MADENLER & YER ALTI KAYNAKLARI & MADENCİLERİMİZ VE MADEN KAZALARI

MADENLERİMİZ DOSYASI /// Yrd. Doç. Dr. Yavuz Örnek : Toryum Yalanı ve Gerçeği

Yrd. Doç. Dr.
Yavuz Örnek : Toryum Yalanı ve Gerçeği


Toryum elementinin
Türkiye’de iddia edildiği gibi yeşil bir enerji olmadığı, Toryumun çok
tehlikeli radyoaktif atıklar oluşturduğu belirtildi.


İstanbul Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Yavuz Örnek,
inovizyon.org adlı internet sitesine Toryum elementi hakkında bilgiler verdi.
Örnek, şu bilgileri aktardı:



TORYUM NEDİR VE NEREDE BULUNUR?



“Toryum, yer kabuğunda az miktarda bulunan ve çok düşük miktarda
radyoaktif bir metaldir. Yarılanma ömrü 14 milyar yıldır. Başta monazit ve
torit mineralleri içinde fosfat ve sülfat bileşikleri halinde bulunur. Evimizin
duvarlarında, bahçe toprağında, deniz ve nehir kumlarında bulunmaktadır.
Yarılanma ömrü çok uzun yani radyoaktivitesi çok düşük olduğu için zararsız
kabul edilmektedir.



TORYUMUN DEĞERİ



Toryumun bugün ticari olarak bir değeri yoktur. Saf toryum oksidin kilogram
değeri 80-100 dolar civarındadır. Saf toryumun değeri ise çok az üretildiği
için kilosu 5000 dolar civarındadır. Ancak bu değerin piyasada saf toryumun
artması ile 50 dolara kadar düşeceği tahmin ediliyor. Yani sizin elinizde bugün
1000 ton saf toryum olsun kimse kilosuna 5000 dolar vermez. Kilosu 50 dolardan
olsa da tamamını alacak müşteri bulunmaz. Çünkü kullanım alanı çok az, ihtiyaç
yoktur. Yüksek erime noktasından dolayı magnezyum alaşımları şeklinde savaş
uçaklarının motorlarında ve füzelerde kullanılmaktadır. Eskiden ABD insanlı
uzay araçlarının yapımında kullanıyordu. Radyoaktivitesinden dolayı pek az
kullanılmaktadır.



ÜLKELERE GÖRE DAĞILIMI



Farklı kaynaklarda farklı rakamlar verilmekle beraber Türkiye, Avustralya, Hindistan, Norveç,
ABD, Kanada, Venezuela ve Brezilya en zengin toryum yataklarına sahip
ülkelerdir.



Türkiye’nin tespit edilmiş toryum rezervi yerli kaynaklarda 380.000 ton,
muhtemel rezervi 500.000 ton ve toplam muhtemel rezervi 880.000 ton olarak
verilmektedir. Dünya rezervlerinin yaklaşık yüzde 15’nin ülkemizde olduğu ifade
edilmektedir. Tespit edilmiş rezerv saf toryum olmadığı gibi saf bileşiklerinin
miktarı da değildir. Türkiye’deki toryum yatakları ortalama binde 21 toryum
oksit (ThO2) ve binde 18.5 oranında saf toryum içermektedir. Yaklaşık yüzde
99.9 saflıkta toryum oksidin kilosu piyasalarda 100 dolardan satılmaktadır. Bu
verilere göre ülkemizde tespit edilmiş 380.000 ton toryum rezervi içinde
yaklaşık 8000 ton toryum oksit bulunmaktadır. Bunun piyasa değeri 800 milyon
dolardır. (Tahmini 18.000 ton olan toplam toryum oksidin piyasa değeri ise 1.8
milyar dolardır). Tesit edilmiş 380.000 ton rezervdeki toryum binde 18.5 dur.
Buna göre Türkiye’nin saf toryum miktarı 7000 tondur (toplam tahmini rezervdeki
ise 16.000 tondur).



Bu sonuçlar şunu göstermektedir. Bugünkü piyasa şartlarında binde 21 tenörlü
toryumu işlemek ekonomik olmaktan çok uzaktır. Çıkarmak ve saflaştırmak için
çok daha fazla paraya ihtiyaç vardır. Ancak toryum kıymetli nadir toprak
elementleri ile birlikte bulunduğu taktirde günümüzde işletilmesi ekonomik
olabilir.



Bazı araştırmacı yazarlar ülkemizdeki toryumun enerji verimi olarak değerini
şöyle hesaplamaktadırlar. Enerji kaynağı olarak 1 ton toryum 1 milyon varil
petrole eşdeğerdir. Muhtemel 800.000 ton toryum da 800 milyar varil petrole
eşdeğerdir. Petrolün varili 150 dolardan 120 trilyon dolar ediyor. Bu değerin
ABD’nin on yıllık bütçesine eşit olduğunu da ayrıca vurgulamaktadırlar. Hesap
ağız sulandırıyor ama gerçekte öyle mi. Halbuki bugünkü piyasa değeri maksimum
2 milyar dolardır. İşletme masrafları ise 2 milyar doların üstünde olabilir.



Başka bir kaynakta 6600 ton toryum enerji olarak; 5 milyar ton kömüre, 31
milyar varil petrole, 3 trilyon metreküp doğal gaza, 65.000 ton ton uranyuma
eşit olduğu bildirilmektedir. Bu değerler kısmen doğrudur.



Türkiye’nin toryum değerinin 120 trilyon dolar olduğunu söyleyenler çok büyük
hatalar yapıyorlar. Birincisi toryum rezervinin hepsi toryum değil. Bunun binde
18.5 kadarı saf toryumdur. Çünkü reaktörde yanan sadece saf toryumdur. Bilinen
rezerv esas alınırsa o da saf 7000 ton toryuma, bu da 32.88 milyar varil
petrole tekabül eder. Bir varil petrol 90 dolardan yaklaşık 2.9 trilyon dolar
eder. Yani nüfusu ülkemize yakın olan Almanya’nın 3,5 trilyon dolar olan yıllık
gelirinden azdır. Muhtemel rezervle bu rakam (ki kesin değil) 6 trilyon dolara
çıkmaktadır. ABD’nin yıllık gelirinin yarısı kadardır. Yani ülkemizdeki
toryumun enerji değeri bir yıllık ABD bütçesinin yarısıdır. Gerçek bu. Ancak
gelecekte toryum nükleer veya başka bir sanayide geniş oranda kullanılmaya
başlanınca rekabetten dolayı fiyatlar düşecektir. Çünkü dünyada pek çok ülkede
toryum yatakları vardır. Enerji karşılığı olarak verilen 6 trilyon dolarlık
toryum bugünkü değerinin 3000 katıdır.



Diğer bir hata nükleer santraller çok pahalı yatırımlardır. Milyarlarca doları
tutan bu devasa yatırımlar, işletme maliyetleri ve bollaşacak enerji ile
ucuzlayacak hesapladığımız 2.9 trilyon dolardan çok daha aşağılara düşecektir.
Yine de bir ülke için iyi bir para ancak en az onlarca yıl sonra mümkün
olacaktır. Bazılarının kastettiği 120 trilyon gerçeklerden çok uzaktır.



Türkiye’nin bugün enerji ihtiyacı 85 milyar dolar civarındadır. Toryum yıllar
sonra sanayiye kazandırıldığı zaman bu ihtiyaç artan nüfus ve gelişmeye paralel
olarak on katına çıkar. Yani o tarihte toryum Türkiye’nin 4-5 yıllık enerjisini
karşılar. Türkiye bugün kişi başına enerji kullanımında ABD ortalamasının
dörtte biri mesabesindedir. 100 milyonluk nüfusla Norveç’in bugünkü enerji
kullanımının (kişi başına yıllık 27500 KWh) biraz üstü olan 30.000 KWh çıktığımız
zaman ülkemizin yıllık toplam enerji ihtiyacı (petrol, doğalgaz, kömür,
elektrik ve diğerlerinin toplamı KWh cinsinden) 3 trilyon KWh etmektedir. 0.3
TL den 900 milyar TL ve 450 milyar dolar etmektedir. Bu hesapla toryum o
tarihte 7 yıl enerji ihtiyacımızı karşılayacaktır.



TORYUMDAN ENERJİ ELDE EDİLMESİ



Toryum potansiyel bir nükleer enerji kaynağı olarak bir kaç ülke gibi ülkemizde
de yakın bir gelecek için büyük bir umut kaynağı olarak görülmektedir.
Dünyadaki toryum aşkı yeni değildir 60 yıldan fazla bir zamandır gündemdedir.
Hakkında pek çok araştırmalar, laboratuvar çalışmaları ve projeler yapılmasına
rağmen 60 yıldan beri henüz ekonomik olarak enerji elde kullanabilecek bir
boyut kazanamamıştır.



TORYUM NİÇİN NÜKLEER YAKIT OLARAK KULLANILMAMAKTADIR?



Yeryüzünde toryum miktarı uranyumdan 3-4 kat daha fazla olmasına rağmen uranyum
tercihi nedendir. Özellikle ABD toryumca en zengin ilk üç-beş ülkeden biri
olduğu halde. Uranyum santralleri atom bombası elde edilmesine müsait ve fakat
toryum müsait olmadığı iddia edildiği halde toryuma niçin geçiş sağlanmadı. Bir
kg toryumdan elde edilecek enerjinin 200 kg uranyumdan elde edilecek enerjiye
eşit olduğu savunulmaktadır. Yani nükleer atıklar çok az olmasına rağmen niçin
toryum kullanılmamaktadır. Toryumun erime noktasının uranyumdan 500 derece daha
fazla olduğu ve herhangi bir kaza anında kolayca erimeyeceği ve daha güvenli
olduğu söylenmesine rağmen niçin toryum kullanılmamaktadır.



Bütün bunlara verilecek cevap toryumu kullanacak teknolojinin henüz daha
geliştirilemediği savunulmaktadır ve gelecekte mümkün olacağı söylenmektedir.
Ancak 60 yılda böyle bir teknolojinin geliştirilemememesi daha ziyade toryumdan
nükleer enerji elde edilmesi düşünülmediği içindir. Peki niçin düşünülmedi,
hangi dezavantajlar bunu engelledi.



Bunun iki sebebi var. Birincisi günümüz şartlarında toryum kullanacak nükleer
bir tesis, ne teknolojik olarak ne de ekonomik olarak mümkün değildir.
Hindistan yüz milyar dolarlık yatırım yapmaktadır. Böyle çok büyük bütçeli
araştırmalardan sonra en iyi iyimserlikle 20-30 yıl sonra toryumdan enerji
edilmesi ekonomik olabilir.



İkinci önemli sebebe gelince, toryumdan nükleer enerji elde edebilmek için
toryumun uranyum-233 e dönüştürülmesi gerekmektedir. U-233 ün taşınması,
saflaştırılması ve güvenli bir şekilde atıklarının depolanması kolay değildir.
Yarılanma süresi 159.200 yıldır. Bu izotopla birlikte yarılanma süresi 160.000
yıl olan uranyum-232 de oluşmaktadır ki bu her iki izotop da U-235, U-238 ve
plutonyumdan kat kat daha tehlikelidir. U-232 bol miktarda gama ışını yayan bir
izotoptur. Yani çevre için U-235 ve U-238 den çok daha fazla tehlikelidir. Gama
ışınları canlı hayat için son derece zararlıdırlar. Büyük bir iyonlaştırma
kabiliyetleri vardır. Toryumun nötron yakalaması ile oluşan U-233 izotopu atom
bombası yapımında kullanılmıştır



TORYUM REAKTÖRLERİ DAHA TEMİZ OLDUĞU SÖYLENİYOR



Toryum kullanan reaktörün uranyum kullanan reaktörlere göre çok daha az
miktarda radyoaktif atık oluşturduğu söylenmektedir. Bu doğrudur, ancak miktarı
az olduğu halde çok daha güçlü radyoaktif izotoplar oluşmaktadır. Yeni oluşan
bu izotopların kontrolu zordur. Çünkü toryum zaten uranyumla beraber
kullanıldığı taktirde enerji elde edilebiliyor. Bugün uranyum veya plutonyum
kullanılmadan toryumdan enerji elde edilebilecek CERN de yapılmış sadece bir
deney vardır. Uranyum veya plutonyum kullanıldığında çok tehlikeli olan U-232
oluşmamaktadır. Uranyumu kullanmak için bu çok önemli bir tercih sebebidir.



Toryum reaktörlerinde teknesyum-99 yarılanma süresi 300.000 yıl, iyot-129
yarılanma süresi 15.7 milyon yıl, ve protaktinyum-231 yarılanma süresi 33.000
yıl gibi tehlikeli atıklar oluşmaktadır. Bunlar tabiatta yüzyıllarca
kalmaktadır. Yeşil enerji olarak isimlendirilen toryum günümüzde, arayıp da
bulamadığımız Yeşil kod adlı kişiye benziyor. Maalesef bugünkü teknoloji ile
toryum sadece çevreyi mahveder.



Toryum gelecekte uzay istasyonlarında enerji kaynağı olarak kullanılabilir.
Geçmişte önce yaşadığımız şehirleri, sonra ülkeyi ve dünyayı kirlettik. Gelecekte
ise uzayı da kirleteceğiz. Ay ve Mars’ta bol miktarda toryum bulunmaktadır.
Daha şimdiden binlerce uydu uzayda tehlike arz etmektedir.



CERN deki bir çalışmada nötron kaynağı olarak uranyum kullanılmasına gerek
olmayan bir deney yapılıyor. Bu deneyde protonlar hızlandırılıyor ve kurşuna
çarptırılıyor. Kurşundan nötron salınıyor. Bu nötronlar da toryumu parçalıyor.



Burada iki önemli nokta var. Birincisi bu deney U-233 ve U-232’nin oluşmasını
ve yukarıda verdiğimiz tehlikeli izotopların oluşmasını engellemiyor, sadece
uranyum veya plutonyuma gereksinimi ortadan kaldırıyor.



İkinci bir konu hızlandırıcıların çok pahalı olmasıdır. Ancak onlarca sene
sonra bu sistem ekonomik olabilir. Isparta uçağında hayatını kaybeden bilim
insanlarımızın hızlandırıcılar konusunda çalışmalar yaptığı ve bu maksatla
Isparta’ya gitmekte oldukları haberleri vardır. CERN de milyonlarca dolarlık
araştırmalarda toryumun enerjide güvenli ve ucuz bir şekilde kullanılması için
bir sonuç alınamadı. Ülkemizin daha hızlandırıcı merkezi kurmadan bir sonuca
varacağımızı düşünmek gerçeklerden çok uzaktır. Orada hayatını kaybeden
kıymetli bilim insanlarımızın ülkemizde hızlandırıcı projesini başlatmak için
bir araya gelmek istedikleri aşikardır. Ama toryumdan enerji elde edilmesi konusunda
gelişme kaydettikleri asla söylenemez. Belki onların başlatacakları
araştırmalar gelecek nesillerde sonuç verirdi.



Toryuma büyük yatırımlar yapan Hindistan’ın on yıl içinde olumlu veya olumsuz
bir sonuç alacağı mümkün. Enerji konusunda toryumu Hindistanlı bilimadamları
Hindistan’ın ‘olmazsa olmazı’ görmektedirler.



Peki biz elimiz kolumuz bağlı oturalım mı? Elbette hayır. Fakat biz daha 70 yıl
önce batının ulaştığı uranyum tecrübesine sahip değiliz. Önce onu
yakalamalıyız. Çünkü nükleer konuda en kolay çalışma alanı olan uranyumu
bilmeyen toryumdan netice alamaz. Hindistan yıllar önce atom bombası elde
etmişti. Hedefimiz atom bombası elde etmek olmamalı. Kıtalararası balistik
füzen yoksa atom bombanı evinde başında patlatırlar. Hatta uzayda askeri maksatlı
uydun yoksa atom bombasına sahip olmak çok daha fazla tehlikelidir. Çok güçlü
X-ışınlarından oluşan lazer silahları ile bir füze uzaydan saniyeler içinde
kalktığı an vurulur. Acaba rakiplerinin bu silaha sahip olmadıklarını
söyleyebilir miyiz? Bir caydırıcı güç olarak atom bombasına evet ama hem onu
koruyacak hem de hedefe kadar vurulmadan uzaklara taşıyacak sistemlere ihtiyaç
vardır. Gelecekte olabilecek bir nükleer savaşta saniyeler önce davranan
kazanacaktır. Bizim çok hızlı bilgisayarlara ve güvenli yazılımlara atom
bombasından önce ihtiyacımız vardır.



TORYUMDAN ATOM BOMBASI YAPMAK MÜMKÜN MÜ?



Toryum kullanan nükleer reaktörlerin atom bombası üretmesi için uygun olmadığı
iddia edilse de bunun doğru olmadığı bilinmektedir. ABD soğuk savaş döneminde
plutonyum reaktörlerinde toryumdan 2 ton uranyum-233 üretti. 1955’de bunu
plutonyum ile birlikte nükleer denemede kullandı. Yani atom bombası denemesi
yaptı. 1998 de Hindistan küçük bir cihazda uranyum-233 ihtiva eden nükleer
bombayı patlattı. Ancak toryumdan uranyum-233 oluşumu esnasında uranyum-232 de
oluşmaktadır. Bu ise son derece güçlü gama ışını yaymaktadır yani çok
tehlikelidir. Fakat bu tip bombaların çok güçlü radyasyon yaydıkları için başka
ülkeler ve ilgili uluslararası nükleer araştırma kurumları tarafından yerinin
tespiti çok kolaydır.



Bazı toryum reaktörlerinde U-233 nötron absorplayarak U-234 de dönüşmektedir.
Bu izotop da yine bir nötron absorplayarak ilk atom bombası yapımında ve
atımında kullanılan U-235 izotopuna dönüşmektedir.



Bundan çok daha önemlisi bazı araştırmacılar toryumun nötronlarla vurulmasından
açığa çıkan uranyum-233 izotopundan sadece 15 kg (bazı kaynaklarda 8 kg, saflık
oranına göre değişmektedir) ile atom bombası yapılabileceğini iddia
etmektedirler. 15 kg U-233 çapı 11 cm olan bir küre kadardır. Bu bilgiden
toryumdan ‘çanta atom bombası’ yapmanın mümkün olduğunu anlaşılmaktadır. Yani
toryumun sicili hiç de söylendiği gibi temiz değildir.



SONUÇ



Toryum 50 yıl sonra dünyada güvenle kullanılan bir enerji kaynağı belki
olabilir. U-232’nin oluşumunu engelleyen teknolojiler gelişebilir. Biz şimdi
Bor’a bakmalıyız. Yani ‘Toryumu bırak Bor’a bak’ gerçek bu.” – İSTANBUL


Kaynak: İHA