Las Vegas saldırısı (1)
Bruce Willis ve Richard Gere’ in oynadığı “Çakal”
filminde Bruce Willis bir araca monte ettiği makineli tüfekle Başkan’ın eşinin
konuşma yaptığı kalabalığa açtığı ateş sonrası büyük panik yaşanır, birçok
insan ölür. İşin içinde Çeçen ve Rus mafyası vardır. İskandinav ülkelerinin üs
olarak kullanılması ilginçtir. ABD istihbaratı filmdeki “çakal” Bruce Willis’in
peşindedir.
Las Vegas’ta yaşanan
konser saldırısı da “Çakal” filmindeki sahneler ile benzerlik gösteriyor, fakat
katil intihar ettiği için geçmişe yönelik bilgiler kısıtlı. Katilin Asyalı
olduğu vurgulanan sevgilisi konusu da önemli. “Katilin dini inancı ve
ideolojisi ile ilgili bilgi yok” deniyor. Saldırıyı DEAŞ üstleniyor, fakat FBI
bunu yalanlıyor. ABD istihbarat kompleksi olayı çözmek için ilginç bir strateji
izliyor. Önüne atılan bilgi parçalarına itibar etmiyor ve şimdilik fazla bilgi sahibi
olmadığını söylüyorlar.
Gerçekten de çok
ilginç bir saldırı, müthiş planlama. Konser esnasındaki yüksek sesten dolayı
saldırının anlaşılması da beklenenden uzun sürüyor. Şüphesiz ABD istihbarat
kompleksi çok nitelikli bir saldırı ile karşı karşıya, bu sorunu çözme biçimi
ileride ders olarak okutulabilir.
Katilin dolar
milyoneri olması, Asyalı sevgili ve babasının geçmişi önemli. Bunlar katilin
özel olarak seçildiğini gösteriyor. Bu saldırının bir “deli” işi olup olmadığı
tartışılırken dünyadaki son olaylarla nasıl ilgisi olabileceği de enine boyuna
irdelenecektir.
Las Vegas’taki
saldırının tüfeklerle yapıldığı belirtiliyor. Bu saldırı,
iz kaydedilerek yapılan ilk önemli saldırı niteliği taşıması sebebi ile
ilginç. Önümüzdeki süreçte bu tür şok saldırı sayıları
dünyada daha da artacaktır. Muhtemelen katil geride asıl faili işaret eden ve
gösteren semboller bırakmıştır. Bu gerçek faili ABD istihbarat kompleksi çoktan
belirlemiştir, fakat gerçek faili ilan etmeyebilir.
ABD istihbarat
kompleksinin olayı çözme stratejisine bakıldığında saldırıyı beklediği veya en
azından yapılış tarzı itibarı ile odağı önemli ölçüde tespit ettiği
söylenebilir. Fakat saldırının
bir müzik konserini hedef alması Batı’nın yaşam tarzına yönelik olduğu izlenimi
veriyor. Katilin kimliği soru işareti oluşturuyor. İşte ince nokta burada
gibi. Önümüzdeki süreçte Batı’nın ve özellikle ABD’nin
yaşam tarzı ve kültürüne yönelik saldırıların adresi olarak bir ülke işaretlenebilir
ve bu işaretleme Batı’daki rekabeti bitirip geniş bir
Batı cephesi oluşturabilir.
Las Vegas
saldırısını bu bağlamda daha büyük küresel operasyonların kilometre taşlarından
biri olarak görmek gerekir. Oldukça
master profesyonel bir saldırı olarak nitelenecek bu saldırı ABD’ye bir mesaj
mı, yoksa ABD’ye bir pusula mıdır? Bu sorunun cevabı tüm dünya için
önemli. Çünkü ABD ve karşı cephesinde yer alanların ABD’ye
yönelik böyle ciddi bir istihbarat ve sosyolojik çalışma gerektiren operasyonu
nasıl değerlendirecekleri önemlidir.
ABD’nin tabusu
sayılabilecek bireysel silahlanma özgürlüğü ABD’nin tarihinin ve kimliğinin
alamet-i farikasıdır. Bu en belirgin özellik ABD’nin en zayıf yanı olarak mı
kullanılıyor, ABD buna bakacaktır. Bu aynı
zamanda ABD’nin kimyasını bozmaya yönelik en ciddi antropolojik terör olayı
olarak da nitelendirilebilir. İlginç olan ABD’nin bu saldırılara rağmen
bireysel silahlanma özgürlüğünü mercek altına almamasıdır. Çünkü
ABD’nin bireysel güvenliği ve toplumsal asayişine ciddi katkı sağlayan bu
genetik silahlanma güdüsü, ABD’de asayişi sağlayacak en önemli enstrüman olarak
belirmektedir. ABD’nin kültürel, tarihsel genetiğini ve antropolojisini
ciddi incelemiş bir yapı bu saldırıyı organize etti ise bu da çok önemli bir
başka sorun olabilir. Bu durumda bütün devletler en güçlü antropolojik
noktalarından vurulabilir. Tıpkı milyonlarca güvenlik kamerası ile izlenen
Londra’nın vurulabilmesi gibi… Pazar günü devam edelim.