TARİH /// Emre Yükselen : Osmanlı’nın Bizanslı Şehzadesi : Şehzade Halil

Osmanlı'nın Bizanslı Şehzadesi: Şehzade Halil

Emre Yükselen : Osmanlı’nın Bizanslı Şehzadesi : Şehzade Halil

E-POSTA : yukselen@ttahaber.com

*** 

Osmanlı’nın Bizanslı Şehzadesi: Şehzade Halil

Şehzade Halil, Osmanlı tarihinin gölgede kalmış ama bir o kadar da ilginç figürlerinden biridir. 

Bu şahsiyet, hem Osmanlı hem de Bizans hanedanlarına mensuptur. Onun hikayesini hakkıyla anlamak için, ailesinin kökenlerine ve yaşadığı dönemin çalkantılarına bakmamız gerekiyor.

Şehzade Halil, 1346 ile 1362 yılları arasında yaşamış olup, Osmanlı Devleti’nin kurucularından Orhan Gazi’nin beşinci eşi Theodora Hatun’dan doğmuştur. Annesi Theodora Hatun, Bizans İmparatoru VI. İoannis Kantakouzenos’un kızıdır. Dolayısıyla, Halil hem Osmanlı hem de Bizans kanı taşıyan nadir bir şahsiyettir. Bu, Osmanlı hanedanında oldukça ender görülen bir durumdur. Halil’in hikayesi, korsanlar, fidyeler ve entrikalarla doludur; tarihçilerin üzerinde durması gereken önemli bir konudur.

14. yüzyılın ortalarında Ege ve Marmara Denizi kıyılarında korsanlık oldukça yaygındı. Bu korsanlar, genellikle fidye için insan kaçırırlardı. 1357 yılında, Marmara kıyısında bugünkü İzmit’te, yani antik Nikomedia’da, Şehzade Halil korsanlar tarafından kaçırılmıştı. Muhtemelen başlangıçta kaçırdıkları kişinin kim olduğunu bilmeyen korsanlar, kısa sürede durumu öğrendiklerinde esir şehzadeyi Ege kıyısındaki Phokaia’ya (bugünkü Foça) götürdüler. Phokaia, kısa süre önce Ceneviz Cumhuriyeti’nden alınmış ve Leo Kalothetos komutasında bir Bizans kalesiydi.

Orhan Gazi, oğlunu kurtarmak için Bizans İmparatoru IV. Andronikos Paleologos’a başvurdu. Bu olay, Osmanlı ve Bizans ilişkilerinde dikkat çekici bir anekdottur. Orhan Gazi, Bizans’ın borçlarını silmeyi ve Bizans tacında hak iddia eden Kantakouzenos ailesini desteklememe sözü verir. Andronikos, bu şartlar üzerine Şehzade Halil’i kurtarmayı kabul etti fakat Phokaia’nın valisi Leo Kalothetos bu konuda isteksizdi. Bu durum üzerine 1358 yılında, Andronikos, Orhan Gazi’nin masraflarını karşıladığı üç gemilik bir filo ile Phokaia’yı kuşatmak zorunda kaldı. Bu kuşatma, Bizans ve Osmanlı arasındaki nadir iş birliği örneklerinden biridir.

Andronikos, kuşatma için Türkiye Selçuklu Devleti’nin yıkılmasından sonra batı Anadolu’da ortaya çıkan Türkmen beyliklerinden biri olan Saruhanoğulları Beyliği hükümdarı İlyas Bey’i yardıma çağırdı. Ancak İlyas Bey’in asıl amacı fırsattan istifade ederek Bizans İmparatoru Andronikos’u kaçırmaktır. İmparator Andronikos, bu planları öğrenip İlyas’ı tutuklatır. Fakat Saruhanlıların iş birliği olmayınca yapılan kuşatma yarıda kalır ve 1358 senesindeki bu kurtarma harekâtı başarısızlıkla sonuçlanır.

Orhan Gazi, son çare olarak Scutari’da (bugünkü Üsküdar) bir görüşme gerçekleştirerek oğlunun özgürlüğü için fidye olarak 30.000 altın ödemeyi teklif eder etti. Bu teklif üzerine 1359 senesinde, esir şehzade serbest bırakılır ve anlaşmanın bir parçası olarak, Şehzade Halil, Bizans İmparatoru V. İoannis’in 10 yaşındaki kızı İrini Paleologina ile nişanlandırılır. Bu nişan, iki imparatorluk arasındaki bağları daha da güçlendirmeyi hedefliyordu. Ancak Halil’in ağabeyi Çimpe Fatihi Şehzade Süleyman Paşa’nın ani ölümü, tüm dengeleri değiştirdi.

Şehzade Süleyman’ın ani ölümünden sonra, Bizans’ta hüküm süren Paleologos Hanedanı, bir süre Halil’i Osmanlı Beyliği’nin yeni veliahtı olarak görmeye başladı. Fakat Orhan Gazi’nin vefatından sonra, Şehzade Halil’in kardeşi I. Murad Hüdavendigar Osmanlı tahtına oturdu. 

Halil, taht için mücadele etmeye çalışsa da 1362 yılında kardeşi Murad Hüdavendigar tarafından idam edildi. Şehzade Halil’in hayatı, tarih sahnesinde çarpıcı bir figürdür. İki büyük imparatorluğun arasında sıkışıp kalmış; hem Osmanlı hem de Bizans mirasını taşıyan bu bahtsız şehzadenin hikayesi, entrikalar arasında geçen bir ömrün hazin sonu olmuştur.