ABD Savunma Bakanı Vekili Patrick M.Shanahan
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’a Rusya’dan alınacak olan S – 400 Füze Savunma
Sistemi ile ilgili 06.06.2019 tarihli bir mektup yazdı. Bu mektup ister istemez
eski ABD Başkanı Lyndon Baines Jonhson’un İsmet İnönü’ye yazmış olduğu mektubu
anımsattı.
***
Sayın Bakan,
Sizi Nisan ayında Pentagon’da
ağırlamak ve 28 Mayıs 2019’da telefonunuzu almak bir zevkti. Tartışmalarımızı
takdir ediyorum ve 6 Nisan 2019 mektubunuz için teşekkür ederim.
ABD, ABD-Türkiye diyaloğuna ve
stratejik ortaklığımıza büyük değer veriyor. Ancak, Türkiye’nin S-400 sistemi
eğitimi için Rusya’ya personel gönderdiğini öğrenmek bizi hayal kırıklığına
uğrattı.
Türkiye, S-400’ü 28 Mayıs 2019’da
yaptığımız çağrı sırasında tartıştığımız gibi tedarik ederse, iki ülkemizin
Türkiye’nin F-35 programına katılımını durdurmak için bir plan geliştirmesi
gerekiyor.
Biz değerli ilişkimizi sürdürmeye
çalışırken Türkiye S-400’ü teslim alırsa, F-35’i alamaz. Hala S-400 rotasını
değiştirme seçeneğiniz var.
Haziran 2019’da Brüksel’deki
toplantımızdan önce, ABD’nin 31 Temmuz 2019’a kadar Türkiye’nin F-35 programına
katılımını askıya almak için gerçekleştireceği eylemlerin bir özetini ekledim.
Bu zaman çizelgesi, şu anda eğitim
görmekte olan F-35 öğrencilerinin hepsinin değil ama çoğunun 31 Temmuz 2019’a
kadar ABD’den ayrılmadan önce eğitimlerini tamamlamalarına olanak tanıyacaktır.
Ayrıca Milli Savunma Bakanlığına
ABD’deki Türk personel için yeni bir F-35 eğitim programı başlatılmasını
tavsiye etmediğimizi de bildirdik. (as we anticipate they would be recalled in
the near future)
F-35 programının programatik
yönetim faaliyetlerine Türk katılımının düzenli bir şekilde durdurulmasını
kolaylaştırmak için 12 Haziran 2019 tarihinde yapılacak olan yıllık F-35 İcra
Kurulu Başkanı Yuvarlak Masa Toplantısı’na Türkiye’nin katılmasını
planlamıyoruz. Programın yönetim belgelerinde yapılması planlanan güncellemeler
Türkiye’nin katılımı olmadan yapılacaktır. F-35 meselesinde gerçekleştirilen
bütün eylemler, Türkiye’deki S-400 varlığının taşıyacağı risklere dayanmaktadır
ve Rusya ile mücadele eden Amerika’nın CAATSA yaptırımlarından ayrıdır.
Türkiye’nin S-400’leri teslim alması halinde ABD Kongresinin iki tarafı da
CAATSA’nın Türkiye’ye yaptırım uygulamasında kararlıdır.
Türkiye’nin S-400’leri satın
alması, F-35 gibi platformların güvenliğini tehdit etmesinin yanı sıra,
ülkenizin ABD ve NATO ile iş birliğini geliştirme ve sürdürme kabiliyetine
engel olacak, Türkiye’nin Rusya’ya stratejik ve ekonomik açıda aşırı
bağımlılığına yol açacak ve Türkiye’nin çok yetenekli ve iddialı ekonomik
hedeflerini baltalayacaktır. Bu yolu takip etmek, işlerde, gayri safi yurtiçi
hasılada ve uluslararası ticarette kayba neden olacaktır. Başkan Trump, ikili
ticareti 20 milyar dolardan 75 milyar dolara çıkarmayı taahhüt etti, ancak
Birleşik Devletler CAATSA yatırımlarını uygularsa bu zor olabilir.
Sizi temin ederim ki derin
güvenlik iş birliğimizin diğer yönlerini korumak için bu meseleyi saygılı bir
biçimde yönetiyoruz. F-35 eğitimimizi sürdürürken cevabınızı ve devam eden
tartışmalarımızı sabırsızlıkla bekliyorum.
Patrick M. Shanahan
***
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar yazılan mektup
ile ilgili şu açıklamayı yaptı.
“Bilindiği gibi ABD Savunma Bakan
Vekili’nden bir mektup aldım. Üslubuyla ilgili kamuoyunun da hassasiyetle
durduğu gibi biz de hassasiyetle durmaktayız. Mektupta, mevcut sorunlara
stratejik ortaklık çerçevesinde ve kapsamlı güvenlik iş birliğini muhafaza
edecek şekilde bir çözüm bulunması yönünde beklenti dile getirilmekte ve
görüşmelere devam edilmesinin önemi ifade edilmekte ise de üslubun müttefiklik
ruhuna uygun olmadığını ilk andan itibaren gördük. Buna göre gerekli
çalışmaları yapıyor, gerekli cevabı hazırlıyoruz. Önümüzdeki günlerde bu cevabı
kendilerine vereceğiz. Bu konuda ilgili kurum ve kuruluşlarla gerekli
koordinasyonlarımız sürmektedir. Ayrıca bu ayın sonunda Brüksel’de NATO Savunma
Bakanları Toplantısı var. Orada da ABD Savunma Bakan Vekili ile bir araya
geleceğiz.”
Doğrusunu söylemek gerekirse ben Milli Savunma
Bakanı Hulusi Akar’ın yaptığı açıklamadan ABD’ye verilecek olan yanıtın bir
hayli daha gecikebileceğini anladım. Hatta verilecek yanıt Brüksel’de yapılacak
olan NATO Savunma Bakanları Toplantısı sonrasına da kalabilir. Belki de böyle bir mektup hiç yazılmayabilir.
Çünkü Akar yapmış olduğu açıklamada bu konu ile ilgili ‘’NATO Toplantısında bir
araya geliyoruz’’ diyerek konuyu orada da görüşebileceğini ima ediyor.
Burada öncelikle önemli olan bir konu var. O da
ABD’den gelen bir mektubun karşılığının muhakkak suretle en kısa zamanda
cevabının yazılmasıdır. ABD Savunma Bakanı Vekiline yazılacak olan mektup
elbette ilgili kurumlar tarafından detaylı olarak incelenmeli ve buna göre
gerekli yanıt verilmelidir. Ancak bu yanıt sürünceme de kalmamalıdır. İkili
görüşme ile geçiştirilmemelidir. Nihayetinde yazılan mektup ABD Savunma
Bakanlığı’nın yaptığı gibi basına da sızdırılmalıdır. Yani mektubun yanıtı her
şart ve koşullarda yerine getirilmelidir.
ABD Savunma Bakanı Vekili Patrick M.
Shanahan’ın yazıdığı mektup basında da dillendirildiği gibi dönemin ABD Başkanı
Lyndon Baines Jonhson’un yine dönemin Başbakanı İsmet İnönü’ye yazmış olduğu
mektubu akıllara getiriyor. Yine bu mektup 1974 yılında Kıbrıs Barış harekâtı
sırasında ABD’nin silah ambargosunu hatırlatıyor. İsmet İnönü ABD Başkanı’nın
yazmış olduğu mektuba aynı üslup ile yanıt vermişti. Keza Bülent Ecevit’de
silah ambargosu uygulayan ABD’nin yaptırımını dinlememiş ve Kıbrıs Barış
Harekâtını başarılı bir şekilde sonuçlandırmıştı. Bu sayede Rumların zulmüne
uğrayan Kıbrıs Türkleri özgürlüklerini kazanmışlardı.
ABD Savunma Bakanı Vekili Patrick M. Shanahan’ın
Milli Savunma Bakanlığı’na yazdığı mektup bu nedenlerden dolayı önemlidir.
ABD’ye yazılacak olan mektup aynı üslup ile yazılmalı ve Brüksel’de düzenlenen
NATO Savunma Bakanları Toplantısı öncesinde gönderilmeli ve basına da
sızdırılmalıdır. ABD’ye bu süreç içinde gerekli yanıt verilemez ise hem ülkenin
itibarı zedelenir, hem de yeni yaptırımlarla karşılaşırız.
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın ileriki
günlerde ABD Savunma Bakanı Vekili Patrick M.Shanahan’a bir yanıt verip
veremeyeceğini göreceğiz. Daha da önemlisi Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir İnönü
veya bir Ecevit kadar olup olamayacağını göreceğiz.
17.06.2019 – SAİT BALCI