TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ & MİLLİ GÜVENLİK & MİLLİ SAVUNMA

TSK DOSYASI : ‘Milli Ordu’ yerine ‘Hükümet Ordusu’


‘Milli Ordu’ yerine ‘Hükümet Ordusu’ 

LİNK : https://www.yenicaggazetesi.com.tr/milli-ordu-yerine-hukumet-ordusu-245189h.htm




Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu, bugünkü yazısında YAŞ’ın yeni
yapısını değerlendirerek, “Açık ki, bugünkü terfi düzeni “Milli Ordu”
yerine “Hükümet’in Ordusu” algısını resmen yerleştiriyor. ” dedi.


Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu, bugünkü yazısında son Yüksek
Askeri Şura’da alınan son kararları ve YAŞ’ın yeni yapısını değerlendirdi.
Terkoğlu, TSK’daki terfi sisteminin tek hakiminin hükümet olduğunu
belirterek,  “Artık bakan teklif ediyor, diğer hükümet üyeleri
el kaldırıyor, askerler uygun bulmasa da terfi kararları alınıyor. TSK’nin
geleceğinde Maliye Bakanı Damat’ın oyu önemli, 40 yıl asker
üniforması giymiş orgeneralin görüşü önemsiz hale geldi. Askerler ne
düşünürse düşünsün, ordunun teamülleri ne olursa olsun, hükümet kendi istediği
orduyu kuruyor.” dedi.


Bugünkü terfi düzenin ‘Milli Ordu’ yerine
‘Hükümet’in Ordusu’ algısını resmen yerleştirdiğini ifade
eden Terkoğlu,  “binlerce yıla dayanan ordu geleneğini bir
kararnameyle bozarak hükümetleştiriyoruz.” dedi.




Barış Terkoğlu’nun
yazısının tamamı şöyle:


‘Milli Ordu’ yerine ‘Hükümet Ordusu’


Kullanırız ama pek bilmeyiz. “Şerh” sözünü Arapçadan aldık.
Nişanyan’ın etimoloji sözlüğünde ilk anlamı için “açma, yarıp içini çıkarma”,
ikincisi için “açıklama, yorumlama” yazıyor. İki anlam aslında birbirine
bağlanıyor. Diyanet’in İslam Ansiklopedisi’nden “kesilen hayvanların iç
organlarına bakarak yorum yapma”nın İslam’dan da eski bir fal geleneği
olduğunu öğreniyoruz.


“Şerh”i en çok ağustos ve aralık aylarında duyardık. Sebebi var.
AKP, 2002 yılının kasım ayında iktidara geldi. Bir ay sonra Yüksek Askeri
Şûra’yı (YAŞ) taze başbakan Abdullah Gül yönetiyordu. Bir ilk oldu.
Cemaat mensubu subayların ihracına dönemin başbakanı Abdullah Gül ve savunma
bakanı Vecdi Gönül itiraz etti. Sonuç, oyçokluğu ile belirleniyordu.
Şûra’da 15 asker ve 2 hükümet üyesi vardı. Eller kalktı. Askerler kazandı. Gül,
karara şerh düştü. Erdoğan, Gül’ün demokratik hakkını kullandığını
belirterek “kurallarauygun” dedi. O YAŞ’tan 6 yıl sonra Ergenekon kumpasına
atılan o “şerh” için General Tuncer Kılınç, “hükümetin TSK’ye
ilk meydan okuması ve ilk yumruğudur” diyecekti. “Şerh”, TSK’nin
kurumsal teamülleri ile AKP-FETÖ ittifakının hedeflerinin karşılaşmasıydı.
“Zamanı gelecek” mesajıydı. YAŞ’lar yıllarca hep “şerh”li geçti. 


Şimdi soruyoruz ya… FETÖ ile mücadelede öne
çıkan Cihat Yaycı ya da Mehmet Yüzbaşıoğlu neden terfi
edemedi? “Afrin kahramanı” olarak tanıtılan İsmail Metin Temel ile
çalışan Hakan Atınç, Mustafa Barut ve Erdal Şener neden
emekli edildi? Kumpas davalarında hedef
alınan Celalettin Bacanlı ve Sırrı Yılmaz gibi
generaller ya da Bülent Olcay, Berker Emre
Tok, Cemalettin Bozdağ, Şafak Duruer gibi amiraller neden
gönderildi? 

Hepsi bir buçuk saatte biten YAŞ’tan sonra hâlâ asıl meseleyi konuşmuyoruz.


YAŞ adım adım partileşti 


15 Temmuz’dan sonra 150 civarında general ve amiral FETÖ
gerekçesiyle ihraç edildi. Hükümet ise bunu gerekçe göstererek TSK’nin
teamüllerine dayanan kuralları değiştirdi. 

Darbe öncesinde 1612 Sayılı YAŞ Kanunu’nun 2. maddesi şöyleydi: 

“YAŞ üyeleri; Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Milli Savunma Bakanı, Kuvvet
Komutanları, Ordu Komutanları, Jandarma Genel Komutanı, Donanma Komutam ile
Silahlı Kuvvetler kadrolarında bulunan orgeneral ve oramirallerdir…” 

Bu, 15 şûra üyesinden 13’ünün asker olması anlamına geliyordu.
Kontrol askerlerdeydi. Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişiminden sadece 10 gün
sonra, yani 25 Temmuz 2016’da, yayımladığı 669 sayılı KHK ile kuralı şöyle
değiştirdi: 

“YAŞ üyeleri; Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Başbakan Yardımcıları (5
kişi), Adalet Bakanı, Dışişleri Bakanı, İçişleri Bakanı ve Milli
Savunma Bakanıile Kuvvet Komutanlarıdır.” 

Bu; 10 hükümet üyesine karşılık 5 asker demekti. 


15 Temmuz 2018 tarihli kararnameyle YAŞ’ın yapısı yeniden
düzenlendi. Buna göre YAŞ üyeleri: Cumhurbaşkanı yardımcıları, Adalet Bakanı,
Dışişleri Bakanı, İçişleri Bakanı, Hazine ve Maliye Bakanı, Milli Eğitim
Bakanı, Milli Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı ile Kuvvet Komutanları
oldu. Cumhurbaşkanı ise “gerekli gördüğü hallerde” toplantıya
katılıyor. Yeni düzenleme ile Cumhurbaşkanı dışında YAŞ,
7 hükümet üyesi ve 4 asker üye haline geldi.  Yetmedi… 
Terfileri belirleyen 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu’nun 49.
maddesi daha önce “Genelkurmay Başkanının teklifi ve Yüksek
AskeriŞûra’nın üçte iki çoğunluğunun kararı ile…” şeklindeydi. 1 Aralık
2018 tarihinde kabul edilen 681 sayılı KHK ile “Genelkurmay Başkanlığı’nın
görüşü alınarak Milli Savunma Bakanı’nın teklifi üzerine Yüksek Askeri Şûra’nın üçte
iki çoğunluğunun kararı ile…” olarak değiştirildi. 


Bu, TSK’deki terfi sisteminin tek hâkiminin hükümet
olması demek. Artık bakan teklif ediyor, diğer hükümet üyeleri el
kaldırıyor, askerler uygun bulmasa da terfi kararları alınıyor. TSK’nin
geleceğinde Maliye Bakanı Damat’ın oyu önemli, 40 yıl asker
üniforması giymiş orgeneralin görüşü önemsiz halegeldi. Askerler ne
düşünürse düşünsün, ordunun teamülleri ne olursa olsun, hükümet kendi istediği
orduyu kuruyor.


‘Bankamatik memurunu seçtiler’ 


Durumu sorduğum eski Askeri Hâkim Ahmet Zeki Üçok, ordunun
kritik isimlerinin tasfiyesini “TSK’nin ihtiyaçları ile hükümetin
kendilerini güvendehissettirecek kişilerin
örtüşmediğinin göstergesi. Hükümet kendini güvende hissetme tercihini
üstün kıldı” sözleriyle değerlendiriyor. 

Gelinen noktayı da şu çarpıcı örnekle anlatıyor: 

“2 yıldır kadro kuruluş yönergesi olmadığı için herhangi
bir faaliyette bulunamayan, adeta bankamatik memuru gibi
çalışan bir albayın; Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nda FETÖ ile mücadeleyi neredeyse
tek başına sırtlayan ve askeri yargıyı FETÖ üyelerinden temizleyen
bir başka albayın yerine terfi ettirilmesini de aynı refleksin
neticesi olarak değerlendiriyorum.” 


Üçok, YAŞ’taki terfilerde askeri hiçe sayan düzenlemeyi doğru
bulmadığı gibi yeni bir model öneriyor: 

“YAŞ’ın bu yapısı mutlaka değiştirilmelidir. YAŞ’taki
asker üye sayısı en az 5 ve üzeri olmalıdır ki ‘üçte iki
oranı’nın içerisinde yer alabilsinler. Buçözüm, askerler ve
hükümet üyeleri arasında uzlaşmayı sağlayacaktır.”


Açık ki bugünkü terfi düzeni “Milli Ordu” yerine “Hükümet’in Ordusu”
algısını resmen yerleştiriyor. Genelkurmay çatı iddianamesi ek klasörlerinde,
haksız olmadığımızı gösteren ilginç bir belgeyi
gazeteci Müyesser Yıldız ortaya çıkarmıştı. Genelkurmay Personel
Başkanlığı’nın YAŞ çalışmaları arasındaki “bilgi notu dosyası”nda
“çeşitli kaynaklar”ın amiral ve generallerle ilgili tespitleri not
edilmişti. Bir asker için “Reis düşmanı” yazarken, bir başkası
için“terfi etmeli, hükümet yanlısı, eşi türbanlı” ifadeleri yer
alıyordu. 


Okullarda çocuklara Balkanlar’ın kaybedilişini
“ordunun siyasallaşması” ile açıklıyoruz. Sonra neredeyse binlerce yıla
dayanan ordu geleneğini bir kararnameyle bozarak hükümetleştiriyoruz. İktidara
kurban ettiğimiz TSK’nin geleceği konusunda, askere “sana sormadık” diyoruz.
Umut edelim, bu dönemin muhasebesine de bir başka hezimet sebep
olmasın. Her “şerh” çok güzel olmadı ama belki de her “şerh”te bir hayır
vardı…