TERÖR

FETÖ ÖRGÜTÜ DOSYASI : Fethullah Gülen, bu kadar insanı etkilemeyi nasıl başardı ?

Fethullah Gülen,
bu kadar insanı etkilemeyi nasıl başardı ?

FETÖ örgütü elebaşı Gülenin vaazlarını ilk ciddi
analizim iki binli yılların başıdır. O dönemlerde hitabet yoluyla insanları
ikna etmenin psikolojik temellerini araştırıyordum ve esas ilgi alanımı
nutuklarıyla dünyayı ateşe veren Adolf Hitler ve Amerikan televizyonlarında
canlı yayınlarda verdiği vaazları esnasında binlerce insanı toplu histeriye
sokabilen ve sahneye çağırdığı
seyircileri birkaç kelimesiyle bayıltıp sonra da ya içlerinden şeytanı
çıkardığını ya da hastalıklarını iyi ettiğini iddia eden Evangelist rahip Benny
Hinn oluşturuyordu.

Araştırmalarım esnasında mailleştiğim ve Amerika’da
bir üniversitede sosyal psikoloji üzerine araştırmalar yapan eğitmen bir dostum
bana Türkiye’de yaşadığım halde neden Gülenin vaazlarını incelemediğimi sordu.
Tabi kendisine verecek mantıklı bir cevap bulamayınca oturdum Gülenin o
dönemlerde Samanyolu televizyonunda sabaha karşı yayınlanan vaazlarını dikkatle
incelemeye başladım.

Gördüklerim çok ilginçti ve ilk tepkim Gülenin
“eğitilmiş” bir beyin yıkayıcı hatip olduğu üzerineydi. Bu görüşüm aradan geçen
yıllara rağmen hiç değişmemiş ve 15 Temmuz günü Gülenin vaazlarıyla beyinleri
yıkanmış askerlerin halkın üzerine acımadan sıktıkları mermiler tezimin ne
yazık ki çok acı bir sağlaması olmuştur.

Gülenin vaazları ve sohbetlerinde kullandığı beyin
yıkama teknikleri duygusal temelli paradigma yıkıcılar dediğimiz bir metodoloji
üzerinedir. Bugün size biraz bu alanda bilgi vermek istiyorum.

1) Hepimiz
hayatımızdaki kararlarımızı akıl ve mantığımızı kullanarak aldığımıza inanmak
istesek de aslında her birimizin karar alma mekanizmalarında duygularımız
esastır. Yani bizler duygularıyla karar alan ama kendimizi bu kararları
beynimizle aldığımıza inandırmak isteyen varlıklarız.

2) Nörobilim uzmanı
Jonah Lehrer yaptığı bir deneyde bir grup insana iki seçenek sunmuştur. Birinci
seçenek on dolar tutarında bir hediye çeki, ikinci seçenekse yirmi dolarlık bir
hediye çekini yedi dolara alma fırsatıdır. Sakin kafayla düşündüğünüz zaman
gruptaki insanların hepsinin ikinci seçeneği tercih edeceğini tahmin edersiniz
çünkü birinci seçenekte on dolar kar elde etmekteyken ikinci seçenekte karları
net on üç dolardır. Fakat şaşırtıcı şekilde grubun tamamı birinci seçeneği
tercih etmiştir. Bu deneyi defalarca tekrarlayan ve hep aynı sonucu alan Lehrer
sonuç olarak insanların mantıken ikinci seçenekte daha fazla kazanacaklarını
bilmelerine rağmen sırf birinci seçeneğin onlara verdiği bedava bir şey kazanma
zevki duygusu daha baskın olduğu için zarar etmelerine rağmen birinci seçeneği
tercih ettiklerini belirtiyor. Yani duygularımız kafamızı kesinlikle
karıştırır.

3) İnsanları ikna
etmek ve daha ileriki aşamalarında beyinlerini ele geçirmek için kullanılan
temel faktör duygularını kontrol etmektir. FETÖ elebaşı Gülen vaazlarını
dinleyen insanları ağlama krizlerine sokacak hatta bayıltacak kadar usta bir
duygusal beyin yıkama uzmanıydı.

4) İnsanları
güdüleyen duygular arasında en kuvvetlilerinden birisi üzüntüdür. Güçlü üzüntü
duygusu yaşayan insanlar karar vermekte sorun yaşarlar ve doğru düşünemezler.
Hareketleri yavaşlar ve tüm dünyayı bir sis perdesi arkasından izlemeye
başlarlar. Kararsız kalan bir insanı yönlendirmek son derece kolaydır. Gülenin
insanlara anlattığı acı ve pişmanlık dolu vaazların ilk amacı insanları derin
üzüntü durumuna sokarak karar verme mekanizmalarını etkilemek ve onları daha
kolay telkin edilir duruma sokmaktı. ( Bu arada konumuz değil ama izlediğiniz
acıklı dizinin en acıklı ve ağlatıcı yerinde aniden ortaya çıkan reklamların
tesadüf olduğunu düşünmüyorsunuzdur herhalde öyle değil mi? )

5) Ağır üzüntü
yaşayan insanlar bu durumlarından kurtulmak için kısa yoldan çözümleri kolayca
tercih ederler. Çok efkarlanan bir insanın zararlı olduğunu bile bile oturup
bir şişe içkiyi kafaya dikmesinin bir sebebi de bu kısa vadeli çözümle üzüntü
durumundan acilen kurtulmak istemesidir. Buna benzer şekilde Gülenin
vaazlarında duygusal üzüntü zirvelerine getirilen insanların bu hallerinden
kurtulmak için vaaz sonrası hem bu dünyada hem de ahirette ferahlık vaatleriyle
önlerine uzatılan himmet torbalarına ceplerinde ne varsa boşaltmaları
beyinlerinin üzüntüden çabuk kurtulmak için kabul ettiği bir durumdur.

6) Üzüntülü insanlar
hem kendilerini hem de sahip olduklarını değersiz görme eğilimindedirler.
Batsın bu dünya psikolojisidir bu. İşte FETÖ elebaşı Gülenin vaazlarıyla
üzüntünün karanlık dehlizlerine düşen ve “bu dünya boşmuş, ben de boğazıma
kadar günaha batmış kesin cehennemlikmişim hocanın anlattıkları çok doğru”
durumuna ulaşan bir insanın hiç düşünmeden evini satıp Gülenin himmet torbasına
paracıkları doldurması veya kolundaki bilezikleri sıyırıp vermesi oldukça
normal bir psikolojik sonuçtur.

7) Vaazlarının ve
sohbetlerinin belli yerlerinde karşısındaki insanların psikolojik durumlarını
iyi analiz eden Gülen,dinleyicilerin en hassas olduğu konulardan örnekler
vererek konuşmasının frekansını yükseltir. Mesela tutar Peygamberimiz Hz.
Muhammedin Uhud savaşında yaralanmasını anlatır ve bunu öyle renkli ve
yaşayarak anlatır ki insanlar bu tek kişilik tiyatro gösterisinden sanki olay
karşılarındaymış gibi etkilenirler. Türk insanının aşırı duygusal yapısı da
işin içine karışınca dinleyiciler patlamaya hazır bir bombaya döner. Gülenin
yeteneği işte burada ortaya çıkar. Cemaati duygusal olarak iyice yükselttikten
sonra en can alıcı noktada cebinden mendilini çıkartır ve müthiş bir ağlama
seansına başlar. Onunla beraber çekirdek kadrosundan olan ve dinleyicilerin
sağına soluna serpiştirilen insanlarda bağırıp inlemeye başlarlar. İşte artık o
anda ipler kopar ve tüm cemaat toplu bir histeriye girerek haykıra bağıra
kendilerinden geçerek ağlamaya başlarlar. İşte bu durumlarda artık oradaki tüm
insanlardan canlarını ve mallarını isteseler hepsi de düşünmeden verecek hale
gelmiştir. Bu ağlama ve dövünme seansları bittikten sonra FETÖ’nün himmet para
çuvallarının ağzına kadar dolduğunu tahmin edebilirsiniz.

8) Yukarıda
anlattığım insanları toplu histeriye sokma tekniği aslında sıkça uygulanan bir
tekniktir. Mesela ünlü müzik grubu Beatles’ın menajeri Brian Epstein grup ilk
meşhur olmaya başladığı zamanlarda konser salonlarının dışında bekleyen
seyircinin içine soktuğu maaşlı elemanlarını Beatles görünür görünmez çılgınca
bağırtmaya ağlatmaya ve bayılma numarası yapmaya başlatıyordu. 20-30 kişilik bu
paralı ağlayıcıların etkisi şimşek hızıyla yayılarak kısa zamanda konser salonu
dışında bekleyen binlerce insanı da bağıran ağlayan ve yerlere yatan bir sürü
haline dönüştürmekteydi. İlginçtir yıllar önce Beatles hayranlarında kullanılan
bu tekniğin aynısını Gülen vaazlarında kullanılmıştır. Bunun nedenini iyice
düşünün derim.

Kısacası sevgili dostlar FETÖ hareketi elebaşı Gülen
psikolojik ikna taktikleri konusunda son derece iyi eğitimli ve üst düzey
oyunculuk yeteneklerine sahip bir duygusal beyin yıkayıcıdır. Yüzbinlerce
insanımızı yıllar içinde kontrolü altına alabilmesindeki en büyük sebeplerden
bir tanesi de uyguladığı taktikleri tespit edip devletin ilgili birimlerine
önleyici karşı taktikler konusunda danışmanlık yapabilecek Algı Yönetimi
uzmanlarının ülkemizde yeterince olmaması ve var olan uzmanlara da seslerini
geniş kitlelere duyurma imkanı verilmemesidir.

Sevgilerimle






























Kaynak: http://serdarkuru.blogspot.de/2016/09/duygusal-beyin-yikama.html