Esad ve Rusya’nın İdlib’de üç aşamalı
stratejisi
Sedat Ergin, Hürriyet, 30 Ocak 2020
Bugünkü yazımıza eşlik eden haritayı geçen aralık
ayından bu yana gazetedeki grafiker arkadaşımız Faruk Kutlu ile birlikte -ucu
açık bir şekilde- oluşturmaktayız. Haritadaki farklı renklendirmeler Esad
rejiminin İdlib vilayetinde güneyden kuzeye doğru silahlı muhalefet
karşısındaki alan kazanımlarını göstermeyi amaçlıyor.
Kırmızı üzerinde
ay-yıldızlı küçük daireler Türk Silahlı Kuvvetleri’nin İdlib’deki gözlem
noktaları.
İdlib’in en güneyinde
‘yeşil zemin üzerinde beyaz çizgilerle taralı’ alan, geçen ağustos ayı sonunda
rejimin Rus savaş uçaklarının desteğiyle muhaliflerden geri aldığı bölgeyi
gösteriyor. Rejim, böylelikle ülkenin ikinci büyük şehri ve ekonomik merkezi
Halep’i başkent Şam’a bağlayan M-5 otoyolunun İdlib içinde en güneydeki bir
kesitini kontrolü altına alabilmiştir.
M-5 üzerindeki Han Şeyhun
kasabasının rejime geçtiği bu harekâtın önemli bir sonucu TSK’nın İdlib’in en
güneyinde Morik’te bulunan (9)
numaralı gözlem noktasının artık Esad ordusunun
kontrolündeki toprakların içinde kalmasıydı.
Bu harekât sırasında yaşanan bir
gelişme, 19 Ağustos 2019 tarihinde bir Türk askeri konvoyunun İdlib’de bir Rus
savaş uçağı tarafından hedef alınmasının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rusya lideri Vladimir Putin’i araması ve aldığı davet üzerine 27
Ağustos’ta Moskova’ya günübirlik bir ziyaret yaparak İdlib’deki durumu
görüşmesiydi. Rusya, bu temasın ertesinde 30 Ağustos’ta İdlib’de ateşkes ilan
etti. Mayıs ayından ağustos sonuna kadar süren bu harekâtta 400 bin kişi
güneyden kuzeye göç etmiştir.
ARALIK SONUNDA İKİNCİ GENİŞLEME
Göreceli bir ateşkes döneminden
sonra aralık ayına girildiğinde ateşkes bir kez daha yürürlükten kalktı. Esad ordusu, özellikle aralık ayının ikinci yarısında
Rus savaş uçaklarının yakın desteğiyle sahada yaptığı hamle ile haritada ‘beyaz
üzerine mavi çizgilerle’ taradığımız alanı ele geçirdi. Böylelikle, hem batıya
hem de kuzeye doğru yeni toprak kazanımları elde etti.
İkinci harekâtın
Türkiye açısından önemli bir sonucu bu kez TSK’nın Surman’daki (8) numaralı gözlem
noktasının 22 Aralık tarihinde rejim bölgesi içinde kalması oldu.
Esad ordusu-Rusya ikilisi, bu harekâtta M-5 üzerindeki
Maarat el Numan kentine doğudan 7 kilometre kadar yaklaştı. Sonrasında hava
bombardımanı Maarat el Numan ve daha kuzeyindeki Serakib üzerinde yoğunlaştı.
İç savaş öncesi 150 bin kişinin yaşadığı Maarat el Numan, yeni yıla girilirken
nüfusunun neredeyse tümü bombardıman nedeniyle terk ettiği için boş sokakları
ile bir hayalet kente dönüşmüştü.
ÜÇÜNCÜ DALGA ÖNCEKİ GÜN SONUÇLANDI
Rejimin bu hat üzerindeki askeri baskısını sürdürmesi
kuzeye doğru yeni göç dalgalarına yol açarken Putin’in 8 Ocak’ta
İstanbul’a yaptığı ziyaret sırasında Erdoğan ile
görüşmesinden bir kez daha ‘İdlib’de sükûnetin sağlanması’ mutabakatı çıktı. 11
Ocak Cumartesi gününü 12 Ocak Pazar’a bağlayan gece yarısı İdlib’de yeni bir
ateşkes uygulamaya kondu.
Putin’in ateşkes taahhüdü 72 saat sürdü ve 15 Ocak’ta Rus ve Suriye savaş
uçakları yeniden bombardımana başladı. Esad ordusu, geçen iki
hafta boyunca yoğun bir şekilde süren bu bombardımanın desteği altında geçen
hafta sonunda temposunu yükselttiği kara harekâtıyla birlikte sahada önemli
kazanımlar elde etti. Maarat el Numan kenti üç taraftan kuşatma altına
alınırken, silahlı muhalif gruplara tek bir çıkış kapısı bırakıldı. Muhalif
grupların önceki akşam şehirden çekilmesiyle birlikte Maarat el Numan tam sekiz
yıl sonra yeniden rejimin egemenlik alanına girmiş oldu.
Haritada ‘kırmızı zemin üzerinde
beyaz çizgilerle’ taralı olan bölge rejimin son harekâtta kazandığı alanı
gösteriyor. Rejim bölgesi hem kuzeye, hem de batıya doğru biraz daha
genişlemiştir. Bu gelişmenin yine Türkiye açısından sahada yarattığı bir sorun
var. TSK’nın Maar Hitat’ta geçen ağustos ayında deklare etmeden tesis ettiği
‘mevzi bölgesi’ (haritada 13
numaralı) büyük ölçüde Esad ordusu
tarafından çevrelenmiştir.
KRİTİK SORU: KUZEYE GENİŞLEME NEREDE
DURACAK?
Göstermeye çalıştığımız gibi,
rejim Rusya’nın aktif askeri desteğiyle geçen ağustos ayından bu yana üç dalga
halinde İdlib’in güney bölgesinde hem batıya hem de kuzeye doğru genişlemesini
kademe kademe sürdürmüştür. Bu kazanımların, Esad rejimi ile
Rusya’nın birlikte planlayıp eşgüdüm içinde icra ettikleri, her adımı önceden
tasarlanmış kapsamlı bir ortak askeri strateji sonucu elde edildiği hususunda
şüphe olmamalıdır.
M-5 karayolu Halep’ten
İdlib’e girdiği noktadan en güneyde Morik’e kadar uzanan kuş uçuşu yaklaşık 105
kilometre yol kat ediyor. Bu yolun yaklaşık 65 kilometrelik bölümü artık
yeniden rejimin denetimindedir.
Bundan sonrasını tahmin etmek
için strateji uzmanı olmaya gerek yoktur. Rusya-Esad ikilisinin bir
sonraki hedefi Serakib’dir. Bu yerleşimin önemi Halep’i otoyoluyla Akdeniz’deki Lazkiye’ye bağlayan
M-4 ve güneyde Şam’a uzanan M-5 arterlerinin kavşak noktasında olmasıdır.
Ardından M-5 üzerinde
Serakib’den kuzeye, Halep’e kadar uzanan 40 kilometrelik yolun muhalefetten
alınması muhtemelen bu stratejiyi tamamlayan bir sonraki adım olacaktır. Batıda
M-4 otoyolu üzerinde Lazkiye’ye açılan kapı konumundaki Cisr eş Şuğur kasabası önümüzdeki dönemin bir
diğer stratejik hedefidir.
Esad rejimi, bu şekilde M-4 ve M-5 otoyollarının kontrolünü alabildiği
takdirde Halep’in hem Akdeniz’e çıkışını sağlayacak, hem de başkent Şam’a
bağlamış olacaktır. Bu hattın kuzeyinde
ne olacağı, daha doğrusu rejimin kuzeye doğru nerede duracağı, 2020 yılının
Suriye’deki en önemli sorularından biridir.
Bu sorunun yanıtı
rejim kuzeye doğru geldikçe büyümekte olan göç dalgasını bütün sıcaklığıyla
üzerinde hisseden Türkiye’yi de çok yakından ilgilendirmektedir.