FETÖ’nün kasası Uganda ve Güney Afrika
Diyarbakır’da özel bir kolejde öğretmen olmadığı halde “öğretmen
kadrosu”nda gösterilen Ugandalı skandalı hala çözülmüş değil.
Çalıştığı kolej, maskesi düşene kadar, okulun internet sitesinde
onu öğretmen olarak gösteriyordu. FETÖ ile iltisaklı olduğu ortaya çıkınca da Ugandalıyı “öğretmenler” bölümünden
silerek “yanlışlık olmuş” diye
milletin aklı ile dalga geçti.
Ve tam bir haftadır patlayan Ugandalı skandalına karşı bizim
Milli İstihbarat, Emniyet, jandarma ve diğer istihbarat birimleri hala üç
maymunu oynuyorlar. Adliye birimleri desen ha keza. Ugandalı Wanitho lvan Kerawiya,
skandalı belgeleri ile ortaya çıkaran Abdullah Çiftçi hakkında Diyarbakır
Cumhuriyet Başsavcılığına şikâyette bulunduğu sırada savcılık makamının da
tutumu çok ilginç. Halbuki Türkiye’nin yüz akı stratejist ve analisti Abdullah Çiftçi, Ugandalı
skandalını belgeleri ile ortaya koymuştu. Müşteki Kerawiya, Çiftçi’nin
twitlerini şikâyet etmişti. Savcılık makamı da akıl edip twitlere baksaydı,
Kerawa’yı kesinlikle sorgulardı. Çünkü Sayın Çiftçi, bahse konu olan şahsın
FETÖ ilişkisi, muhabbeti ve paylaşımlarını faş etmişti.
Kerawia olayı uluslararası casusluk ve ihanet şebekesi FETÖ
terör örgütünün Afrika yapılanmasını bir kez daha sorgulamamızı elzem kılıyor.
FETÖ’cü teröristlerin büyük bir kısmı AB, İngiltere, Kanada ve Amerika’ya
kaçtılar. Teröristler, Batı’da günlerini gün ederken, paralarını, sermayelerini
Afrika’ya taşıdılar.
FETÖ terör örgütünün terörist kaynağı Avrupa, ABD, İngiltere ve
Kanada iken, para kaynağı Afrika’dır.
FETÖ, aktif
nakitlerinin yüzde 80’ini Güney Afrika ve Uganda’da tutuyor. Uganda Devlet
Başkanı Yoveri Museveni, “Tayyip
abi Tayyip abi” diye bir zamanlar Sayın Erdoğan’ın etrafında dört
dönen Kırgızistan Cumhurbaşkanı Almazbek
Atambayev’den daha çok FETÖ esiridir.
Museveni’nin bir diğer özelliği ise katıksız düzeyde bir
Müslüman ve İslam karşıtı olmasıdır. İslam ve Müslümana karşı böylesine olumsuz
bir tavır takınan Museveni, terörist Gülen’in can dostudur.
Münafık, müşrik terörist Gülen’in can dostlarından biri de,
geçenlerde öldürülen Yemen devrik Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih’ti. Salih’in
devrilmesi sırasında Yemen’de idim ve Salih’in yüksek rütbeli ekibi (Türk
gazeteciyim diye), terörist Gülen’den aldıkları desteği ballandıra ballandıra
anlatmışlardı.
Terörist ve sahte
peygamber Gülen’in Museveni,
Atambayev ve Salih gibi Afrika’da satın aldığı veya kaset montaj
şantajı ile kendisine bağladığı 8-10 liderden söz ediliyor. Hani “Gözündeki
merteği göremez ama elin gözündeki çöpü görür” misali, burnunun dibindeki FETÖ
iltisaklısını göremeyen istihbarat servislerimize duyurulur.
Uganda, Tarihten beri Afrika’da hep kilit bölge olmuştur.
Osmanlı, Uganda’yı himaye ederek yaklaşık 300 yıl Afrika’da kardeş kanının
akması ve kaosun oluşmasını engellemiştir. İngilizler, Uganda’nın bu stratejik
durumunu görünce 1894’te ülkeyi işgal ettiler. 1962’de Sovyet Rusya’nın
desteklediği muhalefet bağımsızlığı elde edene kadar İngiliz sömürgesi kaldı.
Haritadan Uganda’nın konumuna bakarsanız neden önemli olduğunu çok rahat
anlarsınız.
Uganda halkı, Sovyetlerin desteklediği yeni yönetime de isyan
edip devirdi ve adeta silah zoru ile dönemin Genelkurmay Başkanı İdi Amin olarak bilinen Bayram Emin’i devlet başkanı
yaptılar. Bayram Emin,
ülkede dirlik ve düzeni sağladı. Ülkedeki Amerikan, İngiliz, Batı Avrupa ve
İsrail sömürge temsilcilerini kovdu. Ülke nüfusunun çoğunluğunu oluşturan
Müslümanlara temel hak ve hürriyetleri verdi. Ancak ne var ki, MOSSAD ve CIA
ülkede açıkça terörist faaliyetlere giriştiler. Bayram Emin’in 1971-79 yılları
arasındaki yönetimi döneminde CIA ve MOSSAD’ın açıktan desteklediği teröristler,
1000 civarında Müslümanı katlettiler.
Batı Medyası Bayram Emin’i diktatörlükten yamyamlığa kadar
çeşitli iftiralarla suçladılar. Batı gazetelerine göre Emin, beyazları
pişirerek yiyordu. Oysa İdi Amin, Müslüman, Hıristiyan ve putperest
koalisyonunun zoru ile o koltuğa oturtulmuştu. Çünkü halk onun “Hazreti Ömer
adaleti”ni orduda nasıl uyguladığını görmüştü.
CIA, Belçika, Fransa, İngiltere ve İsrail istihbarat servisleri
el birliği ile Bayram Emin’i devirdiler. Geçiş hükumetinin akabinde, Yoweri
Museni’yi 1986’da getirdiler. Bu süreçte 400.000 civarında Müslüman katledildi.
Müslümanlar yerlerinden yurtlarından kovuldular. Bir zamanlar çoğunlukta
oldukları vatanlarında azınlık durumuna düştüler. Museveni’nin baskıları sonucu
bugün Uganda’da Müslüman nüfuz oranı yüzde 15’lere kadar geriledi. Museveni’nin
FETÖ terör örgütünün Afrika’da işlettiği veya haraca bağladığı maden ve petrol
şirketlerinden elde edilen paraları koruduğu ve örgütün Güney Afrika’dan sonra
ikinci kasası belirtiliyor.
Şimdi Ugandalı FETÖ iltisaklı bir öğretmenin pervasızca
Diyarbakır’a gelip faaliyette bulunmasının sebebi anlaşılmıştır umarım.