TELEGRAM

MK ULTRA PROJESİ /// Kavel Alpaslan : İngiliz ordusunda LSD deneyi : Yoksa Sovyet icadı olmasın ???

Kavel Alpaslan : İngiliz ordusunda LSD deneyi :
Yoksa Sovyet icadı olmasın ???


‘Asit’
olarak da bilinen LSD kullanımı, 1960’lı yıllarda artıyor. Psikolojik sorunları
tetikleyebildiği de bilinen LSD kullanımındaki artışın, Soğuk Savaş dönemine
denk gelmesi ise ABD müttefiki Batı ülkelerinin aklına tek bir soru getiriyor:
Yoksa ‘kızıl icadı’ olmasın?


E-POSTA : kalpaslan@gazeteduvar.com.tr


Ağır bir halüsinojen uyuşturucu olan LSD
(Liserjik asit dietila/Liserjik asit dietilamid), özellike 1960’larda popülerlik
kazandı. Kullananların saatler boyunca renkler ve şekillerle dolu
halüsinasyonlar görmesi, bir devrin ‘psychedelic’ (psikedelik/saykodelik)
kültürünü ciddi anlamda etkiledi. Elbette çoğu uyuşturucu gibi, ‘asit’ olarak
da bilinen bu maddenin anksiyete gibi psikolojik sorunları tetikleyebildiği
biliniyor. LSD’nin popülerleşmesi, toplumsal olarak anksiyete dolu bir dönem
olan Soğuk Savaş ile kesişince ortaya oldukça garip sonuçlar çıkar. Mesela
varını yoğunu Sovyetler Birliği’yle mücadeleye adamış ABD müttefiki Batı
ülkeleri, LSD’nin ciddi ciddi bir ‘kızıl icadı’ olabileceğinden şüphelenerek
kendi askerlerine bazı testler uygular…


Söze küçük bir parantezle başlayalım:
Bugüne kadar ‘Dünyanın en korkunç deneyleri’, ‘Bilmem hangi istihbarat
örgütünün gizli laboratuvarları’ gibi asılsız komplo haberlerine çokça maruz
kaldığımızı varsayıyoruz. Bu nedenle havada kalan bilgileri elden geldiğince
elemeye ve kaynaklarımızı mümkün mertebe belirtmeye çalıştığımızı belirttik.
Umarız bu, kafalarda oluşan haklı tedirginliklere cevap olabilir.


Soğuk Savaş’ın başlamasıyla birlikte
Sovyetler Birliği’ne dair komplolar, yalnızca kamuoyuna yansıtılan bir
şeytanlaştırma politikasında kendine yer bulmaz. Sovyetler’in ‘neler
karıştırdığı’ istihbaratın da gündemidir. LSD’nin, yaygınlaşmasıyla birlikte bu
maddenin, sırları bilinçdışı bir şekilde açıklatan bir ‘gerçeklik silahı’ olup
olmadığı da tartışılmaya başlar. İşin daha da garibi, bunun ‘Sovyetlerin bir
silahı’ olup olmadığı ciddi ciddi Batı’daki istihbarat servislerinin gündemindedir.
2006 yılında BBC’de yer alan bir haberde şu ifadelere yer verilmiş: “Bu
deneyler, Soğuk Savaş yıllarının en gerilimli günlerine rastlıyor. (…) Bir ara
hem Washington hem de Londra, Sovyetlerin beyin yıkamayı sağlayan bir ilaç
keşfettiğine inanıyor. İngiliz Dış İstihbarat Servisi MI6, buna en yakın
maddenin LSD türevi bir şey olduğundan neredeyse emin. ”


Şimdi İngiliz ordusunun bir deneyine ait
görüntülerle başlayalım. 1964 yılında 17 Kraliyet denizcisi ve üç subay gönüllü
olarak bu deneye katılır. Üç gün boyunca tatbikat yapılacaktır. Fakat bu
günlerden birinde, haber verilmeden askerlere LSD verilir. İkinci gün içtikleri
suyun içinde bulunan maddenin farkına varmayan askerler için tatbikatın başı
oldukça normaldir. Hatta tatbikat gereği askerler, temsili bazı ‘teröristleri’
bile yakalamıştır. Fakat uyuşturucu etkisini göstermeye başlar, askerler yavaşa
yavaş saklanmaktan vazgeçer. Özellikle biri tüm gerçekle bağını yitirir ve
silahını bırakarak olduğu yerde sallanmaya başlar. Asker daha sonra ambulans eşliğinde
alandan çıkarılır.


Subaylar, deneyin bir parçası olarak
LSD’yi vücutlarında hissetseler de göreve devam etmeye çabalar. Ancak tek sıra
halinde mevzilerinden ayrılan askerlerin büyük bir çoğunluğu kahkahalarla
ilerlemekte, arkadaşlarına etraflarını çevreleyen doğadaki değişimleri
göstermektedir. İlerleyen ekip karargah yapılan bölgeyle iletişime geçerek
‘roket saldırısı’ talep eder. Roket ekibi bu sırada ellerindeki silahları bir
oraya bir buraya sallamakta, gülmekten nişan almayı başaramamaktadır (Bu
deneyde gerçek cephaneler kullanılmadığı belirtiliyor).


Saatler geçtikçe askerler yeniden
silahlarını bırakmaya başlar, durmadan gülmesine karşın bir tek radyo görevlisi
diğerlerinden daha sadık bir şekilde görevini yapmaktadır. Fakat bir süre sonra
o da teslim olur, iki ekip arasındaki iletişim kaybolur. Çünkü radyocu telsizi
ağacın etrafına dolamaya başlamıştır. Uyuşturucunun tam olarak etkisini
gösterdiği zaman bütün askerler yerlere yatıp kahkaha atmaya ve ağaçlara
sarılmaya başlar. Her asker doğaya karşı aynı şekilde yaklaşmaz tabi, bir
tanesi sadece küreğini kullanarak bir ağacı neredeyse kökünden söker.
Komutanlar da sonunda artık devam edemeyeceklerini fark eder. Çünkü bir asker
‘kuşlara yem vermek üzere’ ağaca tırmanmaya başlamıştır. Askerler hastaneye
götürülecektir ancak çoğu ambulansta kapalı bir alana sıkışmak istemez, ormanda
kalmayı tercih eder. Deneyi organize edenlerin zorlu çabaları sonucunda
hastaneye gözlem için götürülürler. Kimileri uyur, kimileri gördüğü geometrik
şekillerden bahseder, kimileriyse gülmeye devam eder.






Resmi videoda söz konusu deneyin
‘Kıbrıs’daki EOKA görevi sırasında iç güvenlik sorununa yönelik’ yapıldığı
belirtiliyor. Ancak gerçekten tek neden bu mu? İngiltere’de daha öncesinde de
benzeri deneyler 1950’li yıllarda yapılmıştır. Yine aynı BBC kaynağına göre,
‘grip virüsüne karşı tedavi’ bahanesiyle kimyasal savaş laboratuvarında
askerlere LSD verilir. İngiliz Dış İstihbarat Servisi MI-6, yürüttüğü bu gizli
deneyler sırasında üç eski askere izinlerini almadan LSD verdiği için on yıllar
sonra tazminat ödemek zorunda kalacaktır. Bir asker kendisiyle birlikte bir
başka ere ‘berrak bir sıvı içirme’ deneyinde hissettiklerini şöyle açıklıyor:
”İlk etki olarak kahkahalarımızı kontrol edemez duruma geldik. Aslında korkunç
bir yanı vardı. Neye güldüğümüzü bilmiyorduk ve kendimizi durdurmamız
imkansızdı. Bunun ardından arkadaşımın gözlerine bakınca sanki her ikisinin de
kanlı birer pamuk parçası olduğunu sandım.”


The New Yorker’da yer alan habere göre,
ABD’de de benzeri çalışmalar yapılıyordu. Kimi deneyler, bir Sovyet ajanının
onlara gizlice belli bir dozda LSD verildiği takdirde askerlerin nasıl tepkiler
vereceğini görmek üzere tasarlanır. Tahmin edilebileceği üzere ordunun ve
istihbaratın açısından çok verimli sonuçlar veren deneyler değildir bunlar,
ancak hem İngiltere hem de ABD’deki çalışmaların devamlılığını sağlayan tek
neden ‘muhtemelen Sovyetler de böyle şeyler üzerine çalışıyor’ düşüncesidir.


The New York Times’ın 1977 yılındaki bir
sayısında, eski bir asker olan James R. Thornwell’in, bilgisi olmadan LSD
deneyine dahil edildiğine dair bir haber yer alıyor. Thornwell, deneye dair
hatırladıklarını aktarıyor: Kendisine bir istihbarat yetkilisi tarafından
‘dosyaları ne yaptığı’ sorulur. O sırada Thornwell ‘kafasının uçtuğunu,
yıldızların yükselmeye başladığını’ söyler. Soru sorulmasının kesilmesini ister
ancak deney devam eder. Asker masaya yığılır ve ağzından salyalar akmaya
başlar. Metinde 1955-1962 yılları arasında halüsinojen uyuşturucularla yapılan
deneylere binin üzerinde askerin kendi rızasıyla katıldığı belirtiliyor. Yine
bu haberde de deneylerin ‘Sovyetlerin bir şeyler keşfetmesi sonrası yapıldığı’
yer alıyor.


Soğuk Savaş yıllarının özellikle ilk
dönemlerinde Sovyet karşıtı paranoya tüm topluma empoze edilmeye çalışılır. Bu
anlamda Ekim Devrimi’nden sonraki on yıllarla kıyaslanamayacak bir karalama
politikası yürütülür. Elbette ‘kızıl tehlikeye’ karşı kollarını sıvayan bu
propagandistler ne yaptıklarının farkındadır. İşin daha ilginç yanı bu paranoya
halinin ‘devletlere’ de nüfuz edebilmiş olmasıdır.


Günümüzde bunca istihbarat örgütü
arasından Demokratik Almanya Cumhuriyeti’nin (DAC/ya da yaygın bilinen ismiyle
‘Doğu’ Almanya’nın) istihbaratı Stasi, düzenli olarak kurdukları sistemle
yargılanır. Belki de kafalarda en ‘şeytani’ ve ‘paranoyak’ görünümlü istihbarat
teşkilatı haline gelmiştir. Kendi orduları üzerinde böylesi deneyler yapan
ülkeler ve istihbarat servisleri ise nedense bu denli ‘medyatik’ olamaz!


Elbette Stasi’nin her yaptığına alkış
tutacak değiliz, fakat şunu da gözardı edemeyiz: Bu ülke sosyalist ülkeler için
bir ‘sınır’ ülkesidir ve var olan tehditler dolayısıyla ister istemez bir
paranoya oluşmuştur. Bunu başka ülkeler için de söyleyebiliriz. Ancak DAC’da
oluşan tepkilerin ne sebepleri ne de düzeyi, elini dünyanın her köşesinde kana
bulamış diğer yakadaki istihbarat teşkilatlarıyla kıyaslanamaz. Görünen o ki
yalnız uyuşturucu kullanıcıları değil; devletler de anksiyete sorunları
yaşayabiliyor…


Kaynaklar
ve daha detaylı bilgilerin yer aldığı adresler


LİNK : https://www.independent.co.uk/news/uk/home-news/lsd-video-porton-down-chemical-weapons-experiments-trials-uk-military-army-marines-sixties-acid-a8366906.html

LİNK : http://www.bbc.co.uk/turkish/europe/story/2006/02/printable/060224_lsd.shtml

LİNK : https://www.nytimes.com/1977/10/07/archives/army-data-describe-lsd-test-on-soldier-declassified-docements-are.html