Delil yok dava var
Bakalım yarın ara kararını
açıklayacak olan 4. Ağır Ceza Mahkemesi, “sapla samanı, at iziyle it izini” bir
miktar ayıracak mı, yoksa “Herkesin tutukluluk halinin devamına” mı diyecek?!.
Ankara’da görülen 486 sanıklı Akıncı
davasının ikinci bölümünün sonuna gelindi.
Davanın Temmuz-Ağustos aylarındaki celselerinde üst düzey
komutanlar dinlendi ve sadece 1 astsubay tahliye edildi.
9 Ekim’de başlayan ve yarın sona erecek ikinci bölüm celselerinde
ise kursiyer teğmenler ve pilotların savunması alındı.
Bu pilotlardan birisinin durumu oldukça ilginç. Adı Ahmet Pala. 32
yaşında bir Üsteğmen. TSK’dan ihraç da edilmedi, ama 16 aydır tutuklu.
Kendisinin veya birinci derece yakınlarının FETÖ/PDY ile
irtibatlı/iltisaklı olmadığını hem MİT, hem Emniyet Genel Müdürlüğü geçen yıl
Ağustos’ta resmi yazıyla bildirmiş.
Görev yaptığı dönemde yani “FETÖ’cülerin”
hakim olduğu süreçte sicil notlarının düşürüldüğü, 3 yıl üst üste girdiği
kurmaylık sınavını kazanamadığı/kazandırılmadığı tespit edilmiş.
15 Temmuz günü öğlen saatlerinde mesainin bitmesiyle birlikte
evine gittiği, bir daha Akıncı Üssü’ne dönmediği, yani darbe faaliyetlerine
karışmadığı da anlaşılmış. Dahası darbe yapıldığını anlayınca, evinde olduğunu
kanıtlamak için cep telefonu ve tabletiyle videolar çekmiş, ancak polis bunlara
tutanak tutmadan el koymuş. Halen telefon ve tabletin nerede olduğu bilinmiyor.
15 Temmuz günü babasının, “Oğlum git,
gördüklerini anlat” demesi üzerine polise ifade vermeye
giderken yolda gözaltına alınmış.
Tüm bunlar Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nca hazırlanan İdari
Tahkikat Raporu’na da yazılmış ve bu rapor mahkemeye gönderilmiş.
“Peki Ahmet Pala neyle suçlanıp, tutuklanmış?” derseniz;
Sadece darbeden 1 gün önce Balıkesir 9’unucu Üs Komutanlığı’na
gidip, F-16’lara takılan ve vurulacak hedefleri işaretlemede kullanılan Sniper
Pod’u Akıncı’ya getirmekle…
Ancak Ahmet Pala’ya bu görevi veren filo eğitim subayı ile bu
Sniper Podu’nu uçağa takan/taktıranlar halen görevde olduğu gibi, haklarında
soruşturma dahi açılmamış…
Keza Ahmet Pala’yla birlikte Balıkesir’e gidip, o cihazı getiren,
üstelik darbe gecesi uçuş yapan birinci pilota bile bu konuda bir suçlama
yöneltilmemiş…
Dahası ne poliste, ne tutuklandığı mahkemede bu suçlama gündeme
getirilmemiş. Sözkonusu suçlama ilk defa iddianamede yer almış.
RESMİ GÖREVDİ… YAPMAK ZORUNDAYDI
Ahmet Pala’nın o cihazı Akıncı’ya getirmesi normal mi, yoksa bir
darbe faaliyeti midir? Bunun için önce Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nca
hazırlanan İdari Tahkikat Raporuna bakalım. Raporda kelimesi kelimesine şunlar
yazılı:
“14 Temmuz 2017 Perşembe günü Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk
Hava Kuvvetleri için normal bir mesai günüdür. Bir gün sonra FETÖ/PDY
tarafından darbe yapılacağını devletin Milli İstihbarat Teşkilatı, Emniyet
Genel Müdürlüğü veya diğer kurum/kuruluşlar ile FETÖ/PDY örgütünden olmayan
sivil/asker kimse bilmemektedir. Bu nedenle 14 Temmuz gününü diğer mesai
günlerinden ayıran herhangi bir durum söz konusu değildir. Ancak örgüt
elemanlarının 14 Temmuz ve öncesi günlerde 15 Temmuz’da yapacakları darbe için
hazırlık yaptıkları anlaşılmaktadır. Bu hazırlıklardan bir tanesi de Akıncı
Üssüne diğer üslerde bulunan Sniper Podu’nun getirilmesi olmuştur. Bu faaliyet
gizli bir şekilde değil Muharip Hava Kuvveti Komutanlığı Kurmay Başkanının
yazılı emriyle, eğitim ihtiyacı adı altında açık bir şekilde yapılmıştır. Çünkü
daha önce de bu Sniper Podu’nun geçici olarak birliklerarası kaydırıldığı
durumlar söz konusudur. 14 Temmuz 2016 tarihinde Balıkesir 9’uncu Üs
Komutanlığı’ndan 4’üncü Üs Komutanlığına Hv. Plt. Üsteğmen Ahmet Pala’nın Hv.
Plt. Kur. Yüzbaşı İlker Hazinedar ile 143. Filo Komutanlığının yayınlamış
olduğu uçuş programına yazılmak suretiyle resmi bir görev şeklinde getirilmiş
olduğu tespit edilmiştir. Uçuş programına filo komutanı tarafından her kimin
ismi yazılırsa yazılsın bu görevin o personel tarafından yapılmak zorunda
olduğu, aksi bir durumun emre itaatsizlikte ısrar suçunu oluşturacağı açıktır.”
DELİL YOK DAVA VAR
Tüm bunlara rağmen iddianameyi hazırlayan savcının neye dayanarak,
“Sniper Podu getirmeyi” darbeye katılma olarak
değerlendirdiğini soracak olursanız…
Hayır, o da karar verememiş, zira iddianamesinde şunu söylüyor:
“Her ne kadar şüpheli savunmasında; darbeye teşebbüs faaliyeti
sırasında evinde olduğunu beyan etmiş ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı istihbarat
Başkanı, Personel Başkanı, Personel Daire Başkanı, Sicil Kıdem şube Müdürü ve
Subay Şube Müdürü tarafından şüphelinin darbe faaliyetine katılmadığını,
FETÖ/PDY üyesi olduğuna dair tespit yapılamadığına dair dosya kapsamında mevcut
3 sayfadan oluşan gerekçeli bilgi notu gönderilmiş ise de şüphelinin darbeye
hazırlık faaliyeti kapsamında Bandırma’dan F-16 uçaklarına sniper podunu
getirmesi, darbe faaliyetine iştirak mahiyetinde olup olmadığı hususunun
değerlendirme yetkisinin mahkemeye ait olduğu kanaatine varıldığından…”
Yargı dilinde pek rastlanmayan ve adeta, “Delil yok veya delillerim çok zayıf, ama ben yine de davayı
açayım, kararı mahkeme versin” şeklinde yorumlanabilecek
bir değerlendirme, değil mi?
Ahmet Pala’nın durumuna benzer durumda başka pilotlar da var…
Soyadı benzerliği veya karıştırmasından ya da 15 Temmuz’da tatilde olduğu halde
Akıncı’daymış gibi davaya dahil edilen üç pilot gibi… Bunlar tutuklu değil,
halen görevdeler, ama 3 müebbet ve örgüt üyeliğinden yargılandıkları için
yurtdışı yasağı konmuş… Yani bırakın yurtdışındaki eğitim veya kurslara
katılmalarını, Irak’ın kuzeyinde yapılan/yapılacak operasyonlara bile
gidemiyorlar.
Bakalım yarın ara kararını açıklayacak olan 4. Ağır Ceza
Mahkemesi, “sapla samanı, at iziyle it izini” bir miktar ayıracak mı, yoksa
“Herkesin tutukluluk halinin devamına” mı diyecek?!.
Müyesser Yıldız