MK ULTRA PROJESİ DOSYASI /// ÖMÜR ÇELİKDÖNMEZ : Muazzez İlmiye Çığ’ın CIA ve BND’’ye angaje Türk psikiyatrları ile ne ilişkisi vardı ???

Muazzez İlmiye Çığ’ın CIA ve BND'’ye angaje Türk psikiyatrları ile ne ilişkisi  vardı?

ÖMÜR ÇELİKDÖNMEZ : Muazzez İlmiye Çığ’ın CIA ve BND’’ye angaje Türk psikiyatrları ile ne ilişkisi  vardı ???

Kasım 19, 2024  Ömür Çelikdönmez/Yorum

***

Sözde ulusalcı, solcu, Kemalist  çevrelerin yere ğöğe sığdıramadıkları, Kırım göçmeni bir ailenin çocuğu Muazzez İlmiye Çığ 110 yaşında öldü.  Kimileri toprağı bol olsun  diyor kimileri de onu ışıklar içinde uyutuyor.

Sevenlerinden daha fazla muarızları var. Onlarda cenazesinin camiden kaldırılmasının DİB için ve kendisi için son utanç sebebi olduğu kanaatindeler. Fikir hür, yorum serbest.

Muazzez İlmiye’nin Kutsal metinleri Sümer tabletlerindeki bilgilerle irtibatlandıran çabaları,  onu, halkın değerleriyle kavgalı çevrelerde aydınlanma öncüsü gibi takdim ettirdi. Bu imajından rahatsız değildi. Hatta  maddi manevi rantını  yedi.

Uç noktalarda kalem oynattı.

Hz. Meryem’i tapınak fahişesi, başörtüsünü de tapınak  fahişelerinin ritülel kisvesi gibi  tasvir etti.  Sümer tanrıçası İnanna ile  Türkiye’de muhafazakâr dindar kadınların kullandığı başörtüsü arasında tarihsel süreklilik ve   kültürel bağlantılardan söz etti. Dindar  bireylerin inançlarını rencide etmekte üstüne yoktu.

Doğu Perincek  ve partisi onu çok sevdi

Bir dönem Türk toplumunun kutuplaştırılmasında  mikser oldu. Yazdıklarında kaynak tabiki Sümer tabletleriydi. Doğu Perinçek’in kitaplarının basımını dağıtımını üstlenen Kaynak Yayınları, Muazzez İlmiye Çığ’ın hamisi sayılırdı. Bu nokta çok ilginç.

ABD seçimleri sonrası İngiltere Savunma Bakanı John Healey neden Türkiye’ye geldi ne istedi?

Neden mi ? Muazzez İlmiye’nin yakın çevresinin ABD ve CIA bağlantıları göz önüne alındığında Aydınlık ekolünün onu neden bayraklaştırdığı sorusu daha bir derin anlam kazanıyor. Günümüzde  Avrasyacı çizgide siyaset yapan bu grubun ABD/Atlantik  karşıtlığının mavra oldugunu veya olmadığını kim söyleyebilir.

Muazzez İlmiye Çığ’ın ölümü, yazarı olduğu Kaynak Yayınları’ndan yapılan bir açıklamayla duyuruldu ve “Türkiye’nin aydınlanma mücadelesinin  yorulmak ve yaşlanmak bilmeyen değerli  bilim kadını, son Sümer Kraliçesi, değerli yazarımız Muazzez İlmiye Çığ’ı kaybettik. Ailesinin, okurlarının ve ülkemizin başı sağolsun”  denildi.  

Vatan Partisi  Genel Başkanı  Doğu Perincek’de  ölümünün ardından ona öyle methiyeler düzdü ki, sanki Çığ ve CIA irtibatlı/iltisaklı  dostlarının bu bağlantılarını perdelemiş gibi oldu. Görünen o. Lakin backgroundını  muhatapları bilir

CIA’nın insan kaynakları hazinesi Kırım Tatarları

CIA Kırım Tatarlarını kullanmayı sürdürüyor! Hatta öyleki Ruslara ödünç verdiği sözde diaspora Tatarları bile var. İster bunun adına sızma denilsin, ister kontrespiyonaj denilsin başarılı bir proje. Çünkü Rusların Kırım meselesinde birlikte yol almaya çalıştıkları isimler CIA ve BND’’ye angaje ve bunlar Tatar asıllı psikiyatrların  tezgahından geçmişler. Türkiye bu işin neresinde derseniz  çanak tutmuş  derim, sizlerde anlarsınız.

Soğuk savaş döneminde Türkiye’de sağ ve sol franksiyon liderlerinin hatta  İslamcı kesimin CIA tarafından büyük bir beyin yıkama ve bilinçaltını formatlama işlemine  tabi tutulduğu  anlaşılıyor.

Sağ Sol, Nurcu, Süleymancı, Işıkçı, İslamcı gençlik liderlerinin  bilinçaltı, her Allah’ın günü, CIA laboratuvarlarında üretilmiş, 1960’lardan beri halüsinojenik özellikleri nedeniyle kötüye kullanılan sentetik bir uyuşturucu  LSD verilerek özel bilgilerle maalesef formatlanmış.  

Konuyu biraz açalım.

CIA’in Türkiye’deki en üst düzey görevlisi Özbek Ruzi Nazar ile  Tatar Mustafa Cemiloğlu arasında mekik dokuyan isim kimdi dersiniz? ABD vatandaşı ve New York’ta psikiyatri kliniği olan Kırım Tatarı Prof. Dr. Saim Giray.

Saim Giray’ın, Mustafa Cemiloğlu ve ekibi ile yakın ilişkisi  istihbarat raporlarında mevcut. Soğuk Savaş döneminde CIA’in Türkiye’deki en önemli adamı Ruzi Nazar’dı. Ruzi Nazar’ın Profesör Saim Giray’la özel bir ilişkisi vardı. Saim Giray aynı zamanda ABD vatandaşıydı ve New York’ta kliniği vardı.

Soğuk Savaş yıllarında bir ayağı devamlı Türkiye’deydi.1930’lu yıllarda doğmuş, özel hobileri arasında uçak kullanmak, yatla seyahat etmek olan biri. Kırım Türkleri Diasporası’nda çok tanınan Mustafa Cemiloğlu ve ekibi ile yakın ilişkisi mevcut.

İddialara göre CIA’in ve bazen de İngilizlerin bütün operasyon şekillerinde psikiyatr olarak Giray’a başvurulurdu. Ruzi Nazar ne zaman psikolojik bir vaka olsa hemen Saim Giray’ı arıyordu. Giray yılın altı ayını Türkiye’de, altı ayını ABD’de geçiriyordu.

1973’de dönemin Emniyet Müdürü Şükrü Balcı MİT’le temas ederek kaçakçı  Zihni İpek’le silah yakalatma konusunda anlaştıklarını ve aranmasından vazgeçilmesini talep etmişti. Bu talebi tereddüt yaratmasına rağmen kendisine olumlu cevap verilmişti.

Zihni İpek, İbrahim Keresteciyan Türker’in adamıydı ve onun adına hareket ediyordu. 1990’lı yılların başında ağır bir psikoz geçiren Zihni İpek’i Yeşilköy’deki meşhur bir hastanede tedavi eden Saim Giray’dı. Bu olay uzun yıllar saklanmıştı ama gerçek böyleydi. Görüldüğü gibi kim kimin adamı kimin eli kimin cebinde  belli olmuyor.

Muazzez İlmiye Çığ’ın CIA ve BND’’ye angaje Türk psikiyatrları ile ne ilişkisi  vardı?

Muazzez İlmiye Çığ’ın CIA ve BND'’ye angaje Türk psikiyatrları ile ne ilişkisi  vardı?

CIA da bir Giray  hem Çerkez hem Tatar

Psikiyatr Saim Giray’ın; Amerikan Askeri Haber Alma Teşkilatı(Cıa) Kurucularından Çerkes/Tatar  Yüzbaşı Cengiz Giray ile akraba olduğu sanılıyor.  Çerkes Süvari Ordusu 3.Çerkes Süvari Alayı komutanı,  ailesi ile birlikte 1921’de Türkiye’ye yerleşen Sultan Kadir Giray’ın ve Şeretlık’o Vacide’nin oğulları Cengiz Giray önce Hotchkiss Okuluna, daha sonra da Yale Üniversitesi’ne devam eder.

Yedi lisanı anadili gibi konuşabilen Cengiz Giray, 2. Dünya savaşı başlayınca ABD ordusunun Rus ilişkileri bölümünün başına getirilir. Kısa zaman içinde de Amerikan Askeri İstihbarat bölümüne alınır. Daha sonra da Amerikan Askeri Haber Alma Teşkilatı Başkanı olur.

Teşkilatlanma becerisi ve istihbarat birimlerini organize edebilme becerisinden dolayı Amerikan hükümeti tarafından Askeri İstihbarat Örgütünü kurmakla görevlendirilir. Şubat 1945’te General Mark Clark’ın heyet üyesi olarak Yalta Konferansına, daha sonra da Moskova’da yapılan Barış Konferansına katılır. Gördünüz mü nereden nereye?

CIA’nın muvazzaf dostları Muazzez İlmiye Çığ ve HZİ Vakfı

Muazzez İlmiye Çığ’ın CIA ve BND'’ye angaje Türk psikiyatrları ile ne ilişkisi  vardı?

-Muazzez İlmiye Çığ ve kardeşi Prof. Dr. Turan İtil-

Önce Muazzez İlmiye Çığ’dan söz edelim. Babası Kırım’dan Amasya, Merzifon’a, annesi ise Kırım’dan Bursa’ya göç etmiş Kırım Tatarı , Muazzez İlmiye Çığ’ın  110 Yaşında Mersin’de tedavi gördüğü hastanede ölmesinin ardından bu sempatik, tonton ihtiyar kadının  yaşam hikayesi öne çıkarıldı. Bilinenleri tekrar etmenin anlamı yok. Muallim mektebi mezunu. Fransızca biliyor, keman çalıyor. Varlıklı bir ailenin eğitimli kızı.

1936’da Ankara Üniversitesi’nde Hititoloji bölümünde eğitimine başlar. 1940’ta mezun olduktan sonra  İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nde çalışır. Muazzez İlmiye;  Sümer, Asur ve Hitit uygarlıklarına ait tabletleri sınıflandırır. Burada çalışırken 25 Aralık 1983’te vefat eden  Topkapı Müzesi Müdürü M. Kemal Çığ ile 1940’da evlenirler

Emeklilikten sonra bir süre yurtdışında yaşayan Muazzez İlmiye Çığ, 1988’de Philadelphia’daki Asuroloji kongresine katılır. Prof. Kramer’in History Begins at Sumer adlı kitabını Türkçeye çevirir ve kitap 1990’da “Tarih Sümerle Başlar” adıyla Türk Tarih Kurumu tarafından yayımlanır.

Belki de kayda değer en önemli başarısı bu çeviridir.  Bereket Kültü ve Mabet Fahişeliği ve Vatandaşlık Tepkilerim isimli kitaplarında kadınlarda başörtüsünün köklerinin Akadlara dayandığını yazmıştı.

Bu kitapları 2007 yılında kamuoyunda yankı uyandırdı. 2007 yılında “Vatandaşlık Tepkilerim” adlı kitabında “halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek” suçuyla yargılandı ve ilk celsede beraat etti/ettirildi.

Sempatik tonton cumhuriyet kadını mı yoksa ?

Muazzez İlmiye Çığ ve HZİ Vakfı meselesi bilinmeden Türk halkının nasıl yönlendirildiğini anlamamız mümkün olmaz.  Sadece bu değil, buna benzer yüzlerce olay var, konu var. 1971’de kurulan HZİ Vakfından söz etmek gerekiyor.

HZİ Vakfının açılımı; “HZİ”, Hamide Zahit İtil’in baş harfleri. Hamide Zahit; Prof. Dr. Turan İtil ve Sümerolog Muazzez İlmiye Çığ’ın anneleri. Başka bir rivayete göre Z babakarinin isminden. Kurucuları arasında bugün ölen Muazzez İlmiye Çığ ve kardeşi Turan İtil var. Turan İtil bu vakıf için kritik önemde bir kişi.  

Kamuoyu bu iki ismin kardeş olduğundan habersiz. Vakfın baş harflerinin açılımını Muazzez İlmiye Çığ, kendisi ile yapılan bir röportajda şöyle açıklıyor: “Annemin ismi Hamide, babamın ismi Zekeriya ve soyadımız İtil’in ilk harflerini yan yana getirdik. ”

Psikyatr olmak veya olmamak işte bütün mesele bu

HZİ Vakfı, ABD üniversiteleri ve özellikle CIA ile eşzamanlı/esgüdümlü olarak klinik deneylerle yapılan çalışmaların  Türkiye ayağında aktif rol üstlenir.  Saim Giray başta olmak üzere  Muazzez İlmiye’nin kardeşi  Turan İtil, Aydınlar Ocağı Genel Merkezi’nin üyelerinden ve  İlim – İstişare Kurulu’nda görev yapan, Türkiye’de hipnotizmanın öncülerinden, Gençlik Psikolojisi ve Kültür İntikali, Tatbikatı ve Nazariyatı ile Hipnotizma kitaplarının yazarı, Nöropsikiyatri Profesörü  Recep Doksat ve  kamuoyunun iyi bildiği bir isim: Prof. Dr. Vamık Volkan.

O da ABD vatandaşı. Aslında siyaset bilimci ama psikanaliz uzmanı olarak da geçiyor. Bilinç, bilinçaltı konularında, dünyanın sorunlu olan hemen her bölgesine dair Vamık Volkan’ın çalışmaları var. İsrail, Kafkaslar, Bosna-Ersek, Ukrayna, Kıbrıs gibi hemen her yer Vamık Volkan’ın ilgi alanına giriyordu.

Diğer isim ise milliyetçi muhafazakar kesimin köprü olsa üstünden geçmeyecekleri Ayhan Songar.  Ayhan Songar’ın tersine, Turan İtil sıradan bir farmakolog, alelade bir akademisyen değildi. Dünya çapında araştırmalara, buluşlara, patentlere imza atmış, ABD’de yabancıların ulaşamayacağı haklar elde etmişti.

Şaşırtıcı bir biyografisi var haliyle. Nazi Almanya’sının şerrinden kaçıp Türkiye’ye sığınan Yahudi kökenli  bilim insanlarından Ord. Prof. Dr. Philipp Schwart’ın öğrencisi. Bu ilişki ona 2. Dünya Savaşı sonrası Almanya’da çalışma fırsatı verdi. 1960’lı yılların başında Almanya’da Erlangen-Nürnberg Üniversitesi’nde doçent oldu ve Nöropsikiyatri Bölümünde başhekimlik yaptı. O yıllarda St. Louis Missouri Üniversitesine davet edildi. 1974’e kadar araştırmalarını burada sürdürdü.



Bitmez tükenmez CIA sevdası

1975’te davet edildiği New York Tıp Koleji’nde Biyolojik Psikiyatri Başkanı olarak 15 yıl görev yaptı. Amerikan Hava Kuvvetleri ve Missouri Üniversitesi Psikiyatri Enstitüsü bünyesinde LSD üzerine araştırma birimlerine öncülük etti. Amerikan Ordusu ile birlikte çalıştı, NATO ile sıkı iş birliği yaptı. Dahil olduğu ve destek verdiği projeler arasında CIA destekli meşhur “Zihin Kontrol Programları” da var.

1983’de CIA’nin Uluslararası Dış Politika Enstitüsü ve HZİ Vakfı ortaklığında “Uluslararası Terörün Çağdaş Yönleri” adlı bir seminer düzenlendi. Katılımcılar arasında Turan İtil’in dostu CIA İstasyon Şefi Paul Henze, Orgeneral Necdet Öztorun, Vali Nevzat Ayaz vardı. 1985’te “Türkiye’de Teröristlerin Rehabilitasyonu Uluslararası Sempozyumu”nu düzenledi. Henze yine onur konuğuydu.

Songar ekolünden gelen “Psikiyatrist” Prof. Nevzat Tarhan, sonuçları kamuoyundan gizlenen bu araştırmayla ilgili olarak Prof. Songar’ın dost sohbetlerinde “Araştırmanın sonuçlarına göre sağcılar geri zekalı, solcularsa anti-sosyal ve psikopat çıktı” dediğini itiraf etti. Büyük keşiftir. Geri zekalılığın tedavisi yoktur ama anti-sosyallik ve psikopatlık tedavi edilebilir!

Almanya ve sonrasında ABD’de nöropsikiyatri üzerine akademik faaliyetlerde bulunuyor. LSD deneyleri, zihin kontrol deneyleri derken ABD Gıda ve İlaç Dairesi’nin yanı sıra toplumun tepkisi nedeniyle Türkiye’ye geliyor. Neyse bu vakıf 1974’ten itibaren yaptığı çalışmalarla bilimsel çevrelerde adını duyuruyor. ABD’de insan sağlığına olumsuz etkileri saptandığı için deneyleri yasaklanan bazı ilaçları Türkiye’de insan denekler üzerinde kullanıyorlar.

Çünkü Türkiye’de yaşayan insanların canı ABD’dekiler kadar değerli değil. – Vakıf, çalışanların sosyal bağlantıları aracılığıyla para karşılığında lise ve üniversite çağlarındaki gençleri deneylere ikna ediyordu. Ayrıca ordudaki generallere düzenli olarak sunum yapıp siyasi mahkumlar üzerinde deney yapmanın yollarını arıyorlardı.

Özellikle darbe sonrasında hapisteki devrimcileri ve bazı ülkücüleri bu “deneylerde” kullanıyorlar. Kimi yerlerde mahkumlara söz geçiremiyorlar ama kimi yerlerde askerlerin yardımıyla zorla imzalattıkları beyan formu ile deneyler yapıyorlar. Deneyler çoğunlukla HZİ Vakfı’nın Gayrettepe’deki ofisinde yapılıyor.

 Ayrıca 1983 yılında Ayhan Songar’ın bazı deneyleri Cerrahpaşa’da yaptığı da söyleniyor. Darbeden 4-5 yıl sonra artık HZİ vakfına duyulan şüphe artıyor. Nokta Dergisi 1985 yılında vakıf tarafından denek olarak kullanılan 2 gençle röportaj yapıyor. Gençler 8 hafta boyunca farklı dozlarda bir ilaç verildiğini söylüyor. Nokta Dergisi’ne konuşan gençler 3 bin lira gibi bir para aldıklarını söylemişler.

Gençleri vakfa getiren arkadaşları ise şu ilginç bilgiyi veriyor: “Benden sağlıklı ve asabi genç getirmemi istediler.” – Gencin aktarımı ilginç çünkü deneylerin sürdürücüsü olan Turan İtil ve Ayhan Songar komünizmin ve faşizmin bir tür rahatsızlık olduğuna inanıyor.

Bu iki “hoca” Türkiye’de bu çalışmalarına meşru  bilimsel zemin hazırlamak için “Türkiye’de Teröristlerin Rehabilitasyonu Uluslararası Sempozyumu” tarzı etkinliklerde boy gösteriyor. Prof. Dr. Nevzat Tarhan’ın bu ekiple ilişkisini gözler önüne seren isim ise Sedat Peker oluyor.

ABD’de başlayan ve Türkiye’ye uzanan psikolojik savaş taktiklerinin geçmişinde, Sedat Peker’in açıklamalarında yer alan Nevzat Tarhan, Tarhan’ın asistanlığını yaptığı Ayhan Songar, “dünyaca ünlü Sümerolog” olarak tanınan Muazzez İlmiye Çığ ve kardeşi Turan İtil de var.

Ayhan Songar, bir psikolog olmanın ötesinde 12 Eylül’den sonra cuntanın hayata geçirmeye çalıştığı Türk-İslam sentezinin önemli ideologlarındandı.  Hatta Songarla birlikte çalışan Nevzat Tarhan, çalışmaların sonucuna dair Ayhan Songar’ın “Sağcılar geri zekalı, solcularsa anti-sosyal ve psikopat çıktı” dediğini söylüyor.

Sedat Peker bakın bakın ne demiş?

Bu arada Sedat Peker, Nevzat Tarhan’ın SADAT’a psikolojik harp konusunda danışmanlık yaptığını iddia etmişti. Tarhan’ın bu iddiayı yalanlamasının ardından Peker, Tarhan’ın SADAT hissedarı olduğunu gösteren bir belge paylaşmıştı.

SADAT Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.

SADAT Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.

HZİ Vakfı 12 Eylül sonrasında Mamak, Metris, Erzurum gibi cezaevlerinde bazı siyasi tutuklulara deney yapıyor. Kimi tutuklular cezaevinden alınıp İstanbul’daki merkeze getiriliyor. İstanbul’daki klinikte o dönem pek çok sağlık merkezinde olmayan ileri teknoloji ekipmanlar var.

Vakıf merkezinin ABD’de olduğu da herkes tarafından biliniyor. Hal böyle olunca kamuoyu yavaş yavaş tepki göstermeye başlıyor. 1990’a gelindiğinde ise Dev-Sol Gayrettepe’deki vakıf merkezini bombalıyor. Örgüt, yaptığı açıklamada insana saygı duymayan ve kobay gibi kullanan CIA bağlantılı bir merkezi bastıklarını belirtiyor.

 Saldırıdan sonra Turan İtil, pılını pırtını toplayıp ABD’ye gidiyor ve ordu ile daha önce yaptığı çalışmalarına burada devam ediyor. Muazzez İlmiye Çığ ise Türkiye’de kalıp kendi alanındaki çalışmalara devam ediyor.  

Yönetim Kurulu Başkanı olduğu vakfın bu faaliyetleri nedeniyle yargılanmıyor. Bu faaliyetler kendisine sorulduğunda ise yasadışı bir şey yapmadıklarını her şeyin kurallara uygun olarak yapıldığını, insanların deneylere kendi istekleriyle katıldıklarını söylüyor.

1984’ten sonraki iddialar üzerine Sağlık Bakanlığı inceleme başlatıyor. HZİ Vakfı’nın faaliyetlerinde sakıncalar bulunuyor fakat bunu önleyecek yasalar olmadığı iddiasıyla konu kapatılıyor. 2011 yılında ise İtil aleyhine bir suç duyurusu yapılıyor. Yapan 12 Eylül’de idamla yargılanan Ülkücü Recep Küçükizsiz. Bu davadan da sonuç çıkmıyor.

Sonuç: Şimdi büyük sümerolog dersiniz aydın dersiniz vs. sıfatı ne olursa olsun kurduğu vakıf aracılığıyla 2700’ü mahkum 5 bin insan üzerinde insan sağlığını riske atan deneylerin yapılmasına ön ayak olmuş bir insan var.

Deneylerin asıl sürdürücüsü kardeşi Turan İtil fakat Muazzez İlmiye Çığ, bu deneyler yapılırken vakfın başkanı ve bu durumdan rahatsız değil. Sonrasında da deneylerin kurallara uygun yapıldığını iddia ediyor.

Alın size Muazzez İlmiye Çığ, ne yaparsanız yapın? 

***

 Kısmi Kaynakça

https://x.com/brnslagca/status/1858241037065474430

https://groups.google.com/g/yeniurfa/c/TI_4DRzvdPs

https://www.kaynakyayinlari.com/hakkimizda-pg2.html

https://jinepsgazetesi.com/2008/03/amerikadaki-adigeler/

https://ihtisastramvayi.com/2018/05/11/pasif-agresif-tarifi/

https://www.blogger.com/profile/09429135024773724490

https://turkiyeyazarlarsendikasi.org/duyurular/muazzez-ilmiye-cig/

https://www.gazeteduvar.com.tr/ciaden-sadata-ozel-harp-taktikleri-haber-1540080

https://haber.sol.org.tr/yazarlar/orhan-gokdemir/bizim-sevgili-hastaligimiz-266019

https://www5.tbmm.gov.tr/tutanaklar/

TUTANAK/TBMM/d17/c016/b100/tbmm170161000374.pdf

https://tr.euronews.com/2024/11/17/duayen-turk-sumerolog-muazzez-ilmiye-cig-110-yasinda-hayatini-kaybetti

https://www.facebook.com/photo.php?fbid=814123114072118&id=100064233094309&set=a.204631301687972

https://aydinlarocagi.org/prof-dr-recep-doksati-vefatinin-33-yilinda-8-kasim-1989-saygi-minnet-ve-rahmetle-aniyoruz/

https://www.dikgazete.com/yazi/ey-guzel-kirim-mustafa-cemiloglu-seni-cia-ya-nasil-peskes-cekiyor-makale,2594.html-2594.html

https://www.aydinlik.com.tr/koseyazisi/dogu-perincek-muazzez-ilmiye-cigi-yazdi-dort-kitabin-manasini-ogreten-tarihin-kizi-495720