MİT DOSYASI /// Mahmut Muslihan : Kapalı kurumların halka arzı : Milli İstihbarat Teşkilatı

Kapalı kurumların halka arzı: Milli İstihbarat Teşkilatı

Mahmut Muslihan : Kapalı kurumların halka arzı : Milli İstihbarat Teşkilatı

 27-07-2024

KAPALI KURUMLARIN HALKA ARZI : MİLLİ İSTİHBARAT TEŞKİLATI

*** 

Türkiye’nin en gözde kurumlarının başında gelen Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) son yıllarda adından oldukça söz ettirmeyi başardı. Bunun arkasında gerek müsteşarlıktan başkanlığa giden yolda Hakan Fidan’ın kurumdaki reformları gerek MİT’in halkla ilişkiler zemini oldukça pay sahibidir.

İktidarlardan bağımsız yapılan tespitte MİT, askeri geleneğe sahip profillerin yöneticiliği ile bilinen bir yapıydı. Türkiye’de 21. Yüzyılda, kurumlar üzerinde eskisi kadar etkide bulunamayan askeri irade, MİT’te de kendisini hissettirmiştir.

İstihbarat teşkilatlarının kendilerini yenilediği göz önünde bulundurulduğu takdirde, MİT için de bunu söylemek yanlış olmaz. Yenilenen kurumlar kimi zaman kamuoyunda yer alırken kimi zaman ise gizlilik içerisinde gerçekleştirilmektedir. MİT’teki değişimin gösterilen tarafı, diyalog ve irtibat üzerine inşa edilmek istenen bir periyodun başlangıcı olarak ifade edilebilir.

İstihbarat servislerinin halktan kopuk strateji geliştirip, başarıya ulaşma şansı oldukça düşüktür.

Milli İstihbarat Teşkilatı ise sivilleşme ile birlikte içe dönük yapısını kırmaya başlamıştır. Dr. Hakan Fidan ile başlayan bu anlayış, Prof. Dr. İbrahim Kalın tarafından da sürdürülmektedir. MİT’in halka “temas” etmesi, Ankara ile İstanbul’da gerçekleştirilen “Temas” sergileriyle gerçekleştirilmişti.

MİT, eski Türkiye’de oluşan güvenlikçi yaklaşımın, toplumu tehdit ettiği algısını yıkma üzerine çalışmalar gerçekleştirmektedir. Halkta oluşan çekingen imaj, diyalogun artmasıyla daha olgun, bilinçli ve yönlendirici bir kurum olarak kabul edilmesine sebep olmuştur.

Küresel bir istihbarat servisi iddiasında bulunan Teşkilat, insana dayalı istihbarat noktasında kültürel, etnik, gönül bağı gibi faktörlerden faydalanacaktır. 2023 yılında kurulan Milli İstihbarat Akademisi’nin 2024 yılında aktif hale gelmesi, kurumun dış dünyaya açılan kapılarından biri olarak lanse edilmektedir. Akademiye kazandırılacak öğrencilerin, kurumun kucaklayıcı yanı ile karşılaşacağı düşünüldüğünde, oluşturulan insan havuzu, Türkiye’nin geleceğinin şekillenmesinde katkı sağlayacak sahayı doğurabilir.

Milli İstihbarat Akademisi’nin, üniversitelerle kuracağı ilişkiler, kurumun Türkiye genelindeki üniversitelerden başarılı öğrencilerin de iştahını açacak bir durumu oluşturacaktır. Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin ağırlanması ve YTB ile kurulan temas, istihbaratın her alana yayılma potansiyeli ile açıklanabilmektedir. Dünyada da bilinen istihbarat servislerinin kadro havuzları üniversitelerdir.

İstihbarat servisleri arasında İsrail dış istihbarat servisi MOSSAD’ın insan ağını en iyi şekilde kullandığı ifade edilebilir. Dünyanın çeşitli yerlerinde bulunan Yahudiler işbirliği yapma potansiyeline sahip unsurlardır. Mossad, imaj çalışmasında ürkütücü yanını, faydalanacağı bölgelerden saklama yöntemini seçmektedir. Bu yumuşaklık, İsrail’in halkın her seviyesine inebildiği ve haber alabildiği olgusunu doğurmaktadır.

Kendinden önceki ülkelerin bıraktığı mirası üstlenme umudunu ortaya çıkaran Türkiye, dış operasyonel kurumunun tüm yeteneklerinden faydalanmak istemektedir. Yeni yüzüyle Türkiye’nin ötesinde iddiaları olan kurumun, aynı anda bugünün dünyasını yakalama girişimleri olmaktadır.

MİT, 2023 yılında kurduğu Siber İstihbarat Başkanlığı sayesinde, teknolojik gelişmelere ne derece önem verdiğini de göstermektedir. İnsan istihbaratı, gizli servisler için her dönem vazgeçilmez bir alan olmasıyla birlikte, zamanın getirdiği enformasyona ayak uyduramayan istihbarat servislerinin güçlü iddialarda bulunması pek de gerçekçi değildir.

MİT’in son yıllardaki medyaya yansıyan tarafı incelendiğinde oldukça ilginç istatistikler görülmektedir.

Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığına 2023 yılında, terör örgütleriyle ilgili 106 bin ihbar geldiği ifade edilirken, ihbarlardan 7 bininin ise operasyona dönüştürüldüğü ifade edildi. Ayrıca MİT Başkanlığı, özellikle gençlerin kariyer tercihleri arasında önemli yer tutmaya başlamaktadır. Teşkilata geçen yıl, büyük çoğunluğu 20-30 yaş arasında 22 bin 42 kişi başvurmuştur.

MİT’in “çocuklara dair” web sitesinden yaptığı duyurular oldukça önemli hale gelmektedir. Gerek sosyal medyayı doğru kullanma talimatları gerekse 23 Nisan için çocuklardan çeşitli resimler çizmelerinin istenmesi, MİT’in çocukların kariyer hedeflerinde yer almaları için geleceğe tutulan bir projeksiyon örneği olarak gösterilmektedir.

Geçmişte, sosyolojide algılanan “korkutucu, fişleyici, güvenilmez imaj”ın yerini, yapılan çalışmalarla daha sabit bir kimlik almaktadır. MİT’in sınır ötesi operasyonlarının yanında diplomatik alanda etkin hareket etmesi ve proaktif bir anlayışla strateji geliştirmesi, kurumun etki alanların genişliğini yeniden tartışmaya açmaktadır.

Dijital çağda istihbarat servisleri, bilgiye dolayısıyla insana daha kolay ulaşabilmektedir. Tehdit algısı noktasında çeşitli basamaklardan faydalanan istihbarat servisleri, özellikle sosyal medyanın “yeni bir araç” olduğunu da fark etmişlerdir. Avrupa Birliği’nde yer alan bazı ülkelerin gizli servisleri, sosyal medya hesapları ile kabiliyetlerini arttırmaktadır. İletişim dilinde kullanılan “ekran kırılması” durumu, istihbarat servislerinin kendilerini “evlerin içlerine misafir etmeleri” denklemiyle örtüşmektedir.

Özellikle açık kaynak istihbaratı, güvenlik kurumlarının oldukça yararlandığı kaynakların başında gelir. Mahremiyet kavramının dönüştüğü 21. yüzyılda ‘sosyalleşme’ adı altında çeşitli bilgiler açıkça paylaşılmaktadır. Terör yapılarının örgütlenmesinin en kolay işlediği sosyal medya ortamları, takip için iz bırakılmasına neden olmaktadır. İstihbarat kurumları, terörle mücadelede bırakılan izin takibini sürerek, hassas sayılabilecek birçok bilgiyi elde etmektedir.

Tüm gerekçeler MİT’in zorunlu olarak kabuk değiştirmesinin fayda sağlayacağı öngörüsüyle gerçekleştirilmektedir. MİT’in önceki başkanı Hakan Fidan, 2012 yılında yaptığı açıklamada “İstihbarat Köyü” kuracaklarını dile getirmişti. Gerçekleştirilen faaliyetlerin ise açık kaynak istihbarata dayalı olduğu vurgulanmıştı. Fidan, 1000 TV kanalının teşkilat tarafından takip edildiğini ve bunların ilgili başkanlıklara dağıtıldığını dile getirmişti. Fidan, 2-3 yıl içinde dünyanın en büyük istihbarat servislerinden biri olmayı hedeflediklerini ve CIA-FBI modelini sentezlediklerini belirtmişti.

MİT’in dönüşümde ABD istihbarat sermayesini dikkate alması, Türkiye’nin geleceğe bakış açısında yüzünün Batı’ya entegre olduğunu göstermektedir. Kurumların başına getirilen isimlerin Batı ile diyalog kuran yerlerden olması oldukça dikkati çekmektedir. Şahıslar incelendiğinde MİT’in kurumsal yüzü Doğu-Batı çatışmasının yerine, iki bloktan da faydalanan bir sentezi benimseyeceği tahmin edilmektedir. Teorik anlamda esnemeye uygun olan MİT, bazı gelenekçi yaklaşımlarını da koruyacaktır.

*** 

Mahmut Muslihan, dikGAZETE.com