İran ve İsrail : Dostluktan Düşmanlığa
Ekim 6, 2024
***
İsrail’in iki şehrini birbirine bağlayan bir boru hattı ilginçtir ki, 1970’lerde “İran-İsrail Boru Hattı” adını taşırdı. Evet, bir zamanlar bu iki ülke ham petrolü İsrail üzerinden Avrupa‘ya ulaştırmak için iş birliği yapıyordu. Ancak aradan geçen yıllar, ilişkileri tamamen değiştirdi. Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırısı, bu çatışmayı daha da derinleştirdi çünkü Hamas, İran tarafından destekleniyor.
İran ve İsrail, Ortadoğu’nun en büyük askeri güçlerinden ikisi, fakat oldukça farklılar. İran, çoğunluğu Yahudi olan İsrail’in var olma hakkını tanımayan tek ülke. Ancak mesele sadece dinle ilgili değil; Ortadoğu’da kimin daha etkili olacağı ve ABD’nin İsrail’e verdiği sınırsız destekle ilgili.
İsrail, 1948’de bağımsızlığını ilan ettiğinde, onu tanıyan ilk Müslüman ülkelerden biri İran’dı. Ancak 1979’daki İslam Devrimi her şeyi değiştirdi. Devrim lideri Humeyni, İsrail’i Batı’nın Ortadoğu’daki bir uzantısı olarak gördü ve onu bir tehdit olarak değerlendirdi. O günden bu yana İran rejimi, İsrail’i meşru bir devlet olarak kabul etmiyor.
Tahran’ın en eski meydanlarından biri olan Filistin Meydanı’nda 2017 yılında kurulan bir saat, İsrail’in yok olacağı gün için geri sayım yapıyor. Bu meydan, rejimin İsrail karşıtı propagandasının simgesi. Meydanda sık sık rejimin antisemitik söylemleriyle örtüşen protestolar düzenleniyor. Ancak bu eylemlerin halkın gerçek düşüncelerini yansıttığı kesin değil; zira bu tür gösterilerin rejim tarafından organize edildiği biliniyor.
İran’ın etkisi sınırlarının çok ötesine yayılıyor. “Direniş Ekseni” olarak bilinen ve İran’dan maddi destek ve silah yardımı alan gruplar arasında Hamas, İslami Cihad, Hizbullah, Haşti Şabi ve Husiler bulunuyor. İran, bu grupları destekleyerek Filistin davasının öncü savunucusu olarak kendini konumlandırıyor.
Bununla birlikte, dünya üzerindeki Müslümanların çoğu Sünni’dir ve bu gruba İran’ın en büyük rakiplerinden Suudi Arabistan da dahildir. İran’ın vekil güçleri ise Şii kimliğine sahip. Hizbullah Lübnan’ın güneyinde, İsrail sınırında etkin, Husiler ise Yemen’deki iç savaşta aktif. Husiler, İran’dan silah desteği aldıkları iddialarını reddediyor.
İran’ın nükleer programı da bölgedeki tansiyonu artırıyor. İran, nükleer faaliyetlerinin sadece enerji üretimi için olduğunu iddia ederken, Batı ve İsrail buna şüpheyle yaklaşıyor. İsrail, İran’ın nükleer faaliyetlerini kendisine tehdit olarak görüyor. İran’ın nükleer tesisleri ise defalarca sabotaj saldırılarına maruz kaldı. Örneğin, Natanz’daki tesis 2020’de büyük bir patlamayla hasar aldı ve uzmanlara göre İran’ın nükleer programı bu olayla iki yıl geriye gitti.
İsrail’in İran’a yönelik suikast iddiaları da gündemde. Birçok üst düzey İranlı nükleer bilim insanı, suikast sonucu öldürüldü, ancak İsrail bu eylemleri hiçbir zaman resmi olarak kabul etmedi.
Bugün, İran-İsrail boru hattından İran petrolü geçmiyor. Bunun yerine İsrail, 1990’lardan bu yana Azerbaycan ile iyi ilişkiler kurdu. Azerbaycan, İsrail’e petrol ihraç eden önemli bir ülke haline geldi. Ayrıca, İsrail’in Azerbaycan’la askeri iş birliği de bulunuyor. Bu durum, İran sınırına yakın bir bölgede stratejik avantaj sağlıyor.
İsrail’in bu kadar güçlü bir askeri varlığa sahip olmasının bir diğer nedeni ise ABD. ABD, hem askeri hem de mali anlamda İsrail’in en büyük destekçisi. Bu destek, Ortadoğu’daki stratejik çıkarlar ve ortak düşman olan İran’a karşı bir denge unsuru olarak sürdürülüyor.
2020’de ABD’nin aracılığıyla imzalanan İbrahim Anlaşmaları, İsrail ile Fas, Sudan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn arasındaki ilişkilerin normalleşmesini sağladı. Bu durum, ABD’nin İran’ın bölgedeki etkisini azaltma çabalarının bir parçasıydı. Ancak Suudi Arabistan, bu anlaşmaya katılmadı. ABD, 2023’te Suudi Arabistan ile İsrail arasında bir anlaşmaya aracılık etmeye çalışsa da, Hamas’ın 7 Ekim saldırıları ve ardından Gazze’ye yönelik İsrail operasyonları, Arap dünyasında büyük öfkeye yol açtı ve bu yakınlaşma süreci askıya alındı.
Sonuç olarak, İran ve İsrail arasındaki düşmanlık, yakın zamanda çözülecek gibi görünmüyor. İsrail’in Lübnan’daki Hizbullah’a karşı yürüttüğü operasyonlar ve İran’ın buna misilleme olarak düzenlediği füze saldırıları, iki ülke arasındaki gerginliğin daha da artmasına neden oluyor.