Deprem Doğal mı ???? Haarp mı ???? Petrol Kuyusunda Patlama mı ????
Çok önemli bir analiz yapalım. Kafa karışıklıklarını ortadan kaldırmalıyız. Deprem doğal mı? Haarp mı? Petrol kuyusunda patlama mı?
Farkındaysanız salgın sürecindekine benzer kafa karıştıran durumu oluşturuyorlar. Virüs labratuvar damı yapıldı yoksa doğal mı diye. Buna izin veremeyiz.
Tam resmi tam olarak ortaya koymak mümkün değil ancak ABD’de gerçekleşen bir yarı-gizli diyebileceğimiz proje bize çok önemli sorular sormayı sağlar. Ve bu da gerçeğe götürür. Yarı-Gizli çünkü resmi açıklanan deney hedefi tam bir aldatma.
Proje adı: Source Physics Experiments
Korkunç bir proje !
Yerin yüzlerce/binlerce metre altında dev patlamalar gerçekleştiriyorlar. Belirtilen amaç, nükleer patlama deneyleri ile depremlerin oluşturduğu sismik dalgaları ayırt edecek teknoloji geliştirmek. Oysa bu yolla yer altı patlaması teknolojisi geliştiriliyor.
Bu tabloda görülüyor ki, 1263 feet yani 385 metrede 50 ton TNT patlatmışlar… Bunlar açıklanan rakamlar tabii. Bu deney 2010 yılında başlamış yani 2023’e gelindiğinde 13 yıldır sürmekteydi.
Deneyin balarında kaya veya yumuşak bölgelerde gerçekleştirilen patlamalar çalışılmış. Yani farklı yoğunluklarda yer altı patlamalarının ne etkiler yaptığı çalışılmış. Şöyle bir gözlem var, yeraltı nükleer patlamaları depremden ayırt etmek zorlaşmış.
Kaynak: https://www.sandia.gov/labnews/2019/08/15/source-physics/
LİNK : https://archive.md/7wJG5
Earthquake or underground explosion?
“Sandia researchers, as part of a group of NNSA scientists, have wrapped up years of field experiments to improve the United States’ ability to differentiate earthquakes from underground explosions, key knowledge needed to advance the nation’s monitoring and verification capabilities for detecting underground nuclear explosions” Türkçesi: Bir grup NNSA bilim insanının parçası olan Sandia araştırmacıları, ABD’nin depremleri yer altı patlamalarından ayırt etme yeteneğini geliştirmek için yıllarca süren saha deneylerini tamamladı.
Source Physics Deneyi son aşaması Aşama 3’te ise depremin yeryüzünde gerçekleştirdiği etkiyle yeraltı patlamasının oluşturduğu etki analiz edilmiş. Bu deneyin son aşaması. Bir bakıma depreme benzeyen yeraltı patlaması üretmeyi öğrenmişler diyebiliriz.
Kaynak: https://www.osti.gov/biblio/1841899
Türkçesi: Planlanan NA-22 yeraltı konvansiyonel yüksek patlayıcı deneyleriyle doğrudan karşılaştırma için 1993 Rock Valley deprem dizisinin eski yüzey değişimi analizleri (Kaynak Physics Experiment 3 (SPE3) – RV/DC Task 1.3 FY22 Final Report))
Daha durun bakalım… Esas şok şimdi geliyor !!
Bu ön gelişmeyi bilmeden bu cümleleri kimse anlamlandıramazdı ama şimdi olay çok daha netleşti.
Adamlar bu “deneyi” Türkiye’de yapmak istemişler. Yani resmen elimizde kanıt var.Yaptıklarına dair kanıt yok çünkü dediğimiz gibi gizli
İşte aynı çalışmayı Türkiye’de yapmaya çalıştıklarına dair kanıt videosu. Bu korkunç! Van gölünün altında 5 ton dinamit patlatmak istemişler. Profesör yeraltı zehirli atıklar yüzeye çıkar doğal hayat ölür diyince vazgeçmişler.
Çünkü gizlilik bozulurdu.
Muhtemelen profesöre 5 ton derken uyduruyorlardı. Ancak şurası kesin adamlar Türkiye’nin depreme en hassas bölgelerinde, yeraltında tonlarca bomba patlatabiliyorlar, üstelik herkesin bilgisi dahilinde. Zaten profesöre gelenler de ABD adına çalışan yerli bir firmaymış.
Van gölünde yapmadıkları çalışmaları muhtemelen başka yerlerde yaptılar. Bunlardan haberimiz bile olmadı. Nihayetinde ellerinde zemin bilgisinin olması gerekiyordu. Tam detaylı zemin bilgisini “gizemli” bazı kazılar yoluyla elde etmiş, hatta orda deney yapmış olabilirler.
Tüm veriler, gerçekleşen felaketin beklendiğini gösteriyor. Beklemekten de öte, tarihinin ve yerinin net tahmin edilebildiğini de. Deprem tahmin teknolojisi mevcut, onu gösterdik. Zaten Japon bilimadamı deprem adeta uyararak geldi açıklaması yaptı. Yani ortada bir deprem var.
Peki gelmekte olan bir depremle aynı anda gerçekleşecek bir yeraltı patlaması ne sonuç doğurur? Depremin frekanslarıyla patlamanın frekansları birleştiğinde yeryüzüne yakın kısımlarda oluşacak etkiyi düşünmek bile zor.
Bir yer altı patlamasının şok etkisi toprağı yukarı doğru iter. Depremin dalgalarının yukarı itilen zeminde binaları yerel bir etmesi çok daha kolaylaşır. Yani topu havaya atıp vurmak gibi çünkü binalar zeminin stabil olduğu varsayımı ile yapılır. Patlama bu varsayımı yıkar.
Önceki twitlerdeki videoda konuşan profesör yer altı patlamasının dipteki sıvıların yüzeye çıkmasına neden olabilir demişti. Bakın bu videoda dağdan sıvı bir şeyler geldiği ve dağın yanmaya başladığından bahsediyor. Bu patlama etkisi olabilir.
Hatırlarsınız, deprem hemen öncesi tüm İtalya’da interneti kestiler. Ne dedik o zaman, dışarı çıkmasını istemedikleri bir bilgi var. Deprem dalgaları fiber optik kablolarla erken tespit edilebiliyor. İtalya bu deneyi yaptı zaten (DAS teknolojisi). Yani o gece İtalya tüm interneti kesmiş, fiber kablolardan yaklaşan depremin seslerini dinliyordu.
Tabii esas mesele İstanbul’du…
Sadece o bölgedeki bir deprem tüm hedeflere aykırı. Öyle görünüyor ki Maraş depreminin etkisini artırarak İstanbul depremini tetiklemesi için uğraştılar. Belki de bundan emindiler. Elçilikleri kapamışlardı. ABD gemisi gelmişti, vs.
Ancak eğer bu patlama yapıldıysa, doğal depremin artırılmış etkisi 2.depremi oluşturacaktı ve bu da İstanbul depremi olarak düşünülüyordu. Ancak başaramadılar.
Yani deprem yapamıyorlar.
Deprem tetikleyemiyorlar.
Doğal depremi manipüle etmeye çalışıyorlar.
NATO Hava Komutanlığı, 3 Şubat’ta twitter hesabından Türkiye’yi hedef göstermiş ve dalga geçer gibi Türkiye’ye muhteşem bir haftasonu dilemişti…Felaket haftasonu gerçekleşti.
Yani sıradan insanlar dışında iç ve dış politik yapılar bunu bekliyor/biliyordu. Buna rağmen kitleye her şey yolunda imajı çizildi. Olmayacak sözler verildi. Çünkü iş bitirilecekti. Ancak Allah planları bozdu. Şimdi burdan nasıl döneceklerini düşünüyorlar.
2.depremin ne olduğu sorunsalı:
-Muhtemel yeraltı patlamasının etkisini artırdığı bir artçı olabilir
-Sistemi bozan bir ikiz deprem gerçekleşmiş olabilir.
Belki bekledikleri Maraş-İstanbul ikiz depremiydi.
Her halükarda beklenen/istenen/planlanan olmadı…
Burak TURNA (1909)