İSTİHBARAT TEÇHİZATI VE YÖNTEMLERİ & GÜVENLİK & GÜVENLİK TEKNOLOJİLERİ & CASUSLAR & ESPİYONAJ – KONTR-ESPİYONAJ

GÜVENLİK DOSYASI /// Yeni Nesil Güvenlik Algısı : Asimetrik Terör ve Dördüncü Nesil Hibrit Savaşları

Yeni
Nesil Güvenlik Algısı : Asimetrik Terör ve Dördüncü Nesil Hibrit Savaşları


21’inci
yüzyıl dünyasında yaşanan, siyasi, ekonomik ve küreselleşme ile birlikte
inanılmaz bir şekilde gelişen teknolojik ilerlemeler, devletlerin ve bireylerin
klasik tehdit değerlendirmelerine ilaveten “Asimetrik Terör” olarak da
adlandırılan yeni bir kavramın ortaya çıkmasına neden olmuştur. Asimetrik terör
kavramı; aslında 1990’lı yıllara kadar Amerika Birleşik Devleti ve Avrupa
ülkelerinin özellikle Orta Doğu ülkelerinde bulunan aşırı dini grupların (El
Kaide, Hizbullah, Taliban vb.) yaptıkları eylem ve saldırılara verilen bir isim
olarak lanse edilmiş ancak 11 Eylül 2001 yılında ABD
nin New York eyaletinde bulunan Dünya Ticaret Merkezine gerçekleştirilen terör
saldırılarından sonra bu tehdit tüm dünyaya yayılmış ve küresel bir terör
algısının meydana gelmesine neden olmuştur. Özellikle 11 Eylül saldırılarından
sonra tüm dünyaya yayılan bu tehdit algısı yeni dünya düzeninde ‘’asimetrik
terör’’ tehdidi olarak karşımıza çıkmaktadır.


Bu
çalışmada; 21’inci yüzyıl dünyasının yeni güvenlik tehdidi olan “Asimetrik
Terör” ile ilgili detaylı bilgi sunulurken, Dünyada ve Türkiye’de meydana
gelmiş ve bu tehdit kavramına konu olabilecek önemli terör eylemleri örnekleri
ile birlikte verilmeye çalışılmıştır. Bunun yanında devletlerin “Asimetrik
Terör” saldırılarına karşı ne gibi tedbir ve yaklaşım içine girildiğinin
tespitinin yapılması amaçlanmıştır. Aynı zaman da dördüncü nesil savaş
stratejisi ile ilgili terimlere yer verilerek yeni nesil güvenlik kavramlarından
bahsedilmeye çalışılacaktır.


Asimetrik
terör tehdidi tanımına geçmeden önce simetri ve asimetri kavramlarının
anlamlarını bilmekte fayda olacaktır.


Simetri;
Türk dil kurumuna göre; Eksen olarak alınan bir doğrudan, benzer noktaları
karşılıklı olarak aynı uzaklıkta bulunan iki benzer parçanın birbirine göre
olan durumu. Bakışım.[1]


Diğer
bir simetri tanımı ise şöyledir; Simetri demek bir cismin sınırlarını oluşturan
noktaların belli bir noktaya veya düzleme göre uzaklıklarının eşit
olmasıdır.[2]


Bu
tanımlardan da anlaşılacağı üzere makaledeki konuyla alakalı olan simetri şöyle
açıklanabilir; Aynı doğrultuda hareket eden, belli bir plan çerçevesinde farklı
yöntemleri bulunmayan ve benzer özellikler taşıyan bir kavram olarak
değerlendirilebilir.


Asimetrik;
Simetri olmayan, bakışımsızlık, benzer noktalara sahip olmayan ve birbirinden
farklı özelliklere sahip olma durumu.[3]


Asimetrik
terör; Genel hedefin nitelik ve nicelik olarak hedefi seçen terör örgütünden
çok daha güçlü olduğu, hedefin imha edilmesinin yer, zaman, yöntem ve
kullanılan silah açısından farklı ve sürpriz özelliği taşıyacak şekilde
vurulabildiği, belli bir eylemi gerçekleştirirken çatışma alanı, örgüt, eleman
ve lojistik destek unsurlarının belirsizliğini ve gizliliğini bir avantaj
olarak kullanan terör türüdür.[4]


Asimetrik
terörün diğer bir tanımı ise; Meşru olarak harp etmeden yani savaşmadan, kritik
ve hayati öneme haiz hedeflere alışılmış usullerin dışında yapılan saldırı,
siber ve teknolojik savaş şeklinde halkın yaşam ve psikolojisini olumsuz yönde
etkileyen ve hatta kitle imha silahları dahi kullanarak yapılabilecek her türlü
terörist eylemlerdir.[5]


Asimetrik
terör kavramının yaygın diğer bir tanımı ise; Yarattığı ani ve hazırlıksız
durum nedeni ile ülkelerin siyasi, sosyal ve ekonomik sistemlerinde
istikrarsızlıklara yol açan, düşük seviyede kuvvet ve teknoloji olarak etkin
olmayı amaçlayan tehdit algılaması biçiminde ifade edilmektedir. [6]


Yukarıda
açıklanan her üç tanımın ortak özelliğine bakacak olursak, asimetrik terör;
zayıf bir kuvvetin daha güçlü bir kuvvete karşı yürüttüğü önceden tahmin
edilemeyen, çok gizli bir şekilde planlama ve uygulama süreci içinde bulunan,
kritik ve hayati öneme sahip olan hedeflere yapılan saldırı sonucu insanların
yaşam psikolojisini olumsuz yönde etkileyen her türlü terör eylemi olarak ifade
edilebilir.


Bunun
yanında asimetrik terör kavramı, 21 Haziran 2005 tarihinde toplanan Milli
Güvenlik Kurulunda ele alınan Milli Güvenlik Siyaset Belgesinde de yer almıştır.
Alınan belgede asimetrik tehditler; bölücü, yıkıcı, irticai faaliyetler,
uluslararası terör ve uluslararası örgütlerle bağlantılı radikal dini gruplar
olarak ifade edilmiştir. [7]


Bugün
dünya yöntemi ve etkisi önceden tahmin edilemeyen ‘’ Asimetrik terör’’ denilen
bir savaşla karşı karşıya kalmış bulunmaktadır.


Türkiye
başta olmak üzere, Ortadoğu, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri’nin birçok
yerinde IŞID (DAEŞ), El- Kaide, Hizbullah, PKK, PYD, vb. örgütler birebir
savaşmak yerine terörü asimetrik olarak kullanmış ve hala kullanmaya devam
etmektedirler. Asimetrik terör saldırıları nedeni ile tehdidin ne zaman ve
nereden geleceğini bilemeyen ülkeler her ne kadar güçlü, teknolojik ve geniş
istihbarat ağlarına sahip olsalar dahi bu durum karşısında çaresiz kalmakta ve
vatandaşlarının korku ve endişeye kapılmalarına engel olamamaktadırlar.


11
Eylül 2001’de ABD’ deki Dünya Ticaret Merkezi binalarına El-
Kaide tarafından yapılan terör saldırısı askeri stratejide “Asimetrik Terör”
kavramının kullanılmasının başlangıcı olmuştur. Son yıllarda terör örgütleri bu
yöntemi artan bir biçimde kullanmaktadırlar ve kullanmaya da devam
etmektedirler.[8]


Aşağıda
Türkiye’de ve Dünyanın çeşitli yerlerinde özellikle 11 Eylül 2001’de ABD’de
gerçekleştirilen terör eylemi ile birlikte günümüze kadar süren ve asimetrik
terör eylemi olarak değerlendirebileceğimiz saldırılar aktarılmıştır. Bu
saldırılardan bazıları şöyledir;


1-Tel-Aviv Dolhin Saldırısı: 
01 Haziran 2001 tarihinde Tel Aviv’de  bir disko önünde meydana gelen
patlamada 21 kişi ölmüş 120’den fazla kişi ise yaralanmıştır. Olay 22 yaşındaki
bir Hamas militanın, vücuduna sardığı çivi ve çelik bilyelerle takviyeli
bombayı patlatması ile meydana gelmiştir. Olay yerinde ölen ve yaralanan
gençlerin çoğunluğu Rusya’dan İsrail’e tatil için gelen Museviler
oluşturmaktaydı. Eylemcinin, disko önünde bekleyen gençlerin arasına girerek
bir süre vakit geçirdiği ve bir süre sonra vücuduna sardığı patlayıcı maddeyi
infilak ettirdiği anlaşılmıştır. Olayı Filistin İslami Cihat Örgütü üstlenmiştir.
[9]


2-ABD
Dünya Ticaret Merkezi (İkiz Kule) Saldırıları
:
11 Eylül 2001 tarihinde düzenlenen Amerika Birleşik Devletleri’nde sivil ve
askeri hedeflere yapılan bir dizi terör saldırısıdır. Bu olay ABD
hükümetinin açıklamalarına göre şöyle gerçekleştirilmiştir. 11 Eylül 2001
tarihinde  ABD’de dört yolcu uçağının ikisi New York’ taki
Dünya Ticaret Merkezi gökdelenlerine, bir diğeri Washington D.C.’de Pentagon’a
çarpmıştır. Dördüncü uçak ise yolcular ve uçağı kaçıranlar arasındaki
mücadeleden sonra 150 mil uzakta, Pensilvanya kırsalında düştü. Amerikan
hükümetinin araştırmasına ve 11 Eylül Komisyon Raporu’na göre yolcu uçakları
Usame Bin Ladin’in lideri olduğu El Kaide örgütünün 19 üyesi tarafından
kaçırıldı ve eylem gerçekleştirildi.

Olaylarda 19 saldırgan ile uçaklarda ve yerde bulunan 2,996 kişi hayatını
kaybettiği ve 6000 üzerinde yaralının olduğu açıklanmıştır. Kayıp durumda olan
24 kişinin ise öldüğü varsayılmaktadır.[10]


3-Riyad-Suudi Arabistan Bombalı İntihar Eylemleri:
13 Mayıs 2003 tarihinde Riyad’ ta, ABD – Suudi Arabistan ortaklığındaki bir şirketin
üst düzey yöneticilerinin yaşadığı üç siteye intihar eylemi şeklinde
düzenlenmiştir. Bu saldırıdan kısa bir süre sonra, bu kez ABD
– Suudi ortak şirket merkezine bombalı saldırı düzenlenmiştir. Toplam dört adet
bomba yüklü araçlarla yapılan bu saldırılar sonucunda 90’dan fazla kişinin
öldüğü 160’dan fazla da yaralının olduğu bildirilmiştir. Ayrıca ABD’nin
bakanlık yetkilileri, ölenler arasında 10 ila 12 ABD’linin
de bulunduğunu, yaralananlardan en az 40’ının ABD vatandaşı
olduğu ve yaralılar arasında 3 Türk vatandaşı da bulunduğunun
belirtmişlerdir.[11]


4-Madrid Tren Saldırısı:
11 Mart 2004 yılında Madrid’ te Çercania banliyö treninde gerçekleştirilmiş ve
patlama neticesinde 200 kişi yaşamını yitirmiştir. Bu saldırı hükümet
yetkililerinin açıklamalarına göre; El Kaide terör örgütü tarafından
gerçekleştirilmiştir. Olayın meydana geliş yöntemine baktığımızda tamamı 110
kg. dinamitten imal edilen bombaların hepsi sırt çantalarına gizlenmiş olarak
dört terörist tarafından tren vagonlarına bırakılmış ve cep telefonları ile
uzaktan kumanda yöntemiyle eş zamanlı olarak patlatılarak meydana
gelmiştir.[12]


5-Super Ferry 14 Saldırısı:
27 Şubat 2004 yılında Filipinler’in başkenti Manila limanından hareket eden
SuperFerry 14 adlı gemi limandan açıldıktan 1,5 saat sonra batmış ve 899 yolcu
ve mürettebattan 166 kişi hayatını kaybetmiştir. İlk başta kaza zannedilen bu
olay aslında denizlerde gerçekleştirilen en büyük terör eylemlerinden biri
olduğu anlaşılmıştır. Olaydan sonra aylarca süren soruşturma neticesinde 4
kg.’lık TNT patlayıcıyı gizleyen bir televizyon seti bulunmuş ve batma olayının
patlatılan bu TNT neticesinde gerçekleştirildiği tespit edilmiştir. Saldırıyı
birçok terör örgütü üstlenmiş olsa da bombalamanın arkasında Filipinli radikal
İslamcı örgüt Ebu Sayyaf’ ın olduğu ortaya çıkmıştır.[13]


6-Londra 7 Temmuz Saldırıları:
7 Temmuz 2005 yılında İngiltere’nin Londra merkezinde şehrin simgelerinden biri
olan Londra metrosunda üç adet patlama meydana gelmiştir. Bu patlamanın
yaklaşık yarım saat sonrasında ise Londra müzesi yakınlarında çift katlı bir
otobüste intihar eylemi gerçekleştirilmiştir. İki bölgedeki saldırılar
sonucunda 54 kişi hayatını kaybederken 700’den fazla kişi de yaralanmıştır. Bu
terör saldırılarını da El Kaide terör örgütü üstlenmiştir. El Kaide saldırı
sonucunda yaptığı açıklamada; Irak ve Afganistan’da düzenlenen katliamlara
misilleme olarak bu eylemi gerçekleştirdiklerini beyan etmişlerdir. Ayrıca
yapılan araştırmalarda neticesinde Londra saldırılarını düzenleyen terör örgütü
elemanlarının toplam harcamasının bir-kaç yüz sterlinden olduğu ve eylem için
gereken tüm bilgilerin internetten temin edildiği, eylemcilerin liderliğini
yapan kişinin de İngiliz İstihbaratı tarafından bir süredir izlendiği öğrenildi.[14] Buradan
da anlaşıldığı üzere Asimetrik Terör denilen bu tehdidin ne zaman, nerede
yapılabileceği en gelişmiş istihbarat örgütüne sahip ülkeler tarafından bile
tespit edemeyeceği ve engel olamayacağı gerçeğini bir kez daha ortaya koymuştur.
Hem de çok fazla bilgiye ve maliyete gerek kalmadan bu eylemler
gerçekleştirilebilmektedir.


7-Mumbai Tren Saldırısı:
11 Temmuz 2006 yılında Hindistan’da ülkenin ticaret merkezi Mumbai ’de Taç
Mahal oteli, Tren garı ve Yahudi Kültür Merkezini hedef alan yedi adet bombalı
saldırı gerçekleştirilmiş ve bu eylem sonrasında 209 kişi yaşamını yitirirken
800’den fazla kişide yaralanmıştır. Olayın gerçekleşme şekline baktığımızda ise
yine diğer olaylarda olduğu gibi insanın aklına gelmeyecek şekilde planlanan ve
uygulanan bir yöntem karşımıza çıkmaktadır. Termodinamik reaksiyonu arttırmak
için düdüklü tencereye konulan bombalar birinci sınıf tren kompartımanlarına
bırakılmış ve iş yoğunluğunun en fazla olduğu saatte patlatılmıştır. 10
terörist tarafından gerçekleştirilen bu eylem sonucunda bir terörist sağ
yakalanırken dokuz terörist ölü olarak ele geçirilmiştir. Leşkeri Tayyibe ve
Hindistan İslami Öğrenci Hareketinin üstlendiği saldırılar, Kaşmir bölgesindeki
Müslüman azınlıklara yapılan baskılara karşı bir misilleme olduğu
bildirilmiştir.[15]


8-Pakistan İslamabad Mariot Otel Saldırısı:
20 Eylül 2008 yılında Pakistan’ın İslamabad şehrinde bulunan Mariot Otelinde
meydana gelmiştir. Otelin girişindeki kontrol noktasında 1000 kg patlayıcı
yüklü bir kamyonet tarafından gerçekleştirilen olayda, 60’a yakın kişi hayatını
kaybederken 250’den fazla kişi de yaralanmıştır. Patlama noktası, otel binasına
50 metre mesafedeki dış kapısında bulunan güvenlik bariyeri bölgesindeydi ve
patlama neticesinde yüzeyde yaklaşık 7 metrelik bir çukur oluşmuştur. Olay
sonrasında yapılan araştırma ve inceleme sonucunda, saldırıda kullanılan
patlayıcı maddenin yaklaşık 600 kg ağırlığında RDX ve TNT karışımı olduğu,
bombanın alüminyum tozu ve havan mermileriyle takviye edildiği belirtilmiştir.
Saldırının sorumluluğunu adı o zamana kadar pek duyulmamış “İslam’ın Fedaileri”
isimli bir örgüt üstlenmiş ancak Pakistan yetkilileri saldırının asıl
sorumlusunun El Kaide bağlantılı İslami Cihat Hareketi isimli başka bir örgüt
olduğunu iddia etmişlerdir.[16]


9-Paris Saldırıları: 13 Kasım
2015 yılında Fransa’nın Paris şehrinde üç ayrı noktada ve Fransa stadyumunda
gerçekleştirilen silahlı ve bombalı terör saldırılarıdır. Paris’in 10’uncu
bölgesindeki Le Petit Cambodge isimli restorana ve 11’inci bölgesindeki
Bataclan tiyatrosunda bombalı intihar saldırıları ve diğer altı nokta da ise
silahlı saldırılar düzenlenmiştir. Bu saldırılar sonucu 127 kişi hayatını
kaybetmiş, 300 kişide yaralanmıştır. Fransa Hükümetinin açıklamalarına göre
patlamanın ikisinin intihar saldırısı, birinin bombalı eylem diğer altı noktada
ise silahlı saldırı şeklinde yapıldığı belirtilmiştir. Bu terör saldırısının
Irak Şam İslam Devleti (IŞID) üstlenmiştir.[17]


10-Bürüksel Saldırısı: 22 Mart 2016
tarihinde Belçika’nın Bürüksel şehrinde Maalbeek Metro istasyonunda ve Bürüksel
Havalimanında gerçekleştirilen bir dizi silahlı saldırı ve bombalı intihar
eylemidir. Patlama sonucunda havalimanında 14, metro istasyonunda ise 20 kişi
hayatını kaybetmiştir. Bu iki saldırı sonucunda 170 civarında kişi
yaralanmıştır. Ayrıca havalimanında bulunan 3’üncü bomba yetkililer tarafından
kontrollü bir şekilde infilak ettirilmiştir. Saldırıyı Amaq Haber Ajansı
vasıtasıyla Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) üstlenmiştir.[18]


Yukarıda
özellikle 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra Dünya’da ‘’Asimetrik Terör’’
eylemlerine örnek olabilecek terör saldırılarına yer verilmiştir. Bu
saldırıların ortak özelliğine bakacak olursak hemen hemen hepsi müdahalenin ne
zaman ve nereden geleceği belli olmayan insanın aklına gelmeyecek yöntem ve
planlar geliştirerek eylemlerini gerçekleştirmiş olmalarıdır. Uçakların intihar
saldırısı olarak düzenlenmesinden, televizyon için yerleştirilen 4 kg’lık TNT
patlayıcının 10000 tonluk gemiyi batırmasına, düdüklü tencerenin içine
yerleştirilen patlayıcı maddenin termodinamik yapısının daha fazla etkiye sahip
olması sağlanarak tahribatın en yüksek seviyeye taşınması karşımıza nasıl bir
tehdidin çıktığının en güzel örneklerini teşkil etmesi acısından son derece
önemlidir. Ayrıca ‘’Asimetrik Terör’’ eylemlerinin asıl amacı insanların ölmesi
veya yaralanmasından daha ziyade kamu otoritesinin bozulması ile halkın korku,
panik ve endişeye sevk edilmesine neden olmasıdır. İnsanların en yoğun olarak
kullandığı ve güvenlik önlemlerinin son derece güçlü olduğu metro
istasyonlarında bile eylem yaparak halkın psikolojisini bozmakta, sosyal
yaşamda huzursuzluk yaratmaktadırlar.


Türkiye’de
de özellikle 11 Eylül saldırılarından bugüne kadar meydana gelen ‘’Asimetrik
Terör’’ saldırıları olarak değerlendirebileceğimiz terör eylemlerinden bazıları
ise şöyledir;


1.    
2003 İstanbul Saldırıları:
15 Kasım 2003 tarihinde İstanbul’un Beyoğlu semtinde Neve Şalom ile Beth İsrael
Sinagogları yakınlarında eş zamanlı olarak iki patlama meydana gelmiştir.
Eylemler amonyum nitrat el yapımı bomba yaklaşık 300-400 kg. yüklü
kamyonetlerle yapılan intihar saldırısı şeklinde gerçekleştirilmiştir. Bu
saldırılar neticesinde 28 kişi hayatını kaybederken 300’den fazla kişide
yaralanmıştır. Saldırılar üzerinden beş gün geçtikten sonra 20 Kasın günü
Beyoğlu’ da bulunan Birleşik Krallık İstanbul Başkonsolosluğuna ve Beşiktaş’ta
bulunan HSBC genel merkezine yine aynı yöntem ve araçlarla saldırı
düzenlenmiştir. Bu saldırılar neticesinde ise 31 kişi hayatını kaybederken
450’den fazla kişi yaralanmıştır. Her iki saldırı sonucunda saldırganlar dahil
59 kişi hayatını kaybetmiş 750’den fazla kişi yaralanmıştır. Saldırıları El
Kaide terör örgütü üstlenmiştir. [19]


2.    
2005 Kuşadası Saldırısı:
16 Temmuz 2005 tarihinde Aydın ilinin Kuşadası ilçesinde kadınlar denizine
giden bir yolcu minibüsünde meydana gelen terör saldırısıdır. Saldırı sonucunda
ikisi yabancı uyruklu beş kişi hayatını kaybetmiş 14 kişide yaralanmıştır.
Saldırının bombalı intihar saldırısı şeklinde gerçekleştirildiği düşünülmüş
ancak yapılan incelemeler sonucunda minibüse önceden yerleştirilen patlayıcının
uzaktan komutayla patlatılması sonucunda meydana geldiği tespit edilmiştir. Bu
saldırıyı PKK terör örgütünün bir uzantısı olan Kürdistan Özgürlük Şahinleri
(TAK) üstlenmiştir.[20] Ayrıca TAK terör örgütünün gerçekleştirdiği bu eylem
ilk olma özelliğini de taşımaktadır.


3.    
Güngören’de Bombalı Saldırılar:
28 Temmuz 2008 tarihinde İstanbul’un Güngören semtinde iki ayrı nokta da
bombalı saldırı meydana gelmiştir. İlk patlama saat 21.55 sıralarında kalabalığın
yoğun olduğu, araç trafiğine kapalı olan Kanal Caddesi üzerinde çöp kutusuna
önceden bırakılan parça tesirli bombanın patlatılması ile meydana gelmiştir.
İlk patlamadan 10 dakika sonra da olay yerinin 50 metre uzağında ikinci bir
patlama meydana gelmiştir. Her iki patlama sonucu 17 kişi hayatını kaybetmiş
154 kişi ise yaralanmıştır. Bu terör saldırısını PKK terör örgütü
üstlenmiştir.[21] Olayın gerçekleşme şekline baktığımız da ilk patlama sonucu
yaralılara müdahaleye giden vatandaşlar ile meraklı halkın olay yerine gelmesi
sonucu kalabalık bir grubun toplanmasından sonra ikinci bir patlama meydana
gelmiştir. İkinci patlama birinci patlamaya oranla daha şiddetli olmuştur ve
can kayıplarının ikinci patlama neticesinde meydana geldiği belirtilmiştir.


4.    
Reyhanlı saldırısı:
11 Mayıs 2013 tarihinde Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde iki bomba yüklü araçla
düzenlenen terör saldırısıdır. Reyhanlı’ da saat: 13.35 sıralarında şehir
merkezinde ilk bombalı araç infilak ettirilmiş ardından yaklaşık 3 dakika sonra
yine aynı noktaya yakın PTT binası önünde 13.40 sıralarında ikinci bir bombalı
araç patlatılmıştır. Her iki patlama sonucunda 52 kişi yaşamını yitirirken 146
kişide yaralanmıştır. Bu saldırı Türkiye’ de bir patlamada en fazla kişinin
yaşamını yitirdiği saldırı olma özelliğini taşımaktadır. Saldırı sonucunda
yapılan soruşturma neticesinde bu terör saldırısını gerçekleştiren kişinin Türk
vatandaşı Nasır ESKİOCAK olduğu tespit edilmiş, kendisi de sorgu sırasında
saldırıyı kendilerinin yaptıklarını itiraf etmiştir. Saldırı sorumlusu Nasır
ESKİOCAK’ ın Esad rejimi yanlısı Suriye gizli servisi El Muhaberat bağlantılı
bir silahlı grup olduğu tespit edilmiştir.[22]


5.    
Suruç Saldırısı:
20 Temmuz 2015 tarihinde Şanlıurfa’ nın Suruç ilçesinde düzenlenen bombalı
intihar saldırısıdır. Saldırı sonucunda 34 kişi yaşamını yitirirken 100’ den
fazla kişi de yaralanmıştır. Saldırı ilçedeki Amara Kültür Merkezi bahçesinde
toplanan yaklaşık 300 kişilik bir grubun basın açıklaması yaptığı sırada
meydana gelmiştir. Patlamanın IŞİD bağlantılı Şeyh Abdurrahman ALAGÖZ isimli
terörist tarafından gerçekleştirildiği tespit edilmiştir. Failin Makine
Mühendisliği gibi zor kazanılan bölüm öğrencisi olması da dikkat çekicidir.[23]


6.    
Ankara Tren Garı Saldırısı:
10 Ekim 2016 tarihinde saat 10.00 sıralarında Ankara’ nın Ulus semtinde bulunan
tren garı önünde gösteri yürüyüşü için toplanan kalabalık bir grubun içinde 3
saniye aralıklarla 2 patlama meydana gelmiştir. Patlama neticesinde 109 kişi
hayatını kaybederken 500 kişiden fazla yaralı meydana gelmiştir. İntihar
saldırısı şeklinde geçekleştirilen bu terör saldırısı Türkiye Cumhuriyeti
tarihinin bombalı saldırıda en fazla kayıp verdiği eylem olarak kayıtlara
geçmiştir.[24] Eylemin sorumlularının IŞİD üyesi oldukları tespit edilmiş hatta
eylemcilerden birinin 20 Temmuz 2015’ te Suruç’ taki patlamayı gerçekleştiren
Şeyh Abdurrahman ALAGÖZ’ ün ağabeyi Yunus ALAGÖZ olduğu tespit belirlenmiştir.


7.    
Ankara Çankaya Saldırısı:
17 Şubat 2016 tarihinde Ankara’ da Genel Kurmay Başkanlığına 300 metre mesafede
askeri servis araçlarının geçişi sırasında bombalı aracın patlatılması sonucu
meydana gelmiştir. Bomba yüklü aracın intihar bombacısı tarafından mesai çıkışı
sırasında askeri servis araçlarının geçişi sırasında patlatılması sonucunda 29
kişi hayatını kaybederken 61 kişide yaralanmıştır. Bu terör saldırısını
kürdistan özgürlük şahinleri (TAK) üstlenmiştir.[25]


8.    
Ankara Kızılay Saldırısı:
13 Mart 2016 tarihinde Ankara’ nın Kızılay merkezinde bomba yüklü araçla
düzenlenen saldırıda 38 kişi hayatını kaybetmiş 125 kişide yaralanmıştır.
Kızılay meydanında bulunan Güvenpark metro girişinde 18.45 sıralarında otobüs
duraklarına yakın bir mesafede gerçekleştirilmiştir. Bu terör saldırısını da
TAK üstlenmiştir.[26]


9.    
Atatürk Havalimanı Saldırısı:
28 Haziran 2016 tarihinde İstanbul Atatürk Havalimanı dış hatlar terminali ve
otopark bölgesinde üç saldırgan tarafından eş zamanlı olarak silahlı ve bombalı
intihar saldırısı şeklinde düzenlenmiştir. Havalimanına taksiyle gelen üç
saldırgan dış hatlar terminali girişinde ve otopark bölgesinde önce etrafa uzun
namlulu silahlarla ateş açmışlar ardından da üzerlerindeki patlayıcıları
infilak ettirerek eylemlerini gerçekleştirmişlerdir. Bu terör saldırısı
sonucunda 45 kişi hayatını kaybederken 236 kişide yaralanmıştır. Saldırıyı Irak
Şam İslam Devleti (IŞİD) üstlenmiştir.[27]


10.Gaziantep
Şahinbey Düğün Saldırısı:
20 Ağustos 2016
tarihinde Gaziantep’ in Şahinbey ilçesinde bir sokak düğünü etkinliğinde akşam
22.40 sıralarında üzerinde patlayıcı bulunan canlı bombanın kendisini infilak
ettirmesi suretiyle gerçekleştirilmiş bir terör saldırısıdır. Davetli kılığında
düğün etkinliğine katılan saldırgan kalabalığın çoğaldığı anda amacını
gerçekleştirmiştir. Bu terör saldırısı sonucunda 57 kişi hayatını kaybederken
90’ dan fazla kişi de yaralanmıştır. Saldırıyı Irak Şam İslam Devleti (IŞİD)
üstlenmiştir.[28]


11.Beşiktaş
Vodafone Arena Saldırısı:
10 Aralık 2016
tarihinde İstanbul’ un Beşiktaş ilçesinde ilk patlama Beşiktaş (Vodafone Arena)
Stadı yakınlarında çevik kuvvet ekibinin bulunduğu noktada patlayıcı yüklü bir
aracın uzaktan kumandayla patlatılması ile gerçekleştirilmiş ardından bir
dakika sonra yine aynı noktaya çok yakın şüpheli hareketleri nedeniyle
durdurulmak istenen bir şahsın kendisini infilak ettirmesi ile ikinci bir patlama
meydana gelmiştir. Her iki patlama sonucunda 46 kişi hayatını kaybederken 150’
den fazla kişi de yaralanmıştır. Saldırıyı PKK’ nın uzantısı olan TAK
üstlenmiştir.[29]


12.Kayseri
Melikgazi Saldırısı:
17 Aralık 2016
tarihinde Kayseri’ nin Melikgazi ilçesinde bulunan hava indirme tugayına bağlı
askerlerin hafta sonu iznine çıkması için temin edilen özel halk otobüsü
yanında bomba yüklü aracın patlatılması suretiyle gerçekleştirilen bir terör
saldırısıdır. Patlama sonucunda 15 asker hayatını kaybederken 50’ den fazla
kişi de yaralanmıştır. Saldırıyı PKK terör örgütü üstlenmiştir.[30]


13.İstanbul
Reina Gece Kulübüne Saldırı:
01 Ocak 2017
tarihinde saat 01.15 sıralarında İstanbul Ortaköy’de Reina adlı bir gece
kulübünde meydana gelen silahlı terör saldırısıdır. Gece kulübüne taksiyle
gelen saldırgan önce kapıdaki polisi vurduktan sonra içeri girip eylenen
vatandaşların üzerine uzun namlulu silahla ateş ateş ederek 39 kişinin hayatını
kaybetmesine 65 kişinin de yaralanmasına neden olmuştur. Saldırgan olay sonrası
üzerindeki kıyafetleri değiştirerek kaçmıştır. Bu terör saldırısını IŞID (Irak
Şam İslam Devleti) terör örgütü üstlenmiştir. Saldırının Suriye’de Türk
birlikleri tarafından icra edilen Al-Bab operasyonuna tepki  olarak
yapıldığı açıklanmıştır.[31]


Yukarıda
Türkiye’ deki yakın tarihli asimetrik terör olaylarına konu olabilecek eylem ve
saldırılara yer yerilmeye çalışılmıştır. Bu örnek terör saldırıları
incelendiğinde, diğer ülkelerde olduğu gibi benzer özellikler
göstermektedir.  Özellikle yapılan eylemler çok iyi planlanmış, yarattığı
ani ve hazırlıksız durum nedeni ile saldırılara karşı önlemler alınamamıştır.
Ayrıca terör örgütleri gerçekleştirdikleri bu saldırı ve eylemleri çok az bir
maliyetle maksimum etkiyi alabilecek şekilde organize etmişlerdir. Diğer bir
önemli tespit ise eylemlerin mutlaka ikinci bir yedeğinin planlanmasıdır. İlk
patlama veya saldırı başarısız olursa mutlaka ikinci hatta üçüncü patlama veya
saldırı planlanmıştır. Herhangi bir patlama sonrasında ikinci hatta üçüncü bir
patlamanın olacağı mutlaka düşünülmelidir. Son derece iyi bir şekilde organize
olan terörist örgütler, gelişen ve ulaşılması her geçen gün daha basit bir hale
gelen teknolojiler sayesinde büyük bir imkan ve kabiliyete ulaşmış ve bunları
yukarıda verilen örnek olaylarda en etkili bir şekilde uygulamışlardır.


Sonuç
olarak; Bugün süper güç veya bölgesel güç olsun veya olmasın, NATO
veya Birleşmiş Milletler gibi uluslararası örgütlere üye olsun ya da olmasın,
silahlı gücü veya ekonomik gücü ne kadar güçlü olursa olsun, son derece
gelişmiş teknolojiye sahip olan modern Devletler dahi, hiçbir ahlaki ve yasal
kurallara bağlı olmadan minimum maliyet ile maksimum bedel ödeten “Asimetrik
Terör” tehdidi ile karşı karşıyadır.[32]


Eski
CIA başkanı James WOOLSEY “En iyi savunma saldırıdır” prensibinden hareket
ederek asimetrik tehdidin bertaraf edilmesi için düşmanı savunmada beklemek
yerine örgütün kaynağına gidilerek yok edilmesi tezini savunmuş ve 2002 yılında
yaptığı konuşmasında şunları ifade etmiştir. “Teröre karşı verilen bu asimetrik
savaştan doğan yeni doktrin ileri caydırıcılık yada önleyici savaş doktrinidir.
Madem ki teröristler ne zaman ne olursa olsun nerede olursa olsun daima gizlice
saldırma avantajına sahipler, o halde tek savunma yolu onları darbe indirecek
hale gelmelerine fırsat vermeden bulundukları yerde ezmektir”.[33]


21’inci
yüzyıl dünyasında düşman kavramının yerini tehdit kavramının aldığı çok açık
olarak görülmektedir. Artık daha geniş ve değişik coğrafyada daha küçük
hedefleri ortaya çıkarmak ve onları etkisiz hale getirmek gerekmektedir.
Günümüzde devletler artık “Dördüncü Nesil Hibrit Savaş Stratejisini”
uygulanmaktadır. Savaşın her zaman güçlü orduların kazanabileceği inancı
önemini yitirmekte güçsüz, zayıf tarafların da savaşı kazanabileceğine
inanılabilecek bir süreci yaşamaktayız.


Dördüncü
nesil hibrit savaşların özünde; muharebe sahasında karşı karşıya gelen
birliklerin düzenli ordular şeklinde olması gerektiği fikrine son verilerek
düzensiz gayri nizami, konvansiyonel olmayan harp  şeklinde de olabileceği
kanaatine varılmıştır. Günümüzde harekat alanı genişlerken, daha eğitimli, daha
donanımlı, gelişen teknolojiye ayak uyduran ve ileri teknoloji tekniklerinden
de faydalanarak daha küçük birimler halinde örgütlenmek gerekmektedir. Gelişmiş
ülkelerin bir çoğu sayıları düzenli ordulara oranla oldukça düşük olan ama
harekat alanında stratejik etkiye sahip olan ve küçük birimler halinde teşkil
edilen özel birliklere ağırlık vermektedirler.  Sayıları az olsa da gerek
eğitimleri gerekse silah ve teçhizatları bakımından çok etkili olan bu
birlikler asimetrik terör tehdidine karşı operasyonel faaliyetlerde
kullanılarak tehdidi kaynağında yok edebilir ve terör örgütlerinin eylem
yapmasına fırsat vermeden etkisiz hale getirilmesine sebep olurlar.


Şu
anda Türkiye’nin geniş coğrafyaya sahip olan Suriye’de küçük gruplar halinde
faaliyet gösteren ve Türkiye’ye tehdit oluşturan İSID ve PKK terör örgütünün
Suriye’de faaliyet gösteren kolu PYD ile mücadelesinde kullanmakta olduğu özel
birlikler oldukça başarılı sonuçlar alarak tehdidi kaynağında etkisiz hale
getirmektedirler.


Tabi
tüm bu stratejilerin yanında asimetrik terör tehditlerinin bertaraf edilmesi
için terör örgütlerinin söylem ve propaganda faaliyetlerinin durdurulması, bu
örgütlerin organize olma yeteneklerinin azaltılması, hareket kabiliyetlerinin
kısıtlanması, özellikle lider karonun tespit edilerek etkisiz hale getirilmesi
ile mümkündür. Bu nedenle asimetri terör ile mücadele de taktik seviyede
başarıya ulaşmak için gerçek zamanlı olarak hedef tespiti yapabilen, teknolojik
ve kapsamlı istihbarat ağına sahip yeni bir terörle mücadele yönetişim modeline
sahip olmak gerekmektedir.


Ayrıca
asimetrik terör ile mücadele sadece askeri yöntemler kullanılarak başa
çıkılabilecek bir mesele değildir. Askeri yöntemlerin yanında sosyal, ekonomik,
siyasal, kültürel ve dinsel faktörlerde değerlendirilerek çok boyutlu analiz
süreçlerine ihtiyaç vardır. Harekat alanı genişlerken, daha donanımlı daha
ileri teknolojiye sahip fakat bir o kadar da küçük birimler halinde
örgütlenerek muharebe sahası istihbarat ağının kapsamlı ve hızlı olması
sağlanmalıdır. Bu da ancak ülkenin tüm kurumlarının ortak çalışması ve hızlı
karar alma mekanizmasının oluşturulması ile mümkün olmalıdır.


Son
olarak bu terör örgütleri ile mücadelede yukarıda da değinildiği gibi tehdidi
beklemek yerine karşı – terör politikası benimsenerek terör örgütlerinin
çökertilmesi ve kaynaklarının kurutulması gerekmektedir. Üstelik başarılı bir
karşı – terör politikası potansiyel teröristler için de oldukça caydırıcı
olacaktır. Yani devlet bu yolu seçmekle pasif olarak yeni bir terör eylemine
kadar beklemek yerine inisiyatifi ele almakta ve fırsatları ortadan
kaldırmaktadır.


İbrahim ŞİRİN, Ufuk Üniversitesi, Uluslararası
İlişkiler Bölümü