İRTİCA & ŞERİAT & LAİKLİK & TÜRBAN KONUSU & TESETTÜR & İSLAMİ CİHAD & YEŞİL SERMAYE

İRTİCA DOSYASI : OKUL MÜDİRESİ İZMİR MARŞINI SÖYLEYEN ÖĞRENCİLERİ YATAKHANEYE KİLİTLEDİ..


OKUL MÜDİRESİ
İZMİR MARŞINI SÖYLEYEN ÖĞRENCİLERİ YATAKHANEYE KİLİTLEDİ..


Bursa Anadolu
Kız Lisesi’nde neler oluyor ?


Bursa eğitim camiası ve kamuoyu, Bursa’nın en eski ve
köklü okullarından biri olan Bursa Anadolu Kız Lisesinde yaşandığı belirtilen
son derece ciddi iddialarla sarsılıyor. Öğrenciler, öğrenci velileri ve eğitim
camiasının yoğun şikayetleri üzerine kamuoyunun gündemine taşınan bu iddialar
Okul Müdürü Zeliha Özbek üzerinde yoğunlaşıyor.


Lodos haber
adlı bir internet sitesine gönderilen mektupla ortaya çıkan skandal ve adı
geçen sitenin yönelttiği sorular;


·        
Okulun geleneksel Mantı Günü’nün bu yıl Ramazan ayına
denk gelmesi sebebiyle iftar yemeğine çevrildiği ve bu iftar yemeğinde
yaşanılan olayların öğrenciler üzerinde hiç bir eğitim sistemine yakışmayacak
baskı ve hakarete dönüştüğü doğru mu?


·        
Osmangazi Belediyesinin sponsorluğunda düzenlendiği
belirtilen iftar organizasyonunda, iftar yemeği biletlerinin okulun yatılı
öğrencilerine, yani beslenme ve barınma dahil tüm giderleri devlet tarafından
karşılanması gereken bu öğrencilere 20 lira karşılığında satıldığı doğru mu?


·        
Ve bu yemeğin biletlerini para ödeyerek satın almak
zorunda kalan yatılı öğrencilerin, “fazla katılımdan ötürü yemeğin yetişmediği”
gerekçesiyle aç kaldığı doğru mu?


·        
Üzerine para ödedikleri halde iftar yemeği yiyemeyen
öğrencilerin bu durumu protesto etmek amacıyla İzmir Marşı’nı söyledikleri
için, o öğrencilerin cezalandırılarak yatakhaneye kilitlendiği doğru mu?


·        
O geceyi aç ve kilit altında geçiren öğrencilerin,
ertesi gün “Vatan haini” ve “edepsiz” ilan edildikleri ve ağır hakaretlere
maruz kaldıkları doğru mu?


·        
Yine aynı öğrencilerin, önümüzdeki eğitim öğretim
yılında “okula alınmamakla” tehdit edildiği doğru mu?


·        
Yine bu öğrencilerin almaya hak kazandığı onur
belgelerine okulda düzenlenen karne töreninde, “siz bu belgeyi hak
etmiyorsunuz” diyerek el konulduğu doğru mu?


·        
Kutlu Doğum Haftası’nda ve ders saatinde okul
bahçesinde lokma döktürüldüğü! Ve çağırılan imamın okuduğu Kuran’ın yine ders
saatinde okulun hoparlörlerinden tüm sınıflara yayın yapıldığı doğru mu?


·        
İftar organizasyonuna dönüştürülen Mantı Gününde, Mantı
Günü’nün geleneksel olduğunu ve bu nedenle bir başka tarihte yapılmasını
isteyen Bursa Kız Lisesi Mezunlar Derneği yöneticilerinin okul idarecileri
tarafından, “Haddinizi bilin! Yol boyu mantıcılar var! Kapı orada!
Beğenmiyorsanız gidin!” denilerek kovuldukları doğru mu?


·        
Kılık kıyafet noktasında büyük baskı altında
olduklarını ve sürekli hakaret işittiklerini öne süren öğrencilerin
anlattıkları doğru mu?


·        
Bu baskı ve hakaret ortamında psikolojileri ciddi
oranda bozulan öğrencilerin yaşadığı travmadan İl Milli Eğitim yöneticilerinin
bilgisi var mı?


·        
Ve son olarak, Bursa’nın en köklü eğitim kurumlarından
biri olan Bursa Anadolu Kız Lisesi’nde yaşandığı öne sürülen tüm bu iddialar
doğru mu?


Başta
öğrenciler, velileri, eğitimciler ve tüm kamuoyunun aydınlanmaya ihtiyacı
olduğu gerçeğinden hareketle, Bursa Anadolu Kız Lisesi’nde okuyan ve adı bizde
saklı olan bir öğrencimizin yazdığı mektubu öğrenci psikolojisinin daha net bir
şekilde anlaşılabilmesi için okurlarımızla paylaşıyoruz.


İşte
gönderilen o mektup:


“Bursa
Anadolu Kız Lisesinde okuyan aynı zamanda Bursa Anadolu Kız lisesi Pansiyonunda
kalan öğrenciyim. Okulumu severek ve büyük mutlulukla başladım. İki yıldır da
çok mutluydum. Fakat bu yıl yeni okul müdürümüzün gelmesiyle huzuru, gülmeyi
unuttuk. Bize ülkemizin geleceği olduğumuzu söylüyorlar, fakat düşünmeyin,
sorgulamadan itaat edin diyorlar. Bir yanlışa itiraz ettiğimizde vatan haini
oluyoruz. Son çare olarak yaşadıklarımızın bir özetini size anlatmayı istedik.
Sizi, haberlerinizi yakından takip ediyor ve cesaretle bizi anlayabileceğinizi
düşündük.


Sorunlarımız
okul müdüremiz Zehra Özbek’in gelişi ile başladı.İlk gün okul kürsü
konuşmasında ”kesin sesinizi, terbiyesizler” dediğinde yeni müdür kendi
otoritesini bir şekilde kurmaya çalışıyor diye düşünmüş çok dert etmemiştik.
Fakat bu tür konuşmalar hız kesmeden devam etti.Her gün birimiz okul bahçesinde
”terbiyesiz” olarak sınıfa yollanıyorduk. Kıyafette kısmı serbestliğe son
verildiği söylenir, birimiz düz renk siyah tişört giysek dahi çekilir ,olur
olmadık sözler işitiriz.Fakat okulda siyah çarşafla, baş örtüsünün rengine göre
tunik giyen bir çok arkadaşımız var. Bu ayrımcılık bizi rahatsız ediyor. Yanlış
anlamayın kimsenin ne giydiği bizi rahatsız etmiyor, bizi dışlamaya ayrımcılık
yapma çalışmaları bizi rahatsız ediyor.


Biz bu
yaşımızda bile bir idarecinin böyle ikide bir yanına üç erkek müdür
yardımcısını alarak okulda değil de askeriye de dolaşır gibi dolaşmaları,
üzerimizde baskı kurmaya çalışmaları bizi rahatsız ediyor. Dersin ortasında bir
bakıyorsunuz pat diye müdüremiz geliyor. Tamam gelsin hakkıdır diyebilirsiniz,
bizi de gelmesi rahatsız etmiyor. Ama geliş var geliş var. Pat diye geliyor,
dersi bölüyor, öğretmen dersi anlatırken beğenmeyip müdahale ediyor, gözümüzün
önünde öğretmeni rencide ediyor. Dersin ortasında”bu böyle olmaz” ”bunu böyle
mi yapıyorsunuz ? ”Artık bundan sonra şu şekilde olacak ” gibi cümlelerle derse
her zaman müdahele ediyor.Sonra o öğretmen öğrenci karşısında nasıl saygı
kuracak hiç düşünmüyor. Sonra zannedersiniz ki, müdüre hanım tüm branşların
uzmanı. Gerçi öğretmenleri de seçerek yapıyor bu uygulamasını. Bu yaşımızda
bile bunu anlayabiliyoruz.


Örneğin
Atatürk köşesini kaldırtan, ya da her dersin yarısını Ak partiye ayıran
öğretmenlerimizle hiç sorunu yok. Müdiremizin sayesinde siyasetten anlamasak da
kim hangi partili kim güçlü bunu anlamış öğrenmiş oluyoruz.


Okul
öğretmenlerimizin bir çoğu uzun yıllardır öğretmenlik yapan saygıdeğer
insanlar.Onlara gözümüzün önünde bu şekilde  muamele edilmesi bizleri
oldukça üzüyor.Bir çok değerli öğretmenimize ”sen bu okulda yetersizsin ”
diyerek psikolojik baskı uyguluyor. Nöbetci öğretmenimiz sınav öncesi dersine
girmeden önce yan sınıfta boş dersi olan bir sınıftan dersle ilgili bir soru
sormuş, öğretmenimiz gelip yan sınıftayım beş dakikaya geliyorum dedi.
Kameradan öğretmenimizin sınıftan çıktığını gördü sanırız hemen denetleme adı
altında sınıfa gelip birkaç arkadaşı alıp çıktı. Sonra öğrendik ki,
öğretmenimizin haklarında ”derste yoktur” diye tutanak tutup arkadaşlarımıza
baskıyla imzalatmış. Biz öğrenciyiz, küçüğüz diye hiçbir şeyi anlamadığımız
görüp duymadığımızı zannediyorlar. Halbuki öğrenciliklerini hatırlayan herkes
bilir ki, okulda olan biten herşeyi öğrenciler duyar görür, anlar. Birçok
öğretmenize bu şekilde sesiz çekingen arkadaşlarımızı korkutarak yalanlarla
tutanaklar tutturduğunu biliyoruz. Bu gidişle seneye bir çok öğretmenimizi
göremeyeceğiz diye üzülüyoruz.


Okulumuz
sosyal faaliyetler açısından oldukça başarılı bir okul. Bursa’nın köklü en eski
en tanınmış okullarından. Yıl içerisinde çeşitli programlar hazırlar bunu
öğretmenlerimize, velilerimize ve arkadaşlarımıza sunarız. Keyifle yaptığımız
bu faaliyetler bu yıl müdüremizin önümüze çıkartılan engeller yüzünden
kısıtlandı ve yapılanlarda da tedirgin ve mutsuzduk. Kıyafetlerimizden, sahnede
sergileyeceğimiz program metnin içeriğine kadar herşeyi denetliyor ve müdüre
hanımın istediği gibi olmak şartıyla yapılıyordu.10 Kasım programında
”Cumhuriyetimizin kurucusu, başkumandan M.K.Atatürk” cümlesini kullanacaksanız
programı yapamazsınız diye uyarıda bulunmuştu.


8 martta
kadın skeçlerimizi yapamadık.


Yıl sonu
mezunlar gösterisi gösteri olmaktan ziyade birşeyler yapabilmenin onur
kavgasına döndü. Bursa kız lisesinde kendi içimizde yapacağımız bir etkinlikte
bale gösterici yapacak arkadaşlarımız bale kıyafetlerini giymelerine izin verilmediği
için gösterisini yapamazken, bir arkadeşımız inanta ağlayarak taytla bale
gösterisi yaptı.


Okulumuzun
fotokopi ihtiyacı karşılanamazken, neredeyse tüm duvarlar ”15 Temmuz” başlıklı
panolarla donatıldı. Sorduğumuzda ise okullara kırtasiye ödeneği geliyor
denildi. Sanırız fotokopi kırtasiye ihtiyacı değil (!)


Pansiyondaki
sorunlar ise yemeklerin kısıtlanması ile başladı. Kahvaltı çeşitlerinin fazla
olduğu,(zeytin,peynir,reçel,salatalık bal veya tahin,gününe göre salam veya
yumurta) ”israf ” edildiği söylenerek azaltıldı. Öğlenki yemekleri akşamda
görünce nedenini yemekhane görevlilerine sorduk ”müdüre hanım israf edilmesin
dedi ” yanıtını aldık.  Artık yemeklerin, çorbaların tekrar tencerelere
dökülüp akşam önümüze geldiğini görünce isyan ettik. Şikayetler üzerine biraz
daha düzelir gibi oldu. Aslında pansiyonun müdürü, okul müdür yardımcımız vardı
eski yıllarda herşey yolundaydı fakat anlaşıldı ki müdüre hanım pansiyon
müdürümüzü sevmiyor. Okulda neyden şikayetçi olsak, hemen pansiyon müdürümüze
topu atmasından, “o sizi kışkırtıyor, zaten o okul müdürü olmak istiyor diyerek
bizleri susturmasından” yorulduk. Sanki bizim aklımız yok. Pansiyon müdürümüzün
de yakında sürüldüğünü duyarsak hiç şaşırmayız. Çünkü müdüremizin anladık ki
arkası çok kuvvetli.


Bazı
veliler milli eğitime şikayetlerde bulundular ama nafile. Müdürümüzün
yaptıkları hız kesmeden üstelik eskisinden daha da beter devam ediyor.


Ramazan
da iftar yemeği verilecek denilerek 20 şer lira istediler. Pansiyonda kalan
öğrenciler yatılı öğrenciler ve hepsi için devlet ödeneklerini ödüyor. Fakat
iftarda bağış adı altında para toplandı bu yemek için. Halbuki öğrendik ki
yemek belediye tarafından gönderilmiş. Bir çoğumuz için o yirmi liralar
haftalık harçlığımız bizim. Bu da yetmezmiş gibi yine de aç kaldık. Çünkü
müdüremiz çok bilet satmış birçoğumuza yemek yetmedi. Buna itiraz edince de
vatan haini olduk. itiraz ettik aç kaldık çünkü. 


Şerefsizler
diye bağırmasına da izmir marşıyla cevap verdik saygısızca kavga mı etseydik.
Bu CHP marşı vatan hainleri diye bas bas bağırdı. 


Aslında
eski mezunlar derneğinin de yöneticileri vardı yemekte. Onlarla da tartıştılar
biz yurda kilitlendik. 


Seneye
siz buraya zor gelirsiniz diyerek. Her gün her ders zilinde domrayı evrensel
müzik o diye dinliyoruz ama aç kalmaya izmir marşı söyleyince vatan haini
oluyoruz.


Şuan tam
olarak okulda kaç öğretmen soruşturmalık bilmiyoruz. Çünkü iki de bir
öğrencileri korkutarak tutanaklar tutturulduğunu duyuyoruz.


Dönem
sonunun gelmesi ile beraber gece nöbetindeki öğretmenlerimiz, hizmet
personelleri işten atıldı. Ödeneğin olmadığı söylenerek pansiyonumuz
kapatılmaya çalışılıyor.Ve bu pansiyonda kalmadığı sürece başka şehirde, Kız
Lisesinde okuma şansı olmayan 184 öğrenci var.


Müdüre
hanım bir şikayetiniz varsa buyrun gelin dediği için çeşitli zamanlarda çeşitli
konularla kendisine gittik.Fakat kendisi dinlemek yerine siz beni
suçluyorsunuz, bana iftira atıyorsunuz,öğretmenlerinizin dolduruşuna
geliyorsunuz deyip bizleri dinlemedi.Bir sorundan bahsedince ”bu okulu ben adam
ettim” diyor.Yani bizim sorun olarak gördüğümüz şey müdüre hanım için ”adam
ettiği” konu oluyor. Bir çok arkadaşımız,velilerimiz kendisiyle tartışmak
zorunda kaldı. Bunlar ne bir kız lisesi müdürüne ne de kız lisesi adına
yakışacak davranışlar değil. Eğitim huzurumuz kalmamış durumda.


Özlem
abla, burası okul burda siyaset yasak diyorlar ama müdürümüz neyin siyasetini
yapıyor. Bize dayatılan bu siyasete biz boyun eğmek zorundamıyız. Biliyoruz,
okul müdürümüz, valiliğe, milli eğitime cimere bir çok yere yazıldı. Bu yaşta
anladık özlem abla, arkasını hükümete dayayan istediğini yapabiliyormuş. Peki
bu ne kadar doğru. Onlardan farklı düşünüp hissedemez miyiz? Haberlerde hergün
dinliyoruz. Fetöcü öğretmenler alınıyor falan diye. Yarın işlerine
gelinmediğinde yarın eğer devran değişirse değiştiğinde şimdi bu kişilere de
akötü mi diyecekler? Bu adaletsizlik bizim genliğimizi elimizden alıyor.


Bizim
sesimizi duyacak birileri var mı bilmiyoruz. Son bir çare size sığındık.


Biz bu
ülkenin geleceğiyiz! Bu okullar bizim! Boyumuzdan yaşımızdan büyük konuşuyor
olabiliriz. Ama yine de söylemek istiyoruz ki, Bu okullar, bu ülke bizim.
Kimsenin kendi çiftliğiymiş gibi davranmaya hakkı yok ! Tarihi Kız Lisesi
önemini yitirmeden birilerinin harekete geçmesini sesimizi duymalarını
diliyorum. Diyebilir siniz ki siz sadece bir okulda bir avuçsunuz. Ama biz
inanıyoruz ki bu adaletsizlik birileri sesimizi duymazsa heryere adım adım
yayılıyor. Veliler çocuklarına sahip çıkmalı korkmadan. Biz şımarıklık
yapmıyoruz. Biz mızmıklık yapmıyoruz. Biz boşuna ağlanmıyoruz. Geleceğimiz
çalınıyor. Veliler çocuklarına aman kızım sen sorun yaratma sus diyor.
Yetkililer duymuyor. Bugün belki bir avuç küçük kızlarız. Ama çalınan hepimizin
geleceği.


Not. Size bu mektubu isimlerimizle yazabilmeyi çok
isterdik. ama isimlerimiz yayınlandığında öğretmenlerimiz disiplinlik oluyorsa
biz kesin atılırız.