FERHAT ÜNLÜ : FETÖ’YLE SAVAŞIN
ANA ESASLARI
Latince ‘terrere’ sözcüğünden türeyen terör, ‘korkudan
dehşete düşmeye sebep olma’ anlamına geliyor. İlk olarak Fransız Devrimi’nin
gerçekleştiği sene, 1789’da Dictionnaire de la Academie Française’in ekinde yer
almış. Devrim sürecinde yaşanan olayları anlatmak üzere… Mevzuatımızda terör,
3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun birinci maddesinde şöyle tanımlanıyor:
“Terör; cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme
veya tehdit yöntemlerinden biriyle, Anayasa‘da
belirtilen Cumhuriyetin niteliklerini, siyasi, hukuki, sosyal, laik, ekonomik
düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmak,
Türk devletinin ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, Devlet
otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak veya ele geçirmek, temel hak ve
hürriyetleri yok etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düzenini veya
genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından
girişilecek her türlü suç teşkil eden eylemlerdir.” FETÖ, 2014 Ocak
ayında Milli Güvenlik Kurulu kararıyla ‘Kırmızı
Kitap‘a bir tehdit olarak girdiğinden beri terör örgütü. Diğer örgütlerden
farklı olarak bilgi, insan ve para kaynağını, özellikle de bilgiyi, istihbaratı
çok etkin biçimde kullanabiliyor. Terör tanımının belkemiğini oluşturan -silah
da dâhilcebir, şiddet unsurlarını ise diğer örgütlerden farklı olarak zaman
zaman ve bir strateji doğrultusunda, ‘ölçülü biçimde’ devreye sokuyor. 15 Temmuz
hain darbe girişimi başta olmak üzere hiçbir terör eylemini de üstlenmiyor.
GENETİĞİ FARKLI TERÖR
Örgütün farklı doğası, genetiği hem onun terörle ilişkisinin tanımlanmasını
geciktirmişti, hem de mücadelenin ancak 15 Temmuz 2016’dan sonra hakkıyla
başlayabilmesine yol açtı. Örgütle mücadelenin derinden derine başladığı Şubat
2012 ile siyasi mücadelenin başladığı Ocak 2014 parantezini ve bürokratik
mücadelenin çok sınırlı biçimde yapıldığı Ocak 2014 ile bürokratik mücadelenin
de miladı olan Temmuz 2016 parantezini farklı bağlamlarda değerlendirmek
gerekiyor. Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan‘ın öncülüğünde Şubat 2012’de başlayan mücadele ancak Temmuz
2016’da topyekün bir savaşa dönüşebildi.
O süreçten bu yana neler yaşadığını teorik çerçevede değerlendirelim: Bir
örgütle mücadele sürecinde siyasi karar verildikten sonra yapılması gereken,
örgütün elindeki silahların ve silah olarak kullandığı tüm enstrümanların
alınmasıdır. 15 Temmuz’dan sonra ordu içindeki örgüt mensuplarının büyük oranda
tavsiyesi ile örgütün elindeki en büyük silah alındı. Acil olanı buydu zaten.
Örgütün silah olarak kullandığı diğer unsurlar şunlardı: Bilgi (istihbarat),
insan kaynağı ve para. Örgütün lider kültü etrafında şekillenmiş çarpık
ideolojisiyle mücadelede her ne kadar akademi üzerine düşeni yapmamış olsa da
örgütle ideolojik mücadelede de epey mesafe kaydedildi.
Şubat 2012’den bu tarafa aşama aşama örgütün bilgi tekeli büyük oranda kırıldı.
FETÖ, bilgi kaçaklığı, istihbarat ticareti yapan örgüttü. Devletin milyonlarca
petabaytlık bilgilerini gasp yoluyla girdiği meşru sistemin içinden çaldı ve
yabancı ülkelere servis etti. Ancak artık devletin imkânlarıyla bilgiye
erişemiyor, ki bu, böyle bir örgütle mücadele açısından hatırı sayılır bir
ilerleme.
İnsan kaynağı, ‘üstü ihanet, ortası ticaret, altı ibadet’ ile ifade edilen tüm
katmanlarda belirli oranda konsolide oldu ama kendine yeni insan kaynağı
bulamıyor. 2013 yazında dershanelerin kapatılması kararından bu yana da insan
kaynağının kesilmesi konusunda büyük ilerleme sağlandı.
Şirketlere kayyum atamaları başta olmak üzere çeşitli idari tedbirlerle de en
azından yurt içindeki para kaynağının kesilmesi sağlandı.
2017’de MGK’ya sunulan FETÖ’yle Mücadele Raporu’na göre örgütün, 7.5 milyarı
gayrimenkul, 41 milyar lirası şirket varlığı olmak üzere toplam 48.5 milyar
lirası devlete geçti. Ancak örgüt yurt dışında finansal gücünü devam ettiriyor.
Konvansiyonel bir terör örgütü olmayan FETÖ ile mücadelenin asimetrik doğasını
devletin artık büyük oranda kavradığını, bu konuda epey tecrübe kazandığını
söyleyebiliriz.
Silah, bilgi, insan ve para kaynağı tamamen kırılmadan örgütle mücadelenin
nihayete ermesi de mümkün değil. Zira bunlar FETÖ ile mücadelenin esasları
diyebileceğimiz ana unsurlar.