TELEGRAM

FAİLİ MEÇHULLER DOSYASI /// SAYGI ÖZTÜRK : Çok şey bilen MİT’çi ortadan kayboldu


Fetullahçı
Terör Örgütü (FETÖ) soruşturması kapsamında 34 bin kişi tutuklu. Tutuklu
askerler içinde darbe girişimine bilerek, isteyerek katılanlar olduğu gibi
böyle bir durumdan habersiz olan, tatbikat yapıldığını, terör saldırısına karşı
önlem aldığını sananlar da var. İşte bu ayrım henüz yapılmış değil.


Cezaevinde
intihar etmek öyle kolay değil. “Ergenekon sanığı” olarak Silivri Cezaevi’nde 7
yıl tutuklu kalan yazar Ergün Poyraz “Cezaevinde kendini asacak uzunlukta ip
bulamazsınız. Bulsan da ipi bağlayacak yer bulamazsın” diyor. Balyoz davasından
uzun süre tutuklu kalan ve son olarak “Aşil’in Topuğu FETÖ’nün O Gecesi”
kitabını yazan emekli Albay Mustafa Önsel de, “eğer ranza varsa, çarşaf
kullanılarak intihar edilebilir” görüşünde.


BU İNTİHARLAR ARAŞTIRILMALI


15
Temmuz darbe girişiminden sonra Kastamonu Jandarma Bölge Komutanlığı Kurmay
Başkanı Albay İrfan Kızılaslan’ın Tokat Kapalı Cezaevi’nde intihar ettiği haberi
geldi. CHP Tokat Milletvekili Kadim Durmaz, tutuklu albayın son dönemde “bir
komutanın, şerefli bir askerin onuruyla bu kadar oynanmaz” deyip sinir krizleri
geçirdiğini ve sonunda intihar ettiğini öğrendi. İki çocuk babası eski askerin
cenazesi memleketi Ankara’nın Kızılcaham İlçesi’nde toprağa verildi.


Önceki
gün, twitter jurnalcisi Fuatavni adlı hesaba bilgi aktardığı, darbe girişiminin
ardından FETÖ’den tutuklanan Emniyet İstihbarat Dairesi’nde görevli mühendis
Burak Açıkalın cezaevinde intihar etti. MİT’in 20 bin kişilik FETÖ’cü listesini
örgüte sızdırdığı öne sürülen Burak Açıkalın, darbe girişimi sırasında
İstihbarat Dairesi binası yakınında yakalanmıştı.


MİT’TE YÜRÜTÜLEN SORUŞTURMA


Cezaevinde
bu kadar intiharların olmasının altında başka şeyler olabilir. Çok şey bilen
kişilerin mahkemelerde konuşmasından korkanların da intiharların içinde
olabileceği göz ardı edilmemeli. İntiharlar yaşandığı gibi bir de aniden
ortadan kaybolanlar var. Bunun son örneği de kısa süre önce MİT’ten ihraç
edilen A. O. oldu.


İstihbarat
Uzman Yardımcısı olarak 2005 yılında MİT’te göreve başlayan A. O., Diyarbakır,
Şırnak gibi terörün yoğun olduğu illerde, Dış Operasyon Başkanlığı’nda görev
aldı. Görevindeki başarıları nedeniyle takdirname ve teşekkür belgeleri
verildi. Yunanistan’da görev yaparken 12 Haziran’da Türkiye’ye çağrıldı.


O
günlerde yürütülmeye başlanan soruşturma kapsamında ifadesine
başvurulacaklardan biri de 3. Sınıf İstihbarat Uzmanı A. O. idi. Bazı MİT
mensupları kendi adına kayıtlı olmayan ve MİT’e de beyan etmedikleri telefon
hatlarını kullanarak Paralel Devlet Yapılanması/ Pensilvanya Örgütü (PDY/PÖ)
mensubu olan S.E ile iletişim kurmakla suçlanıyorlardı.


BİR DAHA HABER ALINAMADI


Şırnak’ta,
Diyarbakır’da, Yunanistan’da görev yapan A. O. 17 Temmuz’da açığa alındı. 2
Ağustos’ta meslekten ihraç edildi. Buraya kadar her şey normal. Ama bundan
sonra durum karışık bir hal alıyor.


Yunanistan’dan
Türkiye’ye Yunan plakalı diplomatik plakalı mavi renkli opel marka otomobille
dönen A. O.’nun pasaportu alındı. Ancak o Yunanistan’dan izinli olarak döndüğü
dönemde getirdiği otomobili kullanmayı sürdürüyordu. 1 Kasım tarihinde saat
12.38’de bulunduğu sitenin kamera kayıtlarında çıkışı görülüyor. İşte çıkış o
çıkış…


Evden
yanına hiç para almadı. Eşiyle vedalaşması olmadı. 1 Kasım’dan bu yana nerede
olduğunu bilen yok. Telefon en son 1 Kasım saat 16.00’ya kadar açık. Ondan
sonra sinyal kaydı da yok.


HER YERE SORDULAR


Sonradan
ek ifade için MİT’e ya da Emniyet’e götürülmüş olabilir diye düşündüler. Bu
arada Emniyet, hastane, otel kayıtlarını soruşturdular. Hastanelerde de
yurtdışına çıktığına ilişkin kaydı da yoktu. Yer yarılmış, eski MİT mensubu
sanki içine girmişti.


Eşi
ve avukatı Süleyman Serdar Balkanlı, MİT’e başvurdu. Kendilerine verilen
cevapta, “A. O. kurumumuz emrinde görevliyken yürütülen soruşturma sonucu 2
Ağustos 2016 tarihinde kamu görevinden çıkarılarak ilişiği kesilmiş olup,
hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulmuştur. Söz
konusu tarihten itibaren A. O. hakkında teşkilatımızca yapılan herhangi bir
işlem yoktur” denildi.


Biz,
bunu öğrendik. Acaba benzer durumda başka olaylar da var mı? İntiharlar,
kaybolanlar üzerinde önemle durulmalı. Çünkü bu olayların arkasında yabancı
servislerin, terör örgütlerinin olabileceği göz ardı edilmemeli.


Cezaevi
yönetiminin de intihar girişimlerine karşı daha duyarlı olması, tutuklular için
psikolojik desteği de artırması gerektiği ortaya çıkıyor.