ERGUN MENGİ : İsmet İnönü ve Lord Curzon’un Lozan’daki kapışması
23.02.2024
Osmanlı Devleti kapitülasyonlar nedeniyle ekonomik bağımsızlığını kaybetmiş, borçlarını tahsil için yabancı ülkeler Duyunu Umumiye’yi kurmuş ve sömürülen bir ülkeye dönüşmüştü. İttihat ve Terakki Hükümeti, 1. Dünya Savaşının başında 01 Ekim 1914 tarihinde kapitülasyonları kaldırmış, ancak uygulama zamanı olmamıştır. Kurtuluş Savaşı sırasında, kapitülasyonların devam etmesi için çok baskı yapan ABD ikna olmamış ve Lozan’da da direnmiştir.
Büyük Taarruz Zaferi sonrası Türk Orduları kuzeye doğru ilerliyor. İşgal Ülkeleri hemen mütareke istiyor, 11 Ekim 1922 Mudanya Mütarekesi yapılıyor ve Türk orduları tek kurşun atmadan Kocaeli, İstanbul ve Trakya ele geçiriliyor. Mudanya Mütarekesinin mürekkebi kurumadan 28 Ekim günü Barış Antlaşması yapalım diyorlar. Lozan’da 20 Kasım 1922 günü, başlayan Konferans’ta Fransa, İtalya ve ABD’yi de safına alan, Lord Curzon, kapitülasyonların kaldırılmasına kesin kararlı İsmet İnönü’ye, “Türkiye’nin refahı, yabancıların yaptığı ticarete dayanır. Ben, yabancılardan çok, Türkiye’nin refahını düşünüyorum. Türkiye, ekonomik bakımdan bağımsız bir ülke değildir, dış yardımsız yaşayamazsınız… Sizi yalnızlıktan kurtarmak için kapitülasyon istiyoruz, kapitülasyonlar olmazsa, yabancılara garanti vermezse, borç para bulamazsınız,..” dedikten sonra, 4 Şubat 1923 gününe kadar, ya kabul edersiniz ya da barış olmaz tehdidinde bulunuyor. İnönü ise cevaben “Şimdi döneceksiniz. İngiltere’ye, size sulhu soracaklar. Niçin sulh yapmadan geldiniz, diyecekler. Ne cevap vereceksiniz? Bunun üzerine, Lord Curzon, İnönü’ye aynı soruyu sormuştur. İnönü’nün cevabı kısa ve netti, ” Ben memleketime gittiğim zaman bana da niçin sulh olmadı, diye soranlara, Lord Curzon sulh istememiştir diyeceğim ve bütün dünyaya ilan edeceğim.” Lord Curzon “katiyyrn1 diye cevap verir ve İnönü masadan kalkarak salonu terk eder. Barış görüşmeleri başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Mustafa Kemal Atatürk iki talimat veriri, ilki ordulara savaşa hazırlanın, ikincisi ekonomik gücümüzü göstermek için en kısa zamanda, Kurtuluş Savaşının adeta simgesi olan, İzmir’de bir İktisat kongresi toplayın. Amaç siyasi ve ekonomik tam bağımsızlık kararlılığının, halkın da katılımıyla, İtilaf Devletlerine gösterilmesidir.
Sadece Onüç gün sonra, her ilçeden sekizer temsilcinin yer aldığı ve sanayici, tüccar, çiftçi ve işçi grubunu temsilen 1135 delegenin katıldığı kongrenin 17 Şubat 1923 tarihinde açış konuşmasında Mustafa Kemal ATATÜRK, şöyle konuşur. “Arkadaşlar iktisadiyat; yaşamak için, mesut olmak için, insan olmak için ziraat, ticaret, emek demektir. Yeni devletimizin, bütün esasları iktisat programından çıkmalıdır. Binaenaleyh evlatlarımızı o suretle eğitmeliyiz ki, onlar dünya ticareti, ziraatı ve sanatı ile bunların faaliyet sahalarında etkili olsunlar, faal olsunlar, uzman olsunlar.”
Kongrede alınan 291 maddelik kararların özeti şöyledir. Hammaddesi yurt içinde yetişen sanayi dalları kurulmalı; küçük imalattan hızla fabrika üretimine geçilmeli; özel teşebbüse kredi sağlayacak bir devlet bankası kurulmalı; devlet iktisadi alandaki yerini almalı ve özel sektörün gerçekleştiremediği yatırımlar devlet eliyle yapılmalı; ulaşımın önemi gözetilerek demiryolu inşaatı programa bağlanmalıdır.
Türkiye İktisat Kongresi’nde çiftçi grubunun ekonomik problemlerine ve çiftçinin eğitilmesine büyük önem verilmiştir. 1924 Silah Altına Alma Yasası ile ordunun askere alınan köylülere, askerlik hizmetleri sırasında tarım makinaları ve yeni yöntemleri öğretmeleri öngörülmüştür. Ayrıca iş erbabına amele yerine işçi adı verilmesi, sendika hakkının tanınmasına, eğitimin bu kapsamda güçlendirilmesine karar verilmiştir.
İzmir İktisat Kongresi, İtilaf Devletlerinin Lozan’da ortaya koyduğu yanılsamalara bir tokat gibi cevap vermiş ve Kurtuluş Savaşında verdiğimiz mücadeleyi Ekonomik Bağımsızlık Savaşında da verebileceğimiz kararlılığını göstermiştir. Mesajı alan İtilaf Devletleri ve ABD savaşı göze alamayarak barış görüşmelerine devam etme kararı almış ve taraflar 23 Nisan 1923’de masaya tekrar oturmuşlardır.
Sonuçta İngiltere, ABD, Fransa, İtalya; kapitülasyonların kaldırıldığını kabul ederler ve barış antlaşması imzalanır. Türkiye İktisat Kongresi, Türkiye’nin ekonomik bağımsızlığı ve kapitülasyonların kaldırılması gerektiğine Batıya verdiği bir manifestodur.