MİLLİ TARIM & MİLLİ HAYVANCILIK & MİLLİ SANAYİ

MİLLİ TARIM DOSYASI /// Soner Yalçın : Meselenin diğer ayağı


Soner Yalçın : Meselenin
diğer ayağı
 

Bir gazeteci mesaj attı:

“Fransız eğitim sisteminde ilkokul birinci sınıfta
mutlaka çiftlik ziyareti var. Çocukları alıyor, eğitimin bir parçası olarak tam
gün çiftlikte öğrenim yapıyorlar. Ana babalar bu ziyaretleri düzenli olarak
tekrarlıyor. Neden? Çünkü Fransa müthiş bir tarım ülkesi…”

– Fransa, yılda ortalama 40-50 milyon ton buğday üretiyor. (Türkiye, en iyi
sezonunda bunun ancak yarısı kadar hasat alıyor!) Fransa’nın yılda 18- 20
milyon buğday ihracatı var; Türkiye buğdayı ithal ediyor…

– Fransa, yılda ortalama 15-20 milyon ton mısır üretiyor. (Türkiye, en iyi
sezonunda bunun ancak üçte biri kadar hasat alıyor!) Fransa, yılda 5-7 milyon
ton mısır ihraç ediyor. Türkiye mısır ithal ediyor…

– Fransa, yılda ortalama 10-15 milyon ton arpa üretiyor. (Türkiye, en iyi
sezonunda bunun yarısından biraz fazla hasat alıyor!) Fransa yılda 4-6 milyon
ton arpa ihraç ediyor. Türkiye (yemlik) arpa ithal ediyor…

Fransa pirinç ihracatı yapıyor.

Fransa çavdar ihracatı yapıyor.

Fransa yulaf ihracatı yapıyor. Vs.

Hayvancılığa hiç girmeyeyim; Avrupa’nın lider sığır eti üreticisi bu ülke.
Avrupa et ırkı inek pazarının yüzde 34’ünü elinde tutuyor…

Fransa’nın toplam tarım ve gıda ürünleri ihracatı 63 milyar Euro. İhracatının
üçüncü büyük pazarı Türkiye! Bu sebeple 2012 yılında Gıda Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Mehdi Eker’e Şövalye Liyakat Nişanı verdiler!




Liboş solcular

Paris’in biraz dışına çıkın ekili tarlalar, inek-koyun vs sürülerini
görürsünüz.

Londra ya da Berlin’in hemen dışında da benzer manzarayla karşılaşırsınız:
Ekili araziler, otlayan hayvanlar…

Peki…

Tarım ülkesi Türkiye’yi kimler nasıl ithal ürünler cenneti yaptı? “Ananı da al
git” bunun simgesel sözüdür!

Ama öncesi var; Turgut Özal ile/neo-liberalizmle başladı bu sömürge politikaları.
Fikir yardımcıları dönek solcu liboşlardı. Medya ellerindeydi:

– “Köylü milletin efendisi değil, yüküdür” dediler…

– “Köylülüğün ortadan kaldırılması ilericiliktir, uygarlıktır” dediler…

– “Acilen tarımsal Kamu İktisadi Teşebbüsleri (KİT’ler) özeleştirilmelidir”
dediler…

– “İktisadi durgunluktan, döviz darboğazından, yüksek enflasyondan kurtulup,
piyasa ekonomisine işlerlik kazandırmak için; tarımsal sübvansiyondan/
desteklemelerden, düşük faizli tarım kredilerinden kurtulması şarttır” dediler…

Ülke tarımı, tüm iktisadi sorunların temel kaynağıydı! Yani… Türkiye’nin milli
stratejik sektörü tarım, yağlı urganla boğuldu; halka, köylüyü
düşmanlaştırdılar: “Sırtımızdan para kazıyorlar.” Oysa…


Fransa’nın yıllık destekleme alımı 11.3 milyar dolar iken, Türkiye bunun onda
biri değildi!

Sonuçta ne oldu?

Bugün sadece Fransa’dan değil…

Kuru fasulyeyi, mercimeği ABD’den alıyoruz.

Nohudu ABD’den alıyoruz.

Bezelyeyi ABD’den alıyoruz.

Buğdayı, mısırı, ayçiçeğini ABD’den alıyoruz.

Pamuğu ABD’den alıyoruz…

Uzatmayayım canınız sıkılır! Ve zaten bunları artık biliyorsunuz; Saklı
Seçilmişler kitabımda ayrıntılı yazdım…

Biz yine çocuklara dönelim…

Analar-babalar

Mesele sadece Türkiye’de tarım ve hayvancılığının bitirilmesi değil. Bu,
konunun ilk perdesi…

İkinci perde de vahim: Dışarıdan gelen gıdalar ne kadar sağlıklı?

Gazeteci, çiftlikte gezen Fransız çocukların ve kucağında tavukla torununun
fotoğraflarını da gönderdi.

Tarım ülkesi Fransa çocuklarına bilinç aşılıyordu. Fark buydu…

Fakat…

Sonra aklıma şu geldi:

Bu çocuklar okullarda nasıl besleniyor?

Evet, Türkiye’de yavaş da olsa tarım bilinci oluşmaya başladı. Ancak bunun
devamı olan sağlıklı beslenme konusunda gerekli çalışma-farkındalık yaratma çok
az. Görüyoruz: Sağlıklı beslenme sadece kilo-rejim arasına sıkıştırılıyor. Bu
nedenle…

Çok az veli, kantinlerde satılan yiyecekler ve okullarda verilen yemekler
konusunda bilgili olmaya çabalıyor.

Okullarda çocuklara kahvaltıda ya da öğle yemeklerinde ne yedirildiği çok
önemli… Mesele salt yemek şirketlerinin inisiyatifine bırakılamaz. Keza: Onları
da eğitmek lazım. Velilerin zararlı endüstriyel yiyecekleri denetlenmesi şart.
Bunu da ancak okul aile birlikleri aracılığıyla yapabilirler.

Toparlarsam:

Tarımı çökertmelerinin bir de böyle sağlığı ilgilendiren esaslı bir başka yönü
var. (Gerçi Türkiye’deki ürünler de doğru dürüst denetlenmiyor ya! Neyse.)

Çocuklarınızın-torunlarınızın usul usul zehirlenerek hastalanmalarına ve Allah
korusun yaşamlarını kaybetmelerine engel olmak sizin elinizde!

Analar-babalar bilinçli olmak zorundasınız. Okul-kantin menülerine dikkat!

Ülkemizin geleceğini koruyunuz.