MUHARREM SARIKAYA : İnsansız istihbaratın çöküşü…
BÖLGENİN en güçlüsü olarak nitelenen üç istihbarat örgütü de benzer sonucu yaşadı…
İçinde gerçekleşen saldırıları önceden haber alıp engelleyemedi.
Oysa bölgede adları geçse hepsi için vehim üretilir; uçan kuştan, pencereden içeri giren sinekten haberdar olmanın ötesinde, cinsiyeti konusunda da veriye sahip oldukları iddiası dile getirilirdi.
Son saldırılar böyle olmadıklarını sergiledi…
Sözünü ettiğim İsrail’in MOSSAD’ı, İran’ın VAJA’sı ve Rusya’nın FSB’si…
KİBİR VE REHAVET KURBANI
İsrail’in eski Başbakanı Ehud Olmert, 7 Ekim’de Hamas saldırısından MOSSAD’ın haberdar olmaması durumunu, “Kibir ve rehavete yol açan aşırı özgüvenin kurbanı oldu” diye yorumladı…
Birçok kişi o günlerde Olmert’in yaklaşımına onay vermekle birlikte üzerinde buluştukları bir nokta daha vardı.
İsrail “kule kızlarından” gelen bilgileri bir kenara atıp, dijital verilerin bilgilerini öncelemeye başlamıştı.
Kule kızları diye kimden söz edildiği de açıktı.
İsrail’in Lübnan ve Gazze sınırına yerleştirdiği kulelerde nöbet tutturup, her hangi bir hareketliliğin bilgisini aktarması istenen askere aldığı genç kızlardan başkası değildi.
Çünkü o denli çok veri gönderiyorlardı ki içinden gerçek çıkanların sayısı neredeyse yok denecek kadar azdı…
Yalancı çoban misali, sürüye kurdun daldığını geç fark etti.
Buna Olmert‘in de altını çizdiği gibi kendine aşırı güven de vardı.
HUMINT’İN YERİNE, IMINT’E GÜVENİNCE…
Çünkü elektronik verilerin elde edildiği sinyal istihbaratı SIGINT sistemine ilave olarak, karşı tarafın içini olduğu gibi gösteren, metre altı veri sunan uydu görüntülerini veren IMINT sistemine de sahipti.
O nedenle HUMINT diye bilinen insan istihbaratını önemsemeye yer olmadığına inanıyordu.
Elektronik verileri sunan cihazları kullanan analiz edenin de insan olduğunun farkına varamadı.
Oysa çok değil, yarım asır önce Yom Kippur savaşında gerçekleşen Mısır ve Suriye ordularının sürpriz atağı sırasında da benzer sorunu yaşamış, sahadan gelen bilgileri “yanlış ve kötü yorumlaması” sonucunda kaybetti; ön yargılarına yenik düşürdü.
Mısır’dan gelen istihbarat bilgilerini “kandırmaca” olarak gördü ve gerçekleştiğinde de bölgedeki algısını yerle yeksan eden bir durumda kaldı.
Yıllarca birbirleriyle savaşan bir diğer istihbarat biriminin de karşılaştığı gibi…
VAJA DA MOSSAD GİBİ
Bir zamanlar, MİT, KGB, El-Muhabarat ve Mossad’ın ardından bölgenin en etkili istihbarat gücü olarak kabul edilen SAVAK’ın yerine kurulan İran İslam Cumhuriyeti İstihbarat Bakanlığı’nın (VAJA- Vezarat-e Ettela’at Jomhuri-ye Eslami-ye İran) gibi…
VAJA da benzer şekilde ön yargılarına yenildi ve elinde bilgisi olmasına rağmen IŞİD-K’nın saldırısını engelleyemedi…
Sözünü ettiğim, 3 Ocak’ta Kasım Süleymani’nin ölüm yıldönümü dolayısıyla Kirman’daki mezarı başındaki anma töreninde IŞİD-K’nın gerçekleştirdiği 100’ü aşkın kişinin yaşamına son veren çifte bombalı saldırı…
Wall Street Gazetesi saldırı sonrası yayınladığı bir haber yorumda ABD’nin düşmanı olmasına karşın İran’ı bu saldırıya dönük uyardığını yazdı.
İran’ın ABD’den gelen bu uyarıyı şaşırtmaca olarak gördüğü ve başka alanlara yoğunlaştığına yönelik bilgiler de bizzat İran’ın içinden geldi…
O günlerde İran’da yayınlanan yorumlar da İsrail medyasındaki kadar sertti…
BAKIŞ AÇISI KIRILMASI
İşin ilginç yanı, İsrail ve İran’da olduğu gibi, IŞİD-K’nın Rusya’da gerçekleştirdiği eylem de düşman görülen devlet tarafından uyarılmıştı.
ABD’nin Moskova Büyükelçiliği eylemden iki hafta önce 7 Mart günü bir konser salonu veya alışveriş merkezinde IŞİD-K’nın kanlı eylem yapacağı konusunda yurttaşlarını uyardı.
Her ne kadar Moskova kabullenmese de New York Times’taki habere göre CIA istasyonu Rus yetkililere bir ek ayrıntı içeren özel uyarı mesajı da yollamış.
IŞİD-K’yı yakından takip eden ABD istihbaratı gelen tehdit istihbaratlarının da güçlü ve inandırıcı olduğunu kayda geçirirken, eylemi yapacak olanların Orta Asya kökenli olduklarını da belirtmiş…
Sonrasında anlaşıldı ki Rusya Devlet Başkanı Putin’in eylem öncesi yaptığı bazı imalı açıklamalar da ABD’den gelen bu istihbarat bilgilerine yönelikmiş…
O günlerdeki konuşmaları anımsanırsa Putin, bu uyarıları küçümserken, “toplumu korkutmaya ve istikrarsızlaştırmaya yönelik açık şantaj” diye de tanımlamıştı.
Bu konuşmasından üç gün sonra Crocus Belediye Binası saldırısı gerçekleşti; 143 kişi yaşamını yitirdi…
FSB DE BİLİYORDU
New York Times’ta dün Londra’daki araştırma kuruluşu Dossier Center’a dayandırılan bir haber vardı.
Buna göre, aynı bilgiler Rus Federal Güvenlik Servisi FSB’nin de elinde mevcuttu, hatta “radikalleştirilen etnik Tacikistan kökenli kişilerin” eylemi gerçekleştireceği biliyordu.
FSB’nin bir kolu olarak terörizm ile mücadele amacıyla kurulan “İkinci Servis” adı verilen birimin verileri arasında da yer alıyordu.
Peki bu denli geniş bir istihbarat ağına sahip Rus istihbaratı neden önleyemedi…
Orada da benzer şekilde insan unsuru karşımıza çıkıyor.
İlah gibi görülen ve seçimden büyük galibiyetle yeni çıkmış Devlet Başkanı Putin‘in inanmadığına bir istihbarat elemanının inanması ihanet gibi algılanabilirdi.
Son dönem onlar için artık her önüne gelen aşırıcı gruplar arasında kabul ediliyor, hedef listesinde artık LBGT’lilerden, Yahova Şahitlerine, hapishanede ölen muhalif Aleksei A. Navalin taraftarları dahi “müşteri” kapsamına sokuluyordu…
Bu da dikkatlerini gerçek olana yoğunlaştırmalarının önüne geçti; MOSSAD gibi FSB ve İkinci Servis elektronik veriye güven duyuyor olmanın boşluğuna düştü.
Ukrayna ile olan savaşı da batılı ülkelerle istihbarat paylaşımının güvenliğini sorgular kıldı.
Sonunda tahmin kabızlığına; yani siyah kuğu metaforundaki duruma yenildi.
SİYAH KUĞU METAFORU
Philip Tetlock ve Dan Gardner, Süpertahmin İsabetli Tahmin ve Yargının Bilim ve Sanatı kitabında da 11 Eylül saldırısını nasıl tahmin edilemediğinden yola çıkarak yer verir.
Hayal edin, kuğunun rengi sorulsa insanoğlunun %99’u beyazı hayal eder…
Kitap, bu duruma dikkat çekildikten sonra devam eder, “Avusturya’dan gelen bir gemi yanaşır limana. Güvertede bir kuğu dolaşmaktadır; siyah bir kuğu. Afallayıp kalırsınız. İşte siyah kuğu karşılaşana kadar asla hayal edemeyeceğiniz kadar deneyimlerinizin uzağında kalan bir olayı anlatmak için kullanılır…”
Ardından devamını getirir:
“Önemli olan tahmin edilmeyenlerdir, tahmin edilenler ise önemsizdir. Bunun aksine inanmak insana sahte bir güven duygusu verir.”
Bir siyah kuğu gerçekleşmeden önce tasavvur edilemez olandır…
Son üç saldırıda da görüldüğü gibi, ne kadar öngörülebilirse ve sonuçları da tam bir siyah kuğu niteliği taşıyorsa o zaman siyah kuğuları da tahmin edebilirsiniz…
YUSUF BAKIŞI VE ‘FERMİ’LEMEK
Buna fizikçi Enrico Fermi’nin adından yola çıkılarak üretilen ve uzay bilimine de giren “Fermi Paradoksu” adı veriliyor.
Sözü edilen, dünya dışı uygarlıkların var olma olasılığının gayet yüksek olduğuna dair tahminlerin varlığı ile bunu doğrulayacak bir kanıtın ya da temasın yokluğu arasındaki çelişkili durum …
Tetlock ve Gardner, Süpertahmin kitabında bu çelişkiden çıkışın, 360 derece görme ve hissetme yetisine sahip “Yusufçuk Bakışı” veya “Fermi-lemek” ile aşılabileceğine vurgu yapıyor.
Hakkında hiçbir verisi olmayan bir kişiye “Şikago’da kaç piyano tamircisi vardır?” sorusunu yöneltiyor.
Soruyu küçük parçalara ayırarak önce Şikago’nun nüfusunu tahmin ediyor; ABD’de nüfusa düşen piyano sayısı konusunda bir tahmin daha yapıp, oradan günde kaç piyano akordu yapabileceğinden yola çıkarak kaç tamirci olduğu sonucuna ulaşıyor.
Şikago telefon rehberi açılıp sayıldığında tahmini ile var olan arasında çok az fark olduğunu görüyor.
Yeter ki Yusufçuk gibi bakılabilsin…