ÖMÜR ÇELİKDÖNMEZ : İsrail’in Lübnan’daki Cihazlara Sızma Operasyonu : Yeni Bir Yöntem mi, Bilinen Bir Oyun mu ???
Eylül 18, 2024
***
Konu Yorum: Son dönemde İsrail’in Lübnan’da Hizbullah’ın kullandığı bazı cihazlara sızarak onları patlattığı iddiaları dünya kamuoyunun dikkatini çekti. Peki, bu olay gerçekten ne anlama geliyor? Bir siber saldırı mı yoksa sadece teknik bir başarı mı? Gelin, bu sorulara birlikte yanıt arayalım.
İlk bakışta, olay siber saldırı gibi görünebilir. Ancak bu tür bir operasyonu tam anlamıyla siber saldırı olarak nitelendirmek çok doğru olmaz. Çünkü klasik bir siber saldırıda, saldırganlar uzaktan dijital sistemlere erişir ve onları manipüle eder. Bu olayda ise, İsrail’in teknik müdahalesi daha çok fiziki unsurlarla, yani cihazların içerisine yerleştirilen donanımlarla gerçekleşmiş gibi görünüyor. Ama bu noktada durup, İsrail’in başarısının yalnızca teknik değil, istihbarat açısından da önemli olduğunu unutmamak gerek.
Gelin biraz geri saralım. Hizbullah’ın toplu olarak çağrı cihazları ve telsiz siparişi verdiği haberini alan İsrail, bu cihazlara nasıl sızabileceğini ve onları patlayıcı mekanizmalara dönüştürebileceğini düşünmeye başladı. Aslında bu cihazlar, cep telefonları gibi karmaşık hücresel sistemlere dayanmayan, oldukça basit ve sağlam bir teknolojiye sahip. Tek verici üzerinden çalışan bu cihazlar, özellikle deprem gibi acil durumlarda uzun süre dayanıklı olabilen, hatta düşük enerjiyle çalışabilen sistemler.
Burada önemli bir nokta var: Bu cihazların modifiye edilmeye ve patlayıcı yerleştirilmeye uygun olması. Yani, İsrail’in bu siparişleri öğrendiği andan itibaren yaptığı şey aslında tam bir istihbarat zaferiydi. Öyle ki, bazı iddialara göre İsrail, bu cihazları Hizbullah’a özellikle tavsiye ettiren taraf bile olabilir. Bu, tabii ki üzerinde düşünülmesi gereken bir iddia, ancak göz ardı edilemeyecek kadar da ilginç.
Lübnan’ın elektrik altyapısının sıkıntılı olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu nedenle Hizbullah, uzun süre şarj gerektirmeyen, dayanıklı cihazlar aradı ve en sonunda uzun ömürlü bir pil sistemine sahip bu çağrı cihazlarını tercih etti. İsrail’in devreye girmesi de işte tam bu noktada gerçekleşiyor. Cihazlara, yaklaşık 20 gramlık PETN adlı bir patlayıcı yerleştirildiği söyleniyor. Bu miktar oldukça küçük görünse de, etkisi düşündüğünüzden çok daha büyük.
Çağrı cihazları ile cep telefonlarını karşılaştırdığımızda ise endişe verici bazı yanlış algılarla karşılaşıyoruz. Halk arasında, “Eğer bu cihazlar patlatılabiliyorsa, cep telefonlarımız da tehlikede olabilir mi?” sorusu sıkça soruluyor. Ancak uzmanlar, bu endişenin yersiz olduğunu vurguluyor. Çünkü cep telefonları, üretim aşamasında çok daha sıkı testlerden geçiyor ve bu tür bir modifikasyon, sıradan bir kullanıcı ya da üçüncü taraf için neredeyse imkansız.
Sonuç olarak, İsrail’in bu operasyonu iki önemli başarıyı gözler önüne seriyor: İstihbarat ve teknik müdahale. Ancak bu operasyon, dünyanın en ileri teknolojisinin ürünü değil, bilinen yöntemlerin akıllıca uygulanmasıyla gerçekleşti. Burada üzerinde düşünülmesi gereken asıl soru şu: Bu tür operasyonlar gelecekte de benzer şekilde karşımıza çıkacak mı?
Her ne kadar bu olay İsrail’in yeteneklerini bir kez daha gözler önüne serse de, bu tür operasyonların diğer devlet dışı aktörler tarafından kullanılabileceği de göz ardı edilmemeli. Ve evet, teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin, güvenlik her zaman bir adım önde olmalı.