SURİYE DOSYASI /// Armağan Kuloğlu : NİHAYET ESAT’LI ÇÖZÜM

Armağan Kuloğlu : NİHAYET ESAT’LI ÇÖZÜM

E-POSTA : oakuloglu@gmail.com

Yeniçağ Gazetesi, 06 Ocak 2023

Türkiye-Suriye ilişkileri, bilinen nedenler, duygusal/ideolojik yaklaşımımız ve Suriye yönetiminin iç savaşta rejimi kurtarmak için kendi halkına karşı acımasız bir davranış içine girmesinden dolayı 11 yıl önce bozulmuştu.

Türkiye, ilişkiler bozulunca Suriye’de istikrarın mevcut iktidarla sağlanamayacağı gerekçesiyle, Esad rejimini yıkmak istemiş, muhalif cihatçı ve radikal unsurlar ile işbirliği yapmış, alternatif askeri güç oluşturmuş (ÖSO), PYD lideri Salih Müslim’le ortak hareket etmiş ve bölgede muhalif Sünni kantonel özerk yapılar tesis etmeyi dahi düşünmüştür.

Uzmanlar, böyle bir yaklaşımın yanlış olduğunu, ülkelerin iç işlerine karışmanın sakıncalar doğurduğunu, istikrar ve çözümün hâkim iktidarla işbirliği içinde yapılmasının doğru olacağını dile getirse de bu açıklamalar fayda etmemiş, aksine tepki çekmiştir.

Bugüne kadarki gelişmelerden en fazla zarar gören iki ülke olmuştur. Bunlar, ülkesi darmadağın olan Suriye‘yle güvenlik/beka, ekonomik ve sosyal sorunlarla karşı karşıya kalan Türkiye‘dir.

Dış politikada duygusal ve ideolojik yaklaşımlar sonucunda ilişkilerimizin bozulduğu ülkelerle yeniden diyalog kurabilmek için başlattığımız girişimlere, geç de olsa,  Suriye’yi de dahil etmemizin, sorunlara da çözüm getireceği düşüncesiyle fayda getireceğine inanılmaktadır.

Suriye’deki durum diğerlerinden farklı

BAE, S.Arabistan, İsrail, Mısır gibi ülkelerle ilişleri düzeltme, esas itibariyle diplomasi, ekonomi, kısmen de sosyal alanlarında cereyan etmektedir. Ancak durum Suriye’de tamamen farklıdır.

Ülkenin 1/3’ü ABD destekli SDG/YPG/PKK tarafından işgal altında olup, bölgede bir terör devleti oluşturma aşamasındadır.

Türkiye, kuzeyde terör koridoru kurulmasını engellemek ve ülkeyi terör unsurlarının saldırılarından korumak için, organize ettiği rejim muhalifi SMO/ÖSO ile birlikte üç bölgede kontrol sağlamıştır.

Savaştan kaçan 5 milyon Suriyeli sığınmacı, Türkiye’de demografik yapıyı bozmuştur.

İdlip’de radikal ve ılımlı cihatçı gruplar duruma hâkimdir. Suriye ordusu, bölgede kontrolü ele geçirmek için operasyon yapabilir. Bu durum Türkiye’ye, ilave bir milyona yakın sığınmacı gelmesine neden olabilir.

Görüldüğü üzere çözümün tek yönlü olmasının bir anlamı olmayıp, mutlaka kapsamlı olması gerekmektedir.

Suriye’yle görüşmeler başladı

Suriye’yle diyalog kurmak için medya kanalıyla yapılan çağrılara Suriye fazla ilgi göstermemiş, ancak Türkiye’nin Rusya’ya “çözümü birlikte üçlü olarak yapalım” teklifine Rusya’nın sıcak bakması ve aslında bunu uzun bir süredir de arzu etmesi sonucunda ilk üst düzey görüşme Moskova’da yapılmıştır

Uzun süredir iki ülke istihbarat örgütleri arasında, operasyonlar, eylemler ve hareketlerden Türkiye ve Suriye’nin zarar görmemesi için koordinasyon amacıyla görüşmeler yapılmaktayken, şimdi de Türkiye MİT başkanı ve Milli Savunma Bakanıyla onların Suriye ve Rusya mevkidaşlarının Moskova’da bir araya gelmeleri önemli bir gelişme olmuştur.

Toplantı sonucunda yapılan açıklamalara göre görüşmelerin olumlu geçtiği anlaşılmaktadır. Üç ülkenin dışişleri bakanlarının da önümüzdeki günlerde bir araya gelmeleri için çalışmalar yapılmaktadır. Ancak Türkiye ve Suriye liderlerinin bir araya gelmelerinin, görüşmelerden alınacak sonuçlara bağlı olarak zaman alacağı, bunda yaklaşan seçimlerden dolayı, iç siyasetteki çıkarların da gözetileceği değerlendirilmektedir.

Çözüm kolay değil

ABD faktörü dikkate alınarak SDG/PKK’yla ortak mücadele, bu süreçte SMO/ÖSO’ya getirilecek çözüm, Türkiye’nin bölgeden kaynaklanan güvenlik tehdidi ortadan kalktıktan sonra kontrol ettiği sahaları bir takvime göre Suriye yönetimine devri, İdlip’teki durumun çatışmasız bir şekilde çözümü, sığınmacıların ülkelerine dönüşü, kritik ve çözüm bekleyen konulardır.

Çözüm bekleyen konuların bu kadar birbirinin içine geçtiği, karşılıklı güven duygularının sarsıldığı bir ortamda bugünden yarına sonuçlar alınmasını beklemek hayalperestlik olur. Çözüm için karşılıklı güvenin sağlanması her şeyin önündedir. Güven tesis edilebildiği taktirde sonuca adım adım gidilebilir.

ABD bu üçlü temasa ve Esad’lı çözüme, Suriye’de kendine müzahir yapı kurmasına, dolayısıyla sözde “Birleşik Kürdistan” politikasına imkân tanımadığı için karşıdır. Ayrıca bundan, muhalifler, radikal cihatçılar ve terör unsurları da memnun değildir. Bunlara karşı dirençli ve işbirliği içinde hareket etmeye de hazırlıklı olunmalıdır.