LİNK : http://www.turkiyegazetesi.com.tr/yazarlar/fuat-ugur/599154.aspx
Bir FETÖ’cünün pişmanlık
mektubu
Örgüt içinde üst düzey yöneticilik ve imamlık yapan,
15 Temmuz sonrasında yurt dışına kaçan bir FETÖ’cünün gönderdiği
ve “Yeter
artık, hainlikten bıktık” diye başlayan bu mektup yurt
dışındakiler için bir ibret vesikası. Aslında akıllarını
başlarına toplayıp Türkiye’ye gelerek teslim olmaları için mühim
bir ipucu.
“Büyük
bir travma yaşıyorum. Kafayı yemek üzereyim” diye başlıyor
mektup ve şöyle devam ediyor:
YETER
ARTIK, HAİNLİKTEN BIKTIK
“Vatanım için hayatımı ortaya koyan ben, vatan haini
damgasını yemiş vaziyette yurt dışında kaçak yaşıyorum. Çocuklarım perişan.
Devletten ihraç edildikleri için işsizler. Biri tutuklu, biri pazarlarda iç çamaşırı satarak, biri de
inşaatlarda çalışarak geçimini sağlıyor. Halbuki üçünü
de okuttum, büyüttüm. Dinlerine, vatanlarına, milletlerine hayırlı birer evlat
olarak yetiştirmek için âdeta kendimi paraladım. Sonuç ortada. Kafayı yemek
üzereyim. Bu travmayı nasıl atlatacağım bilmiyorum.
Kimse de bilmiyor.
Yıllarca “Hizmet” dedik ve maddi manevi her şeyimizi ortaya
koyduk.
Gayemiz ülkemize, milletimize, hayırlı
evlatlar, “Altın Nesil” yetiştirmekti. Model
olarak Sahabeleri almıştık.
PRENSİPLER
TEK TEK ÇİĞNENDİ
Bunun için her türlü fedakârlığı yapmaya hazır olduk
ve yaptık.
Hizmet alabildiğine büyüdü. Artık herkesin parmakla
gösterdiği bir noktaya gelmiştik. Ancak hizmet büyüdükçe başta hizmet için
konulan prensipler bir bir çiğnenmeye başladı. Eskiden kadınların okumasının bile caiz olmadığı söylenmişti
bize. Sonra ihtiyaç var dendi ve kızlarımızı da okuttuk. Eskiden bankalara girilmez deniyordu. Hatta çok galiz ifadeler
kullanılıyordu bankalarla iş yapanlar. Sonra hizmet tebliğ vazifesini bırakıp banka kurdu.
Bunda da bir hikmet var dedik. Yurt dışı açılımlar
oldu. İlk gidenlerden olduk. Ama gittiğimiz ülkelerde âdeta bukalemun gibi olduk.
Niye?
HİZMET
İLERLESİN DİYE HER TÜRLÜ HARAMI İŞLEDİK!
“Yeter ki hizmet ilerlesin” deyip her türlü haramı
işlemeye başladık. Bunun hikmetini abilerimize sorduğumuzda, ‘Hizmet için her şey caizdir. Savaştayız, hedefe gitmek için bu
tür yolları kullanmak cihattır’ denildi. Buna da
olur dedik.
AK Parti
iktidara gelince hizmet altın yıllarını yaşamaya başladı. Öyle ki ne
istedikse devlet verdi. Arsa verdi, okul verdi, kadro verdi. Verdi de verdi.
Biz de AK Parti’nin açtığı gediklerden içeri
girerek devletin en gizli
birimlerinde kadrolaştık. Bazı kurumlarda tamamıyla biz vardık. Diğer İslami cemaatlere bile yer vermiyorduk.
Ne
olduysa birdenbire AK Parti’ye düşman kesildik. Sebep ne?
AK Parti dershanelerimizi kapatacakmış.
28 Şubat’ta bütün okullarımızı Çevik Bir’e teslim etmeye hazır hizmet
hareketi neden dershaneleri devlete teslime hazırız demedi?
Bunda biraz da hizmetin güç ve iktidar vehmine kapılmasının payı vardı
şüphesiz. Esas pay da içimize
sızmış değişik istihbarat örgütlerinin elemanlarıydı.
AK
PARTİ BİRDEN DÜŞMANIMIZ OLDU
Yıllarca beraber yürüdüğümüz, her işimizi beraber
yürüttüğümüz AK Parti ve
Erdoğan birdenbire düşmanımız oldu. Hizmet hareketini her yönüyle destekleyen Erdoğan ise birdenbire Nemrut, Firavun, diktatör vs. oldu.
Kimdi bizim suyumuza bu zehri katan? Biz ‘Hoca
Efendi’yi her şeyi bilir bildiğimiz için verilen her kararın arkasında bile bir
hikmet aradık.
17/25 Aralık tarihinde hizmetin elemanları tarafından
yapılan yolsuzluk operasyonları hepimizi şaşırttı. Neden 2009 yılından beri
takip edilen bakan çocuklarının dosyaları 2013 yılının sonuna kadar bekletildi?
ADIMIZ
KASETÇİYE ÇIKTI
MİT
müsteşarını tutuklamak ne demek? MİT tırlarını durdurmak ne demek? Yüzbinlerce insanın
telefonlarını dinlemek ne demek?
Ya
siyasiler hakkındaki kasetler? Adımız kasetçi cemaate çıktı âdeta.
Ama hepsine, ‘Hoca Efendinin bir bildiği
vardır’ dedik ve hizmeti sürdürdük.
Ama 15 Temmuz tam anlamıyla bir yıkım oldu bizim
için.
Ne demek darbeye girişmek?
Hani bir vatanımız milletimiz için canımızı
veriyorduk.
Hani yaşatma sevdası uğruna yaşama sevdasından
vazgeçen yiğitlerdik
Hani vatan bizim için kutsaldı?
Millet necip milletti?
Ne yaptık?
Karıncayı
bile ezmez ahlakıyla yetiştirdiğimiz askerimiz, polisimiz 15 Temmuz’da
milletimize, vatanımıza kurşun sıktı.
BİRİLERİ
HOCA EFENDİ’YE DUR DEMELİ
Artık bu durumu ne ile izah edebilirdik ki?
Yıllarca hizmetin değişik birimlerinde yöneticilik,
imamlık yaptığımız için yurt dışına kaçmak zorunda kaldık. Kaçmasak
tutuklanacaktık.
Ancak yurt dışına kaçtığımızda daha korkunç bir
manzarayla karşılaştık.
Yurt dışındaki bütün hizmet insanları Türkiye’ye
âdeta düşman olmuştu.
Yıllarca Batılılar, Batılılar dediğimiz insanlarla,
istihbarat örgütleriyle iş birliği yapıp ülkemizin aleyhinde çalışmamız
isteniyordu.
Bu kadarı da fazlaydı artık.
Buna yeter demenin zamanı geldi de geçiyor bile.
Allah aşkına birileri ‘Hoca Efendi’ye dur demeli.
Hayatımızı vatana adayan bizler artık vatana
ihanetle suçlanır olduk. Sebep olan da biziz maalesef.
Keşke
bütün dershaneler devletimize feda olsun deseydik te bu tezgâha düşmeseydik?
ABİLERİN
BİR ELİ YAĞDA BİR ELİ BALDA CASUSLUK YAPIYOR
Yeter artık!
Madem yüz binlerce insanımız cezaevlerine
girdi, başta ‘Hoca Efendi’ olmak üzere
hepimiz Türkiye’ye dönüp
cezaevlerine girmeliyiz diye düşünüyorum.
Ne zamana kadar vatan haini damgasıyla yaşayacağız.
Yaşadığımız tam anlamıyla bizde travma meydana
getirdi.
Cebini
dolduran hizmetteki abiler yurt dışında bir eli yağda bir eli
balda; bulundukları ülkelere casusluk yaparak yaşamını sürdürüyor.
Ya alt kesim?
Resmen sürünüyor.
40
YILLIK HİZMETİMİZ RESMEN ÇÖKTÜ
Yeter artık bu ihanetimiz.
Kusura
bakmayın ama ben gidip teslim olacağım. Hiç olmazsa suçumu çeker çıkarım da
vatan haini olmaktan kurtulurum.
Allah bizi affetsin. Allah günahlarımızı affetsin.
Allah hizmetin başındaki abilere şuur versin.
Biraz
mertlik varsa hepiniz gidip Türkiye’de teslim olsun. Cezası olan
çeksin kurtulsun.
Hep birden vatansız olduk. Hayallerimiz söndü. 40 yıllık hizmetimiz resmen çöktü.
Hani biz ‘muhabbet fedaisi’ydik. Husumete vaktimiz
yoktu? Ne oldu da birer zombiye dönüştük?
ÜLKEMİZDEKİ
CEZAEVİ YURT DIŞINDA HAİN OLMAKTAN DAHA ŞEREFLİDİR.
Bu noktaya gelinmesinde suçlu kim? Niye başta ‘Hoca
Efendi’ olmak üzere bunun muhasebesini yapmaz?
Artık çoğu kişi benim gibi isyan ediyor ama ya maddi ya da
başka sebeplerden dolayı kendini açığa çıkaramıyor.
Ben artık bittim. Gidip ülkemin cezaevinde yatacağım. Çünkü ülkemin cezaevi bile
yurt dışında vatan haini olarak en güzel şekilde yaşamaktan daha şereflidir diye
düşünüyorum.
Allah başta beni ve hizmetin başındakileri affetsin.
Binlerce yüz binlerce insanın hayatını mahvettik.
Belki de ahiretini de mahvettik.
Yeter artık, bitsin bu vatan hainliğimiz.
Bitsin bu ülke düşmanlığımız.
Korkarım
bu gidiş bizi tepe üstü cehenneme sürükleyecek.
Ey şakirtler! Gelin hep birlikte iyi bir muhasebe
yapalım da nerede yanlış yaptık tespit edelim.
Malum Allah’ımız buyuruyor ki: ‘Başınıza gelen musibetler ellerinizle işlediklerinizden
dolayıdır.’
Biz ne günah işledik de alnı secdeye gelen insanlar
bize zulmetmeye başladı?
Biz ne günah işledik de vatan haini konumuna düştük?
Gelin Allah rızası için aklımızı başımıza alıp iyi
bir muhasebemizi yapalım.
Allah aşkına yeter artık!..”
Bu mektup, daha önce FETÖ’cü İhsan
Yılmaz’ın örgüt içi eleştirilerini bana ileten gazeteci ve
yazar Selim
Çoraklı’dan geldi. Aslında FETÖ daha “cemaat” olarak
anılıyorken 16 yıl bilfiil onlarla birlikte olan ama 1999 yılında
ayrılarak bu örgütle mücadeleye girişen Selim Çoraklı’nın hikâyesi ise
bir başka yazı konusu. Onu da yazacağım. Hem de nasıl bu mücadelesinde yalnız
bırakılıp sahip çıkılmadığını da…