarsak yazı uzar. Bu yüzden sadece göç veren bazı büyük ülkelerden örnek verelim. Mesela; Afganistan, Bangladeş, Cezayir, Çin, Doğu-Timor, Fas, Hindistan, Irak, İran, Kamboçya, Kazakistan, Kırgızistan, Libya, Lübnan, Mısır, Pakistan, Tunus, Venezuela…
Uluslararası ilişkilerde karşılıklı mütekabiliyet ilkesi vardır. Dünya’nın dört bir yanından ülkemize bu denli kolay vizesiz seyahat edilebilme durumunu, muhtemelen mütekabiliyet ilkesiyle açıklayabiliriz. Çünkü Türk vatandaşlarının da o ülkelere vizesiz gitme hakları olabilir. Ancak bu tutum 21. Yüzyılın göç hareketleri kapsamında artık geçerliliğini yitirdi. Öncelikle Türkiye, Dünya’nın en büyük 20 ekonomisinden biri sayılıyor. Geçmişiyle, kültürüyle, eğitimli insan ve iş gücüyle, büyüme potansiyeliyle Dünya’nın en önemli ülkelerinden biri. Bu şartlar altında, bir Türk vatandaşının daha iyi yaşam koşulları için Afrika’daki veya Orta Asya’daki bir ülkeye gidip kaçak kalma ihtimali ile o bölgelerden ülkemize gelmeleri arasında risk bakımından dağlar kadar fark var. Risk bakımından eşitlik olmayan bir yerde, aynı şartların sunulması beklenemez. Ayrıca Türkiye’nin coğrafi konumu kendisini ister istemez bir göç geçiş noktasına dönüştürüyor. Dolayısıyla amacı Türkiye’de kalmak olmayan yabancı ülke vatandaşları bile Avrupa’ya geçiş için öncelikle Türkiye’ye vizesiz geliyor. Avrupa’ya geçemezlerse, ülkemizde kalıyorlar. Bu bakımdan Türkiye’nin vize rejimini daha rijit bir şekilde tekrar ele alması yerinde olur diye düşünüyorum.
Zaten, mütekabiliyet ilkesine Türkiye-Avrupa ilişkilerinde hiç uyulmuyor. Dolayısıyla Türkiye’nin de başka coğrafyalar için mütekabiliyet ilkesine uyma zorunluluğu yok. Mesela, biz 27 Avrupa Birliği ülkesinin hiçbirisinden vize talep etmiyoruz. Vizeyi bırakın, birçok Avrupa ülkesinin vatandaşı bizim ülkemize kimlik kartıyla girebiliyor. Bazı Avrupa ülkelerine süresi geçmiş pasaportla giriş hakkı bile vermişiz. Buna rağmen, Avrupa Birliği ülkeleri, Avrupa Serbest Ticaret Birliği (EFTA) ülkeleri, İngiltere, Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Avustralya gibi Dünya’nın en gelişmiş ülkeleri Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından vize talep ediyor. Hem de talep ettikleri vize, öyle kolayca alınan bir e-vize değil. Aylar öncesinden randevu alıp, konsolosluğa onlarca sayfa belge sunduğumuz, parmak izi verdiğimiz hatta bazen mülakatlara girdiğimiz zorlu bir değerlendirme süreci. Her türlü imkana sahip olmasına rağmen birçok Türkiye Cumhuriyeti vatandaşımız vize alamıyor. Kısacası batı ülkeleri, kendi ülkelerine kimin girip kimin giremeyeceğini çok sıkı denetliyor ve takip ediyor.
Hâl böyleyken, bizim göç veren ülkelere karşı oldukça kolay giriş şartları sunmamız anlaşılması zor bir durum. Gerçi mevcut vize rejimimizde anlaşılması zor birçok detay daha var. Örneğin, açık kapı politikası ile Suriye’den yaklaşık 4 milyon insanı kontrolsüz ve belgesiz kara sınırlarımızdan içeri almışız, ancak kendi pasaportuyla ülkemize turistlik gezi için gelmek isteyen bir Suriye vatandaşı olursa ona vize almasını şart koşmuşuz. Evet, biraz trajik-komik ama esasen Türkiye, Suriye vatandaşlarından istizanlı vize talep eden bir ülke…
Peki daha sıkı vize uygulamalarına geçmemiz turizmi olumsuz etkiler mi?
Türkiye gibi 85 milyon nüfusa sahip, büyük ve dinamik bir ülkenin kuru kalabalık turistlere değil, sadece nitelikli ve varlıklı turistlere ihtiyacı olduğunu artık turizm sektöründeki herkes kabul ediyor. Dünya’nın en büyük ekonomik topluluğu Avrupa Birliği’nin sınır komşusuyuz ve bu ülkelerden zaten vize talep etmiyoruz. Dünya’nın daha az gelişmiş, göç veren coğrafyalarından, gerçekten iş veya turizm amaçlı Türkiye’ye gelmek isteyen kişiler varsa, onlar için, tıpkı Avrupa ülkelerinin yaptığı gibi, ekonomik varlıklarını ciddi anlamda kanıtlamaları durumunda e-vize uygulaması devam edebilir. Kimse mağdur olmaz.
20 yıllık bir seyyah olarak aslında vizesiz seyahatin savunucusuyum. Bu bağlamda işleri kolaylaştırmak için kurulan e-vize sistemini haklı ve inovatif bir çözüm olarak görüyorum ancak bir de ülkemizin ve bulunduğumuz coğrafyanın gerçekleri var. Türkiye, dünyanın en kritik göç noktasında bir köprü vazifesi görüyor. Sınır komşularımızın durumunu, Orta Doğu coğrafyasının siyasi ve sosyal çalkantılarını, Batı Asya’nın ekonomik koşullarını dikkate almadan vizesiz girişlere kolayca izin verebilecek bir ülke konumunda değiliz. Örneğin, mevcut e-vize sisteminde Türkiye’ye yasal olarak girmek isteyen bir kişinin Türkiye’de kalacağı her gün için 50 Amerikan dolarına sahip olması isteniyor. 2 gün için Türkiye’ye geldiğini iddia eden birinin banka hesabında 100 doları göstermesi e-vize alması ve ülkemize girmesi için yeterli olabiliyor. Peki, 3. gün dönmez ve kaçak kalırsa? O kişiyi bulup deport etmenin maliyeti, kişinin kaçak girme maliyetinden çok daha az oluyor. Dolayısıyla denetimi iyi yapılmayan kolay vize rejimleri ülke için bir başka göç tehdidinin kapısını aralıyor. Kara sınırlarımızdaki kaçak göçü büyük ölçüde durdurduk ancak vize uygulamalarımızı daha sıkı bir şekilde revize etmezsek, hava sınırlarımızdan gelebilecek bir başka ”yasal” ama kontrolsüz göç dalgasıyla karşılaşabiliriz.