KOMPLO TEORİLERİ (TÜRKÇE & İNGİLİZCE) & WIKILEAKS

KOMPLO TEORİLERİ /// ONUR DİKMECİ : COVİD 19 SONRASI SİYASAL SİSTEM SENARYOLARI


ONUR DİKMECİ : COVİD 19 SONRASI SİYASAL SİSTEM
SENARYOLARI




Genel veya güncel olaylarla ilgili senaryo
çalışmaları temel olarak dört başlık altında ortaya konularak incelenmektedir:
Alfa-Bravo-Charlie-Delta ya da Türkçeleştirirsek A, B, C, D senaryoları. Bu
format doğrultusunda eldeki veriler üzerinden bir değerlendirme oluşturularak
dört başlık altında incelenip tartışılabilir. Bu modele göre oluşturacağımız
senaryolar sırasıyla;
 

A SENARYOSU-MERKEZİLEŞME




B SENARYOSU-YERELLEŞME 

C SENARYOSU-EVRENSEL DAYANIŞMA




D SENARYOSU-ULUS DEVLETLERİN SONU
VE KÜRESEL OTORİTELERE YETKİ DEVİRLERİ




A SENARYOSU-MERKEZİLEŞME: Virüsün yarattığı
olumsuz etki günden güne arttıkça insanlar temel gereksinimlerini karşılamak
için telaşa kapılmak suretiyle besin zincirlerini ve hastaneleri işgal
edebilirler. Bu durumda asayişi sağlamak ulus devletin temel görevleri arasında
bulunmaktadır. Daha caydırıcı olması için sokaklara askerlerin davet edilmesi
kısmi ya da genel yasaklar, devletin daha merkezi kararlar alması sonucunu
doğurur. Bu doğrultuda devletler daha sert ve acımasız mizaca bürünürler. Bu
sert uygulamalar insanları tahrik edebilir ve merkezi siyasal sistemler
sorgulanabilir. Ancak yaşama derdinin peşine düşecek insanlar topluluk halinde
tepkiyi meydanlara taşımakta imtina edebilirler. Bu durumda devlet rakipsiz
olacaktır ve istediği tedbiri uygulayacaktır. Fakat insanlar kaybetme
korkularının bulunmadığı bir eşiğe geldikçe tepkileri meydan okuyan mahiyeti
barındıracaktır.




B SENARYOSU-YERELLEŞME: Küresel dünya
tasavvurunun öne sürdüğü ilkelerden bir tanesi de sınırların esnediği bir
dünyayı yaratabilmenin zorunluluk olduğuydu. Böylelikle insanların ve ürünlerin
serbest dolaşımı liberal bir alışkanlığı var edecekti. Sınırların keskinliğini
kaybettiği dünyada sınır savaşları kavramınıda önemini yitirecektir. Ancak
küreselleşmenin hızı önemli ölçüde devam etse bile sınırlar kalkmadığı gibi son
yıllarda göç hareketleriyle tetiklenen ırkçı tonlu milliyetçilikler ile fiziki
duvarların örüldüğü bir aşamaya geçildi. Bu sosyal karmaşıklıkta virüsün hemen
her ülkeye yayılması ülkeleri karantina tedbirlerine ve sınırlarını kapatmak
hamlelerine götürdü. Önce kendisini diğer ülkelerden ayıran ülkeler zamanla
kendi içerlerinde şehirlerin bile sınırlarını ördükleri yeni tedbirlere
varacakları düzen var edecek seviyeye gelmiştir. İşte bu durum şehir devletleri
doğabilir mi? Seçeneğini yeniden gündeme getirecektir. Fakat bu küçük idari
birimlerde kendi içlerinde merkezi yönetimi içermektedirler ve yüzölçümü olarak
küçük olsalar bile metropollerin yoğun nüfusunun maruz kaldığı hızlı kaos
sürecini yönetmekte yetersiz kalabilirler.




C SENARYOSU-EVRENSEL DAYANIŞMA: Fransa
Cumhurbaşkanı Emanuel Macron, milliyetçi duvarları eleştirirken milletlerin
topyekün dayanışmasını önermiştir. Krizler de küresel olduğundan bir ülkenin
kaotik yapısının yalnızca o ülkeye ait olamayacağı ve diğer ülkelere yayılarak
evrensel düzeyi bulabileceği geçerli bir kuramdır. O halde evrensel krizlere
karşı evrensel dayanışma geçerli olur tezi de tutarlı görülebilir. Burada en büyük
handikap diğer siyasi olayların devam ettikleri, göç ve mülteci sorunlarının
ortadan kalkmadığı, her ülkenin yabancı göçlere karşı olan tutumları ve
medeniyetler arası çatışma ihtimalinin eskiden beri bulunmasıdır. Acı
evrenseldir ancak tedbir evrensel olarak mütemadiyen sürdürülemeyebilir. Çünkü
ulus devletler dayanışmaya hazır olsalar bile evrensel vatandaş ve evrensel
otorite kavramlarına yabancıdırlar bu duruma karşı doğal refleks oluştururlar.
Hatta her ülke bir diğerindeki vakaları öne sürerek kendi tedbirlerini yüceltme
yoluna gidip, önlem seviyelerini yarıştırma platformunu da tercih edebilir. Bu
gibi faktörler evrensel dayanışmayı olumsuz yönde etkileyecek uygulamalar
olacaklardır.




D SENARYOSU-ULUS DEVLETLERİN SONU VE KÜRESEL
OTORİTELERE YETKİ DEVİRLERİ: Dünya’da ki toplam borcun bir sene içerisinde
üretilen bütün mal ve hizmetlerin üç katına çıkması bunun dışında Covid 19
virüsü ile dünya büyüme hızının tahminlerin üçte birine düşeceği istatistikleri
sosyal refahı daralan ulus devletleri daha da zora sokacaktır. Devletlerin
demokratikleşme sorunları, vatandaşların asla tam olarak tatmin edilememeleri
ve ekonomik buhran neticesinde devletlerin yetersiz kaldığı algısı, ulusötesi
yapılanmalara ihtiyacı artırabilir. Bu yeni dönemin ilk aşaması zaten siyaset
bilimi içerisinde okutulan ‘’Küresel Yönetişim’’ kuramını ifade etmektedir. Bu
kavrama göre doğal felaket, biyolojik hasar gibi olağan dışı durumlarla
karşılaşılması halinde devletlerin kendi çabalarının yetersiz kalması yerel ve
küresel aktörlerle bütün olarak işbirliği dahilinde uygun ortamın tesis
edilebilmesi kavramı üzerinde durulmaktadır. Bu durumda ulus devletler ortadan
kalkmamışlardır, sistemin yine en önemli aktörleri konumundadırlar. Fakat özgül
iradeleri kaoslar karşısında yetersiz kaldığı için otoritelerini paylaşma
gereği duymuşlardır ve hegemonik alanları kısıtlanmıştır. Bu makul kabulün
sonraki aşaması ulus devletlerin tamamen ortadan kalkacağı tartışmalarını
beraberinde getirebilir. Ancak bu süreç çok kolay olmaz. Bu durumu ne geleneksel
devletler ne devletlerin ortağı şirketler ne de geleneksel vatandaşlar kolayca
kabullenmezler.




Covid 19 ile birlikte ele alınması gereken dört
senaryo da ayakları yere basan teorileri içermektedir ancak kendi içlerinde
zayıf tarafları da bulunmaktadır. Sosyal seyirin durumu da göz önünde tutulduğu
takdirde A ve D senaryosu en makul hipotezler olarak seçilebilir. Birbirlerine
tamamen zıt görülen bu seçeneklerin varsayım düzeylerinin yüksekliği insanların
belirsiz ve karmaşık yapılarından ileri gelmektedir. Eğer insanlar yüzde yüz
rasyonel ya da programlanabilir canlılar durumunda bulunsalardı sosyal ölçümler
ile ne yönde siyasi bir değişimin yaşanacağı kesine yakın oranla
saptanabilirdi.


Devletlerin yapılarını koruma hamleleri
devletleri var eden bürokrasinin de isteğidir bu istek sisteme alışan
vatandaşlar tarafından kolayca kabul edilebilir. Ancak insan doğası her zaman
konfora alışkındır ve geleneksel pratikleri küçümseyen yeni nesil rahatlık ile
çizilen ideal arasında tercih yapmak zorunda kalırsa bireyselleşen ve kişiye
özel hale gelen yeni sosyal sistemin öznesi olmayı kabul edecektir. Uzaktan
olarak uygulanması düşünülen eğitim ve sınav metodlarıyla hazırlığını
tamamlayan ve yüksek öğrenimlerine geçiş yapan kişiler bu duruma alışırlar ve
kendileri için meşakkatli bir yol tarif eden geleneksel fakülte-amfi sistemini
reddebilirler. Çünkü Covid 19 şiddet düzeyi azalma eğilimi gösterdiği andan
itibaren devletler geleneksel eğitim, çalışma ve yaşam koşullarına dönmeyi
kesin olarak talep edecekler ve uyulama yoluna gideceklerdir. Çünkü insanı,
vatandaş haline getiren sistem eğitim, merkezi hukuk ve bankacılık sistemidir.
Bu sistem sayesinde kişi zihinsel olarak formatlanır ve devlet denilen soyut
bir kavramın parçası haline getirilir.


Bu sebeplerle A ve D senaryolarından kesin
olarak bir tanesi ile yeni dönemin devam edeceği çıkarımları doğru olmaz çünkü
büyük dönüşümler büyük kargaşalar ile başlar. Büyük teknolojik sıçramalarda
sıradan olmayan durumların neticesidir ve herhalde 2. Dünya Savaşı bu duruma somut
bir örnek teşkil edebilir. O zaman akıllara gelecek soru krizi tetikleme
hamlesinin yeni teknolojik devrime yol açacağı biliniyorsa iklim ve özellikle
Covid 19 gibi vakalarda yerinde ve zamanında tedbir almayan ulus devletlerin bu
teknolojik sıçrama döneminde gönüllü olarak yer alıp almadıklarıdır. Hiçbir
sistem kendi sonunu getirecek yeni bir sisteme kapı aralamaz ancak yeni dönemi
kontrol edebileceği varsayımını projelendirebilirse sistemin ne olduğunun büyük
bir önemi kalmaz. Fakat yine de Covid 19 gibi bir vakadan tamamen geleneksel
siyasetin bittiği sonucunu asla çıkartamayız. Bu durum bir anda olacak bir
mesele değildir zihinsel ve fenni hazırlık sürecini gerektirir. Çok büyük yıkım
olmadan yeni bir sistemin kurulduğu görülmemiştir. Aslında 1648 Westphalia’dan
beri bu durum böyle sürmüştür. Devletlerin kurtarıcı olarak sosyal yönlerini
sunacakları merkezi modeller daha yakın gözükebilir fakat bir süre uzaktan ve
bireysel eğitim-sağlık-banka işlemleri devam edecektir. A senaryosu, D
senaryosuna varılacak bir tali yoldur. Kaos 1.0’ı yaşadığımız dönemden sonra
Kaos 2.0 hamlesinden sonra İnsanlık 2.0 hazırlığı daha kolay gerçekleşecektir.




ONUR DİKMECİ – Politik Fütürist / Dünya
Sistemleri Analisti