KADINLARA SEÇME-SEÇİLME HAKKI VE ŞİMDİKİ DURUM
Atatürk
Devrimleri’nin en önemlilerinden birisi,kadınlara seçme ve seçilme hakkı
tanınmasıdır.
1923 Şubatında”Bizim
sosyal toplumumuzun başarısızlığının sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz
ilgisizlikten ileri gelmektedir. Yaşamak demek faaliyet demektir. Bundan dolayı
bir sosyal toplumun, bir organı faaliyette bulunurken, diğer bir organı
işlemezse, o sosyal toplum felçlidir.”demiştir Atatürk.
1923 yılında Konya’
da”Dünyada hiçbir milletin kadını,ben Anadolu kadınından fazla çalıştım,milletimi
kurtuluşa ve zafere götürmekte,Anadolu kadını kadar emek verdim,
diyemez.Erkeklerden kurduğumuz ordumuzun hayat kaynaklarını kadınlarımız
işletmiştir. Çift süren,tarlayı eken,kağnısı ve kucağındaki yavrusu ile yağmur
demeyip,kış demeyip cephenin ihtiyaçlarını taşıyan hep onlar, hep o yüce,o
fedakar,o ilahi Anadolu kadını olmuştur.Bundan ötürü hepimiz bu büyük ruhlu ve
büyük duygulu kadınlarımızı,şükranla ve minnetle sonsuza kadar aziz ve kutsal
bilelim.”Demiş Atatürk…
1923 yılında Nezihe Muhiddin
ilk kadın partisi “Kadınlar Halk Fırkası”nı kurmak istedi Fakat 1909 Seçim
Kanunu yüzünden,Türk Kadınlar Birliği
derneğine dönüştü.
1924 anayasası
hazırlanırken kadınların milletvekili seçme ve seçilme hakkına sahip olması
gündeme geldi ama TBMM genel kurulunda,bu hakkın sadece erkeklere tanınmasına
karar verildi.
Neden?Çünkü bu kararı
alanlar zaten erkeklerdi…
1926 yılında Türk
kadınlarını “şeriat” zincirinden kurtaran Medeni Kanun ile,Türk kadın
haklarının temeli oluşmuştur.
1930 dan başlayarak
çıkarılan yasalar ile önce Belediye seçimlerine katılma,sonra köylerde muhtar
olma,ihtiyar meclislerine seçilme hakkı tanınan kadınların milletvekili seçme
ve seçilme hakları tanınmaya başlandı.
3 Nisan 1930’da
Belediye Kanunu’nun kabul edilmesiyle Kadınlara belediye seçimlerinde seçme ve
aday olma hakkı tanındı.
1931 yılında ilk
kadın cerrahımız çalışmaya başlamıştır
26 Ekim 1932′ de
kabul edilen bir yasa ile Türk kadınına muhtar, köy ihtiyar kurulu üyeliğine
seçilme ve seçme hakkı tanınmış;
8 Ekim 1934′ de kabul
edilen yasa ile kadın-erkek eşitliği alanında haklar tanındı.
1934 te Başbakan
İsmet İnönü ve 191 milletvekili Anayasa ve Seçim Kanunu’nda değişiklik önergesi
verdi.
5 Aralık 1934’te
Mecliste yapılan oylamada, Meclis’in 317 üyesi vardı.Oylamaya 258 milletvekilinin tamamının oyuyla kabul
edildi.
84 yıl önce,Anayasa
ve Seçim Kanunu’nda yapılan değişiklik ile kadınların oy kullanmasına ve aday
olabilmesine karar verildi.
Türkiye, Fransa’dan
Fransa ve İtalya’dan 11, Romanya’dan 12, Bulgaristan’dan 13, Belçika’dan 14,
İsviçre’den ise 36 yıl önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanımıştı.
Aydın’ın Çine
ilçesine bağlı Demirdere köyünde 500 oy alan Gül Esin,Türkiye Cumhuriyeti’nin
ilk kadın muhtarı oldu.
Anayasanın 10. ve 11.
Maddeleri değiştirildi ve her kadınlara 22 yaşında seçme,30 yaşında seçilme
hakkı verildi.
11 Aralık 1934’de
yapılan değişiklikler sonucu anayasada tanınan haklar seçim kanunuyla da
düzenlendi.
8 Şubat 1935’te
Kadınların ilk kez oy kullandığı ve aday olabildiği TBMM V. Dönem seçimleri
yapıldı.17 kadın milletvekili ilk kez TBMM’ye girdi ve kadınlar
milletvekillerinin % 4,5’ini oluşturdu.
Şimdi ise kızlar,
zengin koca bulma, iyi bir ev hanımı olma ve kapanıp mümkünse dışarda çalışmama
üzerine beyin yıkamasından geçirilerek geleceğe hazırlanıyorlar.
Türkiye’nin ilk kadın
milletvekili Satı Kadın (Satı Çırpan) Kazan Köyündendir.Atatürk tarafından Türk
kadınına örnek olması için Satı Kadın Meclisin ilk kadın milletvekili olarak
seçilmiştir.
8 Mart 1924 tarihinde
kabul edilen 442 sayılı Köy Kanununda yapılan değişiklikle kadınlara, muhtar ve
ihtiyar meclisi seçimlerinde oy kullanma ve seçilme hakkı tanınır. Satı Kadın
da bu kanun değişikliğinden yararlanarak Kazan köyüne muhtar seçilir.
S. Arif Terzioğlu,
Satı Kadın ile Atatürk’ün karşılaşmasını “Yazılmayan Yönleriyle Atatürk” adlı
kitabında şöyle anlatır:
“Ankara’da yakıcı bir
yaz günü idi.Atatürk Kızılcahamam’a giderken,Kazan Köyü yakınlarında durmuş ve
otomobilinden inmişti.Köyün kadını,genci,yaşlısı,ihtiyarı yabancı konukları
görünce hep koşuştular.
Kimi su seyirtti,kimi
ayran, bunlardan biri, güğümünden aktardığı soğuk ayranı Ata’ya uzattı:
“Bir soğuk ayran içer
misiniz,” dedi.
Ata’sı, ayranı kana
kana içmiş ve biran durakladıktan sonra ona
Senin kocan kim?”diye
sormuştu!
Köylü kadını
Ankara’nın kendine has şivesi ile kocasının Sakarya harbinde boğazından
yaralanmış bir cengaver olduğunu söyledi.
“Ne zaman doğdun?”
“1919’da Atatürk
Samsun’a çıktığı zaman doğdum.”
Ata, bir an
düşündü,nasıl olurdu.
Bu Satı Kadın hiç
tereddütsüz, o her zamanki nüktedan haliyle ve memleketin işgal altında
geçirdiği acı yılları ima ederek:
– “Evet, Paşam, ondan
evvel yaşamıyordum ki!”
Bu espri Ata’yı bir
hayli düşündürdü. Daha sonra biz Satı
Kadını Büyük Millet Meclisine giren ilk kadın milletvekili olarak görmekteyiz.”
Satı Kadın,
milletvekili olması ile ilgili süreci şöyle anlatır:
“Aradan birkaç ay
geçti Bölük Kumandanı bana:
“Biz seni köy
muhtarlarının başına reis yapacağız” dedi.
“İyi ya olurum,”
dedim. Hökümetin emrine kellem bile feda olsun.
Yirmi gün sonra da
iki candarma gelip, beni aldılar.Sonra da meclise varıp yemin ettikten kelli
mebusluğa başladım. İreyislik dedikleri meğer mebusluk imiş.
Meclise vardığımda
Ziraat Encümeninde çalışırım. Çok işimiz var. Allah devlete millete zaval
vermesin. Ulu Atatürk’ümüze de uzun ömür versin. O olmasa köylü Satı’yı
Meclisin önünden bile geçirmezlerdi. O geldi de Satılar adam yerine geçtiler.
Mebus bile oldular. Bin yaşasın Atatürk’üm.”
1938 yılında
halkevinde verilen bir müsamerede Satı Kadın, bir köylü gurubunun içeri
alınmadığını görür.Sebebini sorduğunda kapıdaki görevli “Efendim bugün
milletvekillerinin günü” der.
Bunun üzerine Satı
Kadın köylüleri göstererek:
“Bunlar milletin
vekilleri değil, asıllarıdır” diyerek yana çekilir ve köylülere yol gösterir.
24. Dönem’de 79 kadın Meclis’e girmişti.
25. Dönem’de 96 kadın milletvekili Meclis’e girmişti.
26. Dönem’de 82 kadın milletvekili Meclis’te olacak…
1 Kasım seçim sonuçlarına göre AK Parti 32, CHP 21, HDP 19 ve
MHP 3 kadın milletvekilini Meclis’e gönderdi.
“CHP
“Yeni tüzüğümüzde
kadın kotasını % 25’ten % 33’e
çıkardık,bu oran TBMM dahil, seçimle gelinen tüm görevler için geçerli olacak.”
“MADDE 61a- Partinin
katıldığı milletvekili genel seçimlerinde merkez yoklaması yoluyla belirlenecek
adayların tespitinde,parti meclisi seçiminde il, ilçe, belde yönetim
organlarının seçiminde, il genel meclisi ve belediye meclisi üyelikleri için
adayların tespitinde,
kongre ve kurultay delegesi seçimlerinde en az yüzde 33 cinsiyet kotası
uygulanır.
Seçimlerde kongre
veya kurultay üye tam sayısının 5’te 1’inden az oy alanlar, asıl ya da yedek
üyeliğe seçilmiş sayılmazlar. Her 2 cinsiyetten yeter sayıda aday çıkmazsa,
katılan adaylarla seçim yapılır.”
CHP’de 1989’da Erdal
İnönü döneminde tüzüğe konmuş, sadece Parti Meclisi (PM) üyeleri için
geçerli % 25’lik kadın kotası vardı .
CHP’li 530 Belediye Başkanı’ndan 6’sı kadın. Oran % 1
6139 Belediye Meclisi üyesinden 430’u kadın. Oran % 6.5
612 İl Genel Meclisi üyesinden 31’i kadın. Oran % 5.1
74 ilde İl Genel Meclisi üyesi kadın yok.
CHP ye yakışan ya da CHP den beklentimiz bu mudur sizce…
Dünya nüfusunun da
Türkiye nüfusunun da yarısı kadınsa,yönetim kadrolarında da aynı oranda olması
gerekmiyor mu?
Peki niye bu oran bu
kadar düşük…Erkek arkadaşlar size soruyorum,kadınlar sizden daha mı az
zeki,daha mı az başarılı,ya da daha mı az çalışkan…Hangisi…
Çalışma hayatına bir
göz atarsanız kadınların pek çok iş kolunda erkeklerden daha başarılı olduğunu
görürsünüz…
Bence siz erkekler
kadınlardan korkuyorsunuz,tahtınızı sallayacaklar diye…
Bu işin şakası …
Bizim bütün sorunumuz
eğitim sistemini bozarak,kadınlarımızı eğitimden uzaklaştırıp eve kapatan,din
eksenli yönetime özendirerek,onları toplum dışına itip eve hapsederek erkek
egemen bir toplum yaratmak.
O yüzden de şimdi
küçücük kızlara okullarda gelin olma
provaları yaptırılıp,zengin koca bulma, iyi bir ev hanımı olma ve
kapanıp mümkünse dışarıda çalışmamaya özendirilerek beyin yıkamasıyla geleceğe
hazırlanıyorlar.
Kadındır çocuğu
yetiştiren,kadınlarımız daha çalışkan,daha eğitimli olmalı ki,geleceğin
başarılı insanlarını yetiştirebilsinler…
Biz
dil,din,ırk,cinsiyet ayrımını bir kenara bırakıp,sadece insan olarak bu dünyayı
nasıl daha yaşanası hale getirebilirizin mücadelesini verelim …El ele…Yan
yana..Can cana…