LOKAL & GLOBAL SİLAH ENDÜSTRİSİ & NON LETHAL WEAPONS

GLOBAL SİLAH ENDÜSTRİSİ DOSYASI : GÜNEY KIBRIS RUM YÖNETİMİ’NİN SAVUNMA MAKSADINI AŞAN SİLAHLANMA FAALİYETLERİ

GÜNEY
KIBRIS RUM YÖNETİMİ’NİN SAVUNMA MAKSADINI AŞAN SİLAHLANMA FAALİYETLERİ
 

Yorum No : 2019 / 48


Bir süredir Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) savunma maksadını aşan
silahlanma faaliyetleri hızla artmakta olup, bölgede ağır bir tehdit unsuru
oluşturmaktadır. Kıbrıs Adası’nı adeta bir silah deposuna dönüştürme çabası
içerisinde olan Rum Yönetimi pervasızca bu faaliyetlerine hızla devam
etmektedir.


Rum
Yönetimi, sadece bu yıl içerisinde, Sırbistan ve Almanya’dan ağır silahlar,
Fransa’dan da iki adet açık deniz gemisi almak suretiyle kara ve deniz gücünü
artırmaktadır. Bu kapsamda, GKRY, Sırbistan’dan sekiz adet devriye, keşif,
personel taşıma ve ambulans olarak kullanılabilen Milosh BOV M16 4×4 zırhlı
savaş taşıtı (TOMA) ve yirmi dört adet 155’Iik NORA B-52 çekili top,
Almanya’dan kırk bir adet Leopard 2A4 tipi tank alınması konusunda anlaşmalar
yapmıştır.


Silahlanma
faaliyetleri devam ederken, geçtiğimiz hafta GKRY ve Fransa arasında GKRY’nin
donanma kabiliyetini güçlendirmek ve iki ülke donanmasının ortak çıkarma hizmet
etmek maksadıyla genişletilmiş stratejik işbirliğine yönelik bir niyet mektubu
imzalanmıştır. GKRY, bu mektup marifetiyle Fransa’ya daimi deniz üssü tahsis
etmeye hazırlanmaktadır.


Bilindiği
üzere, Fransa ve GKRY arasında güvenlik işbirliğini güçlendirmek amacıyla bir
savunma anlaşması bulunmaktadır ve bu anlaşma sürekli olarak geliştirilmekte ve
bu kapsamda GKRY silah alımını ve askeri potansiyelini hızla artırmaktadır.


Basın
haberlerine göre, imzalanan metin dokuz madde içermekte olup, bunlar şöyledir:


1) Deniz üssünün yüksek operasyonel menzilli bir üsse
dönüştürülmesi,


2) Deniz üssünün geliştirilmesiyle ilgili incelemeler ve
planlar tamamlandıktan sonra bunun altı ay içerisinde operasyonel hale
getirilmesi,


3) PESCO işbirliği çerçevesinde Doğu Akdeniz’de
operasyonda bulunacak ve demir atacak Fransız deniz kuvvetlerinin
gereksinimlerinin bütünüyle karşılanması,


4) Fransa’nın bölgedeki daimi varlığının garanti altına
alınması,


5) GKRY’nin operasyonel altyapılarının bölgede faaliyet
gösteren Fransız deniz kuvvetleri için uygulanabilir bilgi gücü olarak
kullanılması,


6) Fransa’nın, donanmasına hizmet verecek Mari’deki
deniz üssünün altyapısının geliştirilmesine ekonomik olarak katkıda bulunması,


7)  Fransız deniz kuvvetlerinin, Türkiye tarafından
Total şirketinin araştırma faaliyetlerinin engellenmesine yönelik herhangi bir
çabayı göğüslemesi,


8) GKRY’nin deniz kuvvetlerinin modernizasyonu ve güçlendirilmesi,


9) Avrupa veya ortak faaliyetler çerçevesinde iki ülke
silahlı kuvvetlerinin işbirliği ve eğitiminin sağlanması.


Bu verilerden de anlaşılacağı üzere bahse konu adımlar savunma
maksadını fazlasıyla aşan bir nitelik göstermektedir. Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti’ni ve hemen yanı başında bulunan Türkiye Cumhuriyeti’ni adeta hedef
alırcasına artan silah alımı ve silahlanma girişimleri tehditkâr bir nitelik
taşımakta olup, iki taraf arasında güven tesis edilmesine engel teşkil eden
kışkırtıcı adımlardır. Bu kapsamda, Fransa’nın Türkiye’ye karşı sergilediği ve
müttefiklikle asla bağdaşmayan yedinci maddede ifadesini bulan tutumu dikkat
çekicidir. 


Tüm
bunların yanısıra, GKRY diplomatik ve siyasi bağlamda da girişim yaparak,
adadaki barış ve istikrar ortamının gerilime dönüşmemesi için GKRY’ne 1987
yılından bu yana ABD tarafından uygulanmakta olan silah ambargosunun
kaldırılmasını talep etmektedir. ABD Kongresi’nde, Yunanistan ve Kıbrıslı
Rumların çıkarlarını savunmak için seçildikleri ilk günden beri büyük uğraş
veren Senato ve Temsilciler Meclisi üyeleri GKRY’ne uygulanan silah satış
yasağının kaldırılmasını da içeren yasa tasarısını ABD Senatosu Dış İlişkiler
Komitesi ve ABD Temsilciler Meclisi Dışişleri Komitesine sunmuştur.


Kıbrıs
Rum yönetiminin silahlanma faaliyetleri, Rum liderliğinin adanın geleceğine
ilişkin gerçek niyetini ortaya koymakta ve uzun zamandır karşılaşılmamış
düzeyde düşmanlık içermektedir. Bu noktada, Kıbrıs Rum yönetiminin çok geç
olmadan bu faaliyetlerini durdurmasında bölge güvenliği açısından fayda
olacaktır.


Savunma amacını aşan tüm bu alımların ve yandaş toplama girişimlerinin
ne maksatla yapıldığı ve Kıbrıs Rum yönetiminin esasen neyi murat ettiği
sorgulanmalıdır. Bu yaklaşımı şiddetle kınıyor ve bu girişimlere yandaşlık
yapan ve destek veren kişi, kurum ve ülkeleri itidal içinde ve sağduyuyla
hareket etmeleri yönünde çağrıda bulunmayı görev addediyoruz.


Bu girişimler bölgesel barış, güvenlik ve istikrara hizmet etmeyeceği
gibi savaş çığırtkanlığı yapmaktan başka bir anlam taşımamaktadır. Kıbrıs Rum
yönetimi ve destekçilerinin silahlanma çabaları yerine Kıbrıs meselesine kalıcı
ve adil bir çözüm yönünde yapıcı adımlar atması gerekmektedir. Aksi takdirde,
Kıbrıs Rum yönetiminin bu menfi tutumu nedeniyle ne bölgesel ne de küresel
huzur ve istikrar mümkün olacaktır.


Bu
vesileyle, Kıbrıs Türk halkı üzerinde yıllardır uygulanagelen haksız izolasyon
ve adaletsiz yaklaşımların bir an önce kaldırılması gerektiği ortadadır. Bu
açıdan, Kıbrıs adasına adil ve kalıcı bir barışın gelmesi için bir an önce
sağduyulu ve işbirliğine yönelik adımların atılması doğru olacaktır.