ÖMÜR ÇELİKDÖNMEZ : Kursk’tan Gazze’ye Ortadoğu’nun kaderi !!!
21-08-2024
Kursk’tan Gazze’ye Ortadoğu’nun kaderi!
***
Siyonist katil İsrail hükümetinin gerilimi artırma stratejisi nedeniyle Orta Doğu’daki durum hızla kötüleşiyor. Ortadoğu’daki operasyonel ortamın dinamikleri baş döndürücü bir hızla değişiyor. Çatışma, bölgesel ve uluslararası düzeyde giderek tırmanıyor ve sonuçları öngörülemez bir sürece evriliyor.
Şapkadan tavşan çıkmayacağı gibi avuç içi kadar İsrail’den de üçüncü dünya savaşı çıkmaz. Neden mi? Filistinliler ölmüş de Türkiye’den başka ağlayanı yok!
Düşünsenize; Türk Cumhurbaskanı Erdoğan, saldırı sırasında siyasi temsilcilerinin Türkiye’de olduğu bildirilen Hamas’a olan siyasi desteğini açıkça dile getirmişti.
Aynı şekilde Gazze Savaşı’ndan önce başlayan Ukrayna – Rusya savaşında hayatını kaybeden siviller de kimsenin umurunda mı sanki?
İntikam savaşında durum nedir?
Şu anda gündemin ana konusu Tahran ve Hizbullah’ın füze saldırılarına ve siyasi suikastlara vereceği tepkinin boyutu ve niteliğidir. Üst düzey Hizbullah komutanı Fuad Şukr ve Hamas lideri İsmail Haniye‘nin suikastının ardından İsrail, İran ve Lübnan’dan gelecek bir saldırıya hazırlanıyor.
Tahran ve Lübnanlı vekili Hizbullah, savaş eşiğini geçmeden onları tatmin edecek şekilde yanıt vermesi nasıl olacak?
Daha önceki misillemelere bakılırsa İran, yakın gelecekte İsrail’in saldırgan ve savunmacı olarak hazır olduğu küçük ölçekli, düşük hacimli bir misilleme saldırısıyla yetinebilir.
Çünkü reelpolitik açıdan İsrail; bazı Arap ve Avrupalı ortakları ile ABD liderliğindeki savunma koalisyonunun tam desteğini almış durumda.
Ukrayna’nın Kursk saldırısı neyi amaçlıyor?
İran’ın müttefiklerinden Rusya, Ukrayna ve Kursk saldırısı ile Çin ise Tayvan ve Güney Kore, Filipinler ve kısmen Japonya ile meşgul ediliyor. Kursk saldırısını gerçekleştiren Ukrayna ordusu falan değil.
Ukrayna ordusu üniforması giyen Amerikan özel askeri şirketi Forward Observation Group çalışanları.
Rus ordusunun elini çabuk tutması gerekecek. Çünkü NATO’nun Ukrayna’ya güvenlik yardımı ve eğitimi koordine etmek ve sağlamak üzere kuracağı yeni komutanlık, bu yılın Eylül ayında faaliyete geçecek.
Kiev yönetimi, Kursk bölgesinde tampon bölge ve insani koridor oluşturmaya hazırlanıyor. Ukrayna’nın Kursk operasyonu, II. Dünya Savaşı’ndan bu yana Rusya topraklarında yabancı bir ülkenin gerçekleştirdiği ilk harekat.
Kursk Muharebesi, Rus ulusal güvenlik kurumunun belirsiz bir gelecekte endişelenmesi gereken şeylerin bir ön izlemesidir. Neden mi? Çünkü Ukrayna’nın Rusya’yı işgal ettiği bir sürece girildi.
İnsanın rüyasında görse inanmayacağı bir durum bu. Kim ne derse desin Kursk operasyonu sadece Rus Silahlı Kuvvetleri’nin değil, Rus devletinin de zayıflıklarını ortaya koydu.
Rusya güneybatı kanadında, keder, travma, tarihi adaletsizlik ve intikam arzusuyla hareket eden bir ülkeyle karşı karşıya kalacak. Ukrayna, kendi yükselen savunma sanayisinin, NATO ortaklarının en son silahlarıyla donatılmış, savaşta test edilmiş, motive olmuş bir orduya sahip olacak.
Savaş, Rusya’nın işgal ettiği toprakları elinde tutmasıyla sona erse bile, zafer gerçekten de Pyrrhic/Pirus zaferi olacaktır. Güvenliğini uzun zamandır toprak edinimi ve stratejik derinlikle eşitleyen Rusya gibi bir ülke için, Rusya’nın hatası sayesinde Ukrayna’nın Rusya’nın kalbine kolayca vurabilecek mesafede uzlaşmaz bir düşman olarak ortaya çıkması, Putin’den uzun süre daha uzun sürecek kalıcı bir güvenlik tehdididir.
Rus Genelkurmayı başarısız!..
İşin ilginç tarafı anlı şanlı Rus ordusunun omuzları madalyalarla dolu generallerinin ve askeri istihbaratının bu saldırıyı öngörememesi. Bu ayıp onlar için yeter de artar bile. Rus medyasına bakarsanız, Ukrayna ordusunun Kursk’ta ilerlemesinin durdurulduğundan, zırhlı araçların tahrip edilmesinden söz ediliyor. Benzer saçmalık, İsrail içinde söz konusu.
İsrail’in ölü seviciliği!..
İsrail işgal ordusunun 7 Ekim’de Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus’taki bir tünelde kaçırılan altı rehinenin cesedini bulduğu ve cesetlerin geri getirildiği sanki kahramanlık öyküsü veya büyük bir başarı gibi gösteriliyor.
Haberin başlığı ise “İsrail Savunma Kuvvetleri, Gazze’de öldürülen altı rehinenin kalıntılarını kurtardı”
ABD, aklı ermeyen İsrail için güvenlik derdinde!..
Mevcut aşamada, ABD bölgeye yeni bir askeri konuşlandırma turunu hızlandırdı ve bölgesel savaşı önlemek için diplomatik bir yol bulmaya çalışırken İsrail’i savunmak için güç kullanmaya hazır olduğunun sinyalini verdi. İsrail ve Hamas, ABD, Katar ve Mısır’ın arabuluculuğunda bir anlaşmaya varmaya çalışıyor.
ABD, Katar ve Mısır, İsrail ile Hamas istihbarat servisleri başkanlarının dahil olduğu Doha’daki son tartışmaları “ciddi ve yapıcı” olarak nitelendirdikleri ortak bir bildiri yayınlandı.
Geçiş anlaşması, altı haftalık ateşkesi, düzinelerce İsrailli rehinenin ve Filistinli tutuklunun serbest bırakılmasını ve İsrail birliklerinin Gazze’deki büyük nüfuslu merkezlerden çekilmesini içeriyor. Çatışmaların durdurulması, rehinelerin serbest bırakılması ve gerekli miktarda insani yardımın sağlanması gibi konularda ilerleme kaydedildiği duyurulsa da; Hamas, görüşmelerle ilgili yaptığı açıklamada İsrail ile ABD’li müttefikini müzakere sürecini kötü niyetle yönlendirmekle suçladı.
İran ve Hizbullah, önemli bir İsrail tepkisi veya daha da kötüsü bir ABD tepkisi ile sonuçlanacak bölgesel bir tırmanış istemiyor. Ancak daha geniş bir çatışmaya yol açabilecek önemli bir yanlış hesaplama veya hata riski söz konusu.
Şimdilik savaşı genişletmek isteyen aktörler Hamas ve Yemen’deki Husi hareketi görünüyor. Krizin çözülmesi yalnızca Hamas’tan değil, aynı zamanda 80.000 İsraillinin evlerine dönmeyi beklediği kuzeydeki Hizbullah’tan da garanti gerektiriyor.
Çatışmanın her an Orta Doğu’da geniş çaplı bir savaşa dönüşebileceği gerçeği, durumu daha da karmaşık hale getiriyor. Yeni Gazze Savaşı’nın patlak vermesinden sonra, Türk ve İran politikaları arasındaki ortak zeminin genişlediği de yadsınmamalı.
Yahudi devleti, Hamas’tan çok daha büyük askeri yeteneklere sahip olan Lübnan merkezli Hizbullah hareketiyle çatışmayı göze alabiliyorsa nedeni ne olabilir?
Ayrıca İran, 31 Temmuz’da Hamas Politbüro lideri İsmail Haniye’ye düzenlenen suikast nedeniyle İsrail’e büyük bir yanıt vermekten de vazgeçmediğini açıklayıp duruyor. Tahran, her iki gruba da destek sağlıyor, bu nedenle herhangi bir yöndeki gerilimin artması İran İslam Cumhuriyeti’nin doğrudan müdahalesini tehdit ediyor.
İsrail, Gazze Şeridi’ne 7 Ekim’den önce uygulanandan daha sert bir abluka uygulamanın ön koşularını oluşturmaya çalışıyor. Savaşın başlamasından uzun bir süre geçmesine rağmen İsrail, ezici bir ateş gücü kullanarak Gazze’de binlerce Filistinliyi öldürdü ve Hamas’ın askeri kapasitesini zayıflattı.
Buna rağmen Hamas, İsrail’in temiz ilan ettiği Kuzey Gazze’deki bölgelerden bile İsrail’e roket atma ve orada faaliyet gösteren İsrail birliklerine saldırılar düzenleme yeteneğini korudu. Silahlı gruplara asimetrik savaşta önemli bir taktik avantaj sağlayan yer altı tünel sistemi büyük ölçüde sağlam kalmış gibi görünüyor.
Ayrıca, Hamas liderliği, iyimser ve meydan okuyan bir imaj yansıtmada başarılı oldu. Hamas’ın askeri eylemleri Filistinliler arasında, özellikle de Batı Şeria’da popüler oldu. Hamas’ın siyasi ve toplumsal etkisinin askeri yollarla azaltılamayacağı da çok açık.
Gazze, İsrail’in askeri harekâtı sırasında harap edildi. Kısmen askeri amaçlarla kullanılan sivil altyapının çoğu ciddi şekilde hasar gördü. Tüm konutların neredeyse yarısının onarılamayacak durumda olduğu ve yaklaşık 1 milyon Gazzelinin evsiz kaldığı düşünülüyor.
Türkiye’nin savaş sonrası Gazze’deki rolü ne olabilir?
Türkiye’nin Gazze’ye ilgisini “Erdoğan pragmatizmi” ile açıklamak aptallık olur. Bu şekilde bir değerlendirme stratejik körlüktür. Çünkü Cihanşumül Kadim Türk Devletinin ajandasını bilmeyenler böyle düşünür.
Erdoğan (Ankara) Hamas’ın siyasi sürecin bir parçası olması gerektiğine inanıyor. Türkiye’nin bölgesel liderlik rolünde Filistin meselesi önemli yer tutuyor. Erdoğan, bedeli küresel izolasyon olsa bile, İsrail’in yaptıklarına karşı bir pozisyon almayı politik duruş olarak görüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın nihai hedefi, Gazze ile ilgili savaş sonrası çözümde mevcut ve etkili olmak ve arabuluculuk ve yeniden yapılanma sürecinde kilit bir oyuncu olmak. Nitekim ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Türkiye’nin savaş sonrası Gazze’de “üretken” bir rol oynamaya kararlı olduğunu söylemişti.
Gazze’de sürdürülebilir bir istikrar sağlamak için dört ana boyut -yönetim, güvenlik, yeniden yapılanma ve siyasi çerçeve- ele alınmalı. Bu boyutlardan herhangi birinde başarı, yerel aktörlerin kabulüne ve diğer üçünde ilerlemeye büyük ölçüde bağlıdır.
Bu nedenle, dört bileşenin hepsinde aynı anda adımlar atılmalıdır. Şu an itibariyle, ana yerel, bölgesel ve uluslararası aktörlerin çıkarları ve öncelikleri bu dört boyuttan hiçbirinde örtüşmüyor. Bazı pozisyonların değişmesi pek olası olmasa da diğerleri baskıya, teşviklere ve anlaşma yapmaya bağlı ve/veya bunlara yanıt veriyor.
Anlaşma kapsamında Türk Silahlı Kuvvetleri ve diğer yardımcı unsurlar, uluslararası deneyimleri göz önünde bulundurularak Filistin Güvenlik Güçlerinin eğitilmesini üstlenebilecektir.
Mısır, özellikle İsrail güçlerinin Mayıs ayında ele geçirdiği Mısır ile Gazze arasındaki dar sınır şeridi olan Philadelphi Koridoru’na yönelik bir güvenlik mekanizmasına odaklanıyor.
Hem Hamas hem de Mısır, İsrail’in sınırda asker bulundurmasına karşı çıkıyor ancak Netanyahu, Gazze’ye silah kaçakçılığını durdurmak için asker bulundurulması gerektiğini söylüyor. İşte tam da bu noktada tarafların çözüm odaklı bir teklife hayır demeyecekleri söylenebilir.
Türk Barış Gücü, Gazze Şeridi ile Mısır arasındaki Philadelphi Koridorunda konuşlanabilir. Amerika Birleşik Devletleri liderliğindeki koalisyon ve İsrail, bölgede kalıcı bir barış tesis etmek, istikrarı korumak ve savaşın diğer ülkelere sıçramasını önlemek istiyorsa bu konuda Ankara’nın kapısını çalmakta gecikmeyecektir.
Çünkü bu konuda hem İsrail vatandaşlarının büyük kısmı hem de Gazze, Batı Şeria ve tüm Filistin halkı, Türkiye’nin garantör ülke olmasına karşı çıkmayacak, bilakis uygun bulacaktır.
Ayrıca savaşın harabeye dönüştürdüğü Gazze’de enkaz kaldırma, patlamamış mühimmatın temizlenmesi, geçici konut sağlanması, insani durumu iyileştirmede ve hastalıkların daha fazla yayılmasının önlenmesi gibi konularda Türkiye’nin yetkinliği tüm dünya kamuoyunun görmezden gelemeyeceği bir gerçek.
Gazze’deki siyasi bir anlaşmanın yanı sıra Filistinlilerin kendi kaderini tayin etme ve İsrailliler ile Filistinliler için güvenlik ihtimalini öngören bir süreçle yakından bağlantılıdır. Filistin Yönetimi ile Gazze’yi yöneten Hamas’ın aynı masada oturması gerekiyor.
İlgili uluslararası aktörler taahhütlerini hafife alırsa, çöküş ve şiddetli çatışmaya geri dönüş riski yüksektir. Sadece “iki devlet” nakaratını tekrarlamak, oraya nasıl gidileceğine dair somut bir yol göstermeden ve bunu kıstaslara, teşviklere ve caydırıcılara bağlamadan, yeterli olmayacaktır.
Türkiye doğru yolda…
***
Ömür Çelikdönmez, dikGAZETE.com
омюр челикдёнмез, Дикгазете
***
Seçilmiş Kaynakça
LİNK ria.ru/20240820/ssha-1967233163.html
LİNK dayan.org/content/turkeys-regional-policy-shadow-gaza-war
LİNK www.swp-berlin.org/publikation/shaping-the-future-of-gaza
LİNK www.nato.int/cps/en/natohq/news_228115.htm?selectedLocale=en
LİNK www.atlanticcouncil.org/blogs/menasource/erdogan-gaza-hamas-turkey-israel/
LİNK www.voanews.com/a/turkey-erdogan-eyes-key-role-in-postwar-gaza/7498565.html
LİNK www.israeltoday.co.il/read/idf-recovers-remains-of-six-hostages-murdered-in-gaza/
LİNK www.brookings.edu/articles/understanding-turkeys-response-to-the-israel-gaza-crisis/
LİNK www.washingtoninstitute.org/policy-analysis/brink-potential-broader-conflict-middle-east
LİNK iz.ru/1745305/anastasiia-kostina/proval-kursa-udastsia-li-dobitsia-sdelki-mezhdu-izrailem-i-khamas
LİNK carnegieendowment.org/emissary/2024/08/kursk-raid-ukraine-wwii-battle-russia-putin-revenge?lang=en