ARSLAN BULUT : TSK’YA VE MİT’E KUMPAS KURAN SİYASİLER NE
OLACAK ???
E-POSTA : arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr
05 Eylül 2019
FETÖ’nün uydurduğu AKP
iktidarının özel savcılar atamak suretiyle tam destek verdiği “Ergenekon
Silâhlı Terör Örgütü Davası”nın duruşmaları 20 Ekim 2008’de başlamış 5
Ağustos 2013’te mahkûmiyet kararlarıyla sona ermişti. Gerekçeli karar ise
2014’te yazılmış ve şu hüküm verilmişti: “Bu yargılama sonunda Ergenekon
diye bir örgüt olduğu bu silahlı terör örgütünün bir derin devlet yani
Gladyo/Kontrgerilla yapılanmasına karşılık geldiği ve esas olarak Türk Silahlı
Kuvvetleri içinde yasadışı olarak oluşturulup faaliyet gösterdiği mensupları
arasında asker-sivil toplumun her kesim ve statüsünden insanların bulunduğu
sonucuna varılmıştır. Mahkememizde karara bağlanan davada Ergenekon Terör
Örgütü’ nün özellikle Bülent Ecevit başbakanlığındaki 57. Hükümeti ve Abdullah
Gül ve Recep Tayyip Erdoğan Başbakanlıklarındaki 58. ve 59. hükümetleri hedef
alan faaliyetlerini yoğunlaştırdığı anlaşılmaktadır. “
***
FETÖ MİT Başkanı’nı
tutuklamaya kalkıştı engellendi… 17-25 Aralık soruşturmasında ise Rıza
Zarrab’ın verdiği iddia olunan ve ses kayıtlarıyla ele geçen nakit dövizlerle
de delillendirilen rüşvetler üzerinden dört bakana suçüstü yapıldı başbakanın
oğluna hatta başbakana operasyon düzenlenecekken buna karşı de tedbir alındı.
Bu tarihten itibaren FETÖ’ye karşı operasyonlar da başladı. Dört bakan hakkında
ise soruşturmaya izin verilmedi paralar da iade edildi!
FETÖ 15 Temmuz’da darbe
girişiminde bulununca Ergenekon ve Balyoz gibi davalarda yeniden yargılanma
yapıldı. Ergenekon davasında verilen kararın gerekçesi önceki gün açıklandı.
Gerekçeli kararda Ergenekon diye bir örgütlenmenin olmadığı Yargıtay tarafından
bozulan hükümde örgütün varlığı yönünde kullanılan bazı delillerin CMK 134.
maddesine aykırı olarak toplandıklarından hükme esas alınamayacağı kaydedildi.
Mahkeme “delil yetersizliğinden” beraat kararı verilmesini açıklarken
şu ifadeyi kullandı:”FETÖ amacına ulaşabilmek için de her türlü yöntemi
mübah görmektedir. Bu manada bazı sanıklar ve müdafiilerinin aramalarda ele
geçen suç unsurlarını da FETÖ/PDY üyesi kolluk mensuplarının yerleştirmiş
olacakları iddiaları bir kenara atılamaz ise de bu konuda açıkça bir olayda
delil uydurulduğu ispatlanmadıkça o olayla ilgili hükümde zorunlu olarak delil
yetersizliğinden beraat kararı verilmesi sonucuna varılmaktadır. “
Oysa delillerin tamamının uydurma
ve kurgu olduğu yargılamalar sırasında sanıklar ve avukatları tarafından
defalarca ispatlanmıştı. Mahkeme buna rağmen gerekçeli kararda
“Soruşturmaların tamamının ortada hiç bir şey yokken ortaya atılmış
tamamen uydurulmuş delillere dayandığına dair de elde somut deliller
yoktur” ifadesini kullandı. ***Mahkeme bu kararı verirken delillerin
uydurma olup olmadığına kanaat getirmemiş. Öyleyse bu durumda karar verilebilir
mi? Mahkemenin delillerin incelemesini yaptırması ve bu konuyu açıklığa kavuşturması
gerekmez miydi? “Delil vardır denilemez ama delil yoktur da
denilemez” diye özetlenebilecek ifadelerin bir ağır ceza mahkemesinin
gerekçeli kararında bulunması hukuk mantığıyla da ceza yargılama usulleriyle de
bağdaşmaz. Zira delil uyduran polisler gazeteciler savcılar ve uydurma olduğu
anlaşılan sahte delillere dayanarak karar veren hâkimler ve onlara “bir
savcı bulun delillendirin” diyen siyasi irade temsilcileri hakkında suç
duyurusunda bulunmak gerekirdi!
Mahkeme Türk Silahlı
Kuvvetleri’ne Milli İstihbarat Teşkilatı’na ve ülkenin yetiştirdiği aydınlara
delil uydurarak kumpas kurmak suçunu işleyenler hakkında suç duyurusunda
bulunmaya mecburdu. Fakat bu yönde bir karar vermek iktidar partisini zor
durumda bırakırdı! Gerekçeli karar bu sebeplerle hukuk aykırıdır… Bu karar
yargı bağımsızlığına bir gölge daha düşürmüştür.
LİNK : https://www.yenicaggazetesi.com.tr/tskya-ve-mite-kumpas-kuran-siyasiler-ne-olacak-53139yy.htm