Gülen’i ABD’de
derdest etmek mümkün mü ?
7Şubat, 17/25 Aralık ve son olarak 15 Temmuz kanlı
kalkışma veya darbesinin bir numaralı sanığı firari terörist başı Gülen
Pensilvanya’dan terör örgütünü Türkiye aleyhine yönetmeye devam ediyor. Hedefi
ülkede birlik ve beraberliği bozarak bir iç savaş çıkarmak ve bu suretle
Türkiye’nin işgal edilmesi ve bölünmesine zemin hazırlamak. Bu hainlerin
emellerine ulaşmak için Batılı ülkelere veremeyecekleri taviz yok. Yeter ki bu
ülkelerin FETÖ örgütüne verdikleri destek ve koruma kesilmesin. Gülen 15 Temmuz
Kalkışması’ndan yaklaşık bir ay sonra 20 Ağustos’ta yayınlanan sohbetinde “Haçlı’nın
ülkenizi işgal etmesi kötü bir şey değildir; çünkü sizin ve onların arasında
kırmızı çizgiler vardır. Bir kere onlar, sizin kadınlarınıza kızlarınıza
ilişmezler, mâbedinize ilişmezler; ilişmemiş Haçlılar” diyebilmişti.
Türkiye’de NATO, ABD ve Batı’nın
etki ve nüfuz ajanı olarak faaliyet gösteren FETÖ’ye ülke içinde büyük darbe
vurulmasına rağmen, Batı’nın desteği ile Türkiye aleyhindeki psikolojik harp
faaliyetlerini yurt dışında fütursuzca devam ettiren, Pensilvanya’daki hain
henüz kullanma süresi dolmadığı için ABD tarafından Türkiye’ye iade edilmiyor.
Türkiye’nin ulusal güvenliği, iç barışı ve siyasi istikrarını hedef alan
PKK/PYD, FETÖ ve DEAŞ terör örgütleri, Batı tarafından açıkça ve alçakça
destekleniyorlar. 15 Temmuz Darbesi’nin devlet-millet işbirliğiyle başarısız
kılınması sonrasında NATO ve AB ülkelerine sığınan binlerce firari FETÖ
mensuplarına oturma izinleri verilip sırtları sıvazlanırken, FETÖ elebaşı Gülen
ABD’nin kendisini Türkiye’ye iade etmemesi için CIA ve ABD derin yapılarıyla iş
tutmaya devam ediyor. CIA ve ABD’nin derin yapıları FETÖ’yü, Zarrap
davasında kurdukları hukuksal kumpaslarda kullanmaya devam ederken, diğer
taraftan da Türkiye’deki üst düzey yetkilileri zan altında bırakacak asparagas
ve hayali iddiaları kamuoyunda dillendirmeye devam ediyorlar. Hedefleri üst
düzey Türk yetkililerini yıpratmak kadar FETÖ elebaşı Gülen’e koruma zırhı
sağlamak. Çünkü Pensilvanya haini Türkiye veya Rusya’nın (Karlov Suikastı
nedeniyle) kendisine bir suikast düzenlemesi veya illegal olarak derdest edilip
Türkiye’ye getirilme korkusu içinde yaşıyor.
Eski CIA Başkanı James Woolsey
(Bill Clinton’ın ilk döneminde iki yıl süre ile 1993-95) 19 Eylül 2016
tarihinde Flynn’in ekibi ile Türk yetkililer arasında yapılan toplantıda ‘Türk
yetkililerle Flynn ekibinin Fethullah Gülen’i ABD’den Türkiye’ye kaçırmayı
konuştuklarını iddia etmişti. Trump’ın eski Ulusal Güvenlik danışmanı olan
Flynn’nın avukatları ise bu iddiayı reddetmişlerdi. Wall Street Journal
gazetesine konuşan Woolsey “Gülen’i Türkiye’ye kaçırmak için ciddi tartışma
yapıldı. Buna yasalara aykırı olacak bir konuda beyin fırtınası denebilir”
demişti. Acaba Bill Clinton döneminin CIA Başkanı olmasına rağmen Hillary
Clinton’a karşı Trump’ın safında kampanya yürüten Woolsey, neden birdenbire altı
ay önceki vakayı ortaya döküp sansasyon yaratmıştı? Asıl amaç Gülen’e yapılacak
bir operasyonu akim kılmak mıydı? PKK’ya karşı yapılan operasyonlarda yerli
üretim İHA ve SİHA’lar örgüte büyük darbe vurdu. Yeşil, turuncu, gri ve mavi
listeden 150 sözde örgüt yöneticisi etkisiz hale getirildi. Kandil ve
sözde PKK üst düzey yöneticileri panik içinde. DEAŞ, Suriye ve Irak’ta
misyonunu tamamladığı için (PKK/PYD ve peşmergeye alan açma) Irak’ın Anbar
kentine çekilme kararı alarak çöle döndü. FETÖ’ye de diğer terör örgütleri gibi
darbe vurmanın, dış desteği kesmenin tek yolu terörist başı Gülen’i bir
istihbarat operasyonu ile derdest edip Amerika’ya rağmen Türkiye’ye getirmek
veya Pensilvanya’da etkisiz hale getirmektir. Uluslararası hukuk açısından
Türkiye’nin bu seçeneklere hakkı vardır. Zira terör örgütleri ve liderlerini
korumak desteklemek haydut devletlere özgü bir duruma işaret eder. Gülen’i bir
şekilde etkisiz hale getiremezsek, gerek Zarrap, gerekse Flynn dava ve
soruşturmaları bir kumpas olarak Türkiye’ye uzanır.
Nitekim, Zarrap davasında
Türkiye’nin tüm girişimlerine rağmen, FETÖ muhibbi savcı Bharara ve Hakim
Richard Berman’ın Türkiye’ye yönelik bir operasyon olarak genişletilmiş
iddianameye eski bir bakan ve 3 tanınmış Türk vatandaşını dahil etmeleri yeni
bir darbe girişiminin ayak sesleri olarak telakki edilebilir.
Kaynak: Gülen’i ABD’de derdest etmek mümkün mü? – Bülent Orakoğlu