Ali ŞAHİN : Körfez’deki
Tanker Krizi Kimin İşine Yarar ?
13 Haziran Perşembe sabahı Umman Deniz’inde iki tankerde meydana
gelen patlamalar gündeme bomba gibi düştü. Gemiler İngiltere Deniz Ticareti
Operasyonlarına ait Marshall Adaları bayraklı Front Altair ve Panama bayraklı
KokukaCourageous gemileriydi. Saldırının Japonya Başbakanı ShinzoAbe’nin kritik
İran ziyareti ve dini rehber Ayetullah Hamenei ile görüşmesi esnasında olması
gözden kaçmadı.
Saldırı Kimin İşine Yarar?
Körfezde meydana gelen bu saldırının ardından akıllara gelen ilk
soru bu saldırıyı kimin gerçekleştirdiğidir. Fakat meydana gelen bu saldırıyı
hiçbir devlet ya da örgüt üstlenmemiştir. Bu durum karşısında olayın kimin işine
yarayacağı düşünülmesi gerekmektedir. Hal böyle olunca çeşitli senaryoların
ortaya konulup değerlendirilmesi gerekli gözükmektedir.
Mezkur olayın ardından ilk akla gelen aktörler kuşkusuz ABD’nin
bölgedeki müttefikleri Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleridir.
Trump’ın başkanlığından itibaren İran’ı kendi güvenlikleri için tehdit olarak
algılayan mezkur devletler, İran’a karşı ABD’nin bölgede sıkı müttefiki
olmuşlardır. Bu süreçte bölgede İran’a karşı zirveler düzenleyen iki devlet,
İran’ın saldırmazlık pakt önerisine net cevap vermemiştir. Ayrıca ABD’nin
İran’a karşı uyguladığı ambargo ve agresif politikayı desteklemişlerdir.
Fakat Trump’ın İran ile diplomasi kanallarını kapatmaması ve Japon
Başbakan’ın arabuluculuk rolünü üstlenmesi mezkur devletlerin çıkarlarına
aykırı görülebilir. Zira Japon Başbakanı ShinzoAbe’nin İran’daki en üst düzey
makam olan dini rehbere getirdiği mektup önemli mesajlar içeriyor olabilir. Bu
açıdan düşünüldüğünde ABD-İran arasında gerilen ilişkilerde en ufak bir
yumuşama dahi ABD’nin Suudi Arabistan ve BAE’ye desteğinin azalmasına yol
açabilir. Bu durum iki devlet tarafından güç kaybına neden olabilecektir.
Böylece mezkur devletler tanker faciasıyla görüşmeleri sabote etmiş
olabilirler. Bunun yanında patlama meydana geldikten sonra gerek Suudlu
yetkililer gerekse BAEli yetkililer patlamaların arkasında İran’ın olduğu
konusunda şüphe olmadığını belirterek İran’ı suçladılar[1].
Öte yandan saldırıdan kısa bir süre sonra bölge devletleri ve
ABD’nin meydana gelen olaydan İran’ı sorumlu tutmuştur. Bu çerçevede,
saldırının gerçekten de İran tarafından gerçekleştirilmiş olması olasılığını
değerlendirmek gerekmektedir.
İran içinde önemli bir iç aktör olan muhafazakarlar ABD ile
müzakereye her fırsatta karşı çıkmışlardır. ABD ile ilişki kuran reformist
hükümetlere de vatan hainliği ithamlarında bulunmuşlardır. ABD ile müzakere
masasına oturmak istemeyen muhafazakarların, Japon Başbakanı ShinzoAbe’nin
arabuluculuğunu baltalamak adına böyle bir saldırıya kalkışmış olabileceği
ihtimali ortaya çıkmaktadır. Fakat olay aydınlatıldıkça bunun bir ihtimal
olduğu görülmüştür. Zira olaydan kısa bir süre sonra Washington Post’a konuşan
Japon mürettebatlar saldırının denizden değil havadaki insansız hava araçları
tarafından gerçekleştiğini söylemişlerdir. Ayrıca olayın diğer mağduru Rus
mürettebatlar da bu durumu doğrulamışlardır[2].
ABD’nin Hedefleri
Umman Denizi’nde meydana gelen tanker faciasından sonra gözler
ABD’nin vereceği tepkiye çevrildi. ABD beklenen tepkiyi vererek saldırıdan
İran’ı sorumlu tutmuştur. ABD Savunma Bakanlığı yetkilisi David Martin
saldırının İran tarafından gerçekleştiğini söylerken, ABD Dış İşleri Bakanı
Mike Pompeo da failin İran olduğunu vurgulamıştır. Pompeo, İran’ın uzun
zamandır Hürmüz Boğazı’ndaki petrol akışını sabote ettiğini, şimdi ise her
noktada benzer saldırılar düzenlediğini öne sürmüş, son 2 ayda İran tarafından
gerçekleştirildiği iddia edilen saldırılara da atıfta bulunmuştur[3].
Öte yandan ABD’nin Bahreyn’de bulunan donanması 5. Filo, olayları
yakından takip ettiğini dile getirmiştir. ABD’nin olaylara bu şekilde reaksiyon
göstermesi baskılanan İran’ın üzerindeki baskıyı daha da artırma hamlesi olarak
değerlendirilebilir. Özelde bu hamle İran’ın Hürmüz Boğazı’nı kapama kozunu
elinden almak amacıyla yapılmış olabilir
Öte yandan dünyanın dört bir tarafına nüfuz eden ABD’nin bölgeye
nüfuz etmesinin meşrulaştırılmasının önü açılabilir. Ayrıca ABD ile müzakereye
yanaşmayan İran’a karşı savaş kartını da göstermiş olabileceği ihtimaller
arasındadır. Fakat gerek İran’ın gerekse ABD’nin savaşmak gibi bir hedefinin
olması uzak bir ihtimaldir. Çünkü agresif bir politika izleyen Trump İran’a
karşı diplomatik kanallarını kapatmadığını her fırsatta dile getirmektedir.
Ayrıca BM gibi uluslararası örgütler bölgede yükselen tansiyonu düşürmek ve
savaş ihtimalini ortadan kaldırmak için çabalar harcamaktadır.
Bunun yanı sıra mezkur olay İran’ın üzerine yıkılarak İran’ın
terör devleti olarak gösterilmesi hedeflenmiş olabilir. Bu minvalde ABD’nin
uyguladığı ambargo meşrulaştırılarak geniş çapta yayılması hedeflenmiş
olabilir. Ayrıca patlayan gemilerden birinin İngiltere Deniz Ticareti
Operasyonlarına ait olması önemli bir ayrıntı olabilir. Zira İngiltere
yaptırımlara karşı çıkan ve henüz yürürlüğe girmeyen İNSTEX’in yürütücülüğünü
üstlenen önemli bir aktördür.
Son tahlilde bölgede meydana gelen olaylar bölgesel aktörlerin,
İran’ın iç dinamiklerinin önemli bir parçası olan muhafazakarların ve küresel
güç olan ABD’nin işine gelmektedir. Bu süreçten sonra İran’ın üzerindeki baskı
daha da artabilir. Bu süreçte İran sağduyulu davranarak yumuşak güç
kullanmalıdır. İran’ın yumuşak gücü olan diplomatik kanallarını kullanması
gerekmektedir. Ayrıca İran’ın gerek Ortadoğu’da gerekse Körfez’de Şii milis
güçlerini kullanarak saldırılar yapması da olası bir ihtimaldir.
[1]Cubeyr: İran’ın Umman Körfezi’ndeki saldırının arkasında olduğu
konusunda şüphe yok, https://aawsat.com/turkish/home/article/1766941/cubeyr-iran%E2%80%99%C4%B1n-umman-k%C3%B6rfezi%E2%80%99ndeki-sald%C4%B1r%C4%B1n%C4%B1n-arkas%C4%B1nda-oldu%C4%9Fu-konusunda-%C5%9F%C3%BCphe?utm_source=dlvr.it&utm_medium=twitter
, 15,06.2019
[2]Umman sabotajında CIA izleri,http://www.ulusal.com.tr/dunya/umman-sabotajinda-cia-izleri-h231833.html