Hüseyin Vodinalı : ATLANTİK CEPHESİNDE JEOPOLİTİK SARSINTILAR
İmparatorlukların çöküşü içeriden olur, çevreden gerçekleşir.
Roma İmparatorluğu döneminden beri bu değişmeyen bir gerçekliktir.
Jeopolitik depremler öncü ve artçılarıyla birlikte yaşanır.
Rusya ve Çin’i birlikte kuşatma fikri de Amerikan İmparatorluğu’nun başlıca çöküş sebebi olarak tarihe yazılacaktır.
Bu çok salakça fikir, Atlantik’te de pek çoğuna çılgınca geliyor.
ABD’nin kendi sinir merkezlerinde dahi ciddi ayrılıkların yaşandığı düşünülürse Almanya’da bunun nasıl bir etkisi olduğunu görmek için dahi olmaya gerek yok.
2008’den itibaren çöküş dönemine giren ABD’de Trump ile başlayan parçalanma, Biden yönetiminde devam ediyor.
Biden’a olan kamuoyu desteği güneş görmüş kar gibi eriyor.
Daha 1998 yılında, Rus Profesör Igor Panarin, Amerika Birleşik Devletleri’nin altı parçaya bölüneceğini öngördü ve hatta bunu gösteren bir harita yayınladı. Bugün, birçok Çinli bilim adamı, Amerika Birleşik Devletleri içindeki iç bölünmeler nedeniyle Amerika’nın düşüşte olduğundan oldukça emin.
Biden yönetimindeki Blinken ve Nuland gibi neoconlar ise “zor oyunu bozar” şiarıyla hemen ve acil bir savaş peşinde koşuyor. Dış savaş iyi, iç savaş kötü tabii onlara göre her zaman.
Fakat bu da kolay bir şey değil.
ATLANTİK CEPHEDE ALMANYA ÇATLAĞI
Atlantikçi ekip, Rusya’ya karşı Ukrayna üzerinden çıkarılacak bir savaş planlaması yaparken Almanya faktörünü hafife almışa benziyor.
Almanya’da Amerikan etkisi büyük elbette.
2. Dünya Savaşı’ndan yenik çıkan ve SSCB’nin çöküşüyle birlikte tamamen Amerikan himayesi altına giren Almanya, bugün Avrupa’nın en büyüğü olan ekonomisiyle artık jeopolitik bir güç.
Ve Almanya, Ukrayna konusunda İngiltere ve Amerika’daki baronların kabusu olmaya başladı.
Enerjisinin çoğunu Rusya’dan alan ve Kuzey Akım 2 hattını tüm Atlantik engellere rağmen tamamlayan Almanya’da savaş baskısı iç siyasi krize doğru evriliyor.
Amerikancı Merkel’i bile telekulaklarla dinleyen CIA uzantısı BND ve diğer politik çevreler, Berlin’in Amerikan vassalı olması için ellerinden geleni yaptı.
Merkel’in ardından gelen hükümet ondan da Amerikancı idi.
Hele Dışişleri Bakanlığı’nın verildiği Yeşiller Partisi’nden Annalena Baerbrock tam bir Washington temsilcisi.
Boerbrock’un Ukrayna’ya koşulsuz desteği Berlin’deki jeopolitik uzmanı devlet erkanı tarafından hoş karşılanmadı.
Almanya diğer Avrupa ülkelerinin aksine olası Rusya-Ukrayna (ABD-Avrupa) savaşına dahil olmak istemiyor.
Jeopolitik çıkarları buna izin vermiyor.
Bu yüzden Ukrayna’ya silah satmayı ve diğer Avrupa ülkelerinin silah ve birlik ulaşımlarına hava sahasını açmayı reddediyor.
Almanya’daki yeni koalisyon hükümeti kucağında bulduğu bu krize çok dayanamaz.
Bakın son iki günde iki önemli gelişme oldu.
Birincisi, Almanya’da Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock ve Ekonomi ve İklim Bakanı Robert Habeck’in de aralarında bulunduğu Yeşiller Partisi yönetim kurulu üyeleri hakkında “güven ihlali” suçlamasıyla soruşturma başlatıldı. Berlin Savcılığı, 2020’de hem partinin yönetim kurulu üyelerine hem de parti merkezindeki çalışanlara “ayrıcalıklı” olarak bin 500 euro’ya kadar ödeme yapıldığını belirtti.
İkincisi, Almanya Deniz Kuvvetleri Komutanı Koramiral Kay-Achim Schönbach’ın Hindistan ziyareti esnasında yaptığı bir konuşmanın basına sızması oldu.
Karizmatik Amiral Achim-Schönbach, Yeni Delhi’de “Manohar Parrikar Institute for Defence Studies and Analyses” isimli bir düşünce kuruluşunda yaptığı konuşmasında şunları söyledi:
“-Putin, Batı/NATO’nun Rus çıkarlarına saygı duymasını istiyor.
-Rusya dünya savaşı istemiyor ama Ukrayna’nın AB’yi bölmek için kullanılabileceğini biliyor.
-Ukrayna Kırım’ı asla geri alamayacak.
-Avrupalı Hıristiyan Rusya, Komünist Çin’in yükselişine karşı Hindistan ve Almanya ile müttefik olmalıdır.”
Putin’e hayranlığını da belirten Alman Koramiral, konuşmasının sızması sonrası gelen baskılar üzerine istifa etmek zorunda kaldı.
Bu konuşmanın Hindistan’daki Rus istihbaratına yakın kaynaklar tarafından sızdırıldığını düşünüyorum.
Çünkü Hindistan, Rusya’nın çok eski bir müttefiki. Soğuk Savaş dönemlerinde bile Hindistan ile SSCB arasında çok yakın ilişkiler vardı.
İşin Çin kısmı bir tarafa bırakılırsa, Alman Deniz Kuvvetleir Komutanı’nın sözleri adeta bir jeopolitik depremdir. İngiltere’nin tarihsel olarak en büyük korkusu hep Almanya-Rusya işbirliğidir.
İkinci Dünya Savaşı’nda Çörçil’in en büyük kaygısı Hitler’in Rusya yerine Batı Avrupa’ya hareket etmesiydi.
1941’de Hitler Sovyetler Birliği’ne saldırdığında Çörçil çok rahatlamıştı.
Şimdiyse Almanya kendisinden bekleneni yapmıyor.
Almanya’da 2. Dünya savaşından beri süren gizli bir iç çatışma vardır.
BND yani Alman istihbaratı CIA’ya bağlı çalışır. O kadar ki Amerikancı Merkel’i bile dinlemekten çekinmediler.
BND’nin pek çok vakıf, düşünce kuruluşları ve siyasi partilerde uzantıları vardır.
Mesela Yeşiller Partisi doğrudan BND’ye bağlıdır. Yeşiller’in Dışişleri Bakanı Baerbock aynı zamanda Great Resetçi Dünya Ekonomik Forumu’nun (Davos WEF) “Genç küresel liderler”i arasında. (Finlandiya’nın genç ve güzel Başbakanı Sanna Marin de onlardan)
Amerika’nın Alman ordusunda en az etkisi olduğu yer ise Deniz Kuvvetleri’dir. Alman bahriyesi her zaman millici bir tutum almıştır. İkinci Dünya Savaşı sonlarında o pek çok havalı Nazi komutan kaçtığında ya da “Führer”e suikast ve darbe girişiminde bulunduğunda Hitler’in en yakınında kalan isim Amiral Dönitz olmuştu.
Almanya’da deniz kuvvetleri şehitliği girişinde “Alnımız açık, başımız eğik” yazısı vardır.
Yani “Biz görevimizi yaptık. (Sadece denizaltıcı 40 bin askeri ölmüştür) Ama ülkece yenildik” mesajı vardır.
Askerler jeopolitik düşünür.
Çünkü onlar için vatan tektir ve çıkarları da bellidir.
İdeoloji siyasetçilerin ve halk kitlelerinin meselesidir.
Rusya’yı 22 yıldır yöneten Vladimir Putin de bir asker gibi düşünüyor.
Çarlık Rusya’sı değerlerini benimsemiş görünse de, Sovyetler Birliği’nin çöküşünü en büyük jeopolitik felaket olarak niteliyor.
İkinci Dünya Savaşı zafer günleri kutlamalarında Sovyet sembollerine özellikle yer veriyor ve asla ülkesinin komünist geçmişini kötülemiyor.
Putin, jeopolitik bir satranç ustası.
2000’li yılların başında ülkesini çöküşten kurtarmak için uğraşırken, ABD’nin Irak işgalini büyük bir fırsat olarak kullanmış ve işgale karşı olan Fransa ve Almanya liderleriyle üçlü bir mekanizma kurmuştu.
(sağcı) Chirac, (solcu) Schröeder ve Putin belli aralıklarla Soçi’de buluşup ortak çıkarları için neler yapabileceklerini konuşuyordu.
ABD o dönem bundan çok rahatsız oldu ve hemen parmaklarını içeri sokup, Chirac’ı Sarkozy gibi bir mafya bozuntusuyla, Schröeder’i ise Amerikancı Merkel ile değiştiriverdi.
Putin daha sonra ise Gerhard Schröeder’i Rusya’nın ikinci büyük “stratejik ordusu” olan Gazprom’a yönetici olarak transfer etti!
Bugün Ukrayna savaşına doğru adım adım ilerlerken 2003’teki tablo yeniden canlanır gibi oluyor.
Fransa’da Macron provoke edilecek bir savaşa kesinlikle karşı ve Rusya ile diyalog yanlısı.
3 gün önce bir açıklama yapan Fransa Cumhurbaşkanı, “Almanya ile Normandiya formatı kapsamında Ukrayna’daki krize siyasi çözüm bulmaya çalışıyoruz. Manipülasyonlar ve müdahalelere karşı dürüst ve talepkar bir diyalog olmalı” dedi.
Almanya’da ise Amerikancı hükümet ile jeopolitik devlet erki arasında bir çelişki yaşandığı çok belli.
Alman Başbakan Olaf Scholz, 17 günlük doğalgaz stokları varken, İngiliz Başbakanı (Palyaço) Boris Johnson ile görüşüp, Rusya’nın Ukrayna’ya askeri saldırısının “ağır ve ciddi” faturası olacağı uyarısı yaptı.
Asıl ağır ve ciddi fatura kendilerine çıkacak bunu bilmiyor mu?
Elbette biliyor ama elinden bir şey gelmiyor.
Ama ABD şu anda panikte ve Almanya’da NATO üslerinde kalan on binlerce CIA uşağı FETÖ’cü de öyle.
Yaşamsal (jeopolitik) çıkarları tehlikede olan Almanya’nın jeopolitik bir ray değişimi yapması oralarda kabuslar yaratıyor.
Onun için Atlantik çetesi acil bir provokasyon peşinde.
Neo-Naziler tarafından kontrol edilen Ukrayna Ulusal Güvenlik ve Ulusal Savunma Komitesi (RNBOU), askeri operasyonlarda merkezi bir rol oynuyor.
Moskova ile olan çatışmada, Neo-Nazi Andrij Parubiy ve Kahverengi Gömlekli yardımcısı Dmytro Yarosh tarafından yönetilen RNBOU tarafından Washington ve Londra güdümünde alınan kararlar, potansiyel olarak yıkıcı sonuçlar doğurabilir.
Önümüzdeki günler heyecanlı geçeceğe benziyor.
***
LİNK : https://www.veryansintv.com/atlantik-cephesinde-jeopolitik-sarsintilar/