Kağan Kaya : Tanrı Dağları : Gökyüzüne Dokunan Zirvelerde Bir Yolculuk
23 Ağustos 2024
***
Yeryüzünde bazı yerler vardır ki adımınızı attığınız anda ruhunuzda derin izler bırakır.
Tanrı Dağları ya da diğer adıyla Tien-Şan tam da böyle bir yer.
Türkistan’ın kalbinde, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Uygur Özerk Bölgesi’nin ortasında uzanan bu muazzam sıradağlar, sadece doğanın ihtişamını değil, insanın sınırlarını da keşfetmeye çağırıyor.
Bu görkemli dağlar, 1,000,000 kilometrekarelik geniş bir alanı kaplıyor. Doğusu 2013 yılında, batısı ise 2016’da UNESCO Dünya Mirası listesine dahil edilmiş.
Böylesine kutsal bir coğrafyada bulunmanın onurunu yaşadım ve Tanrı Dağları’nın Kazakistan ve Kırgızistan’daki yüksek yaylalarında at koşturup, kımız içmenin hazzını tattım.
Sıcak Yazlardan Buzlu Zirvelere
Yolculuğumuz Temmuz ayında şehirlerin kavurucu sıcağından kaçışla başladı. Altımızda kalan sıcaklıktan uzaklaştıkça, Tanrı Dağları’nın serin kollarına doğru ilerledik. Yükseldikçe havadaki değişim hissedilir hale geldi; önce serin bir esinti, sonra soğuk bir rüzgâr, derken karla karışık yağmurun dansına şahit olduk.
Zirveye yaklaştıkça yağmur yerini kar tanelerine bıraktı. Bembeyaz bir örtüyle karşılaştığımızda ise sanki başka bir dünyaya adım atmış gibiydik.
Tanrı Dağları’nın zirvesinde, doğanın gücünü ve insanın küçüklüğünü bir kez daha anladım. Buranın havası, kokusu, sessizliği, hepsi birer kutsal emanet gibi.
Her adımda, geçmişten gelen bir fısıltı duyuluyor; dağlar tarihin tanığı, medeniyetlerin beşiği. Adım attığınız her yerde, binlerce yılın izlerini bulabiliyorsunuz.
Bir Yolculuktan Daha Fazlası
Tanrı Dağları hem doğa harikası hem de ruhunuzu besleyen bir yer.
Burada at koşturmak, kımız içmek, rüzgârın size fısıldadığı hikâyeleri dinlemek…
Tüm bunlar insanın hayatında unutulmaz izler bırakan deneyimler. Kutsal Tanrı Dağları’nda adımı kazıdım; ruhum bu dağların serin rüzgârlarında, zirvelerinde dolandı.
Yolculuk bir dağa tırmanmaktan çok daha fazlasıydı. Tanrı Dağları’na varmak, insanın kendi iç yolculuğuna çıkması demekti. Bu yolculuk bittiğinde, artık eski ben değildim; gökyüzüne dokunan zirvelerden inerken içimde Tanrı Dağları’nın bir parçasını taşıyordum.
Böyle bir deneyimi yaşayabilmek, Tanrı Dağları’nda adımı bırakabilmek ne büyük bir şans!
Eğer yolunuz bir gün buralara düşerse dağların size fısıldadığı hikâyeleri dinlemekten çekinmeyin; çünkü Tanrı Dağları, sadece doğanın değil, insan ruhunun da destanını yazıyor.