100 SAVAŞ GEMİSİ * VAHDETTİN KÖŞKÜ
Posted on January 12, 2024 by Nacikaptan
==============================
CUMHURİYET – Özdemir İnce – 12 Ocak 2024 Cuma
VAHDETTİN KÖŞKÜ
“Cumhuriyetin 100. yılında Türk donanmasına ait 100 gemi, boğazdan geçerken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bulunduğu Vahdettin Köşkü’nü selamladı.” (Sözcü)
“Türk Silahlı Kuvvetleri’nin en büyük savaş gemisi yerli ve milli üretim TCG Anadolu ve beraberindeki 100 gemi İstanbul Boğazı geçişi sırasında AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a çimariva selamında bulundu. Erdoğan’ın, töreni Vahdettin Köşkü’nden izlemesi dikkat çekti.” (Gazeteler)
TRT televizyonunu yeni kurduğumuz yıllarda Marshall McLuhan’ın “The Medium is the message” önermesi ağzımızdan düşmez, yazılarımızdan eksik olmazdı.
McLuhan bir mesajın biçiminin (basılı, görsel, müzikal vb.) o mesajın nasıl algılanacağını belirlediğini belirttiği bir açıklamasında, modern elektronik iletişimin (radyo, televizyon, filmler ve bilgisayarlar dahil) dünyayı deneyimleme biçimlerimizi gerçekten değiştirecek noktaya kadar geniş kapsamlı sosyolojik, estetik ve felsefi sonuçlara sahip olacağını savunuyordu.
1970’li yıllarda televizyonu kuran kadrodaydım ve bu konuda epeyce yazı yazdım. Mesajın anlamını kullanılan araç, yer, gün ve mesajın faili (kaynağı) içerir ve iletir. Medya mesleğinin bilinmesi ve unutulmaması gereken ilk ilkesi budur.
Sözcü gazetesi “Cumhuriyetin 100. yılında Türk donanmasına ait 100 gemi, boğazdan geçerken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bulunduğu Vahdettin Köşkü’nü selamladı” diye yazmakta. Türk donanması Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun herhangi bir yılında değil yüzüncü yılında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bulunduğu Vahdettin Köşkü’nü selamlamış. Marshall McLuhan’ın anlamlama kuramına göre mesajın amacını ve anlam yönünü Vahdettin Köşkü belirlemektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan donanmanın geçişini selamlamak ve onun saygı ve selamını kabul etmek için neden bu yeri seçmiş olabilir? Boğazda Dolmabahçe Sarayı dahil başka uygun yer mi yoktu? Elbette vardı!
Ama köşkün adını aldığı Padişah Vahdettin Cumhuriyet ve Atatürk’ün antitezidir. İncelikten yoksun, çok kaba bir mesaj var bu tercihte! R.T. Erdoğan Cumhuriyetin yüzüncü yılında niçin Vahdettinli bir mesaj gönderdi? Kendisinin Osmanlı ve halifelik muhibbi olduğunu kuşkusuz bilmekteyiz. Ancak Vahdettin tekin biri de değil. Tehlikeli bir seçim ve tehlikeli bir mesaj değil mi?
Cumhuriyetin yüzüncü yıl anma töreninde böyle bir yerin seçilmesi Cumhuriyete meydan okumaktan başka bir şey değil! Yönettiğim bir televizyon kanalında bir program yapımcısı, önemli bir siyasal anma gününde Vahdettin Köşkü’nü amaç dışı fon olarak kullansaydı ona kapıyı gösterirdim.
Buradan Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da oynanamayan Süper Kupa maçına gelebiliriz. Vahdettin Köşkü ile Riyad arasında bir mesaj örtüşmesi var. İkisi de halifelik ve Vahhabilik olgularına, dolayısıyla Selefi İslama gönderme yapmakta.
Riyad’da yaşanan rezaleti, biraz ukalalık edip göstergebilim yöntemiyle açıklamayı deneyecektim ama gerek kalmadı. Her şey kabak gibi ortada. Basın “İddiaya göre” notunu koyuyor ama iddiaya göre değil ortamın gerginliği ve megalomani sonucu bir Suudi bakan yardımcısı Türk kafilesine, “Burası krallıkla yönetilir sizin cumhuriyet şovu yapmanıza izin vermeyeceğiz” demiş.
Gerçek böyle iken AKP’nin ve Cumhur’un Başkanı R.T. Erdoğan bakın ne diyor: “Hangi sebeple olursa olsun, sporun günlük siyasi rekabetin mezesi haline getirilmesi yanlıştır, hatalıdır, sporumuza hiçbir faydası yoktur. Dün geceden itibaren muhalefet partilerinin yaptığı açıklamaları istismar siyasetinin yeni örnekleri olarak görüyoruz. Cumhuriyet 85 milyonun ortak değeridir. Gazi Mustafa Kemal bu ülkenin banisidir. Dünkü olayın mecrasından çıkarılarak şov ve provokasyon malzemesi yapılmasına müsaade edemeyiz. Hele hele müessif bir olay üzerinden milletin inancına ve mukaddesatına ahlaksızca dil uzatılmasını hiçbir şekilde mazur göremeyiz.”
Bu açıklamaya göre Suudiler haklı, Türkler haksız. Bunu da görüp anladık da “milletin inancına ve mukaddesatına ahlaksızca dil uzatılması” iftirası “Kuru deriden bal çıkarmak” değil de nedir?