MİLLİ TARIM & MİLLİ HAYVANCILIK & MİLLİ SANAYİ

MİLLİ SANAYİ DOSYASI : Bir Cumhuriyet aydınının kaleminden KÖY ENSTİTÜLERİ * EĞİTİMDE DEVRİM KÖY ENSTİTÜLERİ

Bir
Cumhuriyet aydınının kaleminden KÖY ENSTİTÜLERİ * EĞİTİMDE DEVRİM KÖY
ENSTİTÜLERİ

LİNK : http://nacikaptan.com/?p=50670

Köy enstitüleri bizim büyük sevdamız..Türkiyeye
en  büyük yurtseverleri yetiştirdi bu okullar..Onu yok edenler bu ülkeye
en büyük darbeyi vurmuşlardır.Ankara’daki toplantıya katılmayı çok
isterdim.Yazık ki bunu yapamayacağım . Sizlere yayınlanmayan bir yazımla
katılmak istiyorum.Başarı dileklerimle selam sevgiler iletiyorum.













Prof.Dr. Coşkun özdemir

İsmail
Hakkı Tonguç bir köy okulunda öğrencilerle

Prof.Dr. Coşkun özdemir

coskunoz@superonline.com

EĞİTİMDE DEVRİM KÖY ENSTİTÜLERİ

Çökmüş bir devlet ve ümmet toplumundan bir ulus yaratılmıştır.
Artık yeni bir toplum ve yeni bir insan amaçlanmaktadır. Bir eğitim
seferberliği başlamıştır ve büyük önder kurtuluş savaşının ardından
öğretmenlere şöyle seslenir:

“Ordularımızın kazandığı zafer
sadece eğitim ordusunun zaferi için zemin hazırlamıştır.Gerçek zaferi
bilgisizliği yenerek siz kazanacaksınız.
” Ölümünden önce mirasını açıklamıştır Atatürk:

“ Ben size hiç bir ayet, hiç bir dogma, hiç bir donmuş fikir değil,
aklı ve bilimi miras bırakıyorum
” diyerek öncelik verdiği şeyin altını çizmiştir.Evet, akla ve bilime öncelik veren bir
kalkınmaya ve eğitime ihtiyaç vardır. Eğitim seferberliği düşünen, soran,
öğrenen, eleştiren, seven sevilen özgür bilinçli bireyler yetiştirmelidir. Köy
çocukları yoksulluk ve yoksunluklar içinde yaşamaktan kurtulmalı, dünyaya,
bilime, sanata, edebiyata açılmalıdır. Yaşam güzelliklerle ve çok çeşitli
olanaklarla doludur. Tüm insanlarımız için bu olanaklara kavuşma fırsatı
yaratılmalıdır.
”

Yıl 1939, HASAN ALİ
YÜCEL
 milli eğitim bakanı olmuştur. HAKKI TONGUÇ
’ la birlikte köy enstitülerinin kuruluşuna öncülük ederler, İsmet
İnönü onları desteklemektedir. Sevgili Başaranın deyimi ile bir değil bin gül
açmaktadır Anadolu
’da. 21 köy enstitüsü kurulmuştur. Toplumun özlemini çektiği insanı, özgür bireyi yetiştirecektir bu okullar, orada öğrencilik ile işçilik
birleştirilmiştir. Üreten, halk kaynaklarına açılan topraktan, doğadan
öğrenilen bir okul yaratılmıştır. Orada türküler söylenir, halay çekilir,
tiyatro yapılır, yurt ve insan sevgisi taşıyan girişimci, akılcı yaratıcı,
laik, çağdaş, bağımsız, özgür insanlar, gençler yetişecektir.

Büyük eğitimci Hasan Ali Yücel
bu yıllarda Türk toplumuna 500 klasik eser kazandırmış, tercüme büroları
kurmuştur. ,Melih Cevdet Anday Nurullah Ataç Orhan Veli Erol Güney bu bürolarda
, koservatuar ve köy enstitülerinde görev alırlar Meslek okulları açılmıştır.
Enstitülerde öğrenciler yılda 20-25 kitap okumakta ve en geniş hümanist
kültürle yoğrulmaktadırlar. Okulların çalışkan idealist müdürleri ve
öğretmenleri vardır: Sabahattin
Eyüboğlu, Vedat Günyol, Azra Erhat, Cavit Orhan Tütengil de öğreticiler arasındadır.Aşık
Veysel halk müziği öğretmenidir.

SALDIRILAR BAŞLIYOR

Bu, tüm dünyada örnek alınan ve övgü ile anılan ama bazı çevrelerde kaygı
uyandıran okullarla ilgili söylentiler ve iftiralar gecikmemiştir. Seçimler
yaklaşmaktadır, partiler köy ağalarına el atmakta ve onları meclise taşımakta
yarar ve çıkar görmektedirler. Aşiretler,şeyhler, ağalar, sömürücü güçler
kaygılanmakta haklıdırlar. Köleliğe, ağa baskısına başkaldıracak pırıl pırıl
gençler yetişmektedir burada. Tehlike büyüktür, ağalar ağası Kinyas Kartal
İnönü
’ye gelip “ Paşam, bu okulları kapat yoksa
Doğudan oy alamazsın
” demiştir. Eğitim yoksunu
halkımızın oyunu almak artık gündemdedir. ve bu her şeyin önündedir Bunun için
her çareye başvurulabilir ve köy enstitüleri yok edilebilir. Nitekim öyle olmuştur.
Enstitüler için soruşturmalar başlatılmış, meclisten heyetler gelip
sorgulamalar yapmıştır.

“Hep birlikte ne marşı
okuyordunuz?
” (Ziraat Marşını kastediyorlar)

“Orhan Veli niçin geldi?”

“Sabahattin Ali niçin ziyaret etti?”

“Hangi Rus yazarlarını okuyordunuz?”

“Kız erkek birlikte eğitim olur mu?”

Bu sorulara okul müdürlerinin
verdikleri cevapları, onları saygı ile anarak okumalıdır her çağdaş insan.
Adeta bir uygarlık dersi niteliğindedir bu cevaplar. Her şeyden önce kurucuları
yok etmek gerekiyordu. Hasan Ali Yücelin karşısına onu suçlayan bir avukat
çıkarıldı . Eski kuşaklar ibretle izlemiştir bu davaları. Büyük eğitimci
bakanlıktan ayrılma zorunda bırakıldı. Hakkı Tonguç etkisiz hale getirildi.
Milli Eğitim bakanlığına getirilen bu tutucu zatın enstitülere hiç sempatisi
yoktu. İnönü ile enstitüleri ziyaretten dönerken
“paşam, bunlar böyle eğitim görürlerse onları idare edemeyiz” deyişi yaygın bir söylentidir.

Çocuk yaşımda bu gelişmeleri
derin bir üzüntü ile izleyen, aralarında annemin babamın bulunduğu cumhuriyet
öğretmenlerinin bu kaygılarına tanıklığım, bende çok canlı bir anı olarak yer
etmiştir Yavaş yavaş budandı bu mucizeler yaratan okullar. Burada İnönü ne
yaptı, nasıl feda etti bu insanları ve bu güzelim kurumları sorusu akla
gelecektir.

Kuşkusuz başından beri destek
verdiği bu kuruluşları korumaya gücü yetmedi diyebiliriz. Konjonktüre boyun
eğdi.
”Hayatımın sonuna kadar takip edeceğim tek kuruluş Köy Enstitüleridir” onun sözüdür.

Acı bir şekilde kaybettiğimiz
Hasan Oğlan mezunu Hasan Bilecikliden(*) dinlemiştim, önceki yıllarda İnönüye
“Öğrenciler Rus yazarlarını Maksim Gorki okuyorlar” diye şikayete gittiklerinde, İnönü “kaç kişi okuyor” diye sorar, “18” cevabını alınca “118 kişi okumalı” diye cevap veriyor; ama aynı İnönü” Ne Hasan Aliyi ne Tonguç
Babayı ne de bu tüm dünyaya örnek okulları koruyabildi. 1948
’de yüksek okul Hasan Oğlan kapandı.1950’de Demokrat partinin iktidara gelişi herşeyin sonu olmuştur.

Halkevleri ile birlikte Köy
Enstitüleri, daima özlemle anacağımız yok edilişine aralıksız esef edeceğimiz,
onları yok eden karanlık güçleri lanetle anacağımız benzersiz aydınlanma
odakları olarak yakın tarihimizdeki yerlerini almışlardır. Bu okullarla bir
kurtuluş ve aydınlanma savaşı verilmişti ama karşı devrimciler onu yarıda
bıraktılar.Türk ulusuna Türkiye Cumhuriyetine vurulmuş en büyük darbedir bu..






























Çok yineledim, onları yıkmayı
başaramasa idiler bugün Türkiye bambaşka bir yerde olacaktı.Yurtseverler böyle
derin kaygılar içinde olmayacaktı. Yok edilen bu okullardan büyük yazarlar,
şairler, düşünürler yetişti. Hepsini saymak mümkün değil: Mehmet Başaran, Fakir Baykurt, Mahmut Makal, Bahaettin Fırtına,
Adnan Binyazar, İsmail Avcı, Bekir Semerci, Pakize Türkoğlu Halime Kocataş
 benim
yakından tanıyabildiklerim, Talip Apaydın
Dursun Akçam Şükrü Koç
 yakın olamadığım büyük yazar ve
düşünürler Fikret Madaralı ile
Yalovada birlikte oldum Heyecanından hiçbir şey kaybetmemişti Bir kitap dükkanı
açmıştı Yalova postası gazetesini çıkarıyordu.Daha sonra eline geçen para ile
Madaralı ödülünü kurdu.



Onlar bulundukları yeri aydınlatan ışık saçan insanlar oldular,Köy
enstitü mezunlarının yer aldığı toplantılarda bir aydınlık bir ışık,canlılık
bulurdunuz. Sevgi, dostluk ve bir insan sıcaklığı solurdunuz oralarda. En büyük
yurtseverleri yetiştirmiştir bu okullar Ne hazindir ki bu pırıl pırıl insanlar
mezuniyetlerinden sonra polis takibinde bulundurulmuş yedek subayda türlü
engellerle karşılaşmışlardır. İlkellik gösterisidir bunlar.

60’lı yıllarda bu enstitü atmosferini Sabahattin Eyüpoğlu’nun evinde fazlası ile duyumsamış ve yaşamıştım. Eyüboğlu, Vedat Günyol, Azra Erhat ve o
günlerde tanıdığım Yaşar Kemal,
Tilda, Magdi
 birer köy enstitüsü sevdalısı idiler. Çok sık
konuşulur ve özlemle anılırdı bu örnek. eğitim kurumları ve okul mezunlarından
çok sayıda ziyaretçi gelirdi o kapısı açık eve. Bir edebiyat sanat okulu gibi
idi Sabahattin beyin evi Sarayburnu
’ndaki gazinoda birlikte 17 Nisanları kutlardık.

Köy enstitüleri ile birlikte
bir daha kolay kolay benzerlerine rastlayamayacağımız 1971 12 mart darbesinin ardından
hapse konulan bu güzelim insanlar da beyaz atlara binip ufukta kayboldular. Köy
enstitülerini kuranları, yaşatanları, oradan yetişen değerli insanlarımızı
sevgi saygı ve minnetle özlemle anıyorum.







(*) Hasan Bilecikli yıllar önce
Türkiyedeki umut kırıcı ve karşı devrim doğrultusundaki gelişmelerden
hepimizden fazla etkilenerek depressiona girdi ve geride 11 sayfalık bir mektup
bırakarak yaşamına son verdi