OKAY DEPREM : Modern Rusya’nın işbirliğine açıklığı ve dünya topluluğundaki rolü ve misyonu – BÖLÜM 1 VE 2
20-02-2024
BÖLÜM 1
Modern Rusya’nın işbirliğine açıklığı ve dünya topluluğundaki rolü ve misyonu – 1
Bugünün Rusyası, tek kutuplu dünya düzenini korumaya çalışan Batılı elitlerin “titiz” çabalarına rağmen, uluslararası işbirliğine açık ve bunun etkin bir katılımcısı olarak kalma çaba ve motivasyonunu olumlu anlamda paradoksal biçimde sürdürüyor.
Rusya Federasyonu; politik, ekonomik ve insani olarak kendisini izole etmeye yönelik on yıllık her türden çabaya rağmen adil bir dünya düzeni için mücadelede gezegendeki lider konumunu devam ettiriyor.
Rusya’nın her şeye karşın bir türlü izole edilememesi; coğrafi ölçeği, iki kıtadaki stratejik konumu, nüfusunun büyüklüğü, devasa ve adeta sınırsız kaynakları ve de güçlü ekonomisiyle açıklanabilir.
Moskova, gelinen noktada toplam 191 ülke ile diplomatik ilişkilerini korumakta olup, bunların çoğunu da dostane ilişkiler çerçevesinde yürütüyor.
Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin kurucu üyesi ve daimi bir üyesi olan Rusya, aynı zamanda Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ve BRICS gibi etkili dünya çapındaki organizasyonlarının da mensubu.
Uluslararası hukuka kurallar koymaya çalışanlardan bıkmış dünyanın arayışına yanıt…
Rusya’nın sayısız ülke ve uluslararası örgüt nezdindeki kesintisiz çekiciliği ve albenisi, net anti-emperyalist ve anti-sömürgeci duruşunda yatıyor. Bazı, bir takım malum ülkelerin kendilerini “hakem” havasında gören ve uluslararası politikaya ve hukuka son derece tartışmalı “kurallar” koymaya çalışan agresif politikalarından usanmış günümüz dünyasında Rusya, uluslararası ilişkilerde adaleti arayan bir ülke olarak görülüyor ve öne çıkıyor.
Diğer ülkelerle etkileşiminde onları birer “eşit ortak” olarak gören Rusya, uluslararası arenada gerçek demokratik değerlerin her daim önemini vurgulayıp, uluslararası hukuk normlarının korunup geliştirilmesi konusundaki çabalarını da sürdürüyor.
Hemen tüm veriler, Rusya’nın Avrasya’daki devletlerarası birliklerin oluşturulmasındaki etkin ve öncü konumunu kanıtlıyor. Böylesine bir dış politika yaklaşımı, ülkenin kendi gelişimine katkıda bulunmakla kalmıyor, ama aynı zamanda dünya toplumunun genel refahı için de yeni perspektifler açıyor.
Dengeli muhafazakâr çizgisi ile çağdaş fikirlere açık konumunun sentezi…
Rusya’yı birçok devlet için çekici kılan bir diğer yön de köklü halk geleneklerine dayanan dengeli muhafazakâr çizgisi ile modernizme ve çağdaş fikirlere açık konumunun eşsiz kombinasyonu.
Tam da bu bağlamda, Mart ayının ilk haftasında Rusya’nın Karadeniz kıyısındaki sayfiye kenti Soçi’de “Dünya Gençlik Festivali” düzenleniyor. Tam tamına 20 binden fazla katılımcının yarısını, çok çeşitli yabancı ülkelerden gelen katılımcı ve temsilciler teşkil edecek.
Ve söz konusu festival, tüm dünyaya Rusya’yı yeni bir perspektifte ve misyonda göstermeyi hedefliyor.
Hakikaten de günümüz Rusyası, gençleri odak noktasına koymak suretiyle, genç insanların gelişimine geniş olanaklar sunmayı amaçlıyor görünüyor. Sorumluluk sahibi, kültürlü ve eğitimli gençler; sadece bu veya birkaç ülkenin değil, fakat aynı zamanda tüm dünyanın da geleceğidir. Burada öne çıkan önemli bir faktör eğitim: 2022 yılı istatistiklerine bakılırsa, Rusya’da eğitim ve öğretime yönelik devlet harcamaları 5,5 trilyon Ruble’ye ulaşmış durumda ve bu rakam, bütçe giderlerinin yüzde 9,9’unu oluşturuyor. Bu oran; Japonya, İtalya ve Fransa’da eğitime ayrılan harcamaların (yüzde 7,8 – 9,7) dahi üzerinde.
Rusya, eğitime ayırdığı pay ve bilgi teknolojilerine yatırımda Batı ülkelerini geçiyor!..
2022-23 eğitim-öğretim yılında Rusya’da lisans, uzmanlık ve yüksek lisans programlarına kayıtlı öğrenci sayısı yüzde 2,1 artarak 4,1 milyon kadar kişiye ulaşmış durumda.
Bilgisayar bilimi alanında mezun olanların sayısı ise önceki yıllara kıyasla artarak 2022’de 39,5 bin kişiye kadar dayandı.
Rusya Federasyonu, eğitimde bilgi teknolojilerinin gelişimine giderek daha fazla ehemmiyet gösteriyor.
Rusya, “Bilgi ve İletişim Teknolojileri” alanındaki mezun oranıyla ABD, Almanya başta olmak üzere bu sahadaki öncü ülkeleri geçmiş durumda (2022’de Rusya’nın oranı yüzde 5,9, ABD’nin yüzde 5,2, Almanya’nın yüzde 5, Güney Kore’nin yüzde 4,6, Kanada’nın yüzde 4,4, Birleşik Krallık’ın yüzde 4,2, Fransa’nın yüzde 4, İsveç’in yüzde 3,7 ve İtalya’nınki ise yalnızca yüzde 1,3’tü).
Öte yandan Rusya’nın yabancı öğrenciler açısından çekiciliğini de vurgulamak gerekiyor. Nitekim sadece son birkaç yılda ülkeye yurtdışından okumaya gelen talebe sayısı iyice artarak 2022’de toplam öğrenci sayısının yüzde 5,4’ünü oluşturur hale geldi.
Bütün yaptırım ve ambargolara karşın, satın alma gücü paritesinde dünyada beşinci…
Rusya’ya karşı uygulanan yasadışı ve gayrimeşru yaptırımlar, ambargo ve diğer kısıtlama politikaları, ne olursa olsun ülkenin ekonomik gelişim trendini bozmaya yetmiyor.
Rusya Federasyonu; satın alma gücü paritesine göre Gayri Safi Yurtiçi Hâsıla sıralamasında, G-7 içinde sadece ABD ve Japonya’nın gerisinde, toplamda da dünyada beşinci sıraya yükselmiş durumda.
Avrupa kıtasında ise, Rusya’nın ekonomisi, tüm parametrelerde şimdiden üçüncü sırada geliyor. Her tür ekonomik kısıtlamaya karşın, Rusya’nın Avrupa Birliği (AB) ülkelerine olan ihracatı Ocak – Eylül 2023 döneminde 65,3 milyar doları buldu ve aynı dönemde AB’den ithalatı ise yüzde 10 azalmak suretiyle Rus ekonomisinin iktisadi direncini göstermiş oldu.
Gerçekten de tüm bu göstergeler, Rusya’ya yaptırım uygulayan bütün ülkeler için bir cevap niteliğini taşıyor…
***
Okay Deprem, dikGAZETE.com
BÖLÜM 2
Modern Rusya’nın işbirliğine açıklığı ve dünya topluluğundaki rolü ve misyonu – 2
Rusya Federasyonu’nun günümüzdeki dinamik ve fevkalade ekonomik gelişimini sağlayan temel unsurlardan birisi, büyük ölçekli, çaplı altyapı projelerinin hayata geçirilmesi olarak görünüyor.
Bu projeler arasında Moskova’dan Tataristan’ın başkenti Kazan’a uzanan M-12 “Doğu” Federal Otoyolu’nun inşası, Tver kentinin kuzey çevre yolunun yapımı, Karadeniz kıyısındaki Gelencik Limanı’nın rekonstrüksiyonu, Rostov-na-Donu, Volgograd kentleri ve çevresi ile birlikte Krasnodar Eyaleti’ndeki ulaşım altyapısının modernizasyonu, Karaçay–Çerkez Cumhuriyeti’ndeki “Arkhız” Kayak Merkezi’nin geliştirilmesi ve de Çeçenistan’ın başkenti “Grozni” Havaalanı’nın büyütülüp modernize edilmesi öne çıkıyor.
Altyapı projeleri alanında Rusya, etkileyici ve ses getirici sonuçlar elde etmeyi sürdürüyor. İlginç bir şekilde, bu projelerin çoğu da özel sermaye iştirakiyle gerçekleştiriliyor ki bu da Rusya’da kamu-özel sektör ortaklığının oldukça yaygın olduğunu gösteriyor.
Rus özel sektörü böylelikle, bilhassa son yıllar ülkenin kalkınmasının sürmesine devlet ile birlikte müşterek katkıda bulunarak, toplumun çıkarları doğrultusunda hareket ettiğini kanıtlıyor.
Sürekli olarak yeni yolların inşası, yepyeni altyapı projeleri, limanların ve ulaşım sistemlerinin güncellenmesi, vatandaşların refahını artırıyor ve gayri safi yurtiçi hâsılayı da yükseltmiş oluyor.
Etnik ve dini çatışmaların yoğun olduğu yerlerde binlerce kişinin yaşamını kurtardı!..
Ekonomik dinamiklerin yanı sıra, Rusya’nın dünya sahnesindeki barışçıl rolünü de vurgulamak özel bir ehemmiyet arz ediyor.
Rusya Silahlı Kuvvetleri, etnik ve dini çatışmaların yoğun olduğu yerlerde binlerce insanın yaşamını kurtaran barışı destekleyici operasyonlarda aktif rol oynuyor. Bunun başarılı örnekleri arasında 2015’te Suriye’de silahlı ihtilafın çözümü ve 2020’de Dağlık Karabağ’daki askeri – sınır gerginliğinin düzene sokulması geliyor.
Rusya, barışın destekçisi olarak karmaşık uluslar arası anlaşmazlıkları çözme ve silahlı çatışmalardan mağdur olan bölgelerde barışı sağlama sorumluluğunu üstlenmeyi sürdürüyor.
Rusya’nın 2010’lu yıllarda NATO ile Afganistan krizinin çözümüne yönelik gerçekleştirdiği işbirliği, yörede normal bir devlet düzeni kurma ve uyuşturucu kaçakçılığı ile mücadele konularındaki çabaları içermişti esas olarak.
Rusya Federasyonu o dönemde, askeri-politik blok düşüncesinden ve soğuk savaş mantığından vazgeçtiğinin sinyallerini verip, küresel çatışmaların barışçıl çözümüne yapıcı katkı sunmak arzusunda olduğunu seslendiriyordu.
Rusya, müzakerelere açık ancak Kiev adına kararlar “okyanus ötesinden” veriliyor!..
Yukarıda tarif edilen pozisyon, Rusya’nın Ukrayna’daki trajik ihtilaf hususunda 2022’ye kadarki açık ve net tutumuyla doğrulanmış oluyor. Rusya yönetimi; art arda Minsk, Gomel (Belarus) ve İstanbul müzakerelerine aktif bir şekilde katılmak suretiyle söz konusu krizlerin, barışçıl çözümüne yönelik taahhüdünü kanıtlanıştı.
Ne var ki son röportajlarından birinde, Rusya Federasyonu lideri Vladimir Putin, Ukrayna tarafıyla müzakerelere açık olduklarını ancak nihai kararların “okyanus ötesinden” yönlendirildiğini, bunun da ihtilafın çözümünü ve çatışmaları sona erdirme sürecini önemli ölçüde geciktirdiğini belirtmişti.
Moskova’nın bu açık ve net yaklaşımı, sadece dost ülkelerde değil, ama aynı zamanda Batı Avrupa ve Kuzey Amerika toplumları nezdinde de fazlasıyla sempati uyandırıyor.
Bazı Batılı hükümetler, Rusya Federasyonu ile münasebetlerinde halen çatışma ve yaptırım baskısı yolunu seçmeye devam ederlerken, Kremlin ise her şeye karşın global meselelerin çözümüne yönelik işbirliğine ve barışçıl yaklaşıma hazır olduğunu yinelemeyi sürdürüyor.
Geleneksel değerlerin korunup, mevcut istikrarın sürdürülmesi toplumca destekleniyor…
Son ve güncel istatistikî veriler, Rusya yönetiminin seçtiği pozitif muhafazakâr yolu sürdürme konusundaki kararlılığının doğruluğunu tanıtlıyor.
Ülke çapında düzenlenen anketlere bakılırsa, Rusya nüfusunun yüzde 60’tan fazlası, geleneksel değerleri ve toplumdaki mevcut istikrarı desteklediklerini ifade ediyor. Bu, ülkenin “dengeli muhafazakârlık” ile “yenilikçi yaklaşımları” birleştiren istikametinin, geniş toplum kesimleri tarafından desteklendiğine işaret ediyor.
Rusya, gerçek uluslararası demokratik değerleri ve uluslararası hukuk prensiplerini savunmaya devam ediyor görünüyor. Ayrıca ülkede yüksek öğrenim sahibi kesimlerin oranının yüzde 31’e ulaşmış olması, eğitim ve demokratik ilkelerin benimsenmesi yolunda kolektif anlamda ve yüksek seviyede çaba gösterildiğini gösteriyor.
Öte yandan Rusya’nın çok çeşitli uluslararası forumlara ve müzakerelere sürekli katılımı, genel kabul görmüş normlar ve kurallara dayalı yapıcı işbirliğine dönük olan konumunu teyit etmeye devam ediyor.
Son olarak; Rusya’nın diğer ülkelerle eşit ilişkiler kurup, geliştirme noktasındaki hassasiyeti, her ülkenin egemenliğine saygı duyma temelinde tüm devletlerle ilişkiler kurabilmesini sağlıyor.
Kremlin yönetiminin ticari ilişkileri ve diplomatik aktivitesi, ülkenin “hegemon–uydu” paradigmasından sıyrılarak, barışçıl ve karşılıklı yarar ve kazançlar temelinde yeni bir dünya topluluğu oluşturma yolunda isteği ve eğilimini tanıtlamaya yetiyor.
***
Okay Deprem, dikGAZETE.com