ARSLAN BULUT : GRİP Mİ, ZATÜRRE Mİ, HIZLANDIRILMIŞ KANSER Mİ ???
30 Mart 2020
Önümde, sadece Türkiye’yi değil bütün dünyayı
ilgilendiren iki önemli haber var. Birincisi, Deutsche Welle’den yani
Almanya’nın Sesi’nden.
“Koronavirüs Avrupa’ya 2019’da ulaşmış olabilir
mi?” başlıklı haberde özetle
şu bilgiler veriliyor:
“Bir İtalyan araştırmacı, geçen yılın son üç
ayında Lombardiya bölgesinde normalin üzerinden grip ve zatürre vakasının
görüldüğü tespit etti.
Milano Üniversitesi’nde epidemiyoloji ve tıbbı
istatistik profesörü olan Adriano Decarli, geçen yılın Ekim ile Aralık ayları
arasında Milano ve Lodi arasındaki bölgede zatürre ve grip teşhisiyle hastaneye
kaldırılanların sayısında ciddi artış olduğunu belirlediklerini söyledi.
Decarli, ‘Virüsün 2019 sonunda İtalya’ya gelip
gelmediğini anlamak istiyoruz. Eğer öyleyse, neden uzun bir süre bu tespit
edilemedi? Tespit edilebilseydi, salgında muhtemel bir ikinci dalgayı
karşılamak üzere önümüzde daha net bir tablo olurdu’ diye konuştu.”
***
İkinci haber ise Japonya’nın Asahi 21 adlı televizyon
kanalından ama yayın tarihi 21 Şubat 2020…
Habere göre ABD’de yaşanan ve “taç
virüsü”nün sebep olduğu gripten 14 bin kişi öldü, 26 bin kişi de
tedavi gördü. Amerikan Sağlık Bakanlığı’na göre ise, ölü sayısı 10 bin ile 20
bin arasında.
Haberde, “yeni taç virüsü” ile “influenza
semptomları”nın çok benzer olduğunu belirtildi ve “Bu virüslerin
grip olarak kabul edilmediğine dair şüpheler var ve bunların yeni taç virüsleri
olduğuna inanılıyor” denildi.
Aynı habere göre Amerika’nın etkin gazetelerinden
Washington Post da grip haberlerini yayınlarken Amerika’da gribin korona
virüsten çok daha büyük bir tehdit olduğunu yazdı.
***
Bu haberleri okuduktan sonra Türkiye’ye dönelim.
Şahsen benim bildiğim üç vaka var ve üçü de Türkiye’de korona virüs salgını ile
ilgili Sağlık Bakanı’nın ilk vaka açıklamasından öncesine denk geliyor.
Birinci vaka Adapazarı’ndan… Bir akademisyen
arkadaşım 1 Mart günü aradı ve çok ağır ağır bir grip geçirdiğini, ölümden
döndüğünü, üç ay “karantinada” tedavi gördüğünü ve şimdi iyi
olduğunu söyledi. Üç ay tedavi gördüğüne göre Ocak ayı başına hastalandığı
anlaşılıyor.
İkinci vaka Şubat ayında Zeytinburnu’nda yaşandı…
Telefonlara cevap vermeyen uzaktan akrabama, facebook üzerinden mesaj yazıldı.
20 gündür gripten tedavi gördüğünü, hastalığının kimseye bulaşmaması için kendisini
tecrit ettiğini bildirdi!
Üçüncü vaka ise devlet hastanesinde görevli bir
arkadaşımdan… Şubat ayı ortalarında irtibatı kesmesi üzerine, aradım “Nereye
kayboldun?” diye sordum, “Abi, hastanede çok yoğunuz. Sıkıntı
var. Çok yoruluyorum. Karantinadayım!” dedi ve kapattı.
Bu vakalardan, devlet hastanelerinin en geç Şubat
ayında teyakkuz durumuna geçtiği anlaşılıyor. Sağlık Bakanı ise ilk ölümlü
korona virüs vakası açıklamasını 11 Mart’ta yaptı.
Kısacası, “Türkiye’de ‘ağır grip’ denilen
vakalar, ABD ve İtalya ile eş zamanlı olarak başlamıştı.” denilebilir!
***
“Bu saatten sonra bunları bilmenin ne önemi
var?” diye soranlar
olabilir…
Hastalığın, gerçekte hangi sebeple başladığı hâlâ
tespit edilmiş veya edilse de açıklanmış değil! Bu virüs, grip veya zatürreye
değil, adeta “hızlandırılmış bir kanser!”e benziyor.
Kanser nasıl hızlandırılabilir? Radyasyonla değil mi?
Akciğer hücreleri, aniden şekil değiştiriyor. Bilim
adamlarına göre virüsü, hücreler üretiyor! Halk diliyle vücut kurtlanmaya
başlıyor! Bağışıklığı güçlü olanlar, gözle görülemeyecek kadar küçük virüsleri
öldürüp dışarı atıyor, zayıf olanlar atamıyor…
Öyleyse neden kimse hastalığın bu yönü üzerinde de
durmuyor da herkes sicili bozuk Dünya Sağlık Örgütü’nün açıklamalarına boyun
eğiyor?