TELEGRAM

MK ULTRA PROJESİ : Geçmişten günümüze zihin kontrolü

Geçmişten
günümüze zihin kontrolü

Zihin kontrol deneyleri ile
alakalı, Delgado’nun 2001 yılında Cabinet dergisine verdiği röportajda Eşi,
Franco’ya uzaktan müdahaleyle işine son verme hayallerini hatırlatınca şöyle
cevap veriyor Delgado: “Elektromanyetik ışınımla belli bir
mesafeden diktatörü (İspanya, Francisco Franco) kontrol altına
alabilirdik. Yale’de, beyni 30 metre mesafeye kadar etkileyebildiğimiz bazı
deneyler de yapmıştık.”

Kore Savaşı boyunca esir alınan Amerikan askerleri Mançurya yakınlarındaki bir kampta
toplanıyordu. Sayıları 7000’i bulan bu askerlere, işbirliği yapmaları için
Çinliler tarafından klasik işkence yöntemlerinin yanı sıra beyin yıkama
faaliyetlerinde bulunuluyordu. Bu faaliyetler o derece başarılı olmuştur ki
çoğu Amerikan askeri düşmanla işbirliği
yapmakla kalmamış, gazetelere, televizyonlara kendi ülkelerini, kapitalizmi
suçlayıcı demeçler vermiş, bildirilere imza atmışlardır. Tüm bunların Amerikan
askerlerine zorla yaptırıldığına inanılırken, asıl şok 1953 yılında, savaş
bitip esirlerin ülkelerine dönmelerine izin verildiğinde 21 Amerikan askerinin
bunu reddetmesiyle yaşandı. Bu askerlere ne olmuştu?

ARAŞTIRMAK İÇİN BİRİM KURULDU

Soğuk Savaş yıllarıydı ve artık
Amerikan devleti komünistlerin gizli bir zihin kontrol yöntemi olduğuna
inanıyordu. CIA‘de zihin kontrol yöntemlerini
araştırmak için birim kuruldu. Yıllar sonra, 1974’te Amerikan kongresinin
konuyla ilgili araştırma komisyonunun ifşa ettiği üzere, CIA uzun yıllar
boyunca elektroşok, kimyasal (LSD), hipnotizma gibi teknikler kullanarak gizli zihin kontrol deneyleri gerçekleştirmiş
ve bunun için bazı üniversite, hastane ve klinikleri fonlamıştı.

Şüphesiz,
CIA’nin desteği gizli olsa da araştırmaların hepsi gizli değildi. Yale Üniversitesi‘nde görevli İspanyol
profesör Jose Delgado deneylerini halka açık
alanlarda yapıyor, zihin kontrolünün “medeni dünyanın” geleceği için
neden zorunlu olduğunu röportajlarda, sempozyumlarda, kitaplarda anlatıyordu.
New York Times’ın ön sayfasına taşıdığı, ilk ses getiren deneyi 1963 yılında
bir arenada yapıldı. Delgado, beyninin bazı bölgelerine elektrotlar
yerleştirdiği kızgın bir boğanın saldırısını uzaktan kumandayla durduruyor.
Delgado’nun stimoceiver adını verdiği bu cihaz radyo dalgaları vasıtasıyla
beynin belli bölgelerinin uyarılması prensibiyle çalışıyordu. Stimoceiver, o
sıralar uzayda astronotlarla iletişim aracı olarak kullanılan telemetrik
cihazının gelişmiş bir versiyonuydu. Aslında kızgın boğa deneyi gösterişi seven
Delgado’nun konuyu kamuoyuna mal etme biçimiydi. İstediği tepkiyi almak için
beynin hangi bölgesini radyo dalgalarıyla uyarması gerektiğini bir klinikte, Nobel ödüllü psikiyatrist Walter R. Hess‘le
birlikte hayvanlar, sara ve akıl hastası insanlar üzerinde yıllarca yaptığı
deneylerden zaten öğrenmişti.

AMERİKAN BÜYÜKELÇİSİNİ MİKRODALGA IŞINIMIYLA ETKİLEMEK

Delgado, her
ne kadar boğa deneyiyle meşhur olmuşsa da, şempanze Paddy ile yaptığı deney çok
daha önemlidir. Bu deneyde beyne elektrotlar yerleştirilmemişti.
Elektromanyetik alan içerisindeki şempanzenin amigdalasından (beynin başta
korku, saldırganlık olmak üzere duyguların denetiminden sorumlu bölgesi)
kaynaklanan her etkiye karşı stimoceiver cihazı beynin boz madde denen
bölgesine huzursuzluk ve acı hissi yaratan bir karşı sinyal gönderiyordu. Bu
negatif geri beslenme sebebiyle birkaç saatlik sinyal tecrübesinden sonra
şempanze uysallaşıyor, sessizleşiyordu. İddialara göre 1962 yılında, Ruslar
Moskova’daki Amerikan büyükelçisini mikrodalga
ışınımıyla etkilemeye çalışmıştı. CIA buna mukabil, Pandora Projesi adını verdiği bir elektromanyetik ışınımprogramı başlatmış ve
Delgado’yu dahil etmişti. Paddy deneyi bu programın sonucuydu.

Zihnin Fizikî Kontrolü:
Psiko-Medenileştirilmiş Bir Topluma Doğru. Bu, Delgado’nun 1969 yılında yazdığı
kitabın adıdır. İspanyol İç Savaşı‘nı ve diktatör Franco
tecrübesi yaşamış biri olarak Delgado, fertlerin ve toplumun liberal değerlere
göre teknoloji vasıtasıyla ehlileştirilmesine yürekten inanıyordu. Kamuoyundan
ve meslektaşlarından gelen şiddetli eleştirilere her seferinde açık
yüreklilikle cevap vermişti: “Toplumumuzun siyasi kontrolü için bir
psikocerrahi programına ihtiyacımız var. Amaç, zihnin fizikî kontrolü. Verili
normlardan sapan herkes cerrahi müdahaleyle düzeltilebilir. Fertler dünyadaki
en önemli şeyin kendi varoluşları olduğunu zanneder ama bu sadece şahsi bakış
açısıdır. Tarihi perspektiften yoksundur. İnsanın kendi zihnini geliştirmesine
hakkı yoktur. Bu tür bir liberal oryantasyonun büyük cazibesi vardır. Biz beyni
elektrikle kontrol etmeliyiz. Bir gün ordular ve generaller beynin elektriksel
stimülasyonuyla (tahrik) kontrol edilecek.” (Delgado’nun 1969’da yazdığı Physical Control of the Mind kitabından)


















Zihin kontrol
deneyleri günümüzde hangi seviyelere geldi bilmiyoruz, birçok spekülasyon var.
Ama Delgado’nun, 2001 yılında Cabinet dergisine verdiği röportajda
ağzından kaçırdıkları bize bir ipucu veriyor. Eşi, Franco’ya uzaktan
müdahaleyle işine son verme hayallerini hatırlatınca şöyle cevap veriyor
Delgado: “Elektromanyetik ışınımla belli bir mesafeden diktatörü kontrol
altına alabilirdik. Yale’de, beyni 30 metre mesafeye kadar etkileyebildiğimiz
bazı deneyler de yapmıştık.”