Hikmet Çiçek yazdı…
Necla
Küçük, İstanbul-Gayrettepe, Yıldız Posta Caddesi, Gönenoğlu Sokak, Fidan
Sitesi’nde, A blok 4/9 no’lu dairenin kapısının çalındığını duyduğunda tarihler
21 Ocak 2008 gününü gösteriyordu. Polisin kuşattığı yer emekli Tuğgeneral Veli
Küçük’ün evidir. Emekli generalin eşi Necla Küçük için hayatında hiç
beklemediği bir süreç başlayacaktır. Aynı saatlerde Zeynep Küçük’ün de evi
basılacaktır. Tek gerekçe Zeynep Küçük’ün Veli Küçük’ün kızı olmasıdır. Zeynep
Küçük’ün ceza hukuku serüveni böyle başlayacak ve Ergenekon davası sürecinde
tecrübe kazanmış bir ceza hukukçusu olacaktır!
Necla Küçük de bir general eşiydi fakat onun hayatında öyle şaşalı
yemeklere, resepsiyonlara, pırlantalara falan yer yoktu. Altı yıl boyunca
Silivri cezaevinin görüş günlerini, duruşmaları hiç kaçırmadı. Sabırla gidip
geldi. Her zaman sevecen, güler yüzlü, onurlu ve başı dik. “Ben Veli Küçük” kitabını
yazarken öğrenmiştim, Necla Hanım’ın atlattığı ölüm tehlikelerini. Terörün en
yoğun olduğu bölgelerde yaşamış, 19 kez ev taşımıştı. Bu, neredeyse iki yılda
bir ev ve kent değiştirmek anlamına geliyordu. 20. kez de eşine yakın olmak
için Silivri’ye taşınmıştı.
‘BİZİM MAKEDON’
Ergenekon tertibinin isimsiz kahramanları çoktur. Onların en
başında yıllarca her duruşmayı takip eden, kapalı ve açık görüşleri kaçırmayan
ana ve babalar, eşler ve çocuklar gelir. Hiçbir akrabalık bağı olmadığı halde
dostluk ve dayanışma duygularını göstermek ve moral vermek için gelen yurtsever
insanlar da bir o kadar çoktur. Necla Küçük Silivri Cezaevi’nin kapısını
aşındırırken ciddi bir rahatsızlık geçirdi, hastalığı Veli Küçük’ten gizlendi.
“Suyun öte tarafından”, Makedonyalıdır Necla Küçük. Veli
Küçük ne zaman eşinden söz etse, sevecen bir dille “Bizim Makedon” derdi.
TENEZZZÜL ETMEDİ
“Balyoz” operasyonundan sonraydı.
Genelkurmay’ın aklına, cezaevindeki emekli ve muvazzaf askerlerin aileleriyle
yardımlaşma fikri nihayet gelmişti. Bir generali bir tertip sonucu tutuklanalı
yıllar geçmiş,“bir şeye ihtiyacınız var mı?” diye yeni soruyordu Genelkurmay.
Necla Küçük’ü de aradılar. “Bir şeye ihtiyacınız var
mı?” diye sordular.
Necla Küçük kendisine telefon eden yetkiliye “Hayır” diyerek teşekkürlerini iletti. “Hiçbir
şeye ihtiyacımız yok.” Şerefli
bir Türk subayının eşi böyle yaşıyor, böyle direniyordu.
Necla Küçük, eşi Veli Küçük’ün Ergenekon davasında iki kez
ağırlaştırılmış müebbet ve 99 yıl ağır hapse mahkûm edildiği karar duruşmasında
da vakur duruşunu sürdürdü. Davada bu kadar ağır ceza verilen iki sanık
bulunuyordu. Ergenekon tertibinin şehitlerinden, emekli Yüzbaşı Muzaffer
Tekin’e de iki kez ağırlaştırılmış müebbet ve 117 yıl hapis cezası verilmişti. (Yüzbaşı Tekin,
emekli olduktan çok sonra bir yasa değişikliği ile emekli kıdemli albay
olacaktı.)
Son sözü Veli Küçük’e bırakalım:
“Samandağ’da görev yapıyordum. Kaçakçılığı engelliyorduk. Yakaladığımız
kaçak maldan ikramiye alma imkânımız vardı. İlk defa ikramiye aldığımı
hatırlıyorum. Üç yüz lira idi. Parayı olduğu gibi eve götürdüm, eşime haber
vermeden, salonda divanın üzerine attım. Eşim bir çığlık attı ve bağırmaya
başladı. Benim rüşvet yediğimi zannetmiş. Anlatıncaya kadar bir hal
oldum.”
Güle
güle Necla Hanım. Toprağın bol olsun. (Allah rahmet eylesin – MKA)
LİNK
: https://www.aydinlik.com.tr/gule-gule-makedon-turkiye-aralik-2017-1#sc_modal
ÖZEL BÜRO NOTU : KOMUTANIMIZ E. TUĞG. VELİ KÜÇÜK’ÜN DEĞERLİ EŞİ SN. NECLA KÜÇÜK’E ALLAHTAN RAHMET,
KEDERLİ AİLESİNE SABIR DİLERİZ. NECLA HANIM TÜM ERGENEKON DURUŞMALARI SÜRECİNDE
SANIKLARIN ADETA MORAL KAYNAĞI OLMUŞTU. ONUN SEVECEN TAVIRLARI DURUŞMALAR
SÜRESİ BOYUNCA HERKESE NEŞE VERDİ. NECLA HANIM O KADAR OLUMSUZLUĞA RAĞMEN DİK
DURUŞUNDAN HİÇ BİR ZAMAN TAVİZ VERMEDİ. YURTSEVER BİR SUBAYIN VEFAKAR EŞİ
OLARAK BEYİNE HER ZAMAN DESTEK OLDU. NECLA TEYZEMİZİ TANIMAKTAN BÜYÜK BİR
MUTLULUK VE ONUR DUYDUK. DÜNYA DÖNDÜKÇE HER ZAMAN GÖNLÜMÜZDE MÜSTESNA BİR YERİ
OLACAKTIR. DAİMA SEVGİ VE SAYGI İLE HATIRLAYACAĞIZ. NUR İÇİNDE YAT NECLA TEYZE.
KABRİN NUR OLSUN. ERKUT ERSOY & ÖZEL BÜRO GRUBU SÖZCÜSÜ