ÖZEL BÜRO İSTİHBARAT GRUBU yönetimi ve değerli yurtsever üyeleri olarak 26 Şubat 1992 tarihinde gerçekleşen Hocalı Katliamı‘nda Şehit olan yurtseverlerimize bir kez daha rahmet, başta aileleri olmak üzere Azerbaycan devletine ve Türk devletlerine sabır diliyoruz.
Hocalı Katliamını Unutmadık Unutmayacağız !!!
Bazı Avrupa Birliği ülkelerinde “sözde” Ermeni soykırımını gündeme getirenler, (Central European History 45 (2012), 1, 26.© Conference Group for Central European History of the AmericanHistorical Association, 2012doi:10.1017/S0008938911000963, Peregrinations into the Void? “German Jewsand their Knowledge about the ArmenianGenocide during the Third Reich, Wolf Gruner) 32 yıl önce Hocalı’da Ermenilerin yaptıkları katliamı görmezden gelmektedirler.
Sovyetler Birliği dağılıp, Ermenistan ve Azerbaycan Cumhuriyetleri bağımsızlıklarını kazandıktan sonra Ermenilerin Türklere yönelik saldırıları artmıştır. İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne göre Rus 366. Motorize Piyade Alayı’nın desteğini alan Ermeniler, yüzlerce Azeri Türkünü katletmişlerdir. Bu katliamı, AVİM’de 23 Şubat 2017 tarihinde konferans veren Rus bilim insanı Olog Kuznetsov, insanlığa yönelik terörist bir savaş olarak nitelemiştir.
Ermeni güçlerinin Sovyet Rus ordusunun da desteğini alarak düzenlediği saldırıda Azeriler katledilmiştir. 25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan gece, Dağlık Karabağ’ın Hocalı kasabasına girerek siviller hedef alınmış, 83’ü çocuk, 106’sı kadın olmak üzere 613 Azeri hayatını kaybetmiştir. Azeri Türklerinin çoğu işkence görerek öldürülmüştür. Basın mensupları, katledilen Azerilerin kafa derilerinin yüzüldüğünü, gözlerinin oyulduğunu ve birçoğunun başının kesildiğini görmüşlerdir.
Dağlık Karabağ’ın Hocalı bölgesi, 936 kilometrekarelik alana sahip, 2 bin 605 ailenin, toplam 7 bin kişinin yaşadığı bir kasabaydı. Aralık 1991’de Karabağ’ın başkenti Hankendi şehrini ele geçiren Ermenilerin bir sonraki hedefi Hocalı olmuş, bölgenin etrafındaki bütün yolları kapatan Ermeniler, kasabanın diğer illerle kara yolu bağlantısını keserek katliam yapmışlardır. Hocalı’nın diğer bölgelerle tek bağlantısı olan hava ulaşımı ise, 28 Ocak 1992’de Şuşa Ağdam seferini yapan helikopterin Ermeniler tarafından düşürülmesiyle ortadan kalkmıştır.
Eski ASALA eylemcilerinden Monte Melkonian, Hocalı’ya yakın bölgede Ermeni askeri birliklere komutanlık yapmış ve katliamdan bir gün sonra Hocalı çevresinde gördüklerini günlüğünde anlatmıştır. Melkonian’ın ölümünden sonra Markar Melkonian, kardeşinin günlüğünü “Benim Kadeşimin Yolu” (My Brother’s Road: An American’s Fateful Journey to Armenia, I. B. Tauris, 2005) isimli kitapta toplamış ve Hocalı katliamı için şunları yazmıştır: “Hocalı stratejik bir amaç olmasından başka aynı zamanda bir öç alma eylemiydi.” Büyük Ermenistan idealistlerinden Zori Balayan 1995 yılında yayınlanan “Ruhumuzun Canlanması” (Heaven and Hell, Los Angeles 1997, Yerevan 1995) kitabında (s. 260-262) Hocalı’da soykırımın yapıldığını itiraf etmiştir:
“Arkadaşımız Haçatur’la ele geçirdiğimiz eve girerken askerlerimiz 13 yaşında bir Türk çocuğunu pencereye çivilemişlerdi. Türk çocuğunun bağırışları çok duyulmasın diye, Haçatur çocuğun annesinin kesilmiş memesini çocuğun ağzına soktu. Daha sonra 13 yaşındaki Türk’e onların atalarının bizim çocuklara yaptıklarını yaptım. Başından ve karnından derisini soydum. Saate baktım, Türk çocuğu yedi dakika sonra kan kaybından öldü. İlk mesleğim hekimlik olduğu için hümanist idim, bunun için de Türk çocuğuna yaptığım bu işkencelerden dolayı kendimi rahatsız hissetmedim. Ama ruhum halkımın yüzde birinin bile intikamını aldığım için sevinçten gururlanırdı. Haçatur daha sonra ölmüş Türk çocuğunun cesedini parça parça doğradı ve bu Türk’le aynı kökten olan köpeklere attı. Akşam aynı şeyi üç Türk çocuğuna daha yaptık. Ben bir Ermeni vatansever olarak görevimi yerine getirdim. Haçatur da çok terlemişti, ama ben onun gözlerinde ve diğer askerlerimizin gözlerinde intikam ve güçlü hümanizmin mücadelesini gördüm. Ertesi gün biz kiliseye giderek 1915’te ölenlerimiz ve ruhumuzun dün gördüğü kirden temizlenmesi için dua ettik. Ancak biz Hocalı’yı ve vatanımızın bir parçasını işgal eden 30 bin kişilik pislikten temizlemeyi başardık.”
Yukarıdaki satırlar, Ermenilerin bir insanlık suçu işlediğinin itirafıdır. Bu suçu işleyenlerin başı Karabağ savaşında Ermeni kuvvetlere komutanlık yapan eski Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Azati Sarkisyan’dır. Kendisinin işlediği suçlardan yargılanması gerekirdi ama bu mümkün olmamıştır. (United Nations Security Council: Recognize Serzh Sargsyan, the President of Armenia, as a war criminal)
Azerbaycan Parlamentosu 1994 yılında Hocalı’da yaşanan katliamı soykırım olarak kabul etmiştir. Avrupa Konseyi Parlamenterler Konseyi’nin 31 üyesi tarafından (12 Türkiye, 8 Azerbaycan, 3 İngiltere, 2 Arnavutluk, 1 Bulgaristan, 1 Lüksemburg, 1 Yugoslavya, 1 Makedonya, 1 Norveç, 1 Polonya) tarafından imzalanan, “Ermeniler tüm Hocalıları öldürdüler ve tüm şehri harap ettiler” ifadesinin yer aldığı ve 19’ncu yüzyılın başlarından bu yana Ermeniler tarafından Azerilere karşı işlenen katliamları soykırım olarak tanımaya adım atılması gerektiğini belirten 324 No.lu bildiri yayınlanmıştır.
***
2009 Şubat ayında Kaliforniya Eyalet Alt Senatosu’nun üyesi Felipe Fuentes, Cumhurbaşkanı İlham Aliev’e yazdığı mektupta Hocalı olaylarını Azeri katliamı şeklinde nitelendirerek, kurbanların ailelerine başsağlığını sunmuştur. Meksika Senatosu 2011 yılında ve İslam Konferansı Kuruluşu Parlamentolar Birliği Hocalı katliamını soykırım olarak tanımıştır. Pakistan Senatosu Dış İlişkiler Komitesi 1 Şubat 2012 tarihinde Ermenilerin Azerbaycan Türklerine uyguladığı soykırımı kınayan kararı kabul etmiştir.
Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 6 Eylül 2008 tarihinde futbol maçı izlemek için Erivan’a yaptığı ziyaretin ardından atılan adımlar, Türkiye-Ermenistan arasında başlayan yakınlaşma süreci karşılıklı olmadığı için sonuç vermemiştir. Zaten vermesi de beklenmemeliydi. Çünkü;
***
• Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Yüksek Sovyeti’nin 23 Ağustos 1990 tarihli Bağımsızlık Bildirisi’nin 12’nci maddesinde “Ermenistan Cumhuriyeti, 1915 Osmanlı Türkiye’si ve Batı Ermenistan’da gerçekleştirilen soykırımın uluslararası alanda kabulünün sağlanması yönündeki çabaları destekleyecektir” denilmektedir.
• Ermenistan Parlamentosu, 23 Eylül 1991 tarihinde aldığı bağımsızlık kararında “Ermenistan Bağımsızlık Bildirisi’ne sadık kalacağını” açıklamış ve taahhüt etmiştir.
• 1995 yılında kabul edilen Ermeni Anayasası’nda “Ermenistan’ın Bağımsızlık Bildirisi’ndeki ulusal hedeflere bağlı kalacağı” bir anayasa hükmü olmuştur. Soykırım yalanının uluslararası alanda tanınmasının Ermenistan’ın dış politika hedefi olduğu belirtilmiştir.
• Erivan´da yapılan Gelişen Ermenistan Partisi’nin 4’ncü Kurultayına katılan Devlet Başkanı Serj Sarkisyan, “Bağımsızlık Karabağ halkının seçimidir. Uluslararası hukuk dahi bu konuda farklı yaklaşım ortaya koyamaz” demiştir.
• Ermenistan’daki okul duvarlarında asılan haritalarda Türkiye’nin 12 ili yer almıştır.
• Ermenistan Milli Marşı’nda “Topraklarımız işgal altında, bu toprakları azat etmek için ölün, öldürün” yazılıdır.
• Karabağ’da katliam yapan Ermeni kuvvetlere komutanlık yapan eski Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’dır.
• Sarkisyan, İngiliz yazar Thomas De Waal’a, “Hocalı’dan önce Azeriler bizim şaka yaptığımızı sanıyordu, Ermenilerin sivil topluma karşı el kaldırmayacaklarını sanıyorlardı. Biz bunu- stereotipi- (zeka geriliği) kırmayı başardık” diyen kişidir.
***
İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) Hocalı’daki vahşeti katliam olarak kabul ederken, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi “Ermeniler tüm Hocalı sakinlerini katletti” ifadesinin yer aldığı bir bildiriyi kabul etmiştir.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Minsk Grubu 1996 yılında Erivan’ı kınayarak, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesini istemiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 22 Nisan 2010 tarihli kararında, Hocalı’da yaşananlar savaş suçları veya insanlık aleyhine suçlarla eşdeğer eylemler olarak görülmüştür ama bu konuda bir karar alınamamıştır.
Hocalı’daki katliam; 1949 Cenevre Sözleşmeleri, Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi, Sivil ve Siyasi Haklar Sözleşmesi, İşkenceye ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Onur Kırıcı Muamele veya Cezaya Karşı Sözleşmesi, Çocuk Hakları Sözleşmesi gibi çok sayıda sözleşmenin ciddi ihlali olmasına rağmen ve de Türkiye 1915 yılındaki Ermeni tehciri sebebiyle sözde Ermeni soykırımı ile suçlanırken, Ermenistan ile ilgili adım atılmaması uluslararası çifte standarttır.
Dışişleri Bakanlığı, Azerbaycan’ın Hocalı şehrinde masum sivillere yönelik gerçekleştirilen katliamı lanetlediğini şöyle açıklamıştır: “26 Şubat 1992 tarihinde, Ermenistan silahlı birlikleri tarafından Azerbaycan’ın Hocalı şehrinde masum sivillere yönelik gerçekleştirilen katliamı lanetliyoruz.”
Ermeni gazeteci Daud Kheyriyan’ın ” Haçın Hatırı İçin” isimli kitabında Hocalı katliamını anlattığı iddia edilir ama bu kitabın olmadığı ve de bu isimli şahsın bulunmadığı da savunulur. Bu, muhtemelen sahte bir kitap olabilir. Buna rağmen ben kısa bir alıntı yapmak istiyorum:
“Ölülerin yakılmasıyla görevli Ermeni grup, Hocalı’nın 1 kilometre batısında bir yere 2 Mart günü 100 Azeri ölüsünü getirip yığdı. Son kamyonda 10 yaşında bir kız çocuğu gördüm. Başından ve elinden yaralıydı. Yüzü morarmıştı. Soğuğa, açlığa ve yaralarına rağmen hala yaşıyordu. Çok az nefes alabiliyordu. Gözlerini ölüm korkusu sarmıştı. O sırada Tigranyan isimli bir asker onu tuttuğu gibi öteki cesetlerin üstüne fırlattı. Sonra tüm cesetleri yaktılar. Bana sanki yanmakta olan ölü bedenler arasından bir çığlık işittim gibi geldi. Yapabileceğim bir şey yoktu. Ben Şuşa’ya döndüm. Onlar Haç’ın hatırı için savaşa devam ettiler.( ‘For The Sake of Cross’ – Haçın Hatırı İçin, s. 62-63)
“… the Armenian group “Gaflan” (dealing with burning of dead bodies) have collected 100 dead bodies of Turks (Azerbaijani) and burned them in a place located one kilometer from Khojaly to the West on March 2… I saw girl aged 10 and wounded in hands and in head lying in last truck. Her face was already of a blue color. But she was still alive despite of hunger, coldness and wounds. She had a little breath. I cannot forget her eyes striving with death… Suddenly a soldier called Tigranyan took that body and thrown it on other dead bodies… Then they have burned dead bodies. It seemed to me that someone was crying in fire between dead bodies… After all I could not go further. But I wanted to see Shusha… I returned. And they continued their battles for the sake of Cross.”
Hocalı Katliamı’nın üzerinden 32 yıl geçti. Ermeniler, kasabayı kuşatma altına alarak bölgeden çıkmaya çalışan sivillere izin vermedi. Bu kişilerden biri Ermenistan eski Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’dı.
21 Şubat 2028 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Ermenistan Devlet Başkanlığı’na seçilmesi nedeniyle Serj Sarkisyan’a gönderdiği kutlama mesajında, Türk ve Ermeni halkları arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi için gerekli ortamın yaratılmasını istedi ama bu istek suya yazılan yazı olmaktan kurtulamadı.
24 Nisan 1915 olaylarının yıldönümünde Beyaz Saray tarafından yapılan yazılı bir açıklamada yaşananlar “soykırım” olarak tanımlanmıştır. Ermenice “Büyük Felaket” anlamına gelen “Meds Yeghern” tanımının kullanıldığı, Joe Biden’ın imzasıyla yayımlanan Beyaz Saray açıklamasında, “Meds Yeghern – Ermeni soykırımı – sırasında kaybedilen hayatları anıyoruz ve asla unutmama taahhüdümüzü yeniliyoruz” denilmiştir.
İstanbul’dan “Konstantinapolis” olarak söz eden Biden mesajında, “24 Nisan 1915’te Osmanlı yetkilileri Konstantinapolis’te Ermeni aydınları ve cemaat liderlerini tutukladı. Bu, Ermeni cemaatine karşı sistematik bir şiddet kampanyasının başlangıcıydı. Sonraki yıllarda bir buçuk milyon Ermeni kişi sınır dışı edildi, katledildi ya da ölüme yürütüldü. Bu, Ermeni ailelerini sonsuza dek etkileyen bir trajediydi. Bu acı dolu tarihi anmak için dünyanın dört bir yanındaki ulusları bir araya getirirken, aynı zamanda Ermeni halkının dayanıklılığı ve kararlılığı üzerine de düşünüyoruz. Hayatta kalanların çoğu, Amerika Birleşik Devletleri de dahil olmak üzere yeni topraklarda yeni hayatlar kurmak zorunda kaldı. Burada ve dünyanın her yerinde Ermeni halkı nefretin kötülüğünü umutla karşıladı. Bugün yeniden nefrete karşı sesimizi yükseltme, insan haklarını savunma ve zulmü önleme sözü verelim. Birlikte tüm insanların haysiyet, güvenlik ve saygı içinde yaşayabileceği, daha iyi bir gelecek oluşturmak için çabalarımızı ikiye katlayalım.”
24 Nisan 2024 tarihine yaklaşık 2 ay var. ABD Başkanlık seçimlerinde Ermeni oylarını almak isteyen adayların yeniden soykırım açıklaması yapmaması için gerekenler Türkiye tarafından yapılmaktadır diye düşünüyorum. Aksi halde her 24 Nisan’da Türkiye Cumhuriyeti bu haksız ithamla karşılaşmak durumunda kalacaktır.