FAYEZ SARA /// Suriyede
iktidar kavgası : Mahluf’un sonu da Rıfat Esed’in sonu gibi mi olacak ???
22
Mayıs 2020
Hafız Esed 1970 yılında iktidara
geldiğinde, aralarında kardeşi Rıfat Esad gibi önemli bir ismin de yer aldığı
çeşitli askeri ve güvenlik uzmanları olan genç subayları yanına alarak
etrafında bir set oluşturdu. Esed’in subayları, birkaç yıl içerisinde gerek
içeriden gerekse de dışarıdan gelecek tehlikelere karşı onun rejimini koruyacak
bir güç haline geldiler. Bu, önemli gelişmelere tanık olunan Esed döneminin
1970- 1980 yılları arasını kapsayan ilk 10 yıllık süreçte açık bir şekilde
göründü. Bu gelişmelerde ön plana çıkanlar arasında şunlar yer alıyor:
– Rejimin 1973 yılında
hedefleri ve sonuçları hesaplanmış bir şekilde İsrail ile savaşa girmesi ki,
hedefler arasında en önemli olanlarından biri ‘ulusal meşruiyet’in elde
edilmesiydi.
– Rejimin 1976’da Lübnan’a
askeri müdahalede bulunarak bölgede genişlemeye başlaması ki, bu askeri
müdahalenin ardından rejim birçok önemli dosyada rol oynadı ve bölgede bir
ağırlık merkezi oldu.
– Rejimin Müslüman Kardeşler’in silahlı
kanadının ve diğer bazı örgütlerin hareketlerinden yararlanarak Suriyelilere
savaş açması. Bu şekilde Suriye devletinin kurumlarında çalışanlara saldırılar
ve suikastlar düzenlendi. Esed rejimi, toplum ve devlet üzerindeki kontrolünü
sıkılaştırmak amacıyla çıkarlarına ve stratejisine hizmet için daha iyisini
yapamazdı. Böylece Suriye artık ‘Esed’in Suriye’si’ oldu. 16 Haziran 1979’da
Halep Topçu Okulu’na yönelik meşhur katliam gerçekleştirildi. Toplumda ve bilim
çevresinde ön plana çıkan ve Dr. Muhammed el-Fadıl’ın da aralarında bulunduğu
kimseler suikasta uğradılar.
Hafız Esed’in subayları, 10 yılın ardından
1980’lerin başında rejimin güvenlik ve askeri yapısının temel direkleri haline
geldiler. Bu subaylar arasından şu isimler ön plana çıktı: Muhammad Nasif, Ali
Douba, Muhammed el-Huli, Şefik Feyyaz, İbrahim es-Safi, Ali Haydar, Suriye
Devlet Başkanı’nın kardeşi ve Savunma Birlikleri (Saraya Difa) Komutanı Rıfat
Esed. Bu birlikler, silahları, eğitimleri ve görevleriyle diğerlerinden ayrılan
ordu içerisindeki seçkin bir birimdi. Doğal olarak mezhepçi bir yapı arz eden
grup, Haziran 1980’de Tedmür Hapishanesi katliamında ve radikal İslami
gruplarla olan mücadelede önemli bir rol oynadı.
Hafız Esed 1983’te hastalandığında, kardeşi
Rıfat’ın konumu ve elinde bulundurduğu imkanlar itibarıyla iktidar için hak
iddia edeceğini hissetti. Rıfat birliklerini devletin ana eklemlerinde
konuşlandırmıştı ve neredeyse hepsini ele geçirecekti. Eğer Esed’in
subaylarının oluşturduğu sağlam blok olmamış olsaydı ve Esed de kalan tüm
enerjisi ve dehasıyla çatışan subaylar arasında bir uzlaşı sağlamasaydı devlet
bir katliamın eşiğine sürüklenebilirdi. Hafız Esed, kardeşini iktidarın
bünyesinden çıkardı ve onu sürgüne göndererek sanki hiç yokmuş, hiç var olmamış
gibi davrandı.
Hafız Esed, rejiminin en önemli direği
olan erkek kardeşinden kurtulsaydı Rıfat Esed’in komutasındaki Savunma
Birlikleri ile uğraşmak zorunda kalacaktı. Bundan dolayı birkaç adımdan oluşan
bir çözüme başvurdu. Öncelikle birliklerin kamplarını ve müfrezelerin bulunduğu
yerleri muhasara altına aldı. Üst düzey subayları ve kilit aktörleri tutukladı.
Bazı unsurları terhis etti ve diğer bazılarını ise ordu içerisinde istihdam
etti. Sonrasında birliklerden geri kalanları dağıttı ve subayların önemli bir
kısmını Cumhuriyet Muhafızlarına dahil etti. Hafız Esed’in iki oğlu Basil Esed
ve Beşşar Esed de Cumhuriyet Muhafızlarına katıldılar.
Rıfat Esed ve Savunma Birlikleri tecrübesi
ile Rami Mahluf ve ekonomi-yatırım imparatorluğu tecrübesi arasında bir
benzerlik var. Her ikisi de Esed ailesinin merkezinden geliyor. Rami’nin babası
Muhammed Mahluf, devlet bürokrasisinde küçük bir çalışandan ibaret iken
ekonomik kurumların yönetimini teslim aldı. Bu durum ailenin servetini yönetmek
için görevlendirilmeden önce yatırım yapmasını ve paraları kontrolü altına
almasını kolaylaştırdı. Rami Mahluf ise şirketi Syriatel aracılığıyla her yönde
ve düzeyde genişlemeden önce bir dizi faaliyette bulundu. Sonrasında öyle bir
duruma geldi ki Suriye’nin herhangi yerinde bir yatırımdan bahsedildiğinde
mutlaka bu işte onun da parmağı vardı. Rami Mahluf’un mali ve yatırım
planındaki tecrübesi sona yaklaşıyor: Mahluf’un sonu da Rıfat’ın sonu gibi mi
olacak?
Fayez
Sara
Suriyeli
gazeteci-yazar